Davutoğlu: Çözüm süreci Erdoğan'ın iki emanetinden biriydi
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, 6-8 Ekim 2014 Kobane eylemlerinden sonra çözüm süreci kapsamında Dolmabahçe görüşmelerinin yapılmasıyla ilgili, "Bu Erdoğan’ın bize devretmiş olduğu ve bir emanet olarak gördüğü bir süreçti. Bugün ise 6 yıl bekletilerek bazı dosyaların açılması salt terörle mücadele çerçevesinde ele alınamaz” dedi.
DUVAR - Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Azerbaycan Büyükelçiliği'ne yaptığı destek ziyareti sırasında gazetecilerin çözüm süreci ve HDP'li siyasetçilerin gözaltına alınmasına yönelik açıklamalarda bulundu.
Davutoğlu, Kobane eylemlerinin yapıldığı 6-8 Ekim tarihinden sonra çözüm süreci kapsamında Dolmabahçe görüşmelerinin yapıldığının hatırlatılması üzerine, bu sürecin mimarının Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu söyledi. Ahmet Davutoğlu şunları söyledi:
'SALT TERÖRLE MÜCADELE ÇERÇEVESİNDE ELE ALINAMAZ'
“Cumhurbaşkanı, Genel Başkanlığı, Başbakanlığı bana devrederken, o zaman bana iki emanetinden biri olarak çözüm sürecini sürdürme sorumluluğunu zikretti. Bu Erdoğan’ın bize devretmiş olduğu ve bir emanet olarak gördüğü bir süreçti. Diğer taraftan da kamu düzenini bozmak isteyen teröristlere karşı mücadele vardı. Şu unutulmasın, demokratik hukuk devleti kuralları içinde kamu düzenini bozan herkesle mücadele edilmiştir. Ve terörle mücadele talimatı da 23 Temmuz 2015’te tarafımdan terör örgütünün eylemleri kamu düzenini bozduğu için, polisimize askerimize yönelik saldırlar söz konusu olduğu için (verilmiştir). Hiç tereddüt edilmeden adımlar atılmıştır. Yürütülen bütün süreçler şeffaftır. Kamu düzenini bozan her türlü eyleme karşı gerekli tedbir alınır. Kamu düzenini bozan her türlü eylemlere karşı hareket edilirken hukuk devleti içinde hareket edilir ve hukuk hiçbir şekilde şu veya bu siyasi çıkar için araçsallaştırılamaz. Bugün ise 6 yıl bekletilerek bazı dosyaların açılması salt terörle mücadele çerçevesinde ele alınamaz.”
'ÖCALAN'IN MESAJINI OKUTANLAR DA SORUŞTURULSUN'
“6-7 Ekim olaylarında Kobani’deki gelişmeler bahane edilerek Türkiye’de kamu düzenini bozmaya dönük çok ciddi bir terör faaliyeti olmuştur. O dönemde başbakan olarak açık ve net bir tutum sergiledim. Türkiye’de siyaset yapan herkesin her türlü terör ve şiddet eylemine karşı açık ve net bir tutum takınması gerekir. Bir aylık bir başbakan olarak karşı karşıya kaldığımız kamu düzeni zaafını gidermek için de nasıl yoğun bir mücadele verdiğimi herkes bilir. Burada son gelişmelerle ilgili ise, bu konunun 6 yıl içinde yeterince soruşturulması için imkan varken yapılmayıp Türkiye’de tam da bir siyasi gündem değişiminin gerektiği bir şartta ve siyasiler, seçilmiş belediye başkanlarına dönük bir operasyon yapılıyorsa bu konuda da tutumumuz açıktır. Kim geçmişte veya bugün terör eylemine bulaşmışsa, teşvik etmişse mutlaka hukuki sürece tabi tutulmalıdır. Ancak eğer hukuki süreç işletilecekse, bu hukuki süreç sadece seçilmiş belediye başkanlarına siyasilere karşı değil, geçen sene yerel seçimler esnasında sırf seçim desteğini kazanmak için kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan’ı devletin televizyonlarına çıkaranlardan da aynı şekilde soruşturma yapılmalıdır. Aynı şekilde İmralı’dan yetkisi olmayan bir akademisyenin çıkardığı mektup hakkında da soruşturma yapılmalı. Türkiye’de terörle mücadelede siyasiler net tavır takınmalı, ama hukuki süreçlerde de kriterler herkes için baz alınmalıdır. Çok açık suç olan TRT’ye kırmızı bültenle aranan bir teröristin çıkarılması konusunda ise, hiçbir hukuki süreç işletmemek iyi niyetle izah edilemez.”
'AZERBAYCAN'A DESTEK ARTTIRILMALI'
“Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne kavuşması, Türkiye’de ki her siyasi için vazgeçilmez bir husustur. İlkesel olarak tutumumuz açıktır. Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü sağlanana kadar bölgede kalıcı bir barış tesis etmek mümkün değildir. Şu anda Dağlık Karabağ Azerbaycan toprağıdır ve son otuz yıldır etrafındaki reyonlarda bir ateşkes söz konusudur. Bu ateşkes her zaman kırılgan olmuştur. Kalıcı bir barış temin edilene kadar da bu kırılganlık sürecek. Son dönemde, son günlerde yaşananlar da bunun bir sonucudur. Azerbaycan’a verilen destek arttırılmalı ve Azerbaycan hiçbir zaman hiçbir şartta yalnız bırakılmamalıdır. Bu çerçeve de şu adımların atılmasının faydalı olacağına inanıyorum. Azerbaycan’ın caydırıcı gücünü arttırmak ve Azerbaycan’ın alandaki hakimiyetini tahkim etmek üzere her türlü destek verilmelidir. Alanda asker olarak sağlanan kazanımlar, diplomatik olarak yeterli bilgilendirme yapılmadığı zaman kaybedilebiliyor. Bu açıdan Türk büyükelçileri bulundukları her yerde bu konuda Azerbaycan büyükelçisi olmasa dahi bir Azerbaycan büyükelçisi gibi bilgilendirme de bulunmalıdırlar. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki çatışma Kafkasya’da yürüyen ve Azerbaycan’ın haklı davasıdır." (ANKA)