Cumartesi Anneleri 1019 haftadır soruyor: Düzgün Tekin nerede?

Cumartesi Anneleri 1019. hafta açıklamalarında, 21 Ekim 1995’te gözaltında kaybedilen Düzgün Tekin’in akıbetini sordu.

Fotoğraf: Gazete Duvar
Google Haberlere Abone ol

İSTANBUL - Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanmasını talep etmek için Galatasaray Meydanı’nda 1995 yılından beri oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri/İnsanları bu hafta da meydandaydı. Kayıp yakınları 1019. haftada, 21 Ekim 1995’te gözaltında kaybedilen Düzgün Tekin’in akıbetini sordu.

Galatasaray Meydanı'nda bir araya gelen kayıp yakınlarının bu haftaki açıklamasını İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri okudu. 

Açıklamada öne çıkan başlıklar şöyle:

POLİS BARİYERLERİNİN ÖNÜNDEYİZ: 1019. haftamızda, kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray Meydanı’na erişimimizi engelleyen polis bariyerlerinin önündeyiz. Oysa dün, 950.haftamızda Galatasaray Meydanı’nda basın açıklaması yapmak istediğimiz için hakkımızda açılan davanın 3. duruşmasında, “Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması” nedeniyle beraat kararı verildi. Bir kez daha Galatasaray’daki barışçıl buluşmalarımızın suç teşkil etmediği yargı mercileri tarafından teyid edilmiş oldu. Ayrıca, İstanbul 14. İdare Mahkemesi, Beyoğlu Kaymakamlığı’nın Galatasaray’daki 948 ve 949. buluşmalarımızı yasaklayan kararını hukuka aykırı bularak oy birliğiyle iptal etti.

HUKUKA UYUN: Bu vesileyle Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı’na bir kez daha sesleniyoruz: Hukuka uyun, keyfi yasaklama ve sınırlamalarınıza son verin. 1019. haftamızda, 29 yıl önce gözaltında kaybedilen Düzgün Tekin’i unutmadık diyerek buluştuk. 21 yaşındaki Düzgün Tekin, tekstil işçisiydi. Sendikal mücadelenin içerisinde yer alan Düzgün, DİSK Tekstil-İş Sendikası 2 No’lu Şube delegesiydi. Ailesine bir haftadır polis tarafından takip edildiğini söyleyerek, kendisini takip eden araçlardan birinin plakasının 34 F 6676 olduğunu kağıda yazarak eve bıraktı. Evdekiler de içinde sivil giyimli şahısların bulunduğu bir otomobilin günlerdir evlerinin önünde beklediğini görmüştü.

İŞE GİTMEK İÇİN EVDEN AYRILDI: Düzgün Tekin, 21 Ekim 1995 tarihinde, İstanbul Güneşli Evren Mahallesindeki ağabeyinin evinden Bayrampaşa’daki işyerine gitmek üzere ayrıldıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamadı. O günden sonra evin önünde bekleyen otomobil de bir daha gelmedi. Düzgün Tekin'in Ailesi, avukatlarıyla birlikte tüm resmi kurumlara başvurdu. Halkın Hukuk Bürosu ve İnsan Hakları Derneği yasal girişimlerde bulundu,  Af Örgütü de bir kampanya düzenledi. Ancak, Düzgün Tekin'i günlerce takip eden güvenlik birimleri onun nerede olduğunu bilmediğini söyledi.

JİTEM TARAFINDAN SORGULANDI: Elif ve Veli Tekin  oğullarını aramak için Dersim’deki köylerinden ellerinde Düzgün’ün fotoğrafıyla Galatasaray’a geldiler. Elif  Tekin buradan ilk kez “Oğlum Düzgün neredesin? Seni bulmak için Cumartesi Anneleri’ne katıldım. Cevapsızım, yönsüzüm!” diye seslendi. Olaydan 18 ay kadar sonra, JİTEM’le bağlantılı itirafçı Kasım Açık, Düzgün Tekin’in JİTEM birimi tarafından sorgulanarak öldürüldüğünü ve bedeninin Edirne yakınlarındaki bir askeri alanda bulunan Çadırkent çöplüğüne gömüldüğünü açıkladı. Düzgün’ün eşkâl bilgilerini ve üzerindeki giysilerini tarif eden Kasım Açık, olay yeri ile ilgili de bir kroki çizdi.

GÖSTERMELİK BİR ARAMA ÇALIŞMASI YAPILDI: Bu gelişme üzerine, 27 Mayıs 1997 tarihinde, arama faaliyetinde bulunmak için Düzgün’ün ailesi, arkadaşları ve insan hakları savunucuları Çadırkent’e gitti. Ailenin ve avukatların tüm ısrarlı taleplerini dikkate almayan yetkililer göstermelik bir arama çalışması yaptı ve sonuç alınamadı. Kasım Açık’ın itirafları kendi el yazısı ve imzası ile savcılığa verilse de, etkin bir soruşturma yürütülmedi. Bugüne kadar yetkili makamlardan Düzgün Tekin’in akıbetine yönelik hiçbir açıklama yapılmadı ve dosya cezasızlık zincirinin bir halkasına dönüştürüldü. Kaç yıl geçerse geçsin; Düzgün Tekin için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.