Çevre sayfası... Bir santral kaç can eder?

Zonguldak'ta 4 santral 1989 – 2022 yılları arasında 3 bin 563 erken ölüme, bin 749 erken doğuma, 9 milyon hasta geçirilen güne yol açmış. Toplam sağlık maliyeti ise 132,45 milyar Türk Lirası...

Google Haberlere Abone ol

İnsanlık hala tam olarak önemsemese de dünyayı şu anda da gelecekte de bekleyen en büyük tehlike iklim krizi. Farkında olmasak bile her hareketimizin gezegene bir bedeli var, yani bir iz bırakıyoruz. İçtiğimiz pet şişedeki sudan giydiğimiz tişörte, kullandığımız elektrikten yaktığımız kömüre kadar... Hepsi bu kadar mı? Tabii ki değil. Çevre Sayfası’nda her hafta bir dosyayı açacağız. Bazen Türkiye’nin bir ucundaki bir ağacın hakkını, bazen de yaşam alanının içine kurulmuş termik santrallerin bulunduğu bir mahallede nefes alma ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını konuşacağız.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ni 1994 yılında imzalayan ülkeler 1995 yılından beri her sene COP (Conference of Parties) İklim Değişikliği Zirvesi’nde farklı bir gündemle toplanıyor. 2015 yılında gerçekleştirilen COP zirvesinde Paris İklim Anlaşması kabul edildi ve imzalayan tüm ülkeler küresel ısınmayı 1,5 santigrat derecede tutma konusunda mutabakata varmıştı. Bu ne demek? Üzerimize doğru yuvarlanan dev kar topunu görüyoruz demek. Bu anlaşmayla dünyanın ısınmasına yol açan sera gazı emisyonlarını azaltma konusunda bazı sözler verilmiş oldu. Bu emisyonların bazılarının salınmasına neden olan etkenlerin başında kömüre dayalı enerji geliyor.

‘KÖMÜRDEN ÇIKAMAYAN TÜRKİYE'

Türkiye de bu anlaşmayı imzalayan ülkelerden biriydi. Ancak imzaladıktan 5 yıl sonra, 2021 yılının son aylarında onayladı. Glasgow’da geçen kasım ayında düzenlenen COP 26 İklim Değişikliği Konferansı’na Türkiye de bir heyetle katıldı. Konferansta en önemli gelişmelerden biri ülke ve kuruluşlar tarafından kömürden çıkışa dair en kapsamlı taahhütlerin verilmesiydi. Hem kömürlü termik santrallerin aşamalı olarak durdurulması hem de yeni kömür santrallerine verilen desteğin sona erdirilmesi konusunda anlaşıldı. Gelin görün ki Türkiye bu ülkelerin arasında yer almadı.

‘SAĞLIKLI ÇEVRE HAKTIR'

Türkiye’de iklim krizinin tetiklenmesine neden olan emisyonlar yayan onlarca kömüre dayalı termik santral var ve yenileri de planlanıyor. Ayrıca Türkiye, kömür kullanımı sonlandırmak için bir tarih belirlemediği gibi kömürlü termik santral kapasitesini iki katına çıkarma planına da devam ediyor.

Sağlık ve Çevre Birliği (HEAL) geçen günlerde ‘Kronik kömür kirliliği’ adında çarpıcı bir rapor yayınladı. Türkiye’nin sıfırlarla dolu 55 yıllık karnesinin yer aldığı bu raporda çalışan termik santrallerin 4,8 trilyon TL sağlık maliyeti hesaplanmış. Bunun yanı sıra 117 bin 661 erken doğuma, 1 milyon 247 bin çocukta bronşit vakasına ve yaklaşık 200 bin erken ölüme neden olmuş. Böyle yazınca sadece rakamdan ibaret oluyor ama santralin verdiği zararları en iyi santralle iç içe yaşayanlar bilir. Sularınız kirlenir, her geçen gün nefes almakta zorlanırsınız, o is kokusu genzinizi yakar, kanser vakalarının arttığını duyarsınız. Özellikle santral çevresinde yaşayıp, zararı gözleriyle görenler ‘temiz doğa ve sağlıklı yaşamak istiyoruz’ diye haykırsa da seslerini karar alıcılara pek duyuramıyorlar. Peki nefes almak hak mıdır, haktır. Anayasa’nın 56. maddesi çok açık: “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.”

‘SAĞLIĞA DA ÇEVREYE DE ZARAR’

HEAL bu raporunun altında bir de bazı şehirlere yönelik özel dosyalar hazırladı. Bu dosyalar arasında santrallerden çok çeken madenci şehri Zonguldak da var. Bu dosyaya biraz değinmek istiyorum. Çatalağzı’nda 4 santral var, hepsi de iç içe. ÇATES, ZETES 1, ZETES 2 ve ZETES 3. DETES ve ZETES 4 de planlanan kömürlü termik santraller arasında. Raporda Zonguldak’ta işletmede olan dört kömürlü termik santralin işletme süreleri boyunca yarattığı kronik kömür kirliliği hesaplanmış. Rakamların tahmini zor değil. 4 santral 1989 – 2022 yılları arasında 3 bin 563 erken ölüme, bin 749 erken doğuma, 9 milyon hasta geçirilen güne yol açmış. Toplam sağlık maliyeti ise 132,45 milyar Türk Lirası.

6 AY DURDURULMUŞTU

Bu santrallerden ÇATES kükürt oksit emisyon kontrol sistemleri, faaliyetlerinin çevre mevzuatına uymadıkları gerekçesiyle 6 ay durdurulmasının ardından 2020 yılında yeniden kurulmuştu. Bu da son 30 yılda ÇATES’in binlerce kişinin sağlığını tehdit ettiği ve çevreye zarar verdiği anlamına geliyor. Bu emisyonun özellikle solunum sistemini etkilediği belirtiliyor.

GERÇEK MALİYETLER DAHA YÜKSEK

Raporda karar vericilere de sesleniliyor. ÇATES kapasite artırım ve DETES inşa planlarının hemen durdurulması isteniyor. Mevcut 4 termik santral için de en geç 2030 yılı olmak üzere kapatma tarihi belirlenmesi gerektiği vurgulanıyor. Raporda çok acı bir cümle de var: “Gerçek sağlık maliyetlerinin bu raporda belirtilenden daha yüksek olduğu düşünülmektedir.”

Şimdi bu verilerle karar alıcılara “çevre, insan ve yaşam hakkı” için soralım.

Sahi!..

Bir santral kaç can eder?

Her şeyin bir bedeli var

Dünyanın kaynakları sınırlı. Gezegen için harekete geçmek istiyorsak bu gerçekle yüzleşip tüketmeyi azaltarak başlayabiliriz. Çünkü insan baskısıyla zarar gören doğa can çekişiyor ve tükettiğimiz her şeyin doğaya bir bedeli var. Bunlardan en önemlisi de Su ve Karbon ayak izi. Bindiğimiz uçaktan, içtiğimiz suya, giydiğimiz tişörtten gıdamıza her şeyin bir bedeli var desem... Örneğin eşyalarımızın, gıdamızın ve kıyafetlerimizin üretiminde en çok su kullanılıyor. Ya da bir ürünün bize kadar ulaştırılmasında kullanılan enerji gezegene karbon salınmasına ve bu karbon salımının toplamı da iklim krizine neden oluyor. Yani her şeyin bir bedeli var. Haftaya Karbon ve Su Ayak İzi dosyasını açacağız. Peki, Senin izin ne kadar?