CHP'li Özel: 100 bin çadırla bu afete yakalanmışlar

Deprem bölgelerinde çadır açığının büyük olduğunu söyleyen Özel, "AFAD, 2,5 yıl Kızılay'dan çadır almamış. Son raporlarında 100 binden az çadırları var. 100 bin çadırla bu afete yakalanmışlar" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, "Çadır açığımız büyük. 'Bugün çadır niye yok' diye sorarsanız, 2018'den beri Süleyman Soylu'ya bağlı bir kurum olarak çalışan AFAD'ın gevşekliğinden. 2,5 yıl Kızılay'dan çadır almamışlar. Son raporlarında 100 binden az çadırları var. 100 bin çadırla bu afete yakalanmışlar" dedi.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM'de basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun deprem bölgesinde iktidar, muhalefet ayırmadan tüm belediye başkanları ile istişarede olduğunu belirterek, "Sahada sadece CHP'li belediyelerle çalışmıyor. Bunu Recep Tayyip Erdoğan yapmıyor. Türkiye'nin böyle bir yaklaşıma değil; Kemal Bey'in dün Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'ne teşekkür ettiği yaklaşıma ihtiyacı var" diye konuştu.

 

ANKA'nın aktardığına göre Özel şunları söyledi:

KENDİ SİYASİ İKBALİ İÇİN BİR HAKKI TESLİM ETMEYEN BU ANLAYIŞIN HAKKANİYETLE ÜLKEYİ YÖNETMEDİĞİ AÇIK: Bu anlayış Türkiye’yi taşıyamıyor. Bu yüzden bu anlayış tek adam, tek parti rejimi. Valileri, il başkanı; kaymakamı ilçe başkanı gören bu anlayıştan kurtulmadan biz ne ekonomik ne depremin yarattığı çöküntüden kolay kolay kurtulamayız. Reddeden, küçümseyen, sırf kendi siyasi ikbali için bir hakkı teslim etmeyen bu anlayışın hakkaniyetle ülkeyi yönetmediği açık. Ülkeyi hakkaniyetle yönetecek, ülkedeki çöküntüyü de yıkımı da eğitimdeki yıkımı de depremdeki yıkımı da kaldırıp yıkılmaz bir Türkiye inşa edecek bir anlayışa ihtiyaç var. Onu yaparsa sandıkça seçmen yapacak. En geç 18 Haziran’da…

BORSADAKİ SOYGUNU SEYREDİP DEPREMZEDELERİ BİLE SOYDURDULAR: Defter açıp milleti not etmeye, tehdit etmeye kalktılar. Twitter’ı durdurup enkaz altındakilerin yardım çığlıklarını kestiler. Borsadaki soygunu seyredip depremzedeleri bile soydurdular. Orman alanlarını otel ve AVM olmaya açtılar. Cengiz’e 3 milyar teşvik verdiler. Oysa bir gün önce çok param var diye AFAD’a 3 milyar bağış yapıyordu. AFAD’a bir gece önce verdiğini bir gün sonra teşvik diye ona geri verdiler. Depremzede evlatlıkla evlenilebilir diye fetva verdiler. Mimarlık fakültesine ilahiyatçı dekan atadılar. Deprem çadırında antre haberi yaptırdılar. Düzce Deprem Etki Analiz Raporu’nu dezenformasyon bültenine koyup kendi raporlarını kendileri yalanladılar.

OHAL İLAN EDİP, MECLİS’İN YETKİLERİNİ CUMHURBAŞKANI ALIP MECLİS’İ ÇALIŞTIRMAZKEN ARKADAN HANÇER: Geldiğimiz noktada bir şey daha yapmaya çalışıyorlar. Ali Mahir Başarır (CHP Mersin Milletvekili) ve Lütfü Türkkan’a (İYİ Parti Kocaeli Milletvekili) dokunulmazlıkları kaldırılmak üzere 1 Mart 2023’te komisyonda savunma yapın diyorlar. Şu Meclis, ülke işgal altındayken çalıştı. Top sesleri Polatlı’dan gelirken çalıştı. Pandemide kendi canını hiçe sayarak çalıştı. Bu süreçte deprem oldu, çalışmayalım dediler. Enkaz altında milletvekillerimiz var dediler. Milletvekillerimiz sahada dediler. Bizimkiler de sahada. Bu Meclis’i 3 haftadır muhalefet bir uzlaşı, mutabakat ile artık yeter dememize rağmen bu son haftaki talebe de aç kapa yaparak resmen açık fiilen kapalı, bunlar yüzümüze bakıp bugün de Meclis çalışması olmasın, biz Meclis’in her şartta çalışmasını savunuruz. Ama OHAL ilan edip, Meclis’in yetkilerini Cumhurbaşkanı alıp Meclis’i çalıştırmazken arkadan hançer. Ya bu mu gelir akla. Demişiz ki savunma yapmayacağız, yok hükmündedir. Bize ne, ama bu mu gelir akla. Millet enkaz altında.

MİLLETVEKİLİ ENKAZ KALKSIN DİYE BEKLİYOR. O MİLLETVEKİLİNİN DOKUNULMAZLIĞINI KALDIRMAKLA MEŞGUL: Ali Mahir Başarır, Hatay’da… 14 gününe şahitlik ettim, 12 gününü Samandağ’da; iki, üç gününü de kendi ilindeki depremzedelerle geçirdi. Biz görevlendirdik. Orada çalışıyorlar. Enkaz altında can kurtarmaya çalışan milletvekilinin dokunulmazlığını kaldırmaya çalışıyor. Milletvekili enkaz kalksın diye bekliyor. O milletvekilinin dokunulmazlığını kaldırmakla meşgul. Bugünden yazı yazıyor. Bekle kardeşim. Bunun da sırası gelir, lanet olsun. Halen deprem öncesi o eski hesaplardalar. Aynı 15 Temmuz gecesi sığınaktayken ‘buradan Meclis’imiz güçlenerek çıkacak’ deyip canımızı kurtardıktan sonra Meclis’i güçsüzleştiren, yetkilerini ellerinden alan anayasa yaptıkları gibi. Aynı mantık.

ALLAH GÖSTERMESİN İSTANBUL DEPREMİNDEN SONRA EN BÜYÜĞÜNÜ KURARSINIZ. YAPMAYIN BUNU: Şentop diyor ki ‘Bilim, akıl…’ Sayın Şentop’a şunu söylemek lazım. İyi diyorsunuz da bunların olması için 43, 44 bin kişinin ölmesi, gerçekte 50, 60 bin kişiyi kaybetmemiz mi gerekiyordu? Binlerce insanın uzuvlarını kaybedip, kolsuz, bacaksız kalması mı gerekiyordu? Diyorsunuz ki ‘Araştırma Komisyonu kuralım.’ Biliyorsunuz ki bunu muhalefet hep istiyor, iktidar hep reddediyor. Ne zaman Gaziantep’te Ersin kardeşimin karnına bıçağı sapladı birisi 10 kere, reddedilen sağlık çalışanlarına karşı şiddetin önlenmesi komisyonu 11’incide kuruldu. Deprem komisyonu ise 3’üncü kez kuruldu. Genel Kurul’da 5 Ekim 2021 günü de sonuncusunun raporunu görüştük. Böyle tuğla gibi raporlar bu Meclis tarafından çıkarılıyor, konuşuluyor ve tüm kamu kurumlarına yollanıyor. Sorun şu ki bu komisyonlara bilim insanları, uzmanlar, muhalefet katkı sağlıyor, olması gerekenleri yazıyor ama yürütme bunun gereğini yapmıyor. Şimdi bir tane daha kuralım… Allah göstermesin İstanbul depreminden sonra en büyüğünü kurarsınız. Yapmayın bunu. Gününde söyleneni dinleyin sayın Şentop.

