Davutoğlu'ndan uzay yorumu: Sovyet dönemini hatırlatıyor

Gelecek Partisi, siyasi ahlak reformu olarak nitelendirdiği ’Temiz Siyaset Belgesi’ni açıkladı. İsraf, rüşvet ve yolsuzluğa ilişkin konuların ele alındığı belgenin tanıtım toplantısına 8 siyasi partinin temsilcisi katıldı. Temiz Siyaset Belgesi 6 başlıkta anlatılırken Davutoğlu yaptığı konuşmada, "Bir gün uzayda da etkili bir konuma geleceğiz ama akşam pazar artıklarını toplayan yoksulların halini görmeden bunu söylemek tipik Sovyet dönemini hatırlatıyor” dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, 2020 Kasım ayında açıkladığı "güçlendirilmiş parlamenter sistem" önerisinin ardından bu kez de partisinin siyasi ahlak reformu olarak nitelendirdiği ’Temiz Siyaset Belgesi’ni açıklayacak.

Bir süredir kamuoyunun ve siyasetin gündemine taşıdığı temiz siyaset söylemlerini partisinin çalışma programıyla belgelendiren Davutoğlu, Bilkent Otel’de düzenlenen tanıtım toplantısıyla son halini alan belgenin ayrıntılarını paylaşacak.

Kamu maliyesi ve para politikası, kamu kaynaklarının kullanımı, haksız kaynak transferi, siyasetin meşru finansmanı, kamu istihdamı ahlakı ile denetim ve hesap verilebilirlik başlıklarının öne çıktığı belgede israf, rüşvet ve yolsuzluğa ilişkin konular ele alınıyor.

8 SİYASİ PARTİNİN TEMSİLCİSİ KATILDI

Gelecek Partisi tarafından düzenlenen tanıtım toplantısına; CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, İYİ Parti Grup Başkanvekili İsmail Tatlıoğlu, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcıları Sabri Tekir, Atik Akdağ, Birol Aydın’ın yanı sıra, DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Nazlı Seda Vural, HDP’den Ali Özkan, Anavatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Semih Narlı, DSP Genel Başkan Yardımcısı Ejder Onursal, Demokrat Parti Genel İdare Kurulu Üyesi Cahit Karakuş katıldı. 

“OTORİTERLEŞME SİSTEMİK BİR NİTELİK KAZANMASINA YOL AÇAR”

Ahmet Davutoğlu, “Temiz Siyaset Belgesi” tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada şöyle dedi: “Otoriterleşme ile desteklenen güç yozlaşması kişisel ve münferit yozlaşmanın sistemik bir nitelik kazanmasına yol açar. Otoriter yolsuzluk düzeninde iktidarı elinde bulunduran siyaset, serveti elinde bulunduran iş dünyası ve bilgiyi şekillendiren sivil toplum arasında şeffaf olmayan ve denetlenemeyen bir ilişkiler ağı ortaya çıkar. Bu ilişkiler ağı içinde siyasi iktidar kendisiyle çıkar ilişkisine girmiş dar bir iş çevresine ekonomi-politik rant düzeni sağlarken, aynı iş çevresi iktidarı elinde bulunduranların siyaset üzerinden zenginleşmesine kaynak sağlar. Her iki tarafın da karşılıklı olarak memnun olduğu bu ilişkiler ağının toplumsal bedelini ise geniş halk kesimleri yoksullaşarak öder. Siyasi iktidarın otoriter eğilimlerinin pekişmesi bilgi üreten medya ve sivil toplum yapılarının özelde iş dünyası genelde toplum ve kamuoyu üzerinde baskı aracı olarak kullanılmasına, serveti elinde bulunduran dar bir çevrenin gücünü pekiştirmesi ise medya ve sivil toplum yapılarının siyaset üzerinde baskı aracı olarak kullanmasına yol açar." 

'SAYIN CUMHURBAŞKANININ İTHAM ETTİĞİ AYŞE BUĞRA HANIM EFENDİ ÖNEMLİ BİR AKADEMİSYENDİR'

Otoriterleşmenin her geçen gün artığını belirten Davutoğlu sözlerine şu şekilde devam etti:
“Yaşanılan tecrübeler göstermiştir ki şahsi ahlak unsuru gerekli olmakla birlikte yeterli değildir. Şahsi ahlak zaruri ama subjektiftir ve insanoğlu melekleşemeyeceği için toplumsal geçerliliği olan bir teminat olarak görülemez. Çöl ikliminde gül ağacı varlığını sürdüremez. Şeffaflığa dayalı kapsayıcı demokratik hukuk düzeninde kamuyu temsil eden siyasi iktidar iş dünyasına hukuk teminatı ve kuralları belli serbest rekabet şartları oluştururken, iş dünyası kamuya vergi, üretim ve istihdam temin eder. Öte yandan siyasi iktidar bilgi üreten medya ve sivil toplum yapılarına anayasal teminat altındaki düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü sağlar; sivil toplum yapıları ise yapıcı ve katılımcı katkı ile ortak kamu kültürünün gelişmesine destek olur. İş dünyası- sivil toplum ilişkileri ise şeffaf sermaye-reklam ilişkileri ve ortak kamu yararı çizgisinde gelişir. Sayın Cumhurbaşkanının itham ettiği Ayşe Buğra hanımefendi önemli bir akademisyendir. Kamunun kaynaklarının nasıl yanlış kullandığı gösteren örneği burada görebiliriz. Bugün de bu tablo ile karşı karşıyayız. Kamu kaynakları çok dar bir iş çevresine aktarılıyor ve haksız kazanç tablosu olarak karşımıza çıkıyor. Otoriterleşme eğilimi her geçen gün artıyor, basın özgürlüğü kısıtlanıyor. Bu toplantıya davet ettiğimiz kamu görevlisinin gelmek isteyip de bizi şimdi maruz görün dediğini bugünkü iklimin bir sonucu olarak görebiliriz.”  

6 BAŞLIKTA TEMİZ SİYASET BELGESİ

Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı “Temiz Siyaset Belgesi” 6 başlık altında toplanırken, bu başlıklar arasında Kamu Maliyesi Ve Para Politikası: Vatandaşların Devlete Emaneti, Kamu Kaynaklarının Kullanımı: Zihniyet Ve Ahlak Devrimi, Haksız Kaynak Transferi: Kamunun Zenginleşme Aracı Olmasının Engellenmesi, Siyasetin Meşru Finansmanı: Sistemik Yolsuzluğun Engellenmesi, Kamu İstihdamı Ahlakı: Ehliyet Ve Liyakata Dayalı Fırsat Eşitliği, Denetim Ve Hesap Verilebilirlik: Temiz Siyasetin Teminatı yer aldı.

'CUMA NAMAZINA 150 ARABAYLA GİTMENİN O İLDEKİ MEMURLAR ÜZERİNDE BİR ETKİSİ VAR'

Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan, kamu kaynaklarının kullanımına yönelik sunum yaptı. Türkiye’de öncelikli olarak zihniyet ve ahlak dönüşümüne ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Özcan, “Elimizde uygulanabilir bir reçete var. Aslında zihniyet ve ahlakta bir devrim yaratmaktan bahsediyoruz. Türkiye’de bulunan merkezi yönetim başkanlık sistemiyle birlikte hantallaşmış bir yapıya sahip oldu. Kamu kaynaklarının kullanımında hangi risklerle karşı karşıya geliyoruz buna bakmamız gerekiyor. Kamu kaynaklarının kullanılması çerçevesinde israf, rüşvet, bütçe dışı fonlar ve varlık fonu başlıklarında toplanıyor. Cuma namazına 150 arabayla gitmenin o ildeki memurlar üzerinde bir etkisi var. Büyük harcamalar gerektiren harcamaları ortadan kaldıran yeni bir yöntem öneriyoruz. Bunun yapılabilmesinin kolay yolu kurumsal yapılarsa sadeleşmeyi sağlamak” diye konuştu.

'TÜRKİYE’NİN VARLIK FONU KURACAK BİR VARLIĞI YOKTUR'

Özcan, “İsraf, kamu yöneticilerin takdir yetkisinin olması, yoksuzluk ise bu taktir yetkisinin özel olarak kullanılmalıdır” diyerek şöyle konuştu:
“Bu işin özünde de mali şeffaflık var. Mal bildirimlerinin alanının genişletilmesi gerekiyor. 5 yıllık yenileme süreçlerini iki yıla indirilerek mukayese yapılması lazım. Hediyeleşme işinden vazgeçilmesi lazım ve 100 dolar gibi bir sınırlandırılması gerekiyor. Varlık fonu denetim dışında olduğu için kurulmuştur. Türkiye’nin varlık fonu kuracak bir varlığı yoktur. Bütçe dışı fonlar denetimden kaçmak ve kaçınmak içindir. Bütçe dışı fonların hepsini kaldıracağız. Öte yandan hayatta olan hiçbir siyasetçi ismini kamu kaynakları ile yapılmış eserlere veremez. Yerel yönetimler ve şehircilik başlığına gelindiğinde iki duruma dikkat çekmek istiyorum. Karar alma ve uygulama süreçlerine milleti katmak zorundayız. Büyük ölçekli projelerde halk oylaması uygulanmalı. Yerel ve merkezi yönetim arasında çatışma istemiyoruz bu iki yönetimi tamamlayıcı olarak görüyoruz.”

'HAKSIZ KAZANÇ TRANSFERLERİNİN EN ÖNEMLİ KALEMİNİ İMAR PLANINDA YAPILAN DEĞİŞİKLER'

Gelecek Partisi Politika İzleme Kurulu üyesi Feridun Bilgin de haksız kaynak transferi kapsamında kamu ihalelerine ilişkin değerlendirme yaptı. Bilgin, “Kamu ile özel sektörün birlerini tamamlayıcı unsurlar olarak hizmet sunmasını öngörüyoruz. Kamu gücünün herhangi birliklerinin haksız kazancı haline getirilemeyeceğidir. Kamu ihaleleri, ihale kanunu çerçevesinde yürütülmektedir. Kamu ihale kanunu yüzlerce kez değiştirilerek hem rekabete hem de fiyat oluşumunda kaynak kayıplarına neden oldu. Sürekli aynı insanlar tarafından kamu ihaleleri alınıyor. Türkiye’de yapılan ihalelerin şeffaf yapılmıyor. Burada parti olarak kamu ihale kanunu kapsamında çok ciddi bir değişikliğe gidilerek özellikle güvenlik gibi hususlar başta olmak üzere kanun dışına alınan bütün hususların kanun kapsamına alınmasını istiyoruz. Açık ihaleler kamu ihale kanununun vazgeçilmez unsuru olmak zorundadır. Kamu ihale kurumunun internet sitesinde yayımlanmamış hiçbir ihalenin gerçekleşmesine izin vermeyeceğiz. Ülkemizde çarpık şehirleşmenin ve haksız kazanç transferlerinin en önemli kalemini imar planında yapılan değişikler oluşturmaktadır. Parsel bazlı hiçbir imar artışına izin vermeyeceğiz. Bütün imar artışları bölge bazlı yapılacaktır. Burada parti olarak öngördüğümüz husus da rantın yerel iradelere aktarılarak kamu kaynağı olarak kullanılmasıdır” dedi.

'KAMUDA SİYASİ REFERANSI VE MÜLAKAT SİSTEMİNİ KALDIRACAĞIZ'

Gelecek Partisi Kurucular Kurulu üyesi Ahmet Oğuz Karaoğlu da “Temiz Siyaset Belgesi” kapsamında kamuda siyasi referansı ve mülakatı kaldıracaklarını kaydetti. Devletin gerçek sahibinin millet, kamu hizmetini kullananların da emanet olduğunu belirten Karaoğlu, “Siyasetin ve ahlakın amaçları aslında farklı değildir. Politikanın aradığı iyi birey olarak insanın iyisi ve mutluluğudur. Devletin gerçek sahibi millet kamu hizmetlerini kullanan bir emanetçidir. Kamu personel sayısının rasyonel olmayan rakamlarla şişirilen rakamlar. Biz siyasi, dini, bölgesel farklılıkları kamu istihdamında avantaj ve dezavantaj olmasından çıkaracağız. Kamuda referans istenmesini ve mülakat sistemini kaldıracağız” ifadelerine yer verdi.'

'TBMM ÜYELERİNİN MUTLAKA BİR ETİK YASASINA TABİ OLMASI GEREKİYOR'

Gelecek Partisi Seçim ve Hukuk İşleri Başkanı Ayhan Sefer Üstün de siyasetin meşru finansmanı ve hukuki denetim bölümünü değerlendirdi. Türkiye’de finansman açısından sporun ve siyasetin finansmanının gri bir alanda yer aldığını ifade eden Üstün, “Siyasi partilere hazine yardımları kapsamında yüzde 5 olan oy alma şartının yüzde bire düşürülmesini öneriyoruz. En büyük sivil toplum kuruluşu partilerse eğer siyasi partilere yapılan bağışların vergiden muaf olmasını öneriyoruz. TOKİ benzeri yatırımcı kurumları üzerinden siyasetin finansmanının da sağlandığını biliyoruz. Partilerin il ve ilçe başkanlıklarının mal bildiriminde bulunmasını öngörüyoruz. Siyasi partilerin normal zamanlarda yaptıkları faaliyetler ile seçim zamanlarındaki bütçenin ayrılmasını istiyoruz. Adil siyasi rekabeti sağlayacak bütün tedbirlerin alınmasını istiyoruz. Bazı partilerin derya deniz bazı partilerin miting verecek maliyeti olmuyor. TBMM, hem hukuki denetim hem de yerindelik denetimi yapması gereken bir kurumdur. TBMM üyelerinin mutlaka bir etik yasasına tabi olması gerekiyor. Bize parti içi darbe yapılmasının bir sebebi de siyasi etik yasasının meclise gönderilmesidir. Meclis soruşturması fiilen ortadan kalkmıştır. Meclis soruşturmasını tekrar tabip edeceğiz” dedi.

'ÖRTÜLÜ ÖDENEK KAYIT ALTINDA TUTULMALI VE GEREKTİĞİ YERDE DENETLENMELİ'

Parti temsilcilerinin sunumlarının ardından Ahmet Davutoğlu, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Örtülü ödeneğin şeffaflaştırılmasına ilişkin sorulan soruya cevap veren Davutoğlu, “Bunların kullanılması gereken yerler belirtilmeli. Devletin içinde uygulamalarına dönük olarak sınırlı güvenlik alanları hariç kullanılmamalı. Kayıt altında tutulmalı ve gerektiği yerde denetlenmeli. Denetime açık olmayan kamuoyu ihtiyacında kullanılan kaynak haline dönüşmesi kabul edilemez. Çok ciddi bir ödenek gerektirdiğinde bütçe içinde değerlendirmeli. Bu alanın dışındaki hiçbir harcama bütçe dışına taşmamalı” diye konuştu.

“BU İKLİM MUHAFAZA EDİLİRKEN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ YAPILAMAZ”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “yeni Anayasa” ve 2023’te uzaya gidileceğine dönük açıklamalarını değerlendiren Davutoğlu, “Bunlar gündem değiştirme çabalarıdır. Gerek bir anayasa değiştirme talepleri varsa cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini de tartışmaya açmalılar. Cumhurbaşkanı, bu sisteme geçildiği için hata yapıldığını ifade ederek sonrasında partileri davet etmeli. Madem böyle bir düşünceleri var biz parlamenter sistem görüşmelerimizi paylaşmak için randevu istediğimizde MHP reddetti, Cumhurbaşkanı cevap bile vermedi. Bu iklim muhafaza edilirken anayasa değişikliği yapılamaz. Böyle bir ortamda anayasayı değiştireceğiz diyerek gündem değiştirmeye çalışıyorlar. Bir gün uzayda da etkili bir konuma geleceğiz ama akşam pazar artıklarını toplayan yoksulların halini görmeden bunu söylemek tipik Sovyet dönemini hatırlatıyor” dedi.