Çelik: Macron Erdoğan'a karşı o cümleleri kurmadı, kuramaz

Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un açıklamalarını eleştiren AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Macron zaman zaman konuşmalarında, 'ben işte Sayın Erdoğan'ı şöyle uyardım, onu şu şekilde uyardım' gibisi cümleler kuruyor. Bu cümlelerin hiçbiri doğru değil. Sayın Macron Cumhurbaşkanımıza herhangi bir şekilde o cümleleri hiçbir zaman kurmamıştır, kuramaz” dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken, parti genel merkezinde basın toplantı düzenledi.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nın yaklaştığını hatırlatan Çelik, "Cumhuriyetimizi daha da güçlendirerek, Cumhuriyetimizi tüm nitelikleri ile daha da kuvvetli kılarak geleceğe yürüme irademizin bir kere daha altını çiziyoruz” diye konuştu.

'AZERBAYCAN'IN SONUNA KADAR YANINDAYIZ'

Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ateşkese değinen Çelik, ateşkesin üzerinden az bir zaman geçtikten sonra Ermenistan Silahlı Kuvvetleri'nin ateşkesi ihlal ettiğini söyledi.

Çelik, "Böylece bir kere daha Ermenistan'ın aslında burada diploması istemeyen, siyasi müzakere istemeyen ve saldırganlıkla işi bitirmek isteyen taraf olduğu görüldü”dedi.

"Ermenistan zaten işgal ettiği topraklarda daha da işgali büyütmek için bir saldırı gerçekleştirmiştir” diyen Çelik, şöyle devam etti:

“Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin güçlü bir şekilde bu saldırganlığa cevap vermesi neticesinde Ermenistan işgal ettiği topraklardan geri püskürtülmeye başlanmıştır. Burada soruna çözüm bulmak isteyenlerin ilk olarak Ermenistan'ın işgali meselesini masaya yatırmaları gerekiyor. Ermenistan'ın bu işgalden vazgeçirilmesi gerekiyor. Hepimiz Azerbaycan'ın bu vatan savunmasında sonuna kadar yanındayız."

'KIBRIS TÜRKÜ'NÜ İNCİTEN MESAJLARIN DÖNEMİ KAPANDI'

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) cumhurbaşkanlığı seçimini Ersin Tatar'ın kazandığını hatırlatan Ömer Çelik, “KKTC Cumhurbaşkanlığında geçmiş dönemde duyduğumuz birtakım incitici mesajlar, Türkiye'yi inciten mesajlar Kıbrıs davasını ve Kıbrıs Türkü'nü inciten mesajların da siyasi dönemi böylece kapanmış oldu” ifadelerini kullandı.

'MÜZAKERE KAPISI HER ZAMAN AÇIK'

Oruç Reis gemisinin 25 Ekim-4 Kasım tarihlerinde sismik araştırma yapacağı bölgenin Yunanistan'a 440, Türkiye'ye ise 130 kilometre uzaklıkta olduğunu belirten Çelik, "Burada Yunanistan'ın tezlerinin esasında geçerli olmadığını Yunanistan'daki önemli uluslararası hukukçulardan bazıları da ifade etmektedir. Uluslararası hukukun işaret ettiği gibi Türkiye hukuki temelde haklı tezleri savunmaktadır, Yunanistan ise sadece maksimalist ve radikal tezlerin peşinde koşmaktadır" şeklinde konuştu.

Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de hem kendi hem de KKTC'nin hak ve menfaatleri koruduğunu ifaden eden Çelik, şunları söyledi:

"Zaman zaman müzakereler, müzakere çağrıları söz konusu oluyor. Eğer sahada fiili durum yaratmak gibi bir tutumdan vazgeçerse Yunanistan, müzakere kapısı her zaman açıktır. Türkiye Cumhuriyeti bir müzakere devletidir ama sahada fiili durum yaratıp bir dayatma ortaya koyacakları zaman kuşkusuz Türkiye Cumhuriyeti gereken cevabı verecek kudrete, deneyime ve kararlılığa da sahiptir. Esas olan ilke, Atatürk'ün işaret ettiği gibi 'Yurtta sulh, cihanda sulh' ilkesidir.”

'LİBYA'DA ÇÖZÜM KONUSUNDA HASSASİYETİMİZ SÜRÜYOR'

Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu'nun 5+5 Ortak Askeri Komisyon Toplantıları neticesinde Cenevre'de 23 Ekim'de bir ateşkes anlaşması imzalandığını hatırlatan Çelik, "Bunları kimin sahipleneceği, kimin bozacağı görülecek. Geçmişte de ateşkes imzalandığı zaman saldırgan taraf olan, gayrimeşru taraf olan Hafter tarafı bunları yapmaya devam etti" dedi.

Çelik, Libya'daki iç savaşta ülkenin doğusundaki silahlı güçlerin lideri Halife Hafter'e destek verdiklerini gerekçesiyle Yunanistan ve Fransa'yı da eleştirdi.

Ömer Çelik, 9 Kasım'da Libya ile ilgili Tunus'ta Siyasi Diyalog Forumu Toplantısı yapılacağını ve bu süreci de yakından takip edeceklerini bildirerek, "Libya'nın toprak bütünlüğü ve Libyalıların sahipleneceği bir çözüm konusundaki hassasiyetimizi ve takibimizi sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı.

