CHP’den kadın raporu: Bu yıl 47 milyon kadın ve kız çocuk yoksullaşacak

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, hazırladığı ‘Covid-19 salgınında kadın’ raporunda giderek yoksullaşan kadına vurgu yaptı. 2021 yılına kadar 47 milyon kadın ve kız çocuğunun yoksullaşacağına dikkat çeken Karaca, “Bu, aşırı yoksulluk içinde yaşayan kadınların ve kız çocuklarının sayısının 435 milyona çıkması anlamına geliyor” dedi. Karaca, tüm bu sorunların çözümüne ilişkin ise 18 maddeden oluşan öneri sundu.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, “Covid-19 salgınında kadın” başlıklı rapor hazırladı.

'KADINLAR DERİNLEŞEN YOKSULLUKLA BAŞ BAŞA BIRAKILMIŞ'

Covid-19 salgını öncesi toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle hak ihlalleri yaşanırken, salgınla beraber bütün yükün kadınların omzuna yüklendiği ifade edilen raporda, “İstihdama katılım oranları kadınlar aleyhine düşmüş, kadınların ev içi emeğe ve çocuk, kadın, engelli, yaşlı, hasta bakım hizmetlerine ayırdığı süre erkeklere oranla çok daha fazla artmıştır. Kadınlar işsiz kalmış, temizliğe giden ev işçileri, çiçekçilik, kağıt toplayıcılığı, ücretsiz tarım işçiliği yapan kadınlar, engelli kadınlar, göçmen kadınlar başta olmak üzere düzensiz işlerde çalışan kadınlar derin yoksullukla baş başa bırakılmış, gelirlerinden olmuşlardır. Kadına yönelik her türlü şiddet artmıştır. İş cinayetleri devam etmiş, kadın örgütlerini hedef gösteren söylemler sürdürülmüş, iktidarın açıkladığı salgın desteği paketlerinde kadınlar önceliklendirilmemiştir” denildi.

'435 MİLYON KADIN VE ÇOCUK AŞIRI YOKSULLUK İÇİNDE'

CHP çalışmasında, UN Women tarafından Eylül 2020’de yayımlanan COVID-19 Salgını Bağlamında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği raporuna da yer verildi. Rapor, salgının 96 milyon insanı 2021 yılına kadar aşırı yoksulluğa sürükleyeceğini gösterdi. 96 milyonun 47 milyonunu ise kadınlar ve kız çocukları oluşturuyor. Bu, aşırı yoksulluk içinde yaşayan kadınların ve kız çocuklarının sayısının 435 milyona çıkması anlamına geliyor. Rapora göre; kadınlar için yoksulluk oranının 2019 ve 2021 yılları arasında yüzde 2,7 oranında düşmesi beklenirken, tahminler salgın ve etkileri dolayısıyla yüzde 9,1 oranında artış öngörülmektedir.

'CİNSİYETE DAYALI ÜCRET FARKI YÜZDE 15,6’DIR'

Söz konusu raporda Türkiye’de cinsiyete dayalı ücret farkı verilerine de yer verildi. Buna göre ILO Türkiye Ofisi ile TÜİK tarafından yürütülen ve 30 Eylül 2020’de açıklanan çalışmanın bulgularına göre; Türkiye’de Cinsiyete Dayalı Ücret Farkı yüzde 15.6’dır. Araştırmaya göre, kayıtdışı çalışanlarda (yüzde 24,2) cinsiyete dayalı ücret farkı kayıtlı çalışanlara (yüzde 11,5), kıyasla çok daha yüksek düzeyde ilerlerken, ücret farkı yaş ilerledikçe de artış gösteriyor. Ücret farkı, çalışma yaşamının başlarında düşük seyrederken (yüzde 3,8), 40’lı yaşlarda kadınların aleyhine dikkat çekici düzeyde artıyor.

