Darwin'in dünyayı sarsan yolculuğu

Charles Darwin'in 'Majestelerinin Gemisi Beagle Günlüğü (1831-1836)' kitabı, Ömer Bozkurt çevirisiyle Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlandı.

Google Haberlere Abone ol

Charles Darwin evrim teorisiyle sadece kendi alanında değil, felsefeden pozitif bilimlere, dinden gündelik hayata kadar pek çok konuda ciddi tartışmalar yaratan bir bilim insanıdır. Bu yüzden kimilerine göre şeytan, kimilerine göre eşine az rastlanır bir beyin olarak kabul edilir.

Peki, kendi halinde bir doğabilimci olan Darwin, dünyayı bu denli sarsmayı nasıl başarmıştır?

12 Şubat 1809’da Birleşik Krallık’ta doğan Darwin, varlıklı bir aileye mensuptur. Pek çok yaşıtına nazaran eğitim konusunda şanslıdır. Yatılı okuldan mezun olduktan sonra bir süre babasının yanında doktor asistanlığı yapar. Doktorluk dededen kalma bir meslek olduğu için liseden sonra Edinburgh Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne gönderilir. Ancak Darwin’in tıbba pek merakı yoktur. Öyle ki derslere bile doğru düzgün katılmaz. Doğa tarihiyle, jeolojiyle ilgilenmeye de bu sıralar başlar.

Babası bu durumu fark edince Darwin’i Tıp Fakültesi’nden alıp Cambridge Üniversitesi’ne bağlı bir din okuluna verir. Oğlunun bir din adamı olmasını ister. Ne var ki Darwin kafayı doğaya takmıştır bir kere. Lamarck’ın evrim teorisiyle hepten artan merakı onu pek çok şeyi araştırmaya iter. Böcekler de bunlardan biridir. Onu botanik profesörü John Stevens Henslow ile tanıştıran şey de bu olur. Darwin bir öğretmen ve bir arkadaş olarak Henslow’dan çok etkilenir ve onun derslerini almaya başlar. Bu dostluk onun hayatını tamamen değiştirecektir.

İNTİHARDAN KORKAN BİR KAPTAN

1805’teki Trafalgar Deniz Savaşı’yla beraber Birleşik Krallık denizlerde büyük bir hâkimiyet kurar. Güney ve Orta Amerika devletleri birer birer bağımsızlıklarını ilan ettiği yıllarda onları tanır ve deniz ticaretini daha çok yere ve daha güvenli şekilde gerçekleştirebilmek için haritalandırmaya ihtiyaç duyar. Bununla ilgili özel görevli birçok gemiyi sefere çıkartır.

Bu gemilerden biri de Beagle’dır. Beagle ilk seferini (1826-1830) gerçekleştirdikten sonra ülkesine geri döner ve ikinci sefer için hazırlıklara başlar. Geminin yeni kaptanı FitzRoy, çıkılan seferlerin ne denli uzun ve bunaltıcı olduğunu bildiği için buna bir çare bulmaya çalışır.

O yıllarda denize açılan gemilerde astronom, doğabilimci, fizikçi, meteoroloji uzmanı, hatta ressam gibi kimseler de resmî görevli olarak yer almaktadır. Beagle’da da McCormick adında cerrahlık da yapan bir doğabilimci vardır. Ancak Kaptan FitzRoy gemi içi hiyerarşiyi korumak adına -eh biraz da âdet olduğu üzere- diğer kaptanlar gibi mürettebattan ayrı bir yerde vakit geçirmek zorunda olduğunu bilmektedir. Beagle’ın ilk seferinin üçüncü yılında ruhsal çöküntü nedeniyle intihar eden kaptanın hikâyesini de duyduğu için yanına doğabilimci bir genç aramaya karar verir. Dediğimiz gibi, aslında gemide bu görevi yürütecek biri vardır, FitzRoy daha çok kendine bir yoldaş aramaktadır.

FitzRoy, Amirallik Dairesi’ne onaylattığı teklifinin ardından birkaç yere haber salar. Ne var ki pek istediği gibi birini bulamaz. Bu tekliflerden biri de botanik profesörü John Stevens Henslow’a gider. Henslow teklifi reddeder reddetmesine, ama onlara birini önerebileceğini söyler. O kişi Darwin’dir.

Darwin o vakte kadar bir kere -o da kısa süreliğine- Paris’e gitmek dışında Birleşik Krallık’ın dışına hiç çıkmamış bir gençtir. (Beagle seferinden sonra da bir daha çıkmaz zaten.) Henslow yazdığı mektupta “Bunu ‘kemale ermiş’ bir doğabilimci olduğunuzu düşündüğüm için değil fakat doğa tarihi alanında önemli olabilecek her şeyi derlemeye ve not etmeye ileri derecede yeterli olduğunuzu düşündüğüm için yaptım,” der.

Darwin de hocasından aldığı destekle görevi kabul eder.

BİNBİR ZORLUK ALTINDA YAPILAN ARAŞTIRMA

Kalacak yer ve yemeği dışındaki bütün masrafları kendine ait olan Darwin, 1831’de Beagle’ın ikinci seferine böylece katılır. Beagle görece küçük bir gemi olsa da içinde yaklaşık 70 kişi bulunur. Ancak Darwin çoğunlukla Kaptan FitzRoy ile beraber vakit geçirmektedir. Bu durum da tahmin edileceği üzere Darwin’e pek çok konuda kolaylık sağlar.