BUNLAR AYAKTA KALAMAZ, DOĞU ANADOLU FAYI HAREKET ETTİĞİNDE DEMİŞİZ. BU KOMİSYONDA SIRASINI BEKLİYOR: 2020’de biz fay yasası verip 18 ili sayıp, bunlar fay üstüne kurulu 80 de ilçe var böyle deyip, mesela onlardan bir tanesi de Gaziantep’in Islahiye ve Nurdağı. Bunlar ayakta kalamaz, Doğu Anadolu Fayı hareket ettiğinde demişiz. Bu komisyonda sırasını bekliyor. Sayın Şentop… Bir gün Müzeyyen Şevkin (CHP Adana Milletvekili) dedi ki ‘Sayın Başkanım, bizim komisyonda bekleyen kanunun kapağını açmıyorlar, çağırmıyorlar. Fay yasasını ben İçtüzük 37’ye göre gündeme getirebilirim’ dedi. Dedim getirelim. Bu da Müzeyyen Hanım’ın İçtüzük 37. Sonuç AKP, MHP oylarıyla reddedildi. Şimdi ‘Ya CHP de öneri getirsin…’ Daha ne yapsın CHP. Ortasından kendisini mi parçalasın. 80 ilçe, 18 il sayıyor, Doğu Anadolu Fayı hareketlenirse olmaz, fay yasasını çıkaralım bu şehirlerde fay üstündeki yerleşimleri yan tarafa taşıyalım diyor. Bunu da kendisi söylemiyor. Jeoloji mühendisleri söylüyor. AKP, MHP olsun fay üstünde otursunlar diyor. Ne yapacağız. ‘CHP de biraz yapıcı öneri getirsin.’

DAHA NE KAOS OLACAK: Süleyman Bey, ‘Eğer Türkiye uzun zamandır bu hazırlıları yapmamış, gerçekleştirmemiş olsaydı büyük bir kaos ile karşı karşıya kalırdık.’ Süleyman Bey, daha ne olacak? İlk üç gün devlet yok. Bana dün Elbistan’dan görevden gelen arkadaşım dedi ki ‘Vatandaş diyor ki ilk üç gün devlet yoktu, yavaş yavaş ortaya çıktı, şimdi var.’ İlk üç gün devlet yok. Zaten ne kurtaracaksan ilk üç gün kurtaracaksın ondan sonra mucize diyoruz, gözyaşlarımızı tutamıyoruz hiçbirimiz. 43 bin kişiyi değil belki 23 binini kurtaracaktık kaos olmasaydı. Karayollarında, şehir girişinde, şehir içinde kaos vardı, enkaz başında kaos vardı, bir yerde operatör vardı dozer yoktu, bir yerde dozer vardı operatör yoktu. Onları eşleştirecek devlet yoktu. Daha ne kaos olacak.

BU CEHALETİ CANLI YAYINDA YAPILABİLECEK KADAR CESARETİ BİR TEK SÜLEYMAN SOYLU’DA BİRLEŞTİREBİLİRSİNİZ: Devam ediyor ‘Asrın depremi dedik, eksik söyledik, yerkürenin en büyük felaketi…’ Burası cehalet boyutu, buraya daha diyecek bir şey yok. Bu depremin üzerine Japonya’da, dünyanın dört bir yanındaki depremlerin nasıl hasarsız, düşük hasarla atlatılabilir hale geldiğini bütün dünya, Türkiye konuşuyor. Bu diyor ki ‘Asrın değil yerkürenin…’ Yerkürenin dediğinde tam cehalet. O nehirlerimizin, platolarımızın, dağların, ovaların oluştuğu depremler bu yerkürenin depremleri. Yerkürede yaşanan en büyük deprem diyor. Marmara Denizi, yerkürenin geçirdiği bir depremin ürünü. Bu kadar cehaleti ve bunun canlı yayında yapılabilecek kadar cesareti bir tek Süleyman Soylu’da birleştirebilirsiniz.

MÜSLÜMAN ÖLECEK DİYE BİR KURAL MI VAR KARDEŞİM: Bu sefer de Adıyaman’da bugün ‘İnsanlarımızı kaybettik ama biz Müslüman’ız.’ Müslüman ölecek diye bir kural mı var kardeşim. Adıyaman’ı ver Japonlara bir Japon ölmüyor. Adıyaman’da Müslümanların ölmesi Müslümanlıktan değil, seçtikleri yöneticilerin beceriksizliklerinden. Yoksa böyle bir şey olabilir mi? Biz Müslümanız, katlanacağız… Hayır arkadaş, biz Müslümanız, Hıristiyan, Yahudi kadar yaşamak bizim hakkımız, doğru, bilime önem veren yönetici seçeceğiz, mimarlık fakültesine ilahiyatçı dekan atayan değil en iyi mimar hocayı seçeceğiz, onun yetiştirdiği öğrenciler yıkılmaz binalar yapacak.