'SALGIN DÖNEMİNDE EV İŞÇİLERİNE ŞİDDET ARTI'

Ev işçileri tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de güvencesiz çalışan gruplar arasında yer alıyor. Ev işçilerini örgütleyen sendikaların tahminleri dikkate alınarak Türkiye’de ev işçilerinin sayısının 1 milyonun üzerinde olduğu ifade edildi. Ev İşçileri Dayanışma Sendikası (EVİD-SEN) tarafından hazırlanan ve ev işçilerinin maruz kaldığı hak ihlallerini içeren raporda şu ifadelere yer verildi:

“413 ev işçisinin yanıtladığı ankete göre ev işçilerinin yüzde 56,8’i bu dönemde işten çıkarıldıklarını ifade etmiş, yüzde 91,6’sı bu dönemde gelir kaybı yaşadığını belirtmiş. Yüzde 90,3’ü ise hanesinde kendisi haricinde işsiz  kalan  farklı  kişiler  de  olduğunu vurgulamıştır. Ev  işçilerinin  yüzde 84,4’ü salgın  döneminde  herhangi   bir   yardımdan   faydalanamadıklarını   ifade etmiştir. Aynı anda  hem  aile  içinde  hem  de  çalışma  yaşamında  şiddete  maruz  kaldığını  belirten  ev  işçilerinin  oranının  ise  yüzde 99,7 olduğu dikkat çekmiştir.”

'KADIN GİRİŞİMCİLER, ‘KADIN İŞİ’ OLARAK GÖRÜLMEYEN ALANLARDA DA DESTEKLENMELİ'

Raporda salgında kadınlar için atılması gereken adımlar şu şekilde sıralandı:

● Merkezi ve yerel bütçede toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme adımı atılmalı,
● Aile Destekleri Sigortası hayata geçirilmeli,
● Sosyal politikalar 'sosyal yardım'lar ile sınırlı tutulmamalı,
● Tüm dünyada salgınla birlikte başat tartışma konularından biri haline gelen 'temel gelir' üzerine çalışılmalı,
● Sığınma evlerinin sayıları ve var olanların kapasiteleri artırılmalı,
● Bakımevleri, kreşler, bakım kurumlarına ücretsiz erişim imkanı önceliklendirilmeli,
● Cezaevlerindeki alanlar haklara erişim engellerinin oratadan kalkacağı şekilde, çocuk dostu/kadınların ihtiyaçları temelli yapılandırılmalı,
● Kadın kooperatifleri, güvenilir gıdaya erişim yönündeki uygulamalar teşvik edilmeli,
● Dayanışma ağları ve hak temelli çalışan kadın kuruluşları desteklenmeli,
● Bütçe adaleti gözetilerek kadın yoksulluğundan mağdur olan kadınlara sunulan destekler 'gıda temelli' olmakla sınırlı kalmamalı,
● ‘Kadın işi’, ‘erkek işi’ biçiminde şekillenmiş mesleki ayrışmaların ortadan kaldırılması teşvik edilmeli,
● Kadın girişimcilerin ‘kadın işi’ olarak görülmeyen alanlarda da desteklenmelerine özel önem verilmeli,
● Ücret şeffaflığına dair ulusal düzenlemeler yapılmalı ve özel sektör dahil tüm iş yerlerinde ücret sistemleri için, cinsiyete dayalı farklılıklar bakımından gözden geçirilerek önlemler alınmalı,
● Toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik politikaları olan ve cinsiyete dayalı ücret eşitsizliğinin önlenmesi için taahhütte bulunmak isteyen şirketlerin, EPIC platformuna katılabileceği ve konu üzerine bilgi, kaynaklar ve iyi uygulamalar sunan çok paydaşlı küresel bir platformun üyesi olabileceğinden hareketle teşvik edilmeli,
● 188 ülke ile birlikte Türkiye tarafından 1995’te kabul edilen Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu’nun 12 öncelikli alanından biri olan Kadın ve Ekonomi başlığı altında yer alan; ‘İstihdama, uygun çalışma koşullarına ve ekonomik kaynakların kontrolüne ulaşılabilirlik dahil, kadınların ekonomik haklarını ve bağımsızlığını yaygınlaştırmak’ hedefi esas alınarak planlamalar yapılmalı,
● Erişilebilir hukuki danışmanlığın yaygınlaştırılması, ücretsiz avukat desteklerinin yerel yönetimlerin katkısıyla kadınlara ulaştırılmalı,
● İnsan haklarına dayalı örgütlenme modeli tüm illerde parti organlarında hayata geçirilerek insan haklarına duyarlı kentler ve yaşam alanları için yerel yönetimlerimizin örnek uygulamaları artırılmalı, kadının insan hakları bakış açısı geliştirilmeli,
● Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için siyasi partiler, sendikalar, insan hakları örgütleri ve kadın örgütlerinin talepleri periyodik olarak değerlendirilmeli, saha çalışmalarına, izleme çalışmalarına destek verilmeli. (DUVAR)