Darwin gerek sefer esnasında denizden aldığı örneklerde gerek karadaki araştırmalarında çok şanslıdır. Mürettebattan ona sürekli yardımcı olan birileri vardır. Onu kıyıya getirip götüren filikalar, kendisine tahsis edilen atlar, ziyaret ettiği yerlerde işini kolaylaştıracak tavsiye mektupları ve daha neler neler… Bunların yanında Darwin deniz yolculuğuna pek ayak uyduramaz. Sürekli midesi bulanır, yeri gelir bir ayı bulan hastalık dönemleri geçirir. Bu gibi durumlarda bile gemi onu bekler, bazı bazı da onu almak için rotasını değiştirir. Dönem şartları göz önünde alındığında bu ayrıcalığın en önemli sebebinin Darwin’in Kaptan FitzRoy’la olan ahbaplığı olduğu düşünülür.

Majestelerinin Gemisi Beagle Günlüğü (1831-1836), Charles Darwin, Çevirmen: Ömer Bozkurt, 584 syf., Yapı Kredi Yayınları, 2022.

Darwin deniz yolculuğunda her ne kadar zayıf düşse de karadaki araştırmaları esnasında son derece dirençlidir. At üstünde, bazen yaya şekilde çok uzun mesafeler kat eder. Sürekli örnek toplayıp bunları raporlar. Bazen de karşılaştığı eşsiz manzaralara dalar gider ve şöyle yazar: “Volkanik kayaçların üzerlerinden, bilinmedik kuşların şarkılarını dinleyerek, benim için yepyeni böceklerin, daha da yeni çiçeklerin çevresinde uçuşmalarını izleyerek kıyıya yürüdüm. Olağanüstü bir gün yaşadım, bu sanki bir körün görmeye başlaması gibiydi.”

Ancak araştırmaları ve romantik gözlemlerinin yanı sıra genç Darwin dünyaya 19. yüzyıl İngiliz emperyalizmi gözlükleriyle bakar. Yolculuk yaptığı bazı ülke halklarına yönelik aşağılayıcı birtakım ifadelerde bulunur. Tabii her zaman bu fikirde değildir. Zaman zaman tam tersi şekilde İngilizleri yerip onları över.

BİN 741 GÜNLÜK SEFER

Yaşlılık yıllarında yazdığı biyografisinde, “Beagle’ın seferi, hayatımın en önemli olayıdır ve bütün meslek yaşamımı belirlemiştir” diye yazan Darwin, yolculuğu esnasında tuttuğu günlüğü 20x25 boyutlarındaki kâğıtlara mürekkeple yazar. Karadaki yolculuklarındaysa yanında sürekli not defteri bulundurur. (Bu not defterlerinden 24 tanesi günümüze ulaşmıştır.)

Günlüğün ilk aylarında -yolculuk heyecanından olacak- önemli olsun olmasın her güne dair bir şeyler yazar. Daha sonra bu alışkanlığından vazgeçer ve sadece önemli gördüğü şeyleri yazmaya başlar.

Sanılanın aksine günlüğü, çılgın bir bilim insanının anlaşılmaz teknik tabirlerden ibaret fikirlerini yansıtmaz. Darwin her şeyden önce bir gezgindir. Günlüklerinde daha çok yolculuk esnasında yaşadıklarından bahseder. Maruz kaldığı zorlukları, bunlarla nasıl mücadele ettiğini anlatır. En önemli kısımlarından biri de karşılaştığı insanların yaşamlarına dair yazdığı anekdotlardır. Hal böyle olunca günlüklerin dili de oldukça anlaşılırdır.

1831’de başlayan yolculuk 1836’da son bulur. Toplamda bin 741 gün sürer. Bunun üçte ikisini gemide (bin 145 gün), üçte birini (586 gün) karada geçirir.

EVRİM TEORİSİNİN İLK TEMELLERİ

Darwin bütün eserlerini yaşadığı yıllarda yayımlamıştır. Bunun iki istisnası vardır. Biri biyografisi, diğeri de işte bu günlüklerdir.

Günlük, ilk kez Darwin’in torunu Nora Barlow tarafından 1933 yılında yayımlanır. Bir başka oğuldan olma torunu Richard Darwin Keynes ise günlüğün ikinci baskısını 1988 yılında yayımlar. İlk baskıya göre bu biraz daha ayrıntılandırılmış bir edisyona sahiptir. Zira Keynes, dedesinin karada taşıdığı not defterlerindeki kimi yerleri de günlüğü zenginleştirmek üzere kullanmıştır. Her iki edisyon da Darwin’in çıkarmaya karar vererek üstünü çizdiği cümleleri korumuş, üstü çizili şekilde bırakmıştır. Bu da bize Darwin’in günlük üzerine çalıştığını gösterir.

Beagle seferi ve bu günlükler şu an bildiğimiz evrim teorisinin ilk adımlarının atılmasına sebep olur. Dünyayı sarsan bu teorinin ortaya çıkmasının bir kaptanın intihar korkusu -yalnızlık mı demeli- olduğunu düşünmek çok tuhaf değil mi?

Gerçi Kaptan FitzRoy, seferin ardından Darwin’in evrim teorisini ortaya atarak kutsal kitaba, Tanrı’ya karşı -dolaylı olarak- birtakım söylemlerde bulunduğunu öğrendiğinde çok kızar. Bizzat kendi kaleme aldığı sefer günlüğü 'Narrative II’de Darwin’in çalışmalarından ve kişiliğinden övgüyle bahsettiği halde yine de kızar. Darwin’se Kaptan FitzRoy'u her seferinde sevgi ve minnetle anar.

Darwin’in beş yıllık bu büyük yolculukta neler yaşadığını merak edenler 'Majestelerinin Gemisi Beagle Günlüğü 1831-1836' adlı kitabı mutlaka okusunlar. YKY etiketiyle geçtiğimiz günlerde raflara giren kitap Ömer Bozkurt tarafından çevrilmiştir. Tercih edilen edisyonsa Keynes’e aittir.