Cumartesi Anneleri Galatasaray’da: Sizden vazgeçmedik

Cumartesi Anneleri, 991’nci hafta açıklamasında gözaltında katledilen Hasan Ocak’ın faillerini sordu. Hasan Ocak’ın ablası Maside Ocak, polis bariyerleriyle kapatılan meydana seslendi.

Google Haberlere Abone ol

İSTANBUL - Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanmasını talep etmek için Galatasaray Meydanı’nda 1995 yılından beri oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri/İnsanları bu hafta da meydandaydı.

Kayıp yakınları 991’nci hafta açıklamasında gözaltında katledilen Hasan Ocak’ın faillerini sordu. Burada konuşan Hasan Ocak’ın ablası Maside Ocak, hastalığı nedeniyle annesi Emine Ocak adına meydanda olduğunu söyledi.

MASİDE OCAK MEYDANDA SESLENDİ: SİZDEN VAZGEÇMEDİK

 Yüzünün polis bariyerleriyle kapatılan meydana dönerek seslenen Maside Ocak, “Emin olun ki biz sizden hiç vazgeçmedik. Sizinle buluştuğumuz meydanımızdan hiç vazgeçmedik. Vazgeçmeyeceğiz de. Her birinizin akıbetini açıklanıp sorunlularınızın yargı önüne çıkacağı güne kadar nerede olursak olalım sizden de meydanımızdan da vazgeçmeyeceğiz, vazgeçmeyeceğiz, vazgeçmeyeceğiz” dedi.

Avukat Eren Keskin’in okuduğu açıklamada öne çıkan başlıklar şöyle:

CEZASIZLIK KÜLTÜRÜ: Yargı ve muktedir arasındaki ilişkinin bu kadar belirgin hale geldiği, erkler ayrılığının bu kadar önemsizleştiği, ‘cezasızlık kültürü’nün bu kadar ağırlaştığı bir dönemde, hakikat ve adalet talebiyle buradayız.

Galatasaray’dayız çünkü binbir emekle yargıya taşınabilen az sayıdaki kayıp davası, Ankara JİTEM Davası ve Kulp Davası’nda olduğu gibi hukuki gerekçelere dayanmaksızın, evrensel hukuka aykırı biçimde cezasızlıkla kapatılmaya devam ediyor. Bu kararlarla hakikatin izlerini örtmeyi amaçlayanlar bilmeli ki, buna izin vermeyeceğiz; hakikati söylemekten, anlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.

ADALET İSTİYORUZ: 991. haftamızda bir kez daha, devletin gözaltında kaybedilen sevdiklerimizin akıbetlerini açıklama ve suçun faillerini tespit ederek cezalandırma yükümlülüğünü yerine getirmesini talep ediyor, devletin bu yükümlülüğünü yerine getirmeyerek 29 yıldır her gün yeniden kaybettiği Hasan Ocak için adalet istiyoruz. 30 yaşındaki Hasan Ocak, atanmayı bekleyen bir öğretmendi. Bu bekleme sürecinde Beyazıt’taki bir iş hanında çay ocağı işletiyordu. 21 Mart 1995 günü akşamüzeri işyerinden ayrıldı. Annesini telefonla arayarak “Balık getireceğim, akşam için yemek hazırlama” dedi. Ancak Hasan, ne o akşam ne de sonrasında bir daha Avcılar’daki evine gidemedi.

EMNİYET İNKAR ETTİ: Hasan’dan haber alamayan ailesi onun gözaltına alındığını, ancak bu durumun emniyet tarafından inkâr edildiğini kamuoyuna açıkladı. Savcılığa başvuran aile, ardından İstanbul Emniyeti, İstanbul Valiliği, TBMM, Başbakanlık, bakanlıklar, hastaneler, Adli Tıp nezdinde girişimlerde bulundu. Oluşan kamuoyu baskısı üzerine dönemin İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ve İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir ‘Hasan Ocak’ın gözaltında olmadığını ve suçlu olarak aranmadığını’ açıkladı.

MEÇHUL KİŞİ: Oysa İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltında tutulan iki kişi Hasan’ı şubede gördüklerini, iki kişi de Hasan’ın ismini emniyetteki parmak izi listesinde okuduklarını söyledi. Newroz nedeniyle gözaltında tutulan başka bir tanık ise şubede bir hareketlilik olduğunu ve polislerin kendi aralarında ‘Hasan Ocak getirildi’ diye konuştuklarını duyduğunu söyledi. 58 günlük ısrarlı bir arayışın sonunda Hasan’ın ağır işkence izleri taşıyan bedenine ‘meçhul kişi’ olarak defnedildiği Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaşıldı. Olay yeri tutanağında,  Hasan’ın bulunduğunda üzerinde kimliğinin, kemerinin, saatinin, ayakkabı bağcıklarının olmadığı ve parmaklarında mürekkep lekeleri olduğu yazılıydı. Bunlar, onun gözaltına alınan kişilere uygulanan rutin işlemlerden geçtiğine işaret ediyordu.

İÇ HUKUKTA SONUÇ YOK: Her şey o kadar açıktı ki, dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu, yaptığı araştırmalara dayanarak “Ocak’ı konuşturmak için gözaltına aldılar ve orada uyguladıkları işkence ve darptan sonra öldürülmüş halde Beykoz’a attılar” diyerek Ocak Ailesi ve toplumdan özür diledi. Ancak ailenin tüm başvuruları sonuçsuz bırakıldı. İç hukuktan sonuç alamayan aile, AİHM’e başvurdu. 2004 yılında AİHM, Hasan Ocak'ın kaybedilmesi ve ölümüyle ilgili koşulların belirlenmesi için yeterli ve etkin bir soruşturma yürütülmediğini tespit ederek Türkiye hakkında ihlal kararı verdi ancak iç hukukta dosya kovuşturma aşamasına bile gelemedi.

KAÇ YIL GEÇERSE GEÇSİN: 991.haftamızda bir kez daha hatırlatıyoruz: AİHM içtihatlarına göre gözaltında kaybetmelerde, bedenin bulunması kaybedilen kişinin akıbetinin sadece bir yönünü aydınlatır. Devletin kaybetmenin ve ölümün nasıl gerçekleştiğini açıklama, suçun faillerini belirleyerek cezalandırma yükümlülüğü ise devam eder. 991. haftamızda bir kez daha Savcılık makamını ve Adalet Bakanlığını 29 yıldır sürüncemede bırakılan Hasan Ocak soruşturmasında yasal yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin; Hasan Ocak için, tüm kayıplarımız  için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.