Cevherde buluşma: Sinan Hussein
Sinan Hussein için resim, sadece sanatsal manifestolarını ifade etmek için bir alan olmaktan ziyade, kendi düşünsel ve inanç sistemlerinin derinliklerini yeniden değerlendirme platformudur.
Çağdaş sanat algısının yapısından bahsettiğimizde, kaçınılmaz olarak çağdaş bilgi alanına da girmiş oluruz. Bu belki de sanatın psikoloji, medya, sosyoloji veya siyasetle olan ilişkisini tanımlamak için ilk girişimdir. Sanat ile diğer kültürel deneyim biçimleri arasındaki bağı anlamaya yönelik çaba, çağdaş toplumlarda sanatsal ifade alanında yeniliklere yol açmıştır. Günümüz sanatı, anlaşılması ve çözümlenmesi gereken özgün bir dil taşır. Bu dili kavramak için beşeri bilimlerden en iyi şekilde yararlanmak gereklidir. Sinan Hussein'in resimleri, bugünün sanatının tüm unsurlarına ve özelliklerine sahip olmakla birlikte, izleyiciyle doğrudan ve yakın bir etkileşim kuruyor. Böylece “sanatçının anlaşılmaması” durumu geçerliliğini yitiriyor. İzleyicinin daha anlaşılır bir sanat diline dönme arayışının kaçınılmaz bir sonucu olan o kısır döngü aşılmış oluyor.
Sinan Hussein’in resimleri, kimliğe dayalı eserlerdir. Bireysel ve ulusal kimliğin temsili, geleneksel ve ulusçu bir yaklaşımı reddeder. Örneğin, kimliği sağlama ve korumanın en önemli unsurlarından biri olan tanınabilir mekan, onun eserlerinde genellikle gerçeküstü bir biçimde sunulur veya hiç yer almaz. İzleyici, bu resimlerde kolayca tanıyabileceği mekanlara rastlamaz. Sanatçı, kavramları tarihsel bağlamlarından koparır. Bir nesne, olay veya karakterin kendi bireysel anlatımını yeni bir kompozisyonda sunar. Bu yeni anlatım, önceden var olan şekillerine benzemez. İçinde yeni ilişkiler tanımlar. Anlatının parçaları arasındaki bu organik olmayan bağ, izleyiciye eserleri yeniden tanımlama özgürlüğü verir. Eser ile izleyici arasında yeni bağların kurulmasına neden olur. Bu resimlerde mana, sanatçının düşüncesinden uzak ya da ona çok yakın bir yolda gidip gelebilen dinamik bir bileşendir. Çağdaş sanatta kavramın özelliği de budur.
HUSSEIN İÇİN RESİM
Sanatçının normları sorgulama cesareti, travmaları tasvir etme çabası açık bir tereddüt ve belirsizlikle birlikte gelir. Sinan Hussein için resim, sadece sanatsal manifestolarını ifade etmek için bir alan olmaktan ziyade, kendi düşünsel ve inanç sistemlerinin derinliklerini yeniden değerlendirme platformudur. Sanatçı istediği sonuca ulaşamasa bile, bu çaba kimliğini bulma yolculuğunun bir parçasıdır. Kendi içsel sürecini anlama serüveni olarak adlandırılabilir. Her bir resmi, günümüzün sanatının elzem unsurlarıyla dolu olmasına rağmen, kendi elemi ve bilinci, huzurlu bir kompozisyonda resmedilmez. Savaşın ve modern dünyanın kaosundan kaçarak, kaosu temsil eden merkezsiz kompozisyonlara yönelir. Bu eserlerin sinematik bir dinginliği olmasına rağmen geçmiş ve gelecek dinamik öğelerle doludur. Sanatçı, politik sanatın sığlığından uzaklaşıp kavramları, günümüz estetik diline ve güzellik anlayışına uygun bir nitelikte, üstün bir biçimde ifade etmeyi başarmıştır.
Sinan Hussein'in yargısız anlatılarında, figürler bazen mecazi bir şekil alırken, bazen de yaygın konuları ifade etmek için tanıdık ve somut parçalar olarak kullanılırlar. Zaman zaman fiziksel olarak yetersiz ve etkisiz olan bu figürler, izleyicide çaresizlik hissi uyandırarak sürekli düşme eşiğinde, tekrarlanan ve sıkça tanıdık bir görünümde var olurlar. Bu figürler, belirsizlik, dengesizlik ve istikrarsızlık işaretleri taşıyan bir durumda bulunmalarına rağmen, sanatçının onlara yüklediği görevleri güçlü bir şekilde yerine getirir. Güven ve istikrarla işe koyulurlar. İzleyici asla anlatının kesinliğinden şüphe duymaz. Bu korku dolu, yüzü olmayan, tek kişilik karakterler, dünyayla yüzleşmek için maske takma gereği duyan bu figürler, bunlar Sinan Hussein'in rüya parçaları mı, yoksa her biri izleyicinin belleğinin bir köşesinden yeni bir şekilde çıkan ve kendini hatırlatan gerçekler mi? Bilinmez!
Sinan Hussein'in resimleri, sanatçının varlığına bağlı kalmadan hayatta kalma yeteneğine sahip. Onlar sanatçının resmini yaptığı hikayelerden bağımsız olarak, paralel hikayeleri tanımlama gücüne sahiptir. Bu benzersiz yorumlama yeteneği, figürlü görsel eserlerde çok nadir bulunan bir anlam katma yeteneği sağlar. Bu da eserin özelliğinden daha fazlasını ifade eder. Eserlerinin sayısız güçlü karakteri, sadece izleyiciyi değil, sanatçının kendisini de yeniden şekillendirir ve yenilir. "Retrospektif”, izleyiciyi ortaklığa davet eder. Ressamın tercihi, seyircinin sadece bir gözlemci olmaktan ziyade, keşif ve sezgi sürecinde onunla birlikte hareket etmesidir. Her bir resim bizim ve sanatçının buluşma noktasıdır. Özde ve cevherde buluşma!
Guga Contemporary, Sinan Hussein’in retrospektif sergisine ev sahipliği yapıyor. 1977 yılında Irak’ta dünyaya gelen sanatçı, Bağdat Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü’nde öğrenim gördü. Ülkesindeki savaş nedeniyle birçok kez ölüm ile yüz yüze geldi. Üniversite mezuniyetinden sonra, bir süre Ürdün’de ve Kuveyt’te yaşadı. 2017 yılında, on yılını geçireceği Amerika’ya göç etti. Türkiye’deki beşinci kişisel sergisi olan bu seçki, Hussein’in sanat hayatının son on üç yılının farklı serilerini içermektedir. 28 Haziran - 11 Ağustos arasında galerinin Beyoğlu / Tophane’de bulunan salonunda gerçekleşen sergi, her gün 10:00 – 19:00 arası ziyaret edilebilir.