CHP’li Toprak: Asgari ücret sefalet ücretine dönüştü
Türkiye’de 7 milyona yakın çalışanı ilgilendiren asgari ücret görüşmeleri sürerken, CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, asgari ücretin tek bir işçi için değil, 4 kişilik bir işçi ailesinin asgari koşullarını karşılayacak düzeyde belirlenmesinin yasal zorunluluk haline getirilmesini önerdi. AK Parti iktidarında asgari ücretin sefalet ücretine dönüştüğünü belirten Toprak, “1 işçi için belirlenen bir ücretle işçi ailesinin geçinmeye zorlanması insan haklarına aykırıdır” dedi.
ANKARA - CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, siyaset ve ekonomideki iç ve dış gelişmelerle ilgili her hafta hazırladığı değerlendirme raporunda, AK Parti iktidarında ekonomi alanında yaşanan daralmayı asgari ücretteki erimeyi örnek göstererek anlattı.
'AK PARTİ İKTİDARINDA ASGARİ ÜCRET SEFALET ÜCRETİNE DÖNÜŞTÜ'
AK Parti hükümetleri döneminde asgari ücretin sefalet ücretine dönüştüğünü, son 4–5 yıldır ise iyice eridiğini belirten Toprak, her kesimden çalışanın ağır hak kayıplarına uğradığını belirterek, “Eurostat verileriyle bir dönem Macaristan, Polonya, Romanya, Bulgaristan, Çekya, Letonya gibi AB üyesi ülkelerin de üzerinde olan asgari ücret, şimdi gerek Avrupa gerekse dünya ve ILO sıralamasında en gerilere düştü! Sadece bu yılın ocak ayında 2 bin 300 TL olan asgari ücret 11 ay önce Dolar/TL kuru ile 392 dolar iken şu anda 294 dolara karşılık geliyor. Asgari ücretli 11 ayda yaklaşık 100 dolar yoksullaştı! Asgari ücretin dolar karşılığının ilk kez dünyada da sefalet düzeyi olarak kabul gören günlük 10 dolar, aylık 300 dolarlık yaşam seviyesinin de altına inmiş olması en dikkat nokta olarak karşımıza çıkıyor. Asgari ücretin ele geçen net tutarının en az 3 bin 100 TL olması, çalışanların alım gücünün güncel ekonomik şartlarda bir nebze de olsa korunmasını sağlayabilecek bir tutardır. Yeni asgari ücretin 2020 başındaki 392 dolarlık seviyeye gelmesi için en az net 3 bin 57 TL olması gereklidir. Asgari ücretin daha da iyileştirilmesi, çalışan kesimin yüzünün gülmesi CHP iktidarının hedefleri arasındadır” ifadelerine yer verdi.
'ASGARİ ÜCRET TEK İŞÇİ İÇİN DEĞİL, 4 KİŞİLİK BİR İŞÇİ AİLESİ İÇİN DÜZENLENMELİ'
“Türkiye’nin de ilk üyeleri arasında yer aldığı ILO’nun 131 sayılı sözleşmesi Türkiye tarafından imzalanarak TBMM’de onaylanmalı ve asgari ücretin tek işçi için değil, 4 kişilik bir işçi ailesinin asgari insanca yaşam koşullarını karşılayacak düzeyde belirlenmesi yasal zorunluluk haline getirilmelidir” değerlendirmesinde bulunan Erdoğan Toprak, şöyle devam etti:
“Ayrıca, komisyon yapısında çalışanların daha güçlü konumda olmasına zemin sağlayacak şekilde düzenlemeye gidilerek 2004 yılında çıkartılan yönetmelik yeniden oluşturulmalıdır. İşverenler üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesi, kayıt dışı istihdamın ve asgari ücretin de altında işçi çalıştırmanın önlenmesi için gelir vergisinden muafiyet esas olmalıdır. Tüm ücretli çalışanlara uygulanan asgari geçim indirimi (AGİ) oranı, asgari ücretin brüt tutarına yükseltilmelidir. Aksi halde, son yıllarda sürekli tekrarını gördüğümüz şekilde yeni asgari ücret de TÜİK’in makyajlı enflasyon verilerine göre iktidar temsilcisi tarafından belirlenerek komisyona getirilecek çalışanların temsilcisi Türk-İş’e ise yine toplantıyı terk etmek ya da yeni asgari ücret kararına muhalefet şerhi yazmak dışında bir seçenek kalmayacaktır. 1 işçi için belirlenen bir ücretle 4 kişilik bir işçi ailesinin geçinmeye mecbur edilmesi, insan haklarına aykırıdır!”
'GÜNLÜK 39 TL NAKDİ ÖDEME DESTEĞİ VERİLEN İŞSİZ SAYILMIYOR'
Erdoğan Toprak, korona virüsü salgını nedeniyle çok sayıda işyerinin kapandığına ve birçok insanın işsiz kaldığına dikkat çekerek, TÜİK verilerinin buna rağmen işsizlik rakamlarını geçen yıla oranla daha az açıkladığını söyledi.
