CHP’li Kaboğlu: İstanbul Sözleşmesi’nin feshi Anayasa açısından yok hükmünde
CHP İstanbul Milletvekili ve Anayasa Hukukçusu İbrahim Kaboğlu, İstanbul Sözleşmesi’nin feshini amaçlayan Cumhurbaşkanı kararının Anayasa açısından yok hükmünde olduğunu söyledi. Kararın iptali ve yürütmenin durdurulması için Danıştay'a başvurulması gerektiğini söyleyen Kaboğlu, “Kararda dayanak alınan ve kötüye kullanıma açık olup hukuk devletine aykırı olması nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi No:9 Madde:3'ün de Anayasaya aykırılık itirazı ön sorun olarak yapılmalıdır” dedi.
ANKARA - Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekmesine muhalefetten tepkiler sürüyor.
CHP İstanbul Milletvekili, TBMM Anayasa Komisyonu CHP Grup Sözcüsü ve Anayasa Hukukçusu İbrahim Kaboğlu, sözleşmenin feshini amaçlayan Cumhurbaşkanı kararının Anayasa açısından yok hükmünde olduğunu söyledi.
İstanbul Sözleşmesi'nin, 6251 sayılı yasa ile TBMM’de oy birliği uygun bulunarak, Anayasa madde 90 çerçevesinde yürürlüğe konulduğuna dikkat çeken Kaboğlu, sözleşmeden çıkma usullerini şu şekilde açıkladı:
“İnsan haklarına ilişkin bir uluslararası antlaşma olarak İstanbul Sözleşmesi, madde 90 gereğince normlar hiyerarşisi bakımından yasaların da üstünde yer almaktadır. Sözleşmeden çıkışın, 'usulde paralellik ilkesi' gereği, ancak TBMM'de kabul koşullarına uyularak mümkün olabileceği öne sürülse de, böyle bir işlem, Türkiye'nin Avrupa Konseyi çerçevesinde insan hakları kazanımlarını sorgulamak anlamına geleceğinden, kazanılmış haklar için geçerli geriye götürülemezlik genel ilkesine aykırılık oluşturur. Cumhurbaşkanı'nın 3718 sayılı kararı, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (CBK)9 madde 3'e dayandırılmış olsa da, bu maddenin geçerlik alanı, uygulama antlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticari, teknik veya idari antlaşmalara ilişkin olan Anayasa madde 90/3 ile sınırlıdır. Yani yasa ile uygun bulunan uluslararası sözleşmeleri kapsamamaktadır. 'Milletlerarası antlaşmaları onaylar ve yayımlar' kaydı (md.104/11), ancak madde 90/3 veya uygun bulma yasası sonrası işlem için geçerli olabilir.”
'CUMHURBAŞKANI'NIN HİÇBİR İŞLEMİ, YASA ALANINDA DÜZENLEME YAPAMAZ'
Kaboğlu, Cumhurbaşkanı'nın bir kararla insan hakları alanında düzenleme yapamayacağına vurgu yaparak, “Cumhurbaşkanı'nın hiçbir işlemi, yasa alanında düzenleme yapamaz. Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak yetkisi sadece TBMM'ye aittir. 6251 sayılı yasa hâlâ yürürlüktedir ve yürürlükte olduğu sürece Cumhurbaşkanı işlemi ile sözleşmeden çekilmek olanaksızdır” dedi.
Kararın yok hükmünde olduğunu belirten Kaboğlu, “Cumhurbaşkanı'nın 3718 sayılı kararı, Anayasa’nın 2. (hukuk devleti), 6. (kaynağını Anayasadan almayan yetki kullanma yasağı), 7. (yasama yetkisinin devredilmezliği), 11. (Anayasanın üstünlüğü), 13. (hak ve özgürlüklerde yasallık ilkesi), 87. (Kanun koymak ve kaldırmak yetkisinin TBMM’ye aidiyeti), 90. (uluslararası sözleşmelerin normlar hiyerarşisindeki yeri) ve 104. (CB yetkilerinin sınırları) maddelerine açıkça ve çok yönlü olarak aykırı olup hukuken yok hükmündedir” diye konuştu.
'İPTALİ VE YÜRÜTMEYİ DURDURMA İÇİN HEMEN DANIŞTAY'A BAŞVURULMALI'
3718 sayılı kararın iptali ve yürütmenin durdurulması için hemen Danıştay'a başvurma gereği olduğunu aktaran Kaboğlu, sözleri şu şekilde sürdürdü:
“Kararda dayanak alınan ve kötüye kullanıma açık olup hukuk devletine aykırı olması nedeniyle CBK–9 madde 3'ün de Anayasa'ya aykırılık itirazı ön sorun olarak yapılmalıdır. Cumhurbaşkanı'nın 3718 sayılı kararının Anayasa ve hukuk dışı bir işlem olması nedeniyle yargıya intikal ettirildiği, hemen Avrupa Konseyi'ne bildirilmelidir. Sorumluluk bakımından; bundan böyle olası bir kadına yönelik şiddet ve öldürme eylemi ile 3718 sayılı karar arasında nedensellik ilişkisinin kurulması hukukun temel bir ilkesidir. 100. yıla doğru demokratik cumhuriyet yanlıları ile keyfi tek adam yönetimi yanlıları arasındaki ayrışma derinleşiyor. 'İnsan haklarına dayanan demokratik hukuk devleti' yolunda anayasal dayanışma halkalarını örmek ve genişletmek her yurttaşın hakkı olduğu gibi 42 milyon kadına karşı bir görevdir.” (DUVAR)