Dardanel işçisi: İnsanca koşullarda çalışmak istiyoruz

Dardanel’deki çalışma koşullarının kötülüğünü sosyal medyadan duyuran kadın işçi, fabrikadaki sistemi “emeğin en ilkel sömürüsü” olarak tarif ediyor.

Dardanel'in Çanakkale'deki fabrikasından
Google Haberlere Abone ol

Seçkin Sağlam

ÇANAKKALE - Sosyal medyada yayınladığı mektup aracılığı ile sesini duyuran, Dardanel’in kadın işçisi ile fabrikada yaşadıklarını, çalışma şartlarını, taleplerini konuştuk.

Hâlâ fabrikada çalıştığı için adını vermek istemeyen işçi, sosyal medyadaki mektuba gösterilen ilgiden memnun olduğunu belirtiyor. Ancak fabrikadaki sistemi tarif ederken "emeğin en ilkel sömürüsü” ifadesini kullanıyor.

‘GÖRDÜĞÜMÜZ MUAMELE ÇOK AŞAĞILAYICI’

İşçi, pandemi bahanesiyle kaldırılan ve kısıtlanan mola haklarını geri istiyor. “Kafamıza kalemle dürtülerek ‘hadi’ denmesin. İnsanlık koşullarından uzak bir ortamda çalışmak zorunda kalmayalım” diyor.

Soyunma odalarını ve kadın tuvaletlerini gören kameralara değinen işçi, “Gördüğümüz muamele çok aşağılayıcı. Soyunma odalarına, tuvaletlere kameranın varlığı altında girmek ne demek bunu biliyor musunuz?” diye soruyor.

Dardanel işçisinin anlattıkları “fabrika içi bir sistem”e işaret ediyor. İşçi, daha fabrika servisine binilmesiyle başlayan ve eve dönüşe kadar geçen, bir tam günün yarısını kapsayan bu sistemi, “uzun yıllar boyunca kurulmuş, kurumsallaşmış sistem” olarak tanımlıyor.

İşçi, “Bu kurumsallaşma, işçilerin daha çok çalışmasını, en asgari bedelle, çok daha fazla üretmesini sağlıyor. İşçilerin haklarından ve özgürlüklerinden ne kadar çok kısıtlanırsa, onlar ne kadar baskı altında tutulursa, o kadar çok kazanacaklarını biliyorlar” diye konuştu.

‘ÖRGÜTSÜZ OLDUĞUMUZ İÇİN GÜÇSÜZÜZ’

Fabrikadaki bu çalışma sisteminde sadece Kürtlerin, Romanların ve Suriyeli gibi mültecilerin çalıştırılmasının ise rastlantı olmadığını ifade eden işçi, şunları söyledi:

“Bu sistemde işçiye sigorta yapılmıyor. Bu sistemde işçinin hiçbir hakkı yok. Diyorlar ki, ‘biz burada bütün milletlerden insanlar çalışıyoruz, burada din, dil, ırk ayrımı yok.’ Peki o zaman, fabrikanın en güvencesiz işçileri neden Kürtlerden, Romanlardan ve mültecilerden oluşuyor?”

Bu kesimlerin hak arama mücadelesine girmeyeceğinin, kıdem tazminatı gibi taleplerde bulunmayacağının düşünüldüğünü belirten işçi “Bu kesimlerin çok kolay bir biçimde işten ayrılacağı, atılacağı düşünülüyor. Örgütlenmeyi zorlaştırmak adına işçi sirkülasyonu sağlıyorlar. Bir işçi maksimum dört ay çalışıyor. İşçiler olarak güçsüzüz, evet ama örgütsüz olduğumuz için güçsüzüz. Bu anlamda, patronlar için bir tehdit oluşturmuyoruz” diyor.  

‘İŞÇİLERİN BİRBİRİ İLE KONUŞMASI YASAK’

“Fabrikanın içinde işçilerin birbiri ile konuşması yasak” diyen işçi, insanca koşullarda çalışmadıklarını vurguluyor:

“Pandemi nedeni ile dikkat edilmesi gereken sosyal mesafeye çalışma esnasında dikkat edilmiyor. Yanındakine bir şey söylediğiniz zaman, başımıza gelip, ‘makine’ diye bağırıyorlar. Yani sadece makine sesini duyacaklarmış. Sürekli azarlamalarla, tehditlerle çalışıyoruz. ‘Tuvalete gitmeyin, su içmeyin, konuşmayın’ en sık duyduğumuz şeyler.”

SENDİKALARA ELEŞTİRİ: SENDİKALARI BÜROKRATLAR OLARAK GÖRÜYORUZ

İşçi mücadelesinin en önemli araçlarından biri olan sendika konusunda da bazı eleştirileri var. Sendikanın önemini bildiklerini, Dardenel’e bugüne kadar sendika girmediğini, işçilerin bu şartlar altında sendikalaşmasının zor olduğunu dile getiriyor.

Kendi aralarında sendikaları eleştirdiklerini de ifade eden işçi, “20 bin lira, 10 bin lira maaş alacaksınız, sonra ben 2 bin 800 lira karşılığında, kölelik koşullarında çalışırken, benimle aynı sınıftan olduğunuzu iddia edeceksiniz. Sendikaların bizi temsil etme hakları olduğunu düşünmüyorum. Bütün sendikalarda erkek egemen bir anlayış var. 1300 işçinin bin tanesi kadınken, bir erkeğin bizi temsil etmesini istemiyoruz. Sendika olarak sadece ücret ve izin konusunda haklarımızı savunması gerektiğini düşünmüyoruz. Kadınlar olarak da bizim sorunlarımız var. Biz sendikaları bürokratlar olarak görüyoruz” diyor.

‘İŞ GÜVENLİĞİ SINAVINDA KOPYA VERDİLER’

Sosyal medyada bazı ürünlerden eldiven parçaları çıktığı iddialarına da hatırlatan işçi şunları söylüyor: “Ürünlerin içinden eldiven parçası çıktığı söylenip, paylaşılıyor internette. Tabi ki çıkar. Bize eldiven verilmiyor ki. Parçalanmış eldivenlerle çalışıyoruz. Bu işçilerin pasaklılığından kaynaklanmıyor, o eldivene ulaşamamasından kaynaklanıyor.”

İş güvenliği ve hijyen eğitimi aldıklarına ilişkin iddialara ise “İşe başlarken iş güvenliği ve hijyen eğitiminden geçiyoruz. İş güvenliği uzmanının dediği sadece ‘Ne kadar dikkat ederseniz, o kadar güvendesiniz.’ Aldığımız tüm iş güvenliği eğitimi, bu. Bütün soruların cevaplarını verip, iş güvenliği sınavı yapıyorlar işçileri. Hijyen eğitimi de aynı şekilde” diyerek dert yanıyor.