Çiğdem Toker: Yeni vergilerin yarısı depreme yarısı iktidarın ihtiyaçlarına gidecek
T24 yazarı Çiğdem Toker, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın teknokrat gibi konuştuğunu ama tam gerçeği söylemediğini belirtti, ek bütçenin bir makyaj olduğunu ifade etti.
DUVAR - Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ek bütçe kanun teklifinin küresel jeopolitik gelişmeler ve deprem felaketi nedeniyle bir zorunluluk olduğunu açıkladı. T24 yazarı Çiğdem Toker'e göre, AK Parti kendi ihtiyaçları için ek bütçe çıkarırken deprem felaketini gerekçe gösteriyor ancak tasarıda öngörülen miktarın sadece yarısı deprem harcamalarına gidecek. Ek bütçe kanun teklifinin torba yasadan ayrı sunulmasının TBMM içtüzük kurallarına da aykırı olduğunu ifade eden Toker, "AKP'nin getirdiği ve hepimizin hayatını daha da zorlaştıracak (hepimiz derken emeğiyle ayakta duranları, dar gelirliyi, yoksulları kastediyorum) her iki kanun teklifinin bol makyajdan ibaret olduğunu" ve "iktidarın kendi ihtiyacını milletin ihtiyacı gibi göstermekte 'ustalık' kazandığını" belirtti.
Çiğdem Toker'in "Ek bütçenin makyajı akarken" başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:
"Makyaj nedir derseniz, misal Kur Korumalı Mevduat hesaplarına Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın sağladığı desteğin adresinin değiştirilmesi, bu adresin Merkez Bankası olması makyajdır. Böyle yaptıklarında Hazine'yi bir yükten kurtarmış gibi görünüp kamu hesaplarına makyaj yapmaktadırlar.
Oysaki bu işi pasladıkları Merkez Bankası'nın sahibi de Hazine'dir. İşin bu kısmında havaya bakılıp ıslık çalınır.
EK BÜTÇEDEKİ MAKYAJ
İkinci ağır makyajı Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın dünkü Plan Bütçe Komisyonu'ndaki ek bütçe kanun teklifi sunuşunu okurken gördüm. Yılmaz'a göre -yaklaşık 1,1 trilyon TL büyüklüğündeki- ek bütçe ihtiyacının ortaya çıkmasının iki sebebi var: Biri küresel ve jeopolitik gelişmeler, ikincisi de deprem felaketi. Kimin itirazı olabilir bu iki gerekçeye öyle değil mi? Neticede her iki gerekçe de doğru ama EKSİK.
AKP iktidarının yanlış kur, yanlış faiz politikalarını, ölçüsüz harcamalarını, liyakatsizliği, liyakatsizliğin inşa ettiği çıkar ağlarını, fazla ödemeleri, sorunlu ihaleleri ve bunların ekonomide yol açtığı ağır bozulmayı dışarda bıraktığı için EKSİK.
Bu kadar ağır bir bozulmayı, ekonomideki kötüye gidiş tablosunun dışında bırakırsanız deneyimli bir teknokrat gibi konuşmuş olursunuz ama gerçeği tam söylememiş olursunuz. Ha bu kimin umurunda, öyle olsa kaç yazar derseniz, siz yine haklı olursunuz.
(...)
EK BÜTÇENİN YARISI DEPREM İHALELERİNE
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, ek bütçenin kalemleri hakkında bilgi verirken deprem ihalelerine de değiniyor. Düzenli okurlar hatırlayacaktır; depremin hemen ardından yapılmaya başlanan ihaleleri bu köşede şirket şirket ve tutar tutar aktardım. Yılmaz, bugüne kadar 180 bin konutun ihalesinin yapıldığını sürecin devam ettiğini söylüyor. 319 bini bir yıl içinde olmak üzere yeni konutlar yapılacakmış.
Komisyon'da gündeme gelen verilere göre, afet konutlarının yapımı ve alt yapı hasarının giderilmesi için 482,8 milyar TL olmak üzere, afete dönük ödenek olarak toplam 527,3 milyar TL ek bütçeye konuluyor. Bu da ek bütçenin yaklaşık yarısının deprem için yapılan ihalelere aktarılacağı biçimlinde yorumlanabilir.
Yani bu ek bütçe ihtiyacını karşılasın diye arttırılan yeni vergiler var ya... İşte kimisi tüketim ürünlerine, otomobile, akaryakıta yansıyacak. Yani bizden alınacak vergiler, deprem konutları ve altyapı projeleri üzerinden müteahhitlik şirketlerine aktarılacak.
(...)
Sonuç olarak, vergiyle karşılanacak 1.1 trilyon TL'nin yarısı deprem harcamalarına gidecek ama yukarıda gördüğünüz gibi kalan yarısının depremle en ufak bir alakası yok. Milli Dayanışma dedikleri tam da bu olmalı. Ya da jeopolitik riskler... Artık siz seçin." (HABER MERKEZİ)