D. Deschamps’ın büyük kumarı
D. Deschamps üç maçta da sonuç veren taktiğinden vazgeçince elendi. Yani kumar oynadı ve kaybetti.
Maçın ilk düdüğüyle, Kimpembe, Kante, Rabiot, Griezmann ve Mbappe’yi aynı kanatta ve top korner köşesine taşınınca neredeyse topluca o pozisyonların içinde görünce doğrusu Deschamps’ın yepyeni bir taktik versiyon denediğine kanaat getirdim. Üçlü savunma ile oynayan bir takımın, tek kanada beş oyuncu göndermesi çok büyük cesaret örneğiydi. İçimi tuhaf bir heyecan dalgası sardı; çünkü Almanya, Portekiz ve Macaristan maçlarında, Deschamps’ın taktik dehasına tanık olmuş ve aslında turnuvanın favorilerinden biri olarak görmediğim Fransa’yı bu üç maçlık pratikten sonra, Finalin ilk takımı olarak kendi kendime ilan etmiştim. Kamuoyuna açık bir platformda turnuva öncesi, finali İngiltere ve İspanya oynar dememe rağmen, o müthiş üç maçlık performanstan sonra fikir değiştirmiştim. Çağdaş futbolun özellikle üçüncü bölgede çok ciddi sorunları var ve Deschamps’ın önermelerini çözüm olarak kabul etmeye yatkındım.
Aslında bir kanatta beş oyuncu istif etmek bana pek mantıklı gelmese bile, içten içe Deschamps’ın haklı çıkmasını ve bu taktikle futbolun önünü açmasını istiyordum. Ama kısa süre sonra İsviçre’nin golü gelince, bu taktik yaklaşıma başka bir gözle bakmaya başladım. Deschamps, sözünü ettiğim taktik için neleri feda ediyor ve bu hangi açmazlara yol açıyordu. Kısa süre sonra, İsviçre Fransız orta sahasını çok kolay aşmaya başlayınca hayretle gördüm ki, Fransız üçlü savunmasının önü açık.
Normalde orta dörtlüden ikisi mutlaka top rakibe geçince üçlünün önünde defansın göbeğini kapatırdı. Almanya, Portekiz maçlarında Özellikle Rabiot ve Kante bu görevi başarıyla yapıyordu. Bu maçta Pogba ve Pavard sağ kanada yakın pozisyon alınca, deyim uygunsa ikinci bölgeden birinci bölgeye kadar Fransa savunması göbekten gedikler veriyordu. Deschamp takımı karpuz gibi ikiye ayırarak iki koridorda görevlendirmişti.
İsviçre golü attıktan sonra da bu durum böyle devam etti. İlk yarı bitinceye kadar Deschamps taktiğinde ısrar etti. Aslında bu, İsviçre’yi bir başka anlamda küçümsemenin, diyetiydi. İsviçre bu zaaftan çok iyi yararlandı ve maçın ilk yarısını önde kapattı.
Deschamps ikinci yarıya bu taktikten vazgeçerek başladı. Grizemann’i sağ tarafa attı, Kante’yi merkeze çekti ve Pogba ile Benzema arasındaki mesafeyi kısalttı. Nitekim bu taktik değişiklik, hemen sonuç verdi. Benzema üst üste iki güzel gol attı. Arkasından Pogba’nın şiirsel golü gelince, Fransızlar maçı kopardıklarını sandılar. Ama yanıldılar, ilk yarıda İsviçre’ye göbekten saldırmanın iyi fikir olduğunu aşılamışlardı bir kere. İsviçre bu ısrarını sürdürdü ve maçı 3-3 e getirdi.
Oysa eğer Deschamps İsviçre’yi küçümsemeyip ezberine aldığı taktikle oynasaydı, bu sonuç ortaya çıkmazdı. Yanlış taktik İsviçre’ye gönüllü savunma yaptırıyordu. Kalabalık İsviçre savunması çok dengeli duruyordu ve Fransızlar ihtiyaç duydukları geniş alan ve zamanı bulamıyorlardı.
Almanya, Portekiz maçlarında Fransa üçlü savunmanın önünü kapatıp beş saniye içinde savunma duvarını yedi kişiye çıkarıyordu. İleride daha geniş alan üretmek için Benzema ve Mbappe ikinci bölgeye gelip oyuna katılıyordu. Bu taktik rakipleri çok zorluyordu. Rakip ya bu ikiliyi takip edip arkada geniş alan bırakmak zorunda kalıyordu ya da birinci bölge ile ikinci bölge arasında geniş boşluklar kalıyordu. Bence bu müthiş bir taktiksel düşünceydi ve üç maçta da sonuç vermişti. D. Deschamps kendi taktiğinden vazgeçince elendi. Yani D. Deschamps kumar oynadı ve kaybetti.