EYLÜLDE TOKİ'NİN YAPACAĞI KONUTLARI AFET KONUTUNA MI ÇEVİRDİNİZ: Çevre Bakanı, büyük bir şüphe yarattı. Bunu samimiyetle soruyorum düzeltsin diye. Böyle mi diye endişe ederek soruyorum. Çıktı, afet konutlarına ilişkin rakamlar verdi. Dedi ki ‘Kahta’da 297 afet konutu yapacağız, Birecik’te 534, Afşin’de 501…’ Rakamlara bakıyorsun, ihtiyaca göre saptanmış, düşünsene 297, 531… Baktık, depremde görece az etkilenen illerde de var. Yıkım olmayan ilçelerde de var. Sonra bir döndük baktık, aynı bakanlığın eylül ayında TOKİ tarafından duyurulan tarihin en büyük sosyal konut projelerindeki listelerini siz de karşılaştırın. Kahta’da eylülde 300 sosyal konut demiş, dün 297 afet konutu yapacağım demiş. Birecik’te eylülde 500 demiş, dün 534 afet konutu yapacağım demiş. Afşin’de 500 sosyal konut demiş eylülde, dün 501 deprem konutu demiş. Bir fazla, üç eksik, 4 fazla ile aynı liste. Şüphe şu, bir an önce inşaata başladık diye eylülde TOKİ’nin yapacağı sosyal konutları, afet konutuna mı çevirdiniz. Böyleyse millet bilsin. Değilse şöyle bir açıklama bekliyoruz bakandan; Kahta’da yapacağımız 300 sosyal konuta ilaveten 297 de afet konutu, Birecik’te 500’e ilaveten 534, Afşin’de 500 sosyal konuta ilaveten 501 de afet konutuysa tamam. Ama çok şüpheli.

MUHTAR BEY DE AK PARTİLİ ÇIKTI: Afeti, krizi yönetmek yerine algıyı yönetmek isteyen birileri kentsel dönüşüm tartışması üzerinden ve kelimenin kullanımı üzerinden muhalifleri ve dönüp CHP’yi suçlamayı tercih ettiler. Koca bir yalan. Hatay’da diyorlar ki biz yapmışız, başvurular olmuş, Danıştay iptal etmiş. Başvuranlar CHP zihniyeti… Mahallenin derneği, mahallenin muhtarı çıktı. Muhtar bey de AK Partili çıktı. Yani kentsel dönüşümü hem yerelde hem Danıştay’da iptal ettiren, ki şundan iptal ediyor Danıştay, ekine koy belgeleri kafana göre yapamazsın. Nasıl bir kriterle yaptın diyor. Vatandaş ben mağdur olacağım, bakamıyorum belgelere diyor iptal ediyor. CHP’liler etti dediler. Mahalle derneği çıktı. Sonra mahalleden bir sürü bir sürü kişi çıktı dava açan. Biri de AK Partili muhtar çıktı.

‘VATANDAŞIN MEMNUN OLMADIĞI BİR KENTSEL DÖNÜŞÜM YAPILAMAZ, KAVGA ÇIKAR’ DEDİ. KULAĞIMDA KÜPEDİR: Kentsel dönüşümdeki sorun ve tartışma ne? Soru şu, bir; kentsel dönüşüm ayıptır söylemesi bizim işimiz. Niye bizim işimiz? Dikmen Vadisi, Portakal Çiçeği Vadisi… Murat Karayalçın… Murat Karayalçın ben belediye başkan adayıyken kentsel dönüşüm çalışıyorum, nasıl yapalım dedim, ‘Dikmen Vadisi’ne, Portakal Çiçeği Vadisi’ne git Özgürcüğüm’ dedi. Ne yapacağım dedim. ‘Kapıyı çalacaksın, nasıl yaptılar dönüşümü diyeceksin. Vatandaşın memnun olmadığı bir kentsel dönüşüm yapılamaz, kavga çıkar’ dedi. Kulağımda küpedir. Bu işi başlatanız ve bu işi en iyi yapanlarız. Ama bizim bakış açımız ne diye merak edenler bizim seçim bildirgemizi ve partimizin programını ya da 2018 Genel, 2019 Yerel Seçimlerindeki bildirgelerimizi açacaklar, okuyacaklar. Öyle güzel kentsel dönüşüm tarifi okuyacaksınız ki rant merkezli değil, rant olsun diye büyük projelere yönelen değil, bu projelere ayrılan kaynakların deprem riskinin giderilmesi için uygulanacak dönüşüm ve güçlendirme projelerine ayıracak yetkiyi yerel yönetimlere verecek, halkım karar alma süreçlerine tam katılım sağlayacak, asgari yer değiştirme için yerinde dönüşüme öncelik verecek, yer değiştirmenin kaçınılmaz olduğu durumlarda kayıpları tazmin edecek finans sistemlerini geliştirecek, başta İstanbul olmak üzere doğal afet riskinin yüksek olduğu yerlerde güçlendirme ve yeniden inşa projelerini de kapsayacak bir kentsel dönüşüm diyoruz ve anlatıyoruz.

AFAD ÖZEL HESABI, 2009’DAN BU YANA 14 YIL GEÇMİŞ BU RAPOR BİR KEZ YAYINLANMIŞ: AFAD, Kamu İhale Kanunu’ndan muaf. AFAD, Kamu Mali Yönetim Kanunu’ndan muaf. Sayıştay yüzeysel bir denetim yapabiliyor. AFAD’ın Sayıştay ve özel denetçiler tarafından AFAD Özel Hesapları’na ilişkin bir rapor yayınlanacak. AFAD kurulmuş 2009 kanunla.  Kamu İhale Kanunu’nun, Kamu Mali Yönetim Kanunu’nun dışında ya Sayıştay ve denetçi yüzeysel ama özel hesaplarını onlar inceleyip raporlayacak, AFAD özel hesabı, 2009’dan bu yana 14 yıl geçmiş bu rapor bir kez yayınlanmış. Nasıl olacak bu iş.

 

2.5 YILDIR KIZILAY’IN ÇADIR ÜRETME İMKANI VARKEN KIZILAY’DAN ÇADIR ALMAMIŞ: Dün genel başkanımız gittiğinde ona en çok iletilen talep halen çadır. Şu anda çadır üretenlerin hepsi devlete çadır üretmekle meşgul çünkü açığımız büyük. Şundan büyük: 27 Eylül 2019’da AFAD’ın yaptığı açıklamaya göre çadır sayısı 100 bin bile değil. AFAD’ın çadırlarını yıllardır Kızılay üretir. AFAD yönetimi 2020 Ağustos ayından 2022 Aralık ayına kadar 2 buçuk yıl Kızılay’dan tek bir çadır almamış. Bundan 3 ay önce Kızılay’a ve özel bir şirkete; Kızılay’a 60 bin, özel bir şirkete 60 bin çadır sipariş etmiş. Özel şirket Albayraklar diye biliniyor. Daha bu çadırlar teslim edilmemiş. 2 buçuk yıldır Kızılay’ın çadır üretme imkanı varken Kızılay’dan çadır almamış AFAD ve bugünkü durumla karşı karşıya kalmış. Halen yürürlükteki 4123 sayılı Kanuna göre yiyecek, içecek, giyecek, çadır ve her türlü taşınır malların tabi afet dönemlerinde Kızılay’a aktarılması gerekirken fiilen bu yetki AFAD tarafından kullanılıyor. Bugün çadır niye yok diye sorarsanız, 2018’den beri Süleyman Soylu’ya bağlı bir kurum olarak çalışan AFAD’ın gevşekliğinden. İki buçuk yıl, Kızılay’dan bile çadır almamışlar. Son raporlarında 100 binden az çadırları var. 100 bin çadırla bu afete yakalanmışlar. Bilemedi 110 bin çadırla. O yüzden, ‘Parasıyla çadır alacağız’; CHP’li belediyeler. ‘Çadır yok.’ Çünkü AFAD’a dikiyorlar. Depremden sonra, keşke önceden diktirseydiniz. İki sipariş verilmiş, teslim edilmeden depreme yakalanmışız. İki buçuk yıldır, sipariş dahi verilmemiş. Neden? Kızılay’dan almayalım. İhale açarız; ondan alırız, bundan alırız.

