CHP'den İrfan Fidan tepkisi: O cübbelerinizden nasıl utanmadınız?
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, İstanbul Başsavcısı iken Yargıtay üyeliğine atanan ve 2 hafta içerisinde Anayasa Mahkemesi üyeliği seçiminde en yüksek oyu alan İrfan Fidan’ın “Anayasa Mahkemesi’ne ışınlanmasının önünü açıldığını” söyledi. Öztrak, “Talimatın kimden geldiği belli. Tabii bir sorum da bu isme oy veren 107 yargıca. Gökten zembille inen, hukuk devletini, acınacak duruma düşürenlerin başında gelen bir isme, nasıl oy verebildiniz? O cübbelerinizden nasıl utanmadınız?” dedi.
DUVAR- CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Genel Merkezi’nde gündeme ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Öztrak'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
SAYIN BAKAN SOKAKTAN YÜKSELEN FERYADI DUYUN: Faik Öztrak, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk'un "yoksul kalmadığına" ilişkin sözleri için "Birleşmiş Milletlere göre Türkiye iki yıldır yüksek insani gelişmişlik düzeyinde' demesi ve aşırı yoksullukla ilgili de satın alma gücü paritesi gücüyle günlük 1,9 doların altında kazancı olanları kastettiğini, artık günlük 1,9 doların altında kazananın kalmadığı" açıklamasını yaptığının anımsatılması üzerine, şu yanıtı verdi:
"Sayın bakana önce şunu söyleyeyim, bugün dünyada da 1,9 dolara göre mutlak yoksulluk sınırı kalmadı. En son, Dünya Bankası, 2018'den bu yana alt orta gelir gurubu ülkeleri için satın alma gücü paritesine göre hesaplanan günlük kişi başı 3 dolar 20 cent hesabını, üst orta gelir grubu ülkeleri içinse 5,5 ABD doları hesabını kullanıyor. Günlük 5,5 dolar, aylık 165 dolar, bugünkü kurla bin 254 lira eder. Sizin ücretsiz izne çıkarılan işçiye layık gördüğünüz rakam günlük 39 lira, aylık bin 168 lira... Buraya bakacaksınız sayın bakan. Asgari ücret, 2 bin 324 lira. Dört kişilik açlık sınırı 2 bin 517 lira. Buraya bakacaksınız. 4 kişilik aile yoksulluk sınırı ise 8 bin 198 TL. Öyle 1 dolar 90 sentlik hesaplar falan bunları mazide kaldı. Bütün dünya artık bu hesapları daha farklı yapıyor. Her şeyi bir yana bırakın, sadece sokaktan yükselen feryatları duysanız bu ülkenin ne halde olduğunu anlarsınız. 2017 yılında, yani Türkiye bu ucube tek adam parti devleti rejimine geçmeden önce yoksul sayıları, 15 milyon 800 bin kişiymiş. 2019'da bu sayı 17 milyon 200 bin kişiye çıkmış. Siz bunlara bakacaksınız bunları çözmeye çalışacaksınız."
VİCDANINIZ SIZLAMADAN NASIL OY VEREBİLDİNİZ?: Görevi sırasında Kavala davasından, MİT TIR’ları davasına kadar pek çok adrese teslim soruşturmayı yürüten eski bir başsavcı, mükâfat olarak, Yargıtay’da tek bir dosyaya bakmadan, Yargıtay üyelerinin üçte birinin oyunu aldı. Ve Anayasa Mahkemesi’ne ışınlanmasının önü açıldı. Bu, FETÖ taktiklerinin yeniden devrede olduğunu gösteriyor. Anayasa Mahkemesi’ne ışınlanacak bu başsavcı, nerenin başsavcısı? Kavala, Berberoğlu, Cumhuriyet gazetesi davalarının görüldüğü mahkemelerin, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymayan mahkemelerin olduğu bir adliyenin başsavcısının, Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday olması için talimatın kimden, nereden geldiği belli. Yoksa bu, sarayın Anayasa Mahkemesi’ne yeni bir meydan okuması mı? Tabii bir sorum da; bu isme oy veren 107 yargıca... Aranızdan seçebileceğiniz hiç mi tecrübeli bir hâkim yoktu? Gökten zembille inen, bir tek Yargıtay dosyasına bakmayan, hukuk devletini, acınacak duruma düşürenlerin başında gelen bir isme, vicdanınız sızlamadan nasıl oy verebildiniz? O cübbelerinizden nasıl utanmadınız?
