Cumhuriyet’in sanatoryumu nasıl Swiss Otel oldu?
Erdoğan kendisine özel yapılan helikopter pistine inip, Uludağ Milli Parkı içine kurulan Swiss Otel’i açacak. Bir milli parkta otel kurmaya izin var mı PEKİ? İşte hikayesi 50 yıl öncesinden başlayan bir Cumhuriyet mülkü yağması daha. Bakın AKP, verem hastalarına ait bir imtiyazı Fransız turizm tekeline nasıl tahsis etti.
Duvar’da önceki gün Pelin Akdemir’in önemli bir haberi yayınlandı. Uludağ Milli Parkı içindeki Swiss Otel’in açılışını yapacak olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için bir helikopter pisti inşa edildiği duyuruluyordu. 1’inci derece SİT alanı olan Kirazlıyayla’da, halkın kullanımına açık piknik alanına inşa edilen piste tepki büyüktü. Haberin detaylarını şuradan okuyabilirsiniz.
İlk bakışta yine bir Erdoğan şatafatı daha. Ama asla yan yana gelmemesi gereken şu üç unsur, bundan çok daha fazlasını anlatıyor bize: Milli park, helikopter pisti, otel… Bunlar bir yerlerde buluşuyorlarsa eğer, orada mutlaka bir usulsüzlük, kamusal servetin yağmalanması, bir sermayedarın çıkarının korunması vardır.
Uludağ’da açılan Swiss Otel de tam böyle işte. Erdoğan rejiminin karakterini bir kez daha ele veren, yıllara yayılmış bir Cumhuriyet mülkü yağmasının tamamlanmasının hikayesidir bu. Cumhuriyet’in kültürel kimliğini de hedef alan bir yağma üstelik.
Cumhuriyet rejimi ilan edildikten sonra önceliklerden birisi, salgın hastalıklarla mücadeleydi. 1924 yılında Atatürk’ün talimatıyla ilk inşa edilen kurumlar İstanbul’daki Heybeliada Sanatoryumu ve Başkent’te tüberkülozla mücadele için açılan Keçiören Sanatoryumu’ydu. Uludağ’da ormanlık alana inşa edilen Kirazlıyayla Sanatoryumu ise 1949 yılında tamamlandı. İlk olarak Milli Eğitim Bakanlığı tarafından öğretmenler, aileleri ve eğitim alanına dahil olan vatandaşların kullanımı için bir dinlenme tesisi olarak tasarlanmıştı. Ancak verem hastalığının yaygınlaşması üzerine burası, bulunduğu iklim koşulları ve bölgenin özelliği sebebiyle bir sanatoryuma dönüştürüldü.
Binanın mimarları Anıtkabir’i de tasarlayan Prof. Emin Onat ve Cumhuriyet’in ilk kadın mimarlarından Prof. Leman Cevat Tomsu’ydu. Özellikli bir mimari estetiğe sahipti. Mimarlık yayınlarında kolektif tasarım bilincine sahip, çevresi ile kurduğu uyumla örnek bir eser olarak gösteriliyordu. Yapının tapusunda tasarımdaki fikri ifade eden şu cümleler yazılıydı: Bu bina; şarken, garben, şimalen ve cenuben ormanla kaplı bir alanda tesis edilmiştir.”
Kirazlıyayla Sanatoryumu 1979 yılında, sağlık kuruluşu olarak kullanılmak kaydıyla Uludağ Üniversitesi’ne devredildi. Lakin ülkede kamusal ne varsa piyasaya açan, özel çıkarı gözeten bir ekonomi politikasını hakim kılan Özal iktidarıyla beraber, sanatoryumun işlevi de buna uygun bir dönüşüme uğramaya başladı. 1983-1994 arası üniversiteye bağlı konaklama tesisi olarak kullanıldı. 2000 yılında kullanıma kapatıldı, Tarım ve Orman Bakanlığı’na devredildi. Bundan sonrası tam bir AKP klasiği.
2015 yılında tesisi Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) kiraladı. Oda yapıyı mimari özelliklerini tahrip ederek restore etti ve patronlar için Uludağ Yaşam Boyu Eğitim Merkezi gibi gösterişli bir adla kullanmaya başladı. Yani bir tür eğitim tesisi statüsü kazandırıldı. Üstelik yapılaşma yüzde 150’den fazla arttı. 2018 yılında AA, Cumhuriyet’in önemli bir mirasının yeniden kullanıma açıldığını anlatan bir haber yayınladı. Bakanların, Bursalı patronların katıldığı açılış töreninde tesisin AKP sayesinde restore edilerek kente kazandırılmasından övgüyle bahsediliyordu. Sonra ne oldu peki?
BTSO burasının oldukça maliyetli olduğuna, odanın işletmeye devam edebilmesinin mümkün olmadığına karar verdi. Ve Swiss Otel’e kiraladı. 4 bin metrekare olan sanatoryum alanı kiralandıktan sonra aniden 10 bin metrekareye çıkarıldı. Otele uygun değişiklikler yüzünden mimari özellikleri bütünüyle silindi. Böylece uluslararası bir turizm tekeli, asla otel kurulamayacak bir bölgeye yerleşti. AKP iktidarı ve Bursalı patronların çabasıyla, Cumhuriyet’in verem hastalarına tanıdığı bir ayrıcalık özel çıkarların tekeline alınmış oldu.
Şimdi Erdoğan, bir Cumhuriyet mülkünü daha gasp edip sermayenin kullanımına sunmanın şerefine helikopteriyle oraya inecek, kırmızı kurdeleyi keserken, AKP’nin nasıl büyük hizmetlerde bulunduğundan, yerli ve milli bir atılım yaptıklarından bahsedecek. Bütün bunlar, Cumhuriyet bayrağının indirilip Fransız Accor Grup’un bayrağının çekildiği bir tören alanında gerçekleşecek.
Tıpkı Kapadokya’daki gibi 26 Ocak 2023’te Uludağ için ‘Alan Başkanlığı’nın niye kurulduğunu, 15 Temmuz 2023’te niçin 2 bin hektar alanın Uludağ Milli Parkı’ndan koparılıp buraya devredildiğini şimdi daha iyi anlıyoruz. Hiçbir şeyi tesadüfen, aniden akıllarına geldikleri için yapmıyorlar. Her yasayı, yasalardaki her kelimeyi boşuna değiştirmiyorlar. Cumhuriyet mülkü paylaşımını adım adım, planlı programlı, sabırla hayata geçiriyorlar.
Not: Sanatoryumla ilgili bilgiler ve fotoğraflar mimarlık gazetesi Arkitek’ten alınmıştır.
Bir ihanet belgesi: Cengiz 1 milyon ağacı kimin için kesiyor? 04 Kasım 2024
Süper izin, süper soygun: 20 yıl alım garantisi veriliyor 29 Ekim 2024
Limak-İC Holding’ten skandal mektup: Para ve zeytinlikleri istediler! 22 Ekim 2024
Peker işaret etti: Türkiye’de de Los Zetas’lar mı doğuyor? 17 Ekim 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI