'Delikanlı kızlar', 'Bazı geceler' ve erkeksiz ped reklamları

Kadın dayanışması ve deneyim aktarımı son dönem reklamlarında karşımıza en sık çıkan temalardan biridir. Fakat pek çok açıdan ped reklamları, değiştirilmesi ve geliştirilmesi gereken reklamlardır.

Google Haberlere Abone ol

Sanem Sandıkçı

Yaşadığımız toplumda biyolojik bir döngü olan menstrüasyon süreci; “âdet görmek”, “aybaşı olmak” ya da tüyleri diken diken eden bir ifadeyle “kirlenmek” olarak dillendirilmektedir. Ülkenin pek çok yerinde pedler müşteriye sorulmadan hâlâ gazete kağıtlarına sarılıyor ya da siyah poşetlere konuluyor. Babamız, eşimiz, sevgilimiz bizlere ped alırken geriliyor. Biz kadın olarak bazen ped istiyorum demek yerine pedi sessiz sedasız alıp kasaya koyuveriyoruz. Kimileri ped yerine “Kadın bağı” ifadesini kullanıyor. Dönem başlı başına gizleme, saklama, örtme ve farklı şekilde adlandırılmayla üzeri kapatılmaya çalışılıyor. Bunu “ayıp” yapan kanın geldiği yerin VAJİNA olması olabilir mi???

Kadının âdet görmesi, büyük ölçüde gizli tutulan bir durumdur ve bu gizlilik duygusunun ruhsal-toplumsal etkisi kadının egosunu fazlasıyla etkiler. Misal evde ailesiyle yaşayan genç bir kadın regl döneminde acıdan kıvransa dahi baba, abi ya da erkek kardeşe bu durumdan bahsedilmez. Hatta kadın bu süreçte olduğunu belli etmemek için ekstra çaba harcar. İlkel toplumlarda regl gören kadınlar regl süreçlerinde bulundukları kabileden uzaklaştırılıp kabile üyelerinden uzak bir yerde izole edilmiştir. Bu eylemin altında yatan düşünce ise âdet dönemindeki kadının çeşitli olumsuzluklarla ilişkilendirilmesi ve söz konusu kadınların ruhsal kötülüklerle özdeşleştirilmeleridir. Günümüzde de regl dönemi, kadının varlığını yaralamaya devam eder. Misal, günümüzde regl olan kadının turşu kurmaması, aksi halde o turşuyu bozacağına dair inanç ya da elini yeni yapılmış bir yiyeceğe dokundurmasının o yiyeceği bozacağına dair düşünceler yaygındır.

İçinde bulunduğumuz toplum, feminist mücadeleler, özellikle sosyal medyada kadınlara yönelik pozitif söylemler, küresel boyutta değişen ve gelişen toplumsal cinsiyet kırılmaları elbette regle dair birçok kalıbı kırdı ve kırmaya da devam ediyor. Fakat halihazırda evde, bakkalda, mahallede, kafede, okulda ya da camide kısacası ülkenin farklı alanlarında regl birçok noktasıyla tabu olarak kalmaya devam ediyor. Hâlâ babalarımıza, erkek hocalarımıza ya da erkek kardeşlerimize söylemekte sıkıntı çekiyoruz bu durumu.

'BAZI GECELER' DEĞİL CANIM, MENS DÖNEMİ O

Ped reklamlarına bakmak içinde bulunduğumuz toplumun mahrem ve ayıba karşı tutumunu anlamamızda bize çok fazla veri sağlar. Aslına bakılırsa mens dönemine ilişkin konuşmaları en sık ped tanıtımının yer aldığı reklam filmlerinde duyarız. Durun durun… Gerçekten regl dönemine ilişkin bireyler görüyor muyuz ya da duyuyor muyuz bu reklamlarda? Katiyen böyle bir dönemden bahsedilmiyor. Aksine dönem için “malum günler”, “özel günler” ve “bazı geceler” diye bahsediliyor. Hatta kadınlar “malum günler” derken dahi kameraya doğru eğilerek hemcinsine fısıldıyor. Çünkü söylediklerini gizli saklı anlatması gerekiyor. Ve bu konular “mahrem”… Bazen bu reklamlar o kadar üstü örtülü anlatılıyor ki, ancak sona doğru anlaşılıyor hangi ürünün reklamı olduğu. Çünkü bu reklam filmlerinin hedef kitlesi kadınlar. O yüzden erkeklerin anlamayacağı şekilde anlatılmalı bu reklamlar!!!  Bir aile dostumuz yıllar önce bir anısını anlatmıştı. Kadın kayınpederi ile otururken televizyonda ped reklamı denk gelmiş. Kayınpederi ne reklamı diye sorunca o da utanıp mendil deyivermiş.  Bu hikâyeyi yıllar önce dinlediğimizde çok gülmüştük. Şimdi durumun vahametini daha iyi anlayabiliyorum. Kadınların mens dönemi sadece kadınlara anlatıldı. Erkekler hep dışarıda tutuldu. Hatırlıyorum ortaokulda Orkid’in genç kadınları bilgilendirmek ve ped tanıtımı için başlattığı kampanyada okul yönetimi tarafından erkekler kati suretle alandan dışarı çıkarılmıştı.

ERKEKLER PED REKLAMLARINDA PEK TABİİ OLMALI!!!

