Cennet koy Mazı’dan geriye kalan: Antik yolun yeşili küle döndü

Bodrum’un Mazı köyünde yaşayan 65 yaşındaki Fatma Serin, “Bizim güzelliğimiz gitti, içimiz yanıyor” diyor.

Google Haberlere Abone ol

BODRUM - Muğla Bodrum’un en güzel koylarından Mazı ve Kissebükü, huzur ve sakinlikle anıldığı eski günlerden çok uzak. Kalabalık ve pahalılıktan bunalıp doğayla iç içe olmak isteyenlerin uğrak noktalarından Mazı ve Kissebükü’nde yas hâkim.

National Geographic tarafından dünyanın en iyi 6 macera rotasından biri seçilen Karia Yolu’nun da içinden geçtiği Mazı ve Kissebükü, zor günler geçiriyor. Mazıköy’e gitmek için Bodrum- Milas karayolundan Mumcular sapağına dönüldüğünde pek çok kişinin içini kaplayan o ferahlık hissi artık yok. Nefes kesici manzaraların eşlik ettiği antik yolun yeşili, kül rengine döndü. Zaman zaman gökyüzünü görmeyi engelleyecek kadar sıklaşan çam, meşe, zeytin ve sandal ağaçlarının önemli bir bölümü yok oldu.

Milas’ın Beyciler Mahallesi’nde başlayan orman yangını Bodrum’un Mazı mevkiini de etkisi altına aldı. Yukarı Mazı, Aşağı Mazı, Armutçuk ve Çocuk Mezarı mahallelerine ulaşan alevler nedeniyle evler ve işletmeler yandı, mahalle sakinleri ise tahliye edildi.

Çocuk Mezarlığı Mahallesi’nde yaşayan Cafer Serin ve Fatma Serin köye yakın bir noktada, jandarmadan gelecek haberi bekliyor. Pazar akşamı köye gelen dozerler ve iş makineleriyle yangına müdahale edildiğini ve o günden bu yana evlerine gidemediklerini anlatıyorlar: “Müdahale edilmeseydi evimiz ve hayvanlarımız yanacaktı. Kendi arabamızda yatıp kalktık. Oğlanla gelini de Mumcular’a gönderdik, bazılarını da belediye Bodrum merkeze götürdü.”

Mazı'da yaşayan Fatma ve Cafer Serin

“HANIMLA SABAHA KADAR AĞLAŞTIK”

Kalp hastası olan 70 yaşındaki Cafer Serin, yaşadıkları üzüntüyü şu sözlerle tarif ediyor: “Çok ağladık, sabaha kadar hanımla ağlaştık. Adamlar dikkatsizlik yapıyor sigarayı atabiliyor, terbiyesizlik var. Doğaya saygısı yok adamın. Ben 70 yaşındayım. Bu çam ormanları olmasa belki şimdiye ölecektim. Ama ben bu çamlara borçluyum, doğaya borçluyuz.”

‘BİZİM GÜZELLİĞİMİZ GİTTİ’

Sözlerine “Gitti, bizim güzelliğimiz gitti” diye başlayan 65 yaşındaki Fatma Serin ise yangının ardında bıraktıklarını şöyle ifade ediyor: “Çok korku, çok acı… Yanıyor içimiz.”

“Orman bizim her şeyimizdir” diyor ve Mazı’nın bu yüzden çok sevildiğini söylüyor: “Şehirde niye sıcak oluyor? Orman olmadığı için. Bizim buralar ondan serin düşüyor. Biz şehirde oturmasını bilmez miyiz? Benim Mumcular’da dört tane katım var. Gidip de bir gün içinde yatmadım. Biz buranın havasına alışkınız.”

‘TÜM KOYLARINDA ANILAR, HATIRALAR VAR’

Yedi yıldır her yaz İstanbul’dan Aşağı Mazı'ya gelen tıp doktoru Emre Ergül, bölgede küçük çaplı yangınların sürdüğünü belirtiyor. Teyzesinin köydeki evinde kalan Ergül, “Evde bir hasar yok ama zeytin ağaçları yandı” diyor.

Mazı’yı maviyle yeşilin buluştuğu bir yeryüzü cenneti olarak tanımlayan Ergül, bölgeyi alevler içinde görmenin derin bir üzüntüye sebep olduğunu aktarıyor: “Buranın aşağı yukarı tüm koylarını bugüne kadar dolaştım. Hepsinde anılar, hatıralar var. Onların yok olduğunu görüyorsun yangınla beraber. Ayrıca doğa ciddi anlamda tahrip oldu. Sanki burası savaştan çıkmış gibi. Yukarıdan aşağı doğru iniyorsun adeta bir cehennemi andırıyor.”

Kendisi dahil pek çok kişinin “İmkânlar gerçekten kullanılabilseydi yangın bu boyuta ulaşmadan söndürülebilir miydi?” sorusunu sorduğunu belirtiyor.

“Yukarı Mazı’da yanan evler oldu. Aşağı Mazı’da da daha az olmakla beraber yanan evler ve işletmeler oldu. Soğutma çalışması henüz olmadı, olacak mı bilmiyorum. Aynı yerler yani söndürülen yerler tekrar alev almaya başlıyor. Şu son birkaç gündür olan ufak tefek yangınlar çoğunlukla böyle.”

‘PET ŞİŞELERLE, BAHÇE HORTUMLARIYLA MÜDAHALE ETTİLER’

Yangın esnasında insanların bir başına bırakıldığını ve pet şişe, bahçe hortumu gibi gereçlerle yangını söndürmeye çalıştıklarını anlatıyor, Ergül. “Genelde yerel yönetimlerden ve sivil toplum örgütlerinden destek geldi. Ama onun dışında devlet kurumlarının doğrudan desteğini kendi adıma pek hissedemedim burada. Hâlâ da yok. Yukarı Mazı’ya iki gün önce Kızılay’ın bir aracı geldi, belli bir süre durdu gitti. Devletten yangın söndürmeye yönelik ciddi, büyük boyutta yardım göremedik. Kaç gündür sadece bir helikopter dolaştı. Benim gördüğüm söndürme çalışmalarının pek yeterli olmadığı.”