Cizre'de halk toplantıları: Eleştiriler yeni değil

Yeşil Sol Parti ve HDP'nin düzenlediği halk toplantıları taziye evlerinde, cami avlularında, mahalle aralarında, nerede bir müsaitlik varsa orada yapılıyor.

Google Haberlere Abone ol

Berzan Cihat Aykaç*

14 ve 28 Mayıs seçimlerinden hemen sonra başlayan başarı-başarısızlık değerlendirmeleri, siyasi partileri seçim sürecini derinlemesine incelemeye sevk etti. Nerede eksik kalındığı, hangi söylemlerin yetmediği, ittifaklar... A'dan Z'ye her konu siyasi partiler tarafından masaya yatırılmış durumda.

Yeşil Sol Parti (YSP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) ise bu değerlendirme sürecini daha geniş kapsamlı yürütüyor. YSP tabanının bulunduğu her şehirde, her mahallede, her köyde halk toplantıları gerçekleştiriliyor. Sivil toplum örgütleriyle bir araya geliniyor. Meslek odalarıyla görüşülüyor. Bu toplantılarda halktan seçim sürecini değerlendirmeleri, eleştirilerde bulunmaları ve varsa öneri geliştirmeleri talep ediliyor. Yapılan tüm konuşmalar tutanak altına alınıyor ve parti genel merkezinde değerlendirilecek deniyor.

Biz de bu toplantıları Cizre'de takip ettik. Toplantılar taziye evlerinde, cami avlularında, mahalle aralarında, nerede bir müsaitlik varsa orada yapılıyor. Divan üyeleri önceden belirleniyor ve en az 3 kişiden oluşuyor. Divanda milletvekilleri, parti meclisi üyeleri ve il/ ilçe eş başkanları yer alıyor. Çoğunlukla Şırnak Milletvekili Ayşegül Doğan'ın katıldığı toplantıları takip ettik. Diyarbakır Milletvekili Serhat Eren'in de Cizre'de Doğan'la katıldığı halk toplantılarını takip edebildik.

Bahse konu toplantılarda, hazırda bulunan parti meclisi üyesi veya il/ilçe eş başkanı açılış konuşması yaparak katılımcılara her türlü eleştiride ve öneride bulunabileceklerine dair teşvikte bulunuyorlar. Bu eleştirilerin muhakkak değerlendirileceğinin ve partinin içerisinde bulunduğu yeniden yapılanma sürecine katkı sunacağının sözünü veriyorlar.

KIRGINLIK YENİ DEĞİL

Peki bu toplantılarda hangi eleştiriler dile getirildi? Cizre'nin köylerinden, Cizre merkezden, sivil toplum örgütleriyle yapılan görüşmelerden, ev ziyaretlerinde çoğunlukla hep aynı eleştiriler geldi. Seçimlerden sonra kolektif bir aklın oluştuğunu ve Yeşil Sol Parti'ye yönelik kırgınlıkların da mevcut olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
"Aslında bu kırgınlıklar seçimlerden çok öncesine dayanıyor." Cizre ilçe binasında yapılan bir toplantıda ayağa kalkıp bunu söylüyor bir seçmen ve diğer katıldığımız toplantılarda da çokça kişinin milat olarak sunduğu bir süreçten bahsediyor; akamete uğrayan çözüm sürecinden ve özerklik sürecinden...
Anlaşılan bu sürecin ayrıntılı bir değerlendirmesinin ve özeleştirisinin yapılmaması yaşanan travmaları hep diri tutuyor. HDP'ye yönelik kırgınlığın, kızgınlığın temelini bu süreçlerin oluşturduğu söyleniyor.

Bir diğer konu ise YSP'nin cumhurbaşkanı adayı çıkarmaması, CHP'nin adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nu desteklemesi. Halk çok net bir biçimde CHP ile AKP'nin aynı olduğunu ifade ediyor. İki partinin de Kürtlere yönelik düşmanlık yürüttüğünü söylüyorlar. YSP'nin kendi adayını çıkarması durumunda seçilmeyeceğini bildiklerini; fakat en azından partinin özgün siyasetini ve duruşunu göstereceğini dile getiriyorlar. Burada "3. yol siyaseti" kastediliyor ve çoğu zaman bu kavram kullanılarak eleştirilerde bulunuluyor.
2019 yerel seçimlerinde CHP'nin adaylarının desteklenmesi eleştirilirken, CHP'ye koşulsuz, şartsız veya en azından şeffaf olmayan anlaşmalara dayanarak destek verilmesinden vazgeçilmesi gerektiği gittiğimiz her yerde öneriliyor.

DEMİRTAŞ'A DA TİP'E DE ELEŞTİRİ VAR

Selahattin Demirtaş'ın kendini cumhurbaşkanı adayı olarak önermesinin neden değerlendirilmediği de çokça ifade ediliyor. Bazıları da Demirtaş'ın hukuken aday olamayacağını bildiği halde neden kendini önerdiğini soruyor. Demirtaş'ın 2019 yerel seçimlerinde "bağrınıza taş basın" ifadesi ve 2023 seçimlerinde "Yürü Bay Kemal" demesi de eleştiriler arasında bulunuyor.

Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla ve aile bireyleriyle görüştürülmemesi de en çok gündeme gelen konulardan. Bu durumun daha çok dile getirilmesi ve çözüm yollarının aranması talep ediliyor.

Halk toplantılarında Yeşil Sol Parti'nin ismine yönelik eleştiriler de bulunuyordu. Bu zamana kadar halk, demokrasi ve emek kavramlarıyla oluşturulmuş parti isimlerinden sonra Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi gibi hem uzun hem de alışılagelmişin dışında bir ismin tercih edilmesi çok da kabul görmemiş. Kürtleri daha çok önceleyen, Kürtlerin taleplerini daha çok dile getiren, anadil, resmi dil ve statü kavramlarını ön planda tutan, Türk soluyla daha az ittifak kuran bir siyasete dönülmesi gerektiği söyleniyordu.
TİP'in ayrı listede seçimlere girmesine büyük bir öfke var. TİP'ten ötürü 10 milletvekili kaybı yaşandığını ifade ediyorlar. Türk solu gerçekten dayanışmada bulunmak istiyorsa milletvekili adayı olmalarına ve hatta ayrı listede seçime girmelerine gerek yok diyorlar.

Burada milletvekili adayı belirleme süreçleri devre giriyor ve Yeşil Sol Parti'nin halkın, sivil toplum örgütlerinin önerilerini almadan, toplumsal dengeleri gözetmeden aday belirlediği eleştirisi ortaya çıkıyor. Önümüzdeki yerel seçimlerde yerel dinamikler aday belirleme sürecine doğrudan dahil olmalı önerisi getiriliyor.

Bir hayli sert ve bir o kadar yapıcı eleştirilerle Cizre'de halk toplantıları sona erdi. Yeşil Sol Parti'nin bu eleştirileri nasıl ve ne kadar tatbik edeceği bilinmez; fakat seçmen taleplerini ortaya koymuş oldu.

Gazeteci