BELEDİYELERİN 15 MİLYON LİRASINA BLOKE KOYDULAR: İstanbul’da Büyükşehir Belediyemiz ekmek kuyruğunu azaltmak için ‘hemen daha fazla Halk Ekmek büfesi açalım’ diyor. Belediye Meclisi’ndeki AK Parti Grubu karşı çıkıyor, salgınla ve kuyruklarla uğraşacaklarına, belediyelerimizle uğraşıyorlar. Vatandaşa destek için, belediyelerimizin başlattığı kampanyalarda toplanan 15 milyon 250 bin liraya bloke koyuyorlar. Yetmiyor, fakir fukaranın içeceği bir tas sıcak çorbaya bile göz koyuyorlar. Eskişehir Büyükşehir Belediyemizin aşevinin parasına bile bloke ediyorlar. Bunlar siyaset meselesi değil, bunlar parti meselesi değil, bunlar insanlık meselesidir.
KENDİSİNE İNSAN DİYEN HOCA MÜSVEDDESİ: İsminin önünde profesör unvanı olan bir kendini bilmez, üniversitelere fuhuş yuvası diyebiliyor. Bu üniversitelere bu milletin çoluğu çocuğu gidiyor ey densiz. Bu ne cüret? Cüretin nereden geldiğini de bu profesör müsveddesinin sözlerinden anlıyoruz: ‘Sayın Cumhurbaşkanımızın vurguladığı, neredeyse fuhuş evleri…’ Cümleye 'Cumhurbaşkanımızın' diye başlanınca, beylere her şey mubah… Kendisine hoca diyen bu insan müsveddesine, idari ve adli soruşturma açılması tamam da onu oraya atayanların sorumluluğunu nereye koyacağız?
MİLLETE KURU EKMEK, YANDAŞA BALLI BÖREK: Ucube tek adam vesayet rejiminin üçüncü bütçesinin, TBMM’deki görüşmeleri bugün sona eriyor. Kibir gemisinin kaptan köşkünde oturan Erdoğan’ın üçüncü bütçesinde de esnaflarımız, çiftçilerimiz, işçilerimiz, emeklilerimiz, gençlerimiz yok. Bu bütçede millete kuru ekmek, yandaşa ise ballı börek var.
ÇİFTÇİNİN BORCU ÜÇ AY SONRA NE OLACAK: Borca batmış çiftçilerimiz; traktörleri, inekleri, arazileri haczedilirken, Ankara yollarına düştü. Ama pek çoğu Ankara’ya sokulmadı bile... Gelebilenler de TBMM önünde polisle köşe kapmaca oynadı. Çiftçilerimiz, ‘artık çıkacak yol koymadılar, derdimizi anlatalım diyoruz, müsaade etmiyorlar. Çiftçiye bu kadar düşmanlık neden anlamadık’ diye isyan ediyor. Saray ülkemizin üreticisini perişan ederken, elin oğlunu abat ediyor. Şimdi çiftçilerimizin gözünü boyamak için, Tarım Tefeci Kooperatifleri üç ay süreyle hacizleri durdurmuş. İyi de üç ay sonra ne olacak? Çiftçinin borcu mu azalacak? Kaç kere çağrı yaptık ama bütçe yapılırken, bu çağrılarımızı da duymadılar.
GENÇLERİMİZ DERDİNE DERMAN YOK: Bu memlekette 20-29 yaş arasında, taşı sıksa suyunu çıkaracak 4,5 milyon gencimiz, ne okuyor ne de bir iş bulabiliyor… 4,5 milyon gencimiz evinde oturup, anasının babasının eline bakıyor. Bir gencimiz, ‘28 yaşındayım başımda saç kalmadı, evleneceğim, evlenemiyorum, giden sadece para değil, benim hayatım’ diye isyan ediyor. Peki, bu bütçede bu gençlerimizin, derdine derman var mı? Hayır! O da yok! Tabi saray sosyetesine mensupsanız sorun yok. Üçer, beşer maaşlar, ballı yönetim kurulu üyelikleri hiç sorun değil.
YERLİKAYA, MİLLETİMİZDEN ÖZÜR DİLEMELİ: Milli güreşçi Hamza Yerlikaya hakkında, sahte diploma iddialarının gerçek olduğunu öğrendik. Sahte lise diplomasıyla üniversiteye girmek, kabul edilebilir değil. Mahkeme, herhalde sarayın kalkan kaşını da dikkate alarak, Yerlikaya için şimdilik hükmü erteleme kararı almış. Ama bu gerçeği değiştirmez. Hamza Yerlikaya milletimizin gözündeki konumunu, sarayın gözündeki konumundan daha fazla önemsiyorsa, yapması gereken bellidir. Vakıfbank Yönetim Kurulu üyeliğinden istifa etmeli, milletimizden de özür dilemelidir.
BUNLAR SADECE CUMHURBAŞKANINA KARŞI SORUMLU: Sarayın memur Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve memur bakanları, milletin seçtiği vekillere, Meclis kürsüsünden ayar vermeye kalkıştılar. ‘Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla, tensipleriyle, liderliğiyle demeden cümle kuramayan, 'Sayın Cumhurbaşkanlarının tensibi olmadan' su bile içemeyen bu atanmışlar, milletin seçtiği vekillere saygısızca cevap verme, ‘siz anlamazsınız’ deme, hatta hatta ‘yalancı’ diye hakaret etme, bağırıp çağırma cüretini kimden alıyorlar? Cumhurbaşkanı Yardımcısı, başka ülkelerdeki gibi Cumhurbaşkanıyla birlikte sandıktan çıkmadı. Bu atanmış bakanlar, başka ülkelerdeki gibi millettin meclisinden güvenoyu alarak da bakan olmadılar. Yani bu atanmışlar ne millete; ne de milletin vekillerine karşı sorumlu. Bunlar sadece ve sadece Cumhurbaşkanı'na karşı sorumlu.
SARAY HAVUZ MEDYASIYLA NABIZ YOKLUYOR: Önümüzdeki hafta asgari ücrette son dönemece giriliyor. Avrupa’da asgari ücretle çalışan oranının en yüksek olduğu ülke Türkiye… Çalışanlarımızın yarıya yakını asgari ücretle çalışıyor. Memleketimizde asgari ücret ortalama ücret haline geldi. Ama aynı zamanda, asgari ücretin en düşük olduğu ülkelerden birisi de Türkiye. Dün sarayın havuz medyasında; ‘2021 için net asgari ücretin 2 bin 605 lira olacağı’ dedikodusu vardı. Anlaşılan Saray nabız yokluyor. Daha önce oynadıkları ve kabak tadı veren senaryonun bir benzerini yine oynayacakları anlaşılıyor. 2 bin 605 lirayı beğenmeyen işçi sendikaları sesini yükseltecek. İşveren sendikaları direnirmiş görünecek. Mesele sarayın hakemliğine götürülecek. Sarayın gönlünden de artık 50 -100 ne koparsa, 2 bin 605 liranın üstüne eklenecek.
MALİYE POLİTİKALARI SIKIŞTI: Hafta içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı, 2021 yılının para ve kur politikasını açıkladı. Görünen o ki, TCMB önümüzdeki hafta yapacağı toplantıda, faizleri bir kez daha artıracak. En azından yeni başkanın, ‘parasal duruşumuzu daha da sıkılaştırabiliriz’ mesajı, piyasa tarafından böyle algılanmış görünüyor. Diğer taraftan, BDDK da bugün, daha önce gevşetmiş olduğu düzenleyici ve denetleyici çerçeveyi yeniden sıkılaştırmaya başladı. Bazı mallarda kredi kartı taksit sayıları azaltıldı. Salgının ikinci zirve döneminde ekonomi yeniden kapanırken, bugüne kadar izlenen yanlış politikalar, hem para hem de maliye politikalarını dar bir alana sıkıştırdı. El alem ekonomisi durmasın diye faizi indirirken, bankacılığın düzenleyici denetleyici çerçevesini gevşetirken, biz hem faizi yükseltiyor, hem de çerçeveyi sıkılaştırmak zorunda kalıyoruz.
ÜLKEMİZ BUHRANDA: Bu ülkenin vatandaşlarına, bizlere iç içe geçmiş üç büyük krizi aynı anda yaşatıyor. İlki, ülke yönetimini felç eden devlet krizi. İkincisi, artık derin bir buhrana dönüşen ekonomik kriz. Ve kötü yönetim nedeniyle, bir türlü dizginlenemeyen Covid-19 krizi. Tek adam vesayet rejimi elinde, ülkemiz oradan oraya savruluyor. Buhran yaşıyor.
ROBOSKİ SORUMLULARI KAZA İSE DE ORTAYA ÇIKARILMALI: Roboski katliamının yıldönümünde takipsizlik kararı çıkması hakkında gelen soruya da Öztrak, "Son derece vahim bir olay Uludere'de bu olayda 34 yurttaşımızı kaybettik. Dolayısıyla aslında Roboski meselesi için kaza dendi şu dendi bu dendi ama yitirdiğimiz 34 yurttaşımız var o nedenle bu olayın ciddi bir şekilde sorgulanması ve sorumlularının kaza ise de ortaya çıkarılması gerekir" yanıtı verdi. (HABER MERKEZİ)