'S-400 TERCİH DEĞİL ZORUNLULUK'

Gündem konularından birinin de Rusya'dan satın alınan S-400 hava savunma sistemlerine ilişkin tartışmalar olduğunu aktaran Çelik, Türkiye'nin hava savunma sistemi ihtiyacının olduğunu vurguladı.

Türkiye'nin öncelikle NATO içerisinde bir sistem arayışına gittiğini ve Patriot temin etmeye çalıştığını hatırlatan Çelik, süre, ortak çalışma, tedarik ve finansman konusundaki şartların Türkiye'yi tatmin eden bir durum ortaya çıkarmadığını anlattı.

Çelik, "S-400 tedariki bir tercih olarak değil Türkiye'nin güvenliğinin bir gereği olarak, bir zorunluluk olarak önümüze gelmiştir ve şu anda da deneme ve sistem kontrolleri planlandığı şekilde devam etmektedir" diye konuştu.

'MÜTTEFİKLERİMİZ DEVLET ÜSLUBU İLE KONUŞMALI'

S-400'ler gerekçesiyle Türkiye'nin NATO üyeliğini sorgulamaya çalışıldığını dile getiren Ömer Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye NATO içerisinde çok önemli bir güçtür ve NATO savunma sistemine şimdiye kadar en değerli katkıları vermiş ülkelerin başında gelmektedir. Diğer NATO ülkelerinde, örneğin Yunanistan'da S-300 örneğinde olduğu gibi NATO kontrol sisteminden ayrı bir şekilde, müstakil olarak kullanılacaktır. Dolayısıyla bu Türkiye'nin NATO üyeliğiyle çelişen bir duruma sahip değildir. Burada bütün müttefiklerimizin Türkiye ile bu konuları konuşurken müttefiklik dili içerisinde, bir devlet üslubu içerisinde konuşması gerekiyor. Müttefiklerimizin herhangi bir şekilde tehdit ya da taciz dille konuşması bu müttefiklik ilişkisinin ruhuna ve şimdiye kadar olan kazanımlarına uygun bir tablo ortaya çıkarmıyor."

'MACRON KAFASINDA BİR SENARYO YAZIYOR'

Ömer Çelik, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Libya politikasındaki yenilgisinden itibaren sürekli Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı Fransa'da aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisi lideri Marine Le Pen'in kullandığı dili kullandığını savundu.

Macron'un Cumhurbaşkanı Erdoğan ile defalarca görüştüğünü hatırlatan Çelik, "Ama sistematik olarak, hakikaten takıntılı bir şekilde her meselede Cumhurbaşkanımıza karşı bir gerilimi tırmandırma politikası izliyor. Macron zaman zaman konuşmalarında, 'ben işte Sayın Erdoğan'ı şöyle uyardım, ona şunu dedim, onu şu şekilde uyardım' gibisinden cümleler kuruyor. Bu cümlelerin hiçbiri doğru değil. Sayın Macron Cumhurbaşkanımıza herhangi bir şekilde o cümleleri hiçbir zaman kurmamıştır, kuramaz. Sayın Macron kendi kafasında bir senaryo yazıyor ve o senaryo çerçevesinde Sayın Cumhurbaşkanımızla olan görüşmelerde bir propaganda gibi kullanmaya çalışıyor” dedi.

'MACRON'UN YANLIŞ POLİTİKASININ NETİCESİ TOPLU MEZAR OLDU'

"Türkiye'yi ve Cumhurbaşkanımızı hedefe koyan bir dış politikanın herhangi bir şekilde başarılı olması söz konusu değil” diyen Çelik, “Akdeniz'e gemi göndererek, uçak göndererek gövde gösterisi yapmaya çalışıyor ama hiçbir karşılığı yok. Libya'da uyguladığı yanlış politikaların neticesi geçmişteki sömürge dönemleri hatırlatırcasına yine toplu mezarlar oldu” ifadelerini kullandı.

Macron'un, son olarak "İslamcı radikalizmle mücadele" adı altında bir yasayı bakanlar kuruluna göndereceğini hatırlatan Çelik, "Fransa İslam'ından bahsediyor. Kendi kafasına göre dinleri, insanları bir mühendislik faaliyetinden geçirerek farklı formlara sokabileceğini düşünüyor. Halbuki bütün bu sözler, ırkçılığı, nefret suçlarını, İslam düşmanlığını, antisemitizmi kışkırtan yaklaşımlardır" diye konuştu.

Ömer Çelik, "Macron'un sözleri DEAŞ gibi örgütlere ideolojik mühimmat ve lojistik sağlıyor. Dolayısıyla yaptığı şey Fransa toplumunun da huzurunu bozacak bir şeydir. Şunu herkesin bilmesi gerekir: Avrupa'daki Müslümanları taciz etmek, Avrupa'daki Müslümanların hayat tarzlarını kısıtlamaya çalışmak, camilere saldırmak sadece ve sadece oradaki ırkçıların işine yarar" dedi. (ANKARA/AA)