Demir Çağı Avrupası düşünülenden daha kanlıydı

Antik kalıntılar üzerinde yapılan yeni bir araştırmaya göre, gömülmemiş haldeki kurbanlar ve terk edilmiş takılar, bir yağmadan ziyade güç mücadelesi yaşandığını gözler önüne seriyor. Roma öncesi Demir Çağı’ndaki Avrupa’da, güç, kaynakların kontrolü ve yaygın şiddet aracılığıyla elde ediliyordu.

Fotoğraf: T. Fernandez-Crespo, A. Llanos, J. Ordono, R. J. Schulting
Google Haberlere Abone ol

Curtis Segarra

Arkadan saldırıya uğrayan ve zaman zaman parçalanmış olan eski bir İber köyünün katledilmiş sakinleri, tarih öncesinde Avrupa’nın şiddet dolu bir yer olduğuna ilişkin kanıtlara yenilerini ekliyor.

ŞİDDETLİ BİR KATLİAMIN İZLERİ BULUNDU

Yaklaşık 1500 yıl önce Roma İmparatorluğu’nun çöküşünün ardından gün ışığına çıkarılan kimi katliamların güç mücadelesine atfedildiği antik Avrupa’da, şiddet duyulmamış bir şey değildir. Bununla birlikte, araştırmacılar, 1 Ekim’de Antiquity dergisinde yayınlanan yeni çalışmalarında, 13 kurbanın kemikleri üzerinde yaptıkları yeni bir incelemede, Romalıların sahneye girmesinden yüzlerce yıl önce, şu anda İspanya’nın parçası olan bir bölgede şiddetli bir katliam yaşandığını ortaya çıkardıklarını aktardılar.

İspanya’nın Vitoria-Gasteiz kentindeki bir arkeolojik araştırma şirketi olan Arkikus’ta görevli arkeolog Daubagna, “Kısmen yanmış iskeletler ve keskin