CHP'li Türeli: Döviz bolluğunun sebebi faiz artışı
'Sıcak paraya dönüş' politikasının gündemde olduğunu belirten CHP'li Türeli, "Döviz kıtlığı vardı, şimdi de döviz bolluğu var. Dövizin bollaşmasının temel nedeni faiz artışıdır" diye konuştu.
DUVAR - CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın Meclis Plan Bütçe Komisyonunda sunum yaptığı oturumda söz aldı. Merkez Bankası başkanlarının dört yıllığına atandığını söyleyen Türeli, “Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildiği 2018 yılından itibaren altı yıl geçti, siz şu anda 6'ncı Merkez Bankası Başkanısınız. Yani yılda ortalama bir Merkez Bankası başkanı değişmiş” dedi.
Türkiye'nin yaşadığı bu krizin temel nedeninin Cumhurbaşkanının "faiz sebep, enflasyon sonuç" tezini uygulaması olduğunu söyleyen Türeli, “2021'den bu yana yaklaşık iki buçuk yıl geçti, şimdi bir iki buçuk yıl daha yeniden enflasyonu, o seviyelere, 2021 Eylül ayındaki seviyelere, onun altına indirmeye çalışıyoruz. Türkiye beş yıl kaybetmiştir” diye konuştu.
2023 yılında Merkez Bankası’nın 818 milyar lira zarar ettiğini söyleyen Türeli, “Dünyada merkez bankaları kar amacı güden kuruluşlar değil, önemli olan merkez bankasının amacına ulaşması, bir hedefe, nihai bir amaca ve hedefine. Bununla birlikte 2023 yılında istisnasız tüm ticari bankalar yüksek kar açıklarken ticari bankalara bankacılık hizmeti sunan ve likiditenin ülkedeki ana kaynağı olan Merkez Bankası'nın zarar etmesi ancak ana faaliyet alanı dışındaki faaliyetlerde bulunabilir. İşte, o da kur korumalı mevduat sistemidir” ifadelerini kullandı.
'KKM EKONOMİNİN KALBİNE BIRAKILMIŞ BOMBA'
Kur korumalı mevduat sisteminin ekonominin kalbine bırakılmış saatli bomba olduğunu kaydeden Türeli, , “Ülkemizdeki mevduat sahipliğinin dağılımı dikkate alındığında da bu bir servet transferidir çünkü biliyoruz ki Türkiye'deki mevduat sahipliğinde mevduatlar az sayıda insanın, özellikle yüksek mevduatlar, az sayıdaki kişinin elinde toplanmıştır” diye konuştu.
Bugün, ‘sıcak paraya dönüş’ politikasının gündemde olduğunu belirten Türeli, “Döviz kıtlığı ve döviz bolluğu sorunsalıyla karşı karşıyaydık. Döviz kıtlığı vardı, şimdi de döviz bolluğu var. Yani şunu söylemek lazım: Bir ülkede sermayenin çıkışları gibi sermayenin girişleri de kontrolsüz. Çıkış ve giriş de aynı şekilde ciddi bir problemdir, problematik bir alandır. Yani döviz kıtlığı yerini döviz bolluğuna bıraktı fakat döviz bolluğunun, dövizin bollaşmasının temel nedeni faiz artışıdır” dedi.
Yüksek faizin dışarıdan sermaye akımlarını, sermaye girişlerini teşvik edecek ve bunun dövizin kontrol altında tutulmasını sağlayacağını belirten Türeli, “Bu sıcak paraya dayalı bir modeldir. Türkiye bunu uygulamıştır geçmiş yıllarda fakat bu, Türkiye'de ciddi sıkıntılar yaratmış, özellikle üretim yapısını ciddi anlamda tahrip etmiştir ve aşındırmıştır. Çok yüksek cari işlemler açıklarıyla da karşılaştığımız, dış borç stokunun kartopu gibi büyüdüğü dönemleri unutmayalım” dedi.
'DÖVİZİ HANGİ ARALIKTA TUTACAKSINIZ?'
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in "Piyasadan döviz almasak lira 30'un altına, 20'li rakamlara düşerdi. Merkez Bankamız bu kadar döviz biriktirmeseydi, gelen dövizi satın almasaydı lira nominal olarak değer kazanacaktı. Biz, rezerv biriktirdik çünkü rezerv pozisyonumuzu güçlendirmemiz lazımdı” sözlerine ilişkin Türeli, “Yani anlaşılıyor ki bir biçimde Merkez Bankası döviz alıyor. Burada şunu sormak isterim: Merkez Bankası olarak dövizi hangi aralıkta tutmayı düşünüyorsunuz? Buna ilişkin bir örtülü kur garantisi, kur hedefi var mı? Çünkü sonuç itibarıyla yabancı sermaye girişi, sermaye girişi olduğu zaman onlar isterler ki yüksek faiz alsın ama aynı zamanda da dövizde bir yükselme olmasın ki sonuçta o paralarını alsınlar, kârlarını kendi ülkelerine aktarsınlar; sıcak paranın geliş nedeni budur” diye konuştu.
“Merkez Bankası rezervlerinin artması önemlidir, o ülkenin ekonomisinin de iyi işlediğini, borç ödeme kapasitesinin olduğunu, arttığını gösterir ama sadece Merkez Bankası rezervlerinin artmasıyla ülkenin problemlerini çözemezsiniz” diyen Türeli, “Bütün bu uygulamalar ortaya çıkardı ki Türkiye'nin ciddi bir bölüşüm sorunu var. Gelir dağılımı bozuldu, bozulmaya devam ediyor, yoksulluk artıyor; hem yaygınlaşıyor hem derinleşiyor” ifadelerini kullandı.
'ÖNEMLİ OLAN GELİR DAĞILIMINI DÜZELTMEK'
Merkez Bankası Başkanı’nın "Enflasyonu düşürürsek gelir dağılımını iyileştiririz, işçimizi ve emeklimizi korumuş oluruz. Enflasyonu düşürürsek fonlama maliyeti düşer; sanayicimizi, üreticimizi koruruz." sözlerini hatırlatan Türeli, “Açıkçası bu ifade şudur: ‘Memura, işçiye, emekliye iki buçuk yıl daha dişini sık, enflasyonu indireyim, enflasyon düştükten sonra merak etme, senin de gelir dağılımının düzelecek, şartların iyileşecek’ demektir, sonra düze çıkacağız. Böyle bir şey olabilir mi? Tabii ki enflasyonun düşürülmesi bir ekonomik sistemin, bir hükûmetin, bir iktidarın elbette hedefidir ama en az onun kadar önemli olan, aynı zamanda gelir dağılımını düzeltmektir, yoksulluğu ortadan kaldırmaktır” diye konuştu.
Böyle bir yaklaşımı kabul etmediklerini kaydeden Türeli, “Enflasyon hedefi 2024 yılı sonunda yüzde 38'e inecek mi? Bunun için baz etkisi yetmez çünkü yılın geri kalan yedi ayına baktığımız zaman yaklaşık ortalama yüzde 1,7'lik bir enflasyon artışı gerekiyor ki bugünkü bulunduğumuz enflasyon koşullarında bu çok gerçekçi gözükmüyor” dedi.
Geçen hafta Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen kripto para kanun teklifine dair Türeli, “Bu kripto para piyasası işi tamamen sermaye piyasasının kontrolüne bırakılmış, biz Merkez Bankamızın daha aktif olmasını beklerdik. Belki SPK, Merkez Bankası, BDDK ortak kurul, bir kısım yapılar oluşturabilirdi fakat böyle bir şey yok. Merkez Bankasının bu alanda neden aktif olmadığını ve tüm yetkilerin sermaye piyasasına bırakılmasına anlayamadım” dedi.
'YAKIN GELECEKTE DİTAL PARA KULLANACAK MIYIZ?'
“Kripto paranın mevcut para birimlerine alternatif bir ödeme aracına dönüşme ihtimaline karşı nasıl bir yaklaşımınız var?” diye soran Türeli, “Merkez Bankasının dijital Türk parası çıkarma hazırlıkları vardı. Bunlar kripto para değil, farklı bir şey, dijital para. Bu konuda hazırlıklar ne aşamadadır? Yakın gelecekte dijital Türk parasını kullanabilecek miyiz?” sorusunu da iletti.