Cumartesi Anneleri: Devlet yükümlülüklerini yerine getirmiyor
Cumartesi Anneleri 815'nci hafta açıklamalarında yetkililere seslendi: "Devlet gözaltında kaybetmeleri gereken ciddiyetle ele alma ve etkili bir soruşturma yürütme yükümlülüğünü yerine getirmiyor."
DUVAR - Cumartesi Anneleri 815'nci haftada kayıplarının akıbetini sormaya devam etti. Adaletin sağlanması ve temel hakların korunması için yetkililere çağrıda bulunan Cumartesi Anneleri, 29 yıl önce gözaltında kaybedilen Hüseyin Toraman için de adalet talep etti.
'YARGI KAYIP YAKINLARININ ADALET BEKLENTİSİNİ KARŞILAMIYOR'
"Türkiye’deki mevcut sistem kayıp yakınlarının adalet taleplerini dikkate almayarak, onları sistematik bir inkarla karşı karşıya bırakarak acılarını, travmalarını derinleştiriyor" diyen Cumartesi Anneleri açıklamalarında şu ifadelere yer verdi: "Adaletin sağlanması ve temel hakların korunması için en büyük sorumluluğu üstlenmesi gereken yargı, kayıp yakınlarının adalet beklentisini karşılamıyor. Devlet gözaltında kaybetmeleri gereken ciddiyetle ele alma ve etkili bir soruşturma yürütme yükümlülüğünü yerine getirmiyor."
HÜSEYİN TORAMAN NASIL KAYBEDİLDİ?
Cumartesi Anneleri 29 yıl önce 'Beyaz Toros'la' gözaltına alınan Hüseyin Toraman dosyasıyla ilgili de kamuoyuyla bazı bilgileri paylaştı:
- 24 yaşındaki Hüseyin Toraman Gebze’de yaşıyordu. 1991 yılının Nisan ayında evinde kimse yokken İstanbul polisi Hüseyin’in evine baskın yaptı ve evde karakol kurdu. Bundan habersiz olan Gebze polisi de eve baskın düzenleyince aralarında çatışma çıktı. Çatışmada Gebze Emniyeti’nden bir polis hayatını kaybetti. Polisler Hüseyin’in evinin duvarına intikam sözleri yazdılar.
- Hüseyin Toraman bu nedenle İstanbul’a taşındı. 27 Ekim 1991 sabahı İstanbul/ Kocamustafapaşa’daki evinin önünden silahlı, telsizli, sivil giyimli, kendilerini polis olarak tanıtan kişiler tarafından 34 ATZ 56 plakalı Beyaz Toros’a zorla bindirilerek götürüldü.
- Gözaltı işlemi semt karakoluna çok yakın bir yerde ve mahalle sakinlerinin gözü önünde gerçekleşti. Olaya tanık olanlar polisi arayıp “silahla kaçırma” ihbarında bulundu. İhbar üzerine Çınar Polis Karakolu’ndan gelen polis ekibi önce görgü tanıklarından bilgi aldı. Sonra bir dükkânın sabit telefonundan bazı görüşmeler yaptı. Bu görüşmelerin ardından işlem yapmadan olay yerinden ayrıldı.
-Baba Ali Rıza Toraman Çınar Karakolu amirine ulaşarak “Oğlumu kaçıranlara neden müdahale etmediniz?” diye sordu. Karakol amiri Hüseyin’in kaçırılmadığını, siyasi polisler tarafından gözaltına alındığını bu nedenle müdahale edemediklerini söyledi. Baba Toraman karakol amiri ile yaptığı görüşmenin ses kaydını aldı. Bu ses kaydını savcılık dosyasına sundu ayrıca dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin’e de verdi.
-İstanbul Emniyet Müdürlüğü 5 Aralık 1991 tarihinde Hüseyin Toraman’ın polis tarafından uzun bir süredir arandığı ama kesinlikle gözaltına alınmadığı açıklamasını yaptı.
-İçişleri Bakanı İsmet Sezgin 13 Aralık 1991 tarihinde Hüseyin Toraman ile ilgili iddiaları içeren soru önergesine verdiği cevapta tüm iddialarını reddetti.
-Başbakan Süleyman Demirel’le görüşen Hatice Toraman’a Demirel: “Oğlun cebimde mi ki çıkarıp vereyim” dedi.
- Hüseyin'in kaçırılışına tanık olan eşi, savcılığa polislerin eşkal bilgilerini verdi. Ancak teşhis yaptırmaya yönelik hiçbir işlem yapılmadı. 30 Ekim 1991 tarihinde Hüseyin Toraman'ın Gebze ilçe Emniyet Müdürlüğüne götürüldüğüne dair aileye ulaşan iddia araştırılmadan “herhangi bir bilgi mevcut değildir.” denilerek geçiştirildi.
- Ailenin tüm ilgili kurum ve kişilere yaptığı başvurular sonuçsuz kaldı. Hüseyin Toraman’ın gözaltına alındığı inkâr edildi. 1991 yılında Fatih Cumhuriyet Savcılığı tarafından açılan soruşturma bir sonuca ulaşmadı. 2011 yılında ailenin İHD avukatı aracılığıyla yaptığı başvuru sonucunda İstanbul Cumhuriyet Savcılığının başlattığı soruşturma “zamanaşımı süresi dolduğundan soruşturmaya yer olmadığı” kararı ile kapatıldı. Yapılan itiraz sonucunda dosya üzerindeki kapatma kararı kaldırıldı. Ancak dosyada bugüne kadar bir gelişme yaşanmadı.
'SUÇUN CEZASIZ BIRAKILMASI HUKUK DEVLETİ İLKESİNİN İNKARIDIR'
Gözaltında kaybetmenin insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu hatırlatan Cumartesi Anneleri, "Bu suçun cezasız bırakılması hukuk devleti ilkesinin inkarıdır" dedi ve ekledi: "815.haftamızda adli ve siyasi makamlara, Hüseyin Toraman dosyasında adaletin sağlanması için sorumluluk üstlenme çağrısında bulunuyoruz. 29 yıldır sürüncemede bırakılan Hüseyin Toraman soruşturmasının etkin bir biçimde yürütülerek davaya dönüşmesini talep ediyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin Hüseyin Toraman için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz! 116 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz."