CHP'li Kaboğlu: Meclis çoğunluğu yönetimde istikrarsızlık etkeni değil

CHP’li Kaboğlu, Cumhur İttifakı çoğunluğunun, istikrarsızlık etkeni olmayacağını belirterek, “Yasama-yürütme arasında karşılıklı denge-denetim yoluyla yönetim onarıcı bir işlev de görebilir" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlu, Cumhur İttifakı’nın Meclis’teki çoğunluğunun, yönetimde istikrar veya istikrarsızlık etkeni olmayacağını belirterek, “Cumhur İttifakı’nın 5 yılı siyasi istikrarsızlıkların ve ekonomik krizin derinleştiği bir dönem oldu. Yasama-yürütme arasında karşılıklı denge-denetim yoluyla devlet yönetimi, toplumdaki derin ayrışmaları onarıcı bir işlev de görebilir” dedi.

Sosyal medya hesabı üzerinden açıklamada bulunun CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlu,  28 Mayıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuna giderken kimi çevrelerin, Cumhur İttifakı’nın  milletvekili sayısı üzerinden istikrar ve istikrarsızlık söylemi ürettiğini ifade ederek Meclis çoğunluğunun, yönetimde istikrar veya istikrarsızlık etkeni olmayacağını belirtti.

16 Nisan Anayasa değişikliği için, iktidarın “yasama ve yürütme tam anlamıyla bağımsız olacak’ ve “hükümet krizleri yaşanmayacak” gerekçelerini kullanıldığını hatırlatan Kaboğlu, “Tam da bu argümanla yürütmeye çok geniş yetkiler tanındı ve bunun karşısında Meclis’in yetkileri kısıtlandı. 2018’de cumhurbaşkanı yardımcısı ve 16 bakan ile göreve başlayan Erdoğan, bu süreçte bakanlık sayısını 17’ye çıkardığı gibi bakanlıklarda 9 defa değişiklik yaptı. Hazine ve Maliye Bakanı iki defa değiştirildi. Geçen 5 yılda 4 farklı Merkez Bankası Başkanı görev yaptı. Meclis çoğunluğu, siyasi istikrar açısından bir koşul olmadığı gibi mevcut tabloda hiçbir siyasi partinin tek başına çoğunluğu da bulunmamakta” dedi.

'DENGE VE DENETİM BU SAYEDE SAĞLANABİLİR'

Meclis’in yasa yapımında Cumhurbaşkanı ile bir uzlaşı içerisinde çalışabileceği; kaldırılan denge ve denetimin bu sayede sağlanabileceğini söyleyen Kaboğlu, “Yasa yapım süreçlerinde, bakanlıklar ve politika kurulları metinlerinin esas alındığı ve hatta tekliflerin burada hazırlandığı dikkate alınırsa, norm koyma açısından yürütme yine önemli yer tutacak. Bu itibarla müzakere ve uzlaşma üzerine bir yasama sürecinin işlemesi olanaklı. Cumhurbaşkanı’nın yasaları geri gönderme yetkisi siyasal partileri yasa yapımında müzakere ve uzlaşmaya zorlar. Bütçe konusunda ise, Meclis’in bütçeyi onaylamaması durumunda da bir tıkanıklık olmadan Cumhurbaşkanı yeniden değerleme oranlarıyla bir önceki yılın bütçesi ile devam edebilir. Yürürlükteki Anayasal kurguda Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine tek başına sahip. Örneğin; Kararnamelerle norm koyma, yüksek yargıya üye atama ve bakanlar ile üst düzey kamu yöneticilerini belirlemek vb. geniş yetkileri var. Kaldı ki Anayasa’ya sadakat andı içen vekillerin yasama faaliyetlerinde bireysel kanaatlerinin oluşamayacağı zannı, makama haksızlık olur” diye konuştu

'İTTİFAKIN 5 YILI SİYASİ İSTİKRARSIZLIĞIN DERİNLEŞTİĞİ BİR DÖNEM OLDU'

Cumhurbaşkanlığı seçimini Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanmasının, anayasal yetkiler açısından yasama ve yürütme arasında denge-denetim düzeneğini uygulamaya geçirebileceğini ifade eden Kaboğlu, “Unutulmamalı ki, Cumhur İttifakı’nın 5 yılı siyasi istikrarsızlıkların ve ekonomik krizin derinleştiği bir dönem oldu. Yasama-yürütme arasında karşılıklı denge-denetim yoluyla devlet yönetimi, toplumdaki derin ayrışmaları onarıcı bir işlev de görebilir. Kuşkusuz bu saptama ve öngörüler, 2017 kurgusunun sürdürülebilir olmadığı gerçeğini göz ardı etmemekte olup, bu kurguyu aşma ve hesap verebilir hükümete geçiş vesilesi olarak görülmelidir” dedi. (HABER MERKEZİ)