Toprak, “TÜİK’in alt verilerinde ‘iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar’ 4 milyon kişinin üzerinde. İş bulmaktan umudunu kesenler 1,4 milyon, umudunu yitirmemekle birlikte çeşitli nedenlerle iş arayamayanlar ise 2,7 milyon kişi! Şayet çalışma çağındaki nüfus artıyor ama işgücüne katılım ve istihdam yani çalışan artmıyorsa işsiz sayısının artmış olması lâzım. Oysa TÜİK’e göre durum tam tersine işsiz sayısı da azalıyor. Geçen yılın eylül ayından daha az işsiz var. Yani TÜİK diyor ki, çalışma çağındaki nüfus artıyor ama bunlar çalışmak istemiyor, işgücüne katılmıyor, iş de aramıyor, hepsinin keyfi yerinde! TÜİK, iktidarın talimatı doğrultusunda derlediği rakamlarda, gerçekte işsiz olanlara işsiz demiyor. Salgın gerekçesiyle işten çıkartma yasak ama ücretsiz izne çıkartmak serbest. İşten çıkartılan ve ücretsiz izne gönderilenler işsiz sayılmıyor. Buna ilave olarak işsiz olduğu halde günlük 39 TL nakdi ödeme desteği, kısa çalışma ödeneği verilerek evlerinde oturtulanlar da işsiz sayılmıyor. Pek çok işyeri, işletme kapatıldı ancak buralarda çalışırken söz konusu önlemlerden ötürü işsiz kalanlar da işsiz sayılmıyor” ifadelerine yer verdi.
'İKTİDAR İNSAN HAKKI İHLALLERİ YAPTIRIMINDAN KURTULMAK İÇİN YARGI, HUKUK REFORMUNA YÖNELDİ'
Öte yandan Avrupa Konseyi, insan hakları ihlallerine karşı yaptırım içeren yasayı kabul etti. Global İnsan Hakları Ambargolar Rejimi (GİHAR) adıyla kabul edilen bu yeni düzenlemeyle AB, dünyanın herhangi bir yerinde insan hakları ihlallerinden sorumlu veya ilgisi bulunan siyasi liderlere, devlet yetkililerine, özel kişilere veya kurumlara ambargo, yaptırım uygulayabilecek. Toprak, AK Parti’nin bu durumu gözeterek yargı, hukuk reformu, ekonomide yeni dönem söylemlerine yönelme ihtiyacı duyduğunu savunarak, “Ancak iktidarın sahip olduğu siyasi zihniyet ve bakış açısıyla bu konuda gerçekten adım atabilmesi, bu ihlalleri ortadan kaldıracak yasa değişikliklerini gerçekleştirmesi, çok zor bir ihtimal! Hepsinden öte bir kanadı mafya artıklarını sahiplenmekte sakınca görmeyen iktidar ittifakının, kendi içinde bu adımları atma konusunda anlaşması olanaksız görünüyor!” dedi.
'REFİK SAYDAM ENSTİTÜSÜ KAPATILMASAYDI AŞIYI İLK BULAN ÜLKELERDEN BİRİ TÜRKİYE OLACAKTI'
Dünyanın en önemli aşı ve serum üretim merkezlerinden biri olan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü (RSHE) kapatan AK Parti’nin dünyaya aşı ihraç eden Türkiye’yi “aşı ithalatçısı ve dışa bağımlı” konuma getirdiğine de değinen Toprak, şunları söyledi:
“Refik Saydam tarafından 1928 yılında kurulan Hıfzıssıhha Enstitüsü, 2011 yılında AK Parti iktidarı ve dönemin Başbakanı Erdoğan tarafından, KHK ile kapatıldı. Erdoğan, şimdi Çin’den gelecek korona aşısını bekliyor. Oysa Türkiye 60 yıl önce Çin’e kolera salgınında aşı göndererek yardım eden ilk ülkelerden birisiydi. Korona salgınında herkese öncelikle grip ve zatürre aşısı olma çağrısı yapan iktidar, yeterli aşıyı ithal edemiyor. Milyonlarca insanımız grip ve zatürre aşısını olabilmek için para tedarik etmeye çalışsa da torpili olmayan aşıya ulaşamıyor. Refik Saydam Enstitüsü kapatılmasaydı muhtemelen korona aşısını ilk bulan ülkelerden birisi Türkiye olacaktı. Halktan ve dünyadan gizlenen rakamlar, üzeri örtülen gerçeklerle, salgının boyutlarına ilişkin verileri tartışmalı görülen, güvenilir bulunmayan iki ülkeden birisi Türkiye diğeri dünyaya kapalı diktatör Kim’in ülkesi Kuzey Kore!”