Erkeklerin bu konuda çemberin dışında tutulması, reklam filmlerinde de devam eden sorunlu alanlardan biridir. Ped reklamlarında erkek görünürlüğü yok denecek denli azdır. Hatta figüran rolünde dahi oynatılmamışlardır. Ped reklamlarının hedef kitlesi kadınlar. Bu gayet haklı bir durum fakat erkekler bu denli oyundan çık(arıl)mamalıydı. Mesela üniversite kampüsü, bir voleybol maçı pekâlâ hem kadın hem de erkeğin bir arada bulunacağı mekânlar. Ancak söz konusu filmlerde bu mekânlarda erkek oyuncular kullanılmamış. Erkeklerin göründüğü nadir reklamlardan biri Molped reklamıdır. Burada genç bir kadın yolda gördüğü bir erkeğe “Molped'iniz var mı”? diye sorar, erkek ise hiçbir şey anlamamış halde kızın suratına bakar. Burada erkek olaya o kadar yabancı kalmıştır ki, çemberin dışında bulunma hali devam eder. Kadın da şaşkınlıkla bakan erkeğe “Şaka şaka” yanıtını verir. 2000 yılında yayınlanan bu reklam filmi o yıl büyük yankı uyandırmıştı. Zannediyorum erkek dış sesin kullanıldığı tek ped reklamı da budur. Filmde reklam filmini seslendiren erkek dış ses üst perdeden sesiyle “Delikanlı kızlar Molped kullanır” diyordu. Böylece eril bir slogan, bir de erkek sesiyle seslendirilince reklamın cinsiyetçi dili iyice pekişmişti. Erkek figürler pek tabii farklı şekillerde gösterilebilir. Bunun bin bir farklı çeşidi var. Mesela baba, sevgili ya da eş olarak erkeklerin kadınların derdine ortak olmaları pozitif bir tema olarak ped reklamlarında kullanılabilir.

Buna yakın tarzda erkek figürlerin oynatıldığı reklam filmleri Hindistan medyasında güzel bir şekilde ele alınmış. Bu örneklerde regl görmeye başlayan 15 yaşlarında kızlar ve babalarıyla olan diyalogları ve finalde babanın kızının sırtını sıvazlaması reklamlarda bolca gösterilmiş. Bizde de bu tarz temalar olsa fena mı olur?

İNANIR MISINIZ GÜNDELİĞE GİDEN KADINLAR DA PED KULLANIYOR!!!!

Gösterilmeyen figürün yanı sıra ürünün odak noktası, kadın temsil de ped reklamlarının başka bir sorunlu noktasını oluşturmaktadır. Söz konusu bu sorunlu noktalardan biri, geçmişten günümüze kadın temsillerin yaş, sınıf, meslek, tipoloji vb. gibi konularda klişelerden kurtulamamasıdır. Ped reklamlarının sosyal aktörleri en sık şarkıcı, oyuncu ya da bir basket oyuncusu olarak karşımıza çıkar. Burada söz konusu aktörler gerçek hayattan kişiler olarak reklamda konumlanırlar. Nil Karaibrahimgil, Eda Erdem, Elçin Sangu, Hande Baladın ya da cinsiyetçi söylemleri çekinmeden ulu orta söyleyen Hülya Avşar da bu örneklerin içinde yer almıştır. Üst sınıf, beyaz, heteroseksüel, pirüpak bu kadınlar diğer kadınlara seslenir. Temsil edilen kadınların en büyük sıkıntısı tanıtılan pedle daha önce tanışmamış olmasıdır.

Kadınlara seslenen bu aktörler çoğunlukla “güçlü olmak, başarmak” mottosunu kullanırlar. Görüldüğü üzere kadın temsiller tanınmış kişiler ve üst ve orta sınıfa mensupturlar. Buradaki izlenim ve mesaj, tanınmış kişinin “Ben bu pedi kullanıyorum siz de kullanın” demesi üzerinden ilerler. Reklam filmlerine bakıp “Hangi kadınlar bu pedi kullanıyor” diye sorsak çok klişe cevaplar alırız. Zira kalıpların dışına çıkılmıyor. Siz hiç şive yapan, taşralı, gündelikçi, engelli ya da türbanlı bir kadın gördünüz mü bu reklamlarda? Bana kalırsa taşrada mevsimlik işçi olarak çalışan, evlere gündeliğe giden ya da pazarcılık yapan kadınların ped ürününe dair söylemleri daha gerçek, daha naturel ve daha kesişimsel görünecektir.

5 ÇAYLARINDAN BASKET SAHASINA

Mekân kullanımı geçmişten bu yana değişen unsurlardan biri olmuştur. 90’lı yıllarda kadınlar daha çok özel alanda yansıtılmış. Bu alanlar ev, ya da kadınlar arası yapılan 5 çayında bir bahçede, ya da çoğu zaman uyurken yatakta gösterilmiştir. Oysaki kadınlar günlük hayatta regl döneminde rutinine devam ediyor. Dışarı çıkıyor ve işine gidebiliyor. 2000 ve sonrası reklamlarına baktığımızda ise mekânsal anlamda büyük bir değişiklik yaşanmıştır. Her ne kadar özel alanda kadın temsil edilse de buna ek olarak maç alanında, üniversitede, piknikte vs. birçok yerde görünürlükleri artmıştır. Kadını kamusal alanın birçok yerinde gösterme fikri büyük bir adım. Buna takiben de söz konusu kişilerin pirüpak ve lüks mekânlarda gösterilmesi temsillerin sınıfsal anlamda ne kadar kısıtlı olduğunun kanıtıdır.

Son 10 yılda ve özellikle son birkaç senedir reklamların sloganları “başarmak ve güçlü olmak” üzerinden ilerler. Kadın dayanışması ve deneyim aktarımı son dönem reklamlarında karşımıza en sık çıkan temalardan biridir. Bu pozitif adımları göz ardı etmiyoruz elbette. Fakat pek çok açıdan ped reklamları değiştirilmesi ve geliştirilmesi gereken reklamlardır.