GÖZÜNÜN ÖNÜNDE OLANDAN DA HESAP SOR TAYYİP BEY: Dün Tayyip Bey, ‘Yaşanan can kayıplarında kastı, ihmali olan varsa hukuk önünde hesap soracağız’ diyor. Gözünün önünde olandan da hesap sor Tayyip Bey. Hukuk önündekini biz takip edeceğiz. Bazı müteahhitler biliyoruz belediye başkan vekilin, bazı belediye meclis üyeleri biliyoruz yıkılmış evin kaçak müteahhidi yani kastı, ihmali olandan hukuk önünde hesap sormak değerli de gözünün önünde olanlardan da sorman lazım.”

'VİLLA KAYA GİBİ SAĞLAM, BAHÇEYE ÇADIR KURUYOR'

Özel, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. AK Parti İlçe Başkanı’nın evinin bahçesine çadır kurulması ile ilgili sorulara Özel, şu yanıtı verdi:

“Konular çok fazla ve acı çok büyük. Yapılacakları mı söyleyeceğiz, nasıl yapacağımızı mı anlatacağız bir de bu utanmazlıkları mı deşifre etmeye uğraşacağız? AK Parti İlçe Başkanı'nın villası, bahçesine bir tane çadır kurmuş. Villa kaya gibi sağlam, bahçeye çadır kuruyor. Ev halkı korkuyor ve çadırda kalmak istiyorsa AFAD’ın yükü olmayın artık, bu kadar zengin insanlar. Sonra bir açıklama duydum, ‘Bahçeme çadır kurdum, oraya garibanı koydum.’ Ona da bir oda aç. Bu kadar saray gibi evin var, bir oda aç. ‘AFAD’dan çadır aldım, bahçeme kurdurdum bir garibana bakıyorum orada’ deme. O garibana bakarız biz.”

Kızılay Başkanı’nın özel kalem müdürünün sosyal medya paylaşımlarının sorulması üzerine Özel, şöyle konuştu:

'KIZILAY BAŞKANININ ÖZEL KALEM MÜDÜRÜ BURAK ÜNVER, ‘BEBELERE BALON’ YAZMIŞ'

“Birçok çocuğa mezar olmuş bir enkaza; çocuk haklarına duyarlı ve o çocuklar kurtulsaydı psikososyal destek verecek ablaları, bütün ölen çocuklara atfen oraya balonlar koymuşlar. Kızılay Başkanının Özel Kalem Müdürü Burak Ünver, ‘Bebelere balon’ yazmış. Buradaki duygu o değil, burada başka bir duygu var. Bu duyguyu anlayamayanların, krizdeki afetzedenin duygusunu anlamasını kimse beklemesin. ‘Havalar ısınıyor yağış tahminleri düşük dışarıda kalanlar için mutluyum.’ Onun yerine senin ona sıcak konteyner kurmuş olman gerekiyordu. Çadırları yapmış olman gerekiyordu.”

'İSTANBUL’UN BİR TARAFINDA 3 TANE KÖPRÜ, KANAL İSTANBUL YAPACAK ORAYA DA KÖPRÜ'

Özel, depreme bağlı yıkımların ve ölümlere ilişkin açılan soruşturmalarla ilgili soruya ise şu yanıtı verdi:

“Soma’da da sorun bu, Çorlu tren kazasında da sorun bu, depremde de sorun bu. Deprem oluyor bitiyorsa, sadece müteahhit tutuklanıyorsa bu müteahhidin izin aldığı mercilerdeki silsile yoluyla sorumluluğa bakmadan ve bakanlık, yerel yönetimlerin elindeki yetkiyi alıp da kanunlar çıkarıp oraya buraya iskân diyorsa bu sorumlular hesap verecek. Süleyman Soylu, ‘İstanbul’a hazırlanıyorduk’ diyor. Nasıl hazırlanıyordun? Kanal İstanbul’la. Gördük Türkiye’nin dört bir yanından koşuyoruz, şehirlerin girişi daraldığında 36 kilometre araç kuyruğu gördük. İstanbul’un bir tarafında 3 tane köprü, Kanal İstanbul yapacak oraya da köprü. Aradaki göçmüş İstanbul’a o köprülerden yardım ulaşmaya çalışacak. Depremden en çok etkilenecek bölgede bir ada yaratacak Kanal İstanbul Projesi'ni, bunu aklından geçirenlerin bile yargılanması lazım. Geleceğe dönük insan hayatına olası kastla yargılamak lazım." (HABER MERKEZİ)