Cruyff’un gösterdiği yerde duran adam: Busquets
15 yıl boyunca hem Barcelona’da hem İspanya’da kim saha içinde pozisyonunu kaybetse Busquets’i kerteriz aldı çünkü o hep doğru yerde oluyordu…
Sergio Busquets sezon sonunda Barcelona’dan ayrılacağını açıkladı. Pazar akşamı La Liga şampiyonluğunu ilan etmeye hazırlanan Katalan kulübün Katalan orta sahası kulüp tarihindeki en “total futbolcu” olabilir…
CRUYFF, PEP, CARLES
1990 yazı. Barcelona teknik direktörü Johan Cruyff işine yarayacak oyuncu var mı diye bakmak için Barça B antrenmanını izliyor. Yetenekli çocuklar arasından bula bula sıska bir oğlanı buluyor. Savunmanın önünde, bazen de gerekirse Ronald Koeman’ın yanında onu oynatacak. Teknik ekipten gelen “yapamaz, çok zayıf” itirazlarına kulak asmıyor çünkü Cruyff’a göre çocukta en üst düzey için gereken özellikler fazlasıyla var: Oyunu hareketlendirme hızı, teknik, oyun görüşü. Pep Guardiola’nın Barcelona macerası böyle başlıyor.
Olaya tanıklık eden isimlerden biri o günlerde Barça B’nin kalecisi olan Carles’ti. Türkiye’de futbolseverlerin Ali Sami Yen’de 2-1 biten unutulmaz Galatasaray-Barcelona maçında Arif Erdem’den yediği saçma golle anımsayacağı eşofmanlı kaleci, çağının ötesinde ayaklara sahip olsa da L’Équipe’in acımasız yorumunda söylendiği üzere, “elleri yoktu”. Birkaç başarısız sezonun ardından Louis Van Gaal tarafından yeterli bulunmayıp gönderilince soluğu Lleida’da aldı. Ama bir Katalan olarak böyle kapı dışarı edilmek ağırına gitti. O günlerde 10 yaşında olan oğlu Sergio’nun aynı kaderi yaşamaması için elinden geleni yapacağına kendi kendine söz verdi. Ne de olsa oğlu için birkaç yıl evvel kendi tabiriyle “hayatının kurtarışını” yapmış, evdeki sıcak ütü tam Sergio’nun kafasına düşecekken çevik bir hamleyle faciayı önlemişti.
Sergio Barça antrenmanlarının içine doğsa da kendi futbol serüveni mahalli takımlarda başladı. Ardından babasının forma giydiği Lleida altyapısına girdi. Eksiklerine rağmen çalışkanlığı ve sakin karakteriyle 2005 yılı geldiğinde kendini Barcelona’nın yatılı futbol okulu La Masia’ya atmayı başardı.
BABASININ OĞLU DEĞİL
2008 yazı. Barcelona’nın yeni hocası Pep Guardiola işine yarayacak oyuncu var mı diye bakmak için bir önceki görev yeri olan B takımının idmanını seyrediyor. Yetenekli çocuklar arasında bula bula leylek gibi bir oğlanı buluyor. Savunmanın önünde, gerekirse Yaya Touré’nin yerine onu oynatacak. Oyuncu ilk bakışta çok albenili değil. Ama Cruyff kendisinde ne gördüyse, Guardiola da Barça C’den Barça B’ye bizzat çıkardığı bu çocukta onu görüyor. Sergio Busquets’in Barcelona macerası böyle başlıyor.
Geçmişteki büyük başarılara sonradan bakınca ne kadar şüpheli bir ortamda doğdukları unutulabiliyor. Guardiola 2008’de Frank Rijkaard’ın yerini aldığında etraf soru işaretleriyle doluydu. 2005-2006’daki La Liga ve Şampiyonlar Ligi zaferlerinin ardından takım inişe geçmiş, yıldızlar ya şevkini ya takım olma duygusunu kaybetmiş, Ronaldinho, Deco, Zambrotta gibi isimlerle yollar ayrılmıştı. Pep’in Barça B hariç hocalık tecrübesi yoktu. Sezona Numancia’da mağlubiyetle başladı. Ardından içeride Racing Santander maçı 1-1 bitti. Busquets Barça formasını ilk kez o maçta giydi.
Ben de televizyon başındaydım. Başarılı olmasını çok istediğim Guardiola’nın bu işi kıvıramayacağı yönündeki kuşkuları hatırlıyorum. Busquets de çok iyi sinyaller vermiyordu. Beni en çok kaygılandıran 20 yaşında olmasıydı. Normalde gelecek vaat eden bir oyuncu 17, en fazla 18 yaşında A takıma yükselir, en azından birkaç maçta görünürdü. 20 yaşına kadar kimse tarafından formaya layık görülmemiş olması tuhaftı.
Sürpriz: Meğer Guardiola futbolcudan anlama konusunda benden biraz daha iyiymiş. Dokuz ay sonra, Haziran 2009 geldiğinde futbol tarihi baştan yazılmıştı. Barça sezonu La Liga, Kral Kupası ve Şampiyonlar Ligi zaferleriyle bitirdi, toplam 41 maçta forma giyen Busquets La Liga’da sezonun en iyi çıkış yapan oyuncusu seçildi. Ertesi sezon ödül turnuvaları olan İspanya Süper Kupası, Avrupa Süper Kupası ve Dünya Kulüpler Kupası’nı da kaldırdı.
Ve kupa mıknatısına dönüştü. İspanya Milli Takımı ile 2010 Dünya Kupası’nı ve Euro 2012’yi kazandı. İki organizasyonda da turnuvanın en iyi 11’ine seçildi. Bu sezonu da sayarsak Barcelona ile toplam 9 La Liga, 7 Kral Kupası, 3 Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yaşadı.
TOTAL FUTBOLCU
Öte yandan gerek sahadaki rolü gerekse sessiz karakteri sebebiyle her zaman takım arkadaşlarının gerisinde kaldı. Kariyerinin en meşhur anı, Messi’nin Real Madrid deplasmanındaki unutulmaz slalom golünde topa dokunup arkadaşının önüne bırakarak yaptığı asist oldu. Kendisine sorulduğunda, “Messi’ye al da at dedim” diye dalgasını geçti.
Halbuki inanılmaz önemliydi. 1.89 boyuyla kısa takıma yükseklik kattı. Sahada kim yerini kaybetse Busquets’i kerteriz aldı çünkü o hep doğru yerde oluyordu. Savunmadan oyun kurulurken sırtı dönük top alma konusunda Xavi ile birlikte en güvenilir ayak oldu.
Gölgede kalmasının bir sebebi de istatistikler çağında rakamların anlatamadığı bir oyuncu olmasıydı. 15 yıllık Barça kariyerini sezon başına ortalama yaklaşık 1 gol ve 3 asistle bitiriyor. Sadece sayılara bakan birinin onun önemini kavraması imkansız. Daha isabetli bir değerlendirme içinse Vicente Del Bosque’ye kulak verebilirsiniz: “Maçı izleyince Busquets’i görmezsiniz. Ama Busquets’i izleyince bütün maçı görürsünüz.”
Çünkü Busquets, Cruyff’un temelini atıp Guardiola’nın mükemmelleştirdiği oyun tarzının ete kemiğe bürünmüş haliydi. Hatta Cruyff’tan da defalarca övgü alacaktı. Şaşırtıcı değil. Hollandalının futbolla ilgili birçok vecizesi Sergio için söylenmiş gibi. Örnek mi?
Futbol basit bir oyundur, zor olan basit futbol oynamaktır: Basit oynamayı Busquets kadar iyi beceren birini bulmak zor. Edebiyattan bildiğimiz, “sehl-i mümteni” adı verilen “zoru kolay gösterme” sanatında ustalaştı.
Depar atıyorsan geç kalmışsın demektir: Busquets’i bugüne kadar depar atarken gören olmadı (abartıyorum ama abartmıyorum).
Top sendeyse rakip gol atamaz: Pozisyon bilgisiyle topu geri kazanmak için gerekli savunma dizilişini oluşturmaya liderlik etti. Üstelik ayağındaki topu çok basit görünen vücut ve ayak hareketleriyle – Cruyff dönüşü de dahil – rakiplerinden korumanın efektif bir yolunu her zaman buldu.
Futbol beyninle oynadığın bir oyundur: Muhtemelen Sergio için en geçerli olanı buydu. Busquets ne çok hızlı ne çok güçlü ne de çok atletikti. Müthiş şutlar çekerken, yatarak muhteşem müdahaleler yaparken, inanılmaz çalımlar atarken görülmedi. Buna rağmen kadroda yeri en zor doldurulacak oyuncu oldu. Cruyff’un otobiyografisinde, “Busquets ayrıldığında takımda yaşanacak değişimin herkesi şoke edeceğini düşünüyorum” yazması bu yüzden.
GEMİYİ SON TERK EDEN
Ama vakit geldi. 35 yaşındaki Sergio Busquets hocası ve eski takım arkadaşı Xavi’nin ısrarına rağmen sezon sonunda ayrılıyor.
Elbette büyük teveccüh var. Yine bir La Masia ürünü olan Sergi Roberto, “Senin orta sahadaki rolünü anlamadan o Barça takımını anlamak imkansız. Kendi pozisyonunda dünyanın en iyi oyuncusu” diye yazdı. Messi, “Busi, sahada 5 numara olsan da hem oyuncu hem insan olarak hep 10 numaraydın” dedi. Andres Iniesta da cömertti: “Hem dost hem de efsanesin; kulübün aynasısın.”
Busquets’in gidişiyle efsane 2010-2011 sezonundaki kadronun ana parçalarından geriye kimse kalmamış olacak. Cruyff çok beğendiği Busquets’in günün birinde çok iyi hoca olacağını da söylemişti. Böyle bir niyeti varsa futbolu bıraktıktan sonra Barcelona B’de iş bulabilir. Sonra bir yaz günü, yetenekli çocukların arasından kimsenin dikkatini çekmeyen bir delikanlıyı çekip çıkarır ve Barça’nın tarihi akmaya devam eder…