YAZARLAR

Covid-19, 'Thanos'tan daha güçlü...

Başta Disney veya MGM şirketlerinde varlığını hissettiren Covid-19 virüsü, aslında zaten başlamış olan bir değişimi hızlandırdı. Variety’nin patronlarından biri, durumu şu sözlerle açıkladı: "Zaten sinema salonlarında bir ‘yangın’ vardı; korona virüsü sadece bu yangının üzerine biraz benzin döktü!"

Yaklaşık 20 senedir, her yaştan ‘çocuk seyircinin’ başının üstünde salınan, gökyüzündeki ‘süper kahramanlar’ artık yoklar! Kuşkusuz bu ‘yokluk’ geçirdiğimiz ‘pandemi’ süreciyle ciddi olarak bağlantılı ve büyük bütçeli Hollywood filmlerinin (yani blockbuster'ların) sinemaya uğramamasının asıl nedeni… Öte yandan bizce bu akımın ‘durulmasının’ başka nedenleri de var.

Biliyoruz ki başta yeni James Bond filmi ("No Time to Die") olmak üzere ciddi gişe başarısını hedefleyen yapımların vizyon tarihlerinin korona virüsü salgını yüzünden sürekli olarak ertelenmesi, ötelenmesi bazı büyük şirketlere milyonlarca dolar kaybettiriyor. Bununla birlikte belki bu salgın yaşanmasaydı da, bu ölçekte olmasa da ‘blockbuster’larda yapısal bir değişim yaşanması kaçınılmazdı. Çünkü sadece gökyüzündeki kahramanlar değil, ‘gökyüzü’ de kayboldu: Birçok sinemaseverin hayal gücünü besleyen ve eskiden beri neredeyse her zaman ciddi gişe başarısı getiren, bu ‘yükseklik’ duygusunu hissettiren filmleri yaratan şirketler, gelişen teknolojilerinin imkanlarını, yarattıkları hayal dünyasını ‘yıpratmak’, ‘yormak’ ve ‘tüketmek’ için o denli ölçüsüzce kullandılar ki artık hiçbiri formunun zirvesinde değil ve belki bir daha hiç olmayacak...

Üstelik beklenenden çok daha uzun süreceği belli olan bu dönem geçince beyazperdede yer almaya hazır olan ‘blockbuster’lar konusunda ciddi bir ‘tıkanıklık’ yaşanacak. Daha önce iddialı filmler, daha fazla kazanç sağlamak için belli dönemleri beklerken, şimdi, muhtemelen bütün ‘büyük abiler’ daha fazla gişe yapmak için birbirini ezecek, rakiplerine asla yol vermeyecek ve diğerlerinden öne çıkmak için her yolu deneyecek. İnsanüstü varlıklardan oluşan bir ‘kalabalık’ barındıran, bir kas gücü, teknolojik buluşlar ve ‘bir şekilde’ ideoloji dalgası içeren bu yapımlar belki de artık sinema ‘çatısının’ taşıyıcı kolonu olmaktan çıkacak.

Başta Disney veya MGM şirketlerinde varlığını hissettiren Covid-19 virüsü, aslında zaten başlamış olan bir değişimi hızlandırdı. Variety’nin patronlarından biri, durumu şu sözlerle açıkladı: "Zaten sinema salonlarında bir ‘yangın’ vardı; korona virüsü sadece bu yangının üzerine biraz benzin döktü!"

Tabii ki en son gösterilen ‘süper kahraman’ filmi "Avengers: Endgame" muazzam bir gişe başarısı (sinemada yaklaşık 3 milyar dolarlık bir kazanç!) yakaladı ama bunun bir daha başarılması çok uzak bir ihtimal gibi görünüyor. Belki de filmin adının da dediği gibi: Oyunun sonu geldi!

‘Marvel Comics’ kahramanları ve filmleri sinema dünyasını kasıp kavurmadan önce (12 yılda tam 23 film!), bu tür filmlerin ‘atası’ ve ‘miladı’ olan "Star Wars" üçlemesi neredeyse sinemada bir devrim yaratmıştı ve zaman geçtikçe "Star Wars"un kendisi de bir ‘galaksi’ haline geldi. Oysa şimdi filmler, ataları olan filmlerin ‘devam’ ruhunu yaratmaya çalışarak ‘hazır’ bir galaksiye giriyorlar. Covid-19'un gelişiyle de hızlanan bu ‘sulandırma’ ve ‘kolonileşme’ yolu artık filmlerde bir ‘merkez’ değil bir ‘ortam’ bulmamıza yol açtı.

İlk dönemin 'blockbuster’ karakterleri ‘tek tip’, beyaz, erkeksi ve filmin ideolojisini bütüne yaymayı beceren kişilerdi. Biraz ‘dayatıcı’ ve ‘yönlendirici’ olan bu tutum, yine de bir kısım izleyicinin karakterlerle özdeşleşmesine kapı açarken şimdi bu filmler kendilerini herkese açık, bir ‘pazar’ gibi sunuyor ve dolayısıyla hiçbir seyirciye yakınlaşma imkanı tanımıyor. Örneğin son "Avengers" filminde neredeyse bütün ‘süper kahramanlar’ beyazperdedeydi ama hangi seyirci onlarla özdeşleşme zamanı buldu? Bu film (etkileyici görsel dünyasına rağmen) ister istemez bazen seyirciyi unutarak onlarda, sonu gelmeyen bir ofis toplantısında aralarında konuşan, ‘süper kahramanları’ gizlice izlemekte oldukları hissiyatını oluşturdu. 2012 yılında sunulan ilk "Avengers", özellikle B türü filmlerin doğurmuş olduğu bir ‘canavar’ karnavalı beklentisini karşılıyordu; devamı ise bu durumu düzeltiyor; daha çok, eğlenmekte olan ‘beyaz yakalıların’ dünyasını izliyormuşuz havasını estiriyor. ‘Blockbuster’ yapımların ölümü belki de burada yatıyor: Artık bu filmler kendilerinin bir alegorisi olmaktan başka bir şey değiller.

Dolayısıyla Covid-19 döneminden önce çıkan son bilim kurgu türündeki ‘büyük bütçeli filmlerde’ (‘Avengers’ın yanına yakın bir örnek olarak "Tenet" filmini de koyabiliriz!) hikayeye birçok ‘katman’ koyma becerisi o kadar zaman ve boyut değişimi tarafından ‘yutuluyor’ ki, hiçbirinde sona gelindiğinde bile bir ‘tema’ şüphesi kalmıyor! ‘Dışarıyla’ ilişkisini tamamen koparmış bu yapımlar, adeta kendi merkezleri tarafından ‘emilmiş’ (karakterlerin kaderi belli, bulundukları fantastik ortam artık ‘değişmez’ bir dekor haline gelmiş…) ve anlatacak yeni bir şeyleri kalmamış gibi duruyorlar.

Sonuç olarak bakışlarımızı bir kez daha gökyüzüne çevirmemiz gereksiz… Bu kadar değişik evrenler arasında, kimse çığlığımızı duyamaz!


Kerem Bumin Kimdir?

1976 yılında Paris'te doğdu. 1994 yılında İzmir Özel Saint-Joseph Lisesinden mezun oldu. 1996-2000 yılları arasında Strasbourg Sosyal Bilimler Fakültesinde (USHS) Tarih ve Edebiyat bölümlerinde okudu. Ardından 2000 yılında İstanbul'a geri dönüp 2004 yılında Bilgi Üniversitesi Sinema/ Televizyon bölümünden mezun oldu. 2004 yılından itibaren çeşitli uzun ve kısa metrajlı sinema filmlerinde ve Belgesel filmlerde yardımcı yönetmen olarak görev aldı. Semih Kaplanoglu'nun 'Süt' adındaki sinema filminin ekibinde yer aldı. Son birkaç yıldır Yunan yönetmen Angelos Abazoğlu ile birlikte, Arte kanalı için Belgesel filmler üzerinde çalışmaya devam ediyor . Gazete Duvar'da sinema filmleri üzerine eleştiriler yazıyor .