Cumartesi Anneleri: İsmail Şahin’e ne oldu?
Cumartesi Anneleri/İnsanları, 930'uncu hafta açıklamalarında İsmail Şahin için adalet istedi: "Etkin bir soruşturma başlatılmasını, ortaya çıkan maddi hakikatin paylaşılmasını talep ediyoruz"
DUVAR - Cumartesi Anneleri/ İnsanları, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması için her hafta düzenledikleri eylemin 930'uncusunu online yaptı. 18 Ocak 1996 günü mesai saatlerinde ortadan kaybolan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Beyoğlu Belediyesi çalışanı ve DİSK Genel İş üyesi İsmail Şahin için etkin soruşturma başlatılmasını istenen açıklamada "Kiraz Şahin ve Halil Şahin’in bıraktığı yerden sormaya devam ediyoruz: İsmail Şahin’e ne oldu?" diye soruldu.
'HER AİLENİN KAYBOLAN YAKINININ AKIBETİNİ BİLMEYE HAKKI VARDIR'
Açıklamanın tamamı şöyle:
"Yaşam hakkı, bütün hak ve özgürlüklerin varlığı için ön koşuldur ve bir hukuk devletinin her koşulda korumak zorunda olduğu temel bir haktır. Yaşam hakkının devlet eli ile ve başkaları tarafından ihlal edilmesinin önlenmesini içerir biçimde devletin pozitif ve negatif yükümlülükleri söz konusudur. Yaşam hakkı ihlali gerçekleştiğinde, devlet olayı tam anlamıyla açıklığa kavuşturmak, sorumluları belirleyip yargılamak ve cezalandırmakla yükümlüdür.
Yaşam hakkı ihlali iddiaları karşısında ihlali çevreleyen tüm koşulları ortaya çıkarmak, ihlalden sorumlu tutulabilecek kişi ve kuruluşları tespit etmek, sorumluları cezalandırmak savcıların ve mahkemelerinin görevidir. Bu görevin layıkıyla yerine getirilmemesi devletin yaşam hakkı ihlalindeki sorumluluğuna işaret eder.
930 haftadır bu topraklardaki yaşam hakkı ihlallerinin son bulması için devletin ilgili organlarını göreve çağırıyoruz.
930 haftadır hak ihlaline maruz kalanların ve bu ihlallere tanıklık eden toplumun, yaşananların tekrarlanmayacağına dair güvenceye hakları olduğunu söylüyoruz.
930. haftamızda, ailesinin tüm girişimleri ilgili kurumlarca karşılıksız bırakılan İsmail Şahin dosyasını kamuoyu ile paylaşıyoruz.
36 yaşındaki iki çocuk babası İsmail Şahin, Beyoğlu Belediyesi'nde işçi olarak çalışıyordu. DİSK Genel İş üyesiydi. 18 Ocak 1996 günü sabah saat 06.30’da görev yaptığı 34 ATZ 59 plakalı temizlik aracında iş başı yaptı.
Her sabah olduğu gibi temizliğe İstiklal Caddesi ile başlayan araç, 11. nokta olan Mimar Sinan Üniversitesi’ne geldiğinde iş arkadaşları İsmail Şahin'in elindeki süpürge ile birlikte ortadan kaybolduğunu söyledi. Şahin Ailesi sürekli ağlayan bu kişilerin çelişkili bilgiler verdiklerini ve konuşmaktan korktuklarını fark etti. Aynı günlerde İsmail’in 4 yaşındaki kızı annesine, babasını televizyonda polislerle gördüğünü söyledi.
Aile Beyoğlu Belediyesi'ne başvurdu. İsmail Şahin'in mesai saatleri içerisinde kaybolduğunu ve bundan işveren olarak sorumlu olduklarını söyleyerek olayı araştırmalarını istedi. Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü'ne kayıp başvurusu yaptı. Savcılığa suç duyurusunda bulunarak İsmail Şahin'in akıbetinin soruşturulmasını istedi.
Eşi Kiraz Şahin ve babası Halil Şahin vefat edinceye kadar İsmail’i aramaya, yasal girişimlerde bulunmaya devam etti. Ancak İsmail’e dair hiçbir bilgiye ulaşamadan aramızdan ayrıldılar.
Özetle, devlet İsmail Şahin dosyasında etkili bir soruşturma yapma, olayda sorumluluğu olanları ortaya çıkarma yükümlülüğünü yerine getirmedi. İsmail Şahin'in başına ne geldiği bugüne kadar öğrenilemedi.
930. haftamızda devleti yönetenlere bir kez daha sesleniyoruz: Devlet yalnız gözaltında kaybedilenlerin değil, ortadan kaybolan kişilerin de akıbetini araştırmak ve açığa çıkartmakla sorumludur. Her ailenin kaybolan yakınının akıbetini bilmeye hakkı vardır.
Kayıp ailelerinin hakikati bilme hakkını teslim etmek için ulusal mevzuatta hakikati bilme hakkını tanıyın.
Kayıp kişilerin ailelerinin etkili soruşturma ve hakikati bilme hakkının yetkililer tarafından sistemli olarak ihlal edilmesini bir suç olarak tanımlayın.
Kayboluşunun 27. yılında bir kez daha İsmail Şahin dosyasında etkin bir soruşturma başlatılmasını, ortaya çıkan maddi hakikatin çocukları ve kamuoyuyla paylaşılmasını talep ediyoruz.
Kaç yıl geçerse geçsin, İsmail Şahin için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 231 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz." (HABER MERKEZİ)