Covid–19 sürecinde ev işçileri: 'Doymuyorsun, açlıktan da ölmüyorsun'

Covid–19 salgını sürecinde geçim kaynaklarını büyük oranda kaybeden ev işçileri, sigortasız çalıştığı için devlet desteğinden faydalanamazken, yatılı çalışanlar da uzun süredir izin kullanamıyor. Ev işçisi Kader Kantarcı, "Sigortalı çalışmak lüksken şimdi market alışverişi lüks haline geldi" diyor. Yatılı çalışan bir ev işçisi, durumlarını “Biz ücretli hapis hayatı yaşıyoruz. Görülmüyoruz, duyulmuyoruz ve yok sayılıyoruz” diye anlatıyor.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Türkiye’de sayıları 1 milyonu aşan ve yüzde 90’a yakını sigortasız çalışan ev işçileri, pandemi sürecinden en fazla etkilenen iş kollarının başında geliyor. Covid–19 salgınıyla geçim kaynaklarının büyük bölümünü kaybeden, güvencesiz çalışmalarından kaynaklı devlet desteğinden de yararlanamayan ev işçileri, herkesin izole olduğu şu günlerde durumlarını, “Doymuyorsun, açlıktan da ölmüyorsun” sözleriyle anlatıyor.

'KIZIMLA TEK BAŞIMA YAŞAM MÜCADELESİ VERİYORUM'

“Ayakta kalabilmek, hayata tutunmak için çalışmak zorundayım” diyen ev işçisi Kader Kantarcı, korona virüsü salgınının hayatından önce geçim kaynağını tehdit ettiğini söylüyor. Eşinden boşandıktan sonra bir çocuğu ile geçinebilmek için 10 yıldır ev işlerinde sigortasız çalıştığını belirten Kantarcı, “Bizim için önce sigorta lükstü, şimdi ise market alışverişi” diyerek yaşadıkları süreci şu şekilde anlatıyor:

“Ben kızımla tek başıma yaşam mücadelesi veriyorum. Bizim meslekte çalışırsan para kazanıyorsun yoksa bir dizi problem baş gösteriyor. Devlet bizi resmi rakamlarda görmediği için biz aslında yokuz. Bu da bizlere sigortayı lüks kılıyor. Pandemi döneminin başından bu yana yaklaşık 9 aydır en fazla 20 gün çalışabildim. Herkes pandemiden korktuğu için, “eve virüs getirirsin” diyerek kabul etmiyor. Çalıştığım günlerin ücretini deyim yerindeyse ’gıdım gıdım’ harcıyorum. Elektrikli sobayı çalıştırmıyorum, battaniye altında ısınıyoruz, çamaşır makinesini daha az çalıştırıyorum. Yaşamsal ihtiyaçlarımız hariç harcama yapmıyoruz. Bırakın et yemeyi artık market alışverişi bile bize lüks hale geldi. Doymuyorsun, açlıktan da ölmüyorsun. Yaşadığımız tam olarak da bu.”

'DEVAMLI GİTTİĞİMİZ EVLER 'VİRÜS BULAŞIR' DİYE KABUL ETMİYOR'

Ankara’da evin geçimine katkıda bulunmak için ev işlerinde çalışan Gülten Aydoğan ise pandemi öncesi haftanın her günü doluyken şimdi en fazla birkaç gün çalışabildiğini söylüyor. “Devamlı gittiğimiz evler artık kabul etmiyor, bizden virüs bulaşmasından korkuyor” derken, “Gittiğim evlerde ise içeriye girer girmek maskeler takılıyor ve iş başlıyor. Ben gidene kadar ortada kimse olmuyor. Bazen dayanamıyorum maskemi çıkarıyorum. Biz de çok korkuyoruz ama geçim derdi ön plana çıkıyor. Bizler sigortasız çalıştığımız için devlet desteğinden de yararlanamıyoruz. Bizim için de devlet ödenek verse keşke” diye anlatıyor.

YATILI EV İŞÇİSİ: 3 AY BOYUNCA İZİN KULLANMAMA MÜSAADE EDİLMEDİ

İstanbul’da yatılı ev işçiliği yapan Fatma D. ise pandemi sürecinde işverenler tarafından psikolojik şiddetin daha da artığına dikkat çekerek, 3 ay boyunca izin kullanmasına izin verilmediğini kaydediyor. “Kendimi hapishanede hissettim” diyen Fatma D. “Bu süreçte dışarıdan ev işinde çalışacak kimse alınmadığı için yatılı olan bizlerin de iş yükü oldukça arttı. Bunun yanı sıra psikolojik şiddetin boyutu da bir o kadar arttı. Dışarıdan virüs getireceğiz korkusuyla haftalık izinlerim kullandırılmadı. 3 ay boyunca evden çıkamadım” ifadelerine yer veriyor. Kısa bir süre önce işten ayrıldığını şu an işsiz olduğunu belirten ev işçisi, geçimini ailesinin ve arkadaşlarının yardımlarıyla sağladığını söylüyor.  

9 AYDIR İZİN YOK: ÜCRETLİ HAPİS HAYATI YAŞIYORUZ.

13 yıldır ev işçiliği yapan F.Ö ise, şu an yatılı çalıştığı evde yaşadığı sorunları şu sözlerle anlatıyor:

“Pandeminin başından bu yana izin kullanmama izin verilmiyor. O kadar uzun zamandır evde hapis hayatı yaşıyorum ki ne çocuklarımı görebiliyorum ne de arkadaşlarımı. Önce haftada bir de olsa nefes alabildiğimiz alanlara gidiyorduk, ailemiz ile sarılıyorduk. Şimdi dört duvarın arasında devamlı çalışarak hapis hayatı yaşıyoruz. Ya izin kullanmayacağız ya da işten çıkacağız. Bize başka seçenek bırakmıyorlar. Biz ücretli hapis hayatı yaşıyoruz. Geçim kaygım nedeniyle “görmedim, bilmiyorum, duymuyorum” açıkçası. Bir yandan da görülmüyoruz, duyulmuyoruz ve yok sayılıyoruz. Evde de ortam o kadar gergin ki devamlı oklar bizlere yöneliyor. Ruh halimizi anlatmaya kelimeler yetmez. Çaresizliğimizden yararlanılan en elverişli durum bu süreç.”

'DEVLET DESTEĞİ İSTİYORUZ'

Ev İşçileri Dayanışma Sendikası (Evid-Sen) Genel Başkanı Gülhan Benli, ev işçilerinin yüzde 85’inin bu süreçte çalışma imkânı bulamadığını, çalışanlardan bazılarının ise ücretlerini alamadığını söylüyor. Yatılı çalışan ev işçilerinin de izin kullanmalarına izin verilmediğine dikkat çeken Benli, “11 aydır izne çıkamayan arkadaşlarımız var” diyor. Ev işçilerinin devletin verdiği ödenekten de faydalanamadığını ifade eden Benli, “Geçim derdi ile yaşam derdi arasında kaldık. Bizlere “virüs bulaşır, gelme” diyorlar. Bu süreçte pandemiyle gelen ekonomik sıkıntı ev içi şiddeti de artırdı. Biz sadece duyulmak, görülmek ve devlet desteği bekliyoruz” ifadelerine yer veriyor