Cumhurbaşkanı uçağındaki gazeteciden iddialara yanıt
Türkiye yazarı Yücel Koç, Cumhurbaşkanlığı uçağında bazı soruların sorulamadığı iddialarına yanıt verdi.
DUVAR - Cumhurbaşkanlığı uçağında bazı soruların engellendiği, bazı yanıtların aktarılmadığı iddialarına uçakta bulunan isimlerden olan Türkiye yazarı Yücel Koç'tan yanıt geldi. Yücel Koç, 'Bitmeyen uçak yalanları' başlıklı yazısında, "Neymiş; bize sorular önceden İletişim Başkanlığı tarafından hazırlanıp veriliyormuş, biz de uçakta sadece bunları sorabiliyormuşuz. Ahlaksızlığa bakın" dedi.
'ŞU KONU HASSAS' DENİLEBİLİR'
Yücel Koç, Emin Çölaşan ve Ertuğrul Özkök gibi isimlere tepki göstererek özetle şunları yazdı: (..) Sorular da önceden hazırlanıyormuş, cevaplar da, biz önümüze konulan soruları sorup kenara çekiliyormuşuz. Böyle bir yalan, iftira nasıl akla gelebilir? Daha önce de yazdım… Sorup da cevap alamadığımız, röportajda yer almayan bir konu yok mu? Elbette var. Bizim her sorumuza ‘devlet sorumluluğundaki kişi’ cevap vermek istemeyebilir, “Şu konu hassas, oraya girmek istemiyoruz” denilebilir. Gazetecinin zorla cevap almak gibi bir görevi yok.
HADİ ÖZIŞIK NİYE GÜLMÜŞ?
Uçağı dilinden düşürmeyen bir başka isim de yine 28 Şubat döneminin gediklilerinden Ertuğrul Özkök.
Uçaktaki lüzumsuz detayları güya biz yazmadığımız (yazamadığımız) için, seyahatte bulunan meslektaşlarımızdan aldığı bilgilerle bu yazıyormuş. Sanırsınız ‘çok önemli’ şeyler yazıyor!
Mesela Hadi Özışık niye gülmüş? Biz niye ciddi duruyormuşuz? Böyle ipe sapa gelmez çıkarımlarla kendince eğleniyor bu gevşek arkadaş. Karın ağrısı başka tabii, aklınca bizi itibarsızlaştıracak. Röportajın yapıldığı toplantı salonunu öyle bir anlatıyor ki, sanırsınız politbüro ofisi. Yıllarca paşaların gazeteciliğini yaptığı için böyle okuması normal karşılanabilir elbet!
'ERDOĞAN O ESPRİYİ YAPTI'
(...) Bir başka detayı daha yazmış büyük büyük yüce gazeteci! Riyad’daki zirvede Esad’la aynı kareye girmesi sorulduğunda “Hayır girmedim” demiş, bunun üzerine gazeteci arkadaşımız Banu El iki parmağıyla ekran büyütme işareti yapıp “Ama kadrajı genişletince Esad da görünüyor” demiş.
Doğru. Evet, Erdoğan “Hayır girmedim” dedi, sonrasında geniş karede en uçlarda Esad’ın da olduğu söylenince “O kadar genişletirseniz kimler girmez ki” esprisini de yaptı... Hatta konu Esad’ın konuşmasını beklemeden salondan ayrılmasına kadar gitti. Nitekim röportajda bunlar da var zaten. Bunların akabinde ben söz alıp, aynı kadraja girme konusunun havada kaldığını düşünerek “Efendim, Esad’ın sizinle aynı kareye girmesi çok da önemli değil olarak mı algılayalım?” sorusunu yönelttim.
Cumhurbaşkanı’mız da “Hayır öyle de demeyelim. Ben Esad’dan hâlâ umutluyum” cümlesini sarf etti ve ertesi gün pek çok gazetenin manşeti bu soru üzerine çıktı."
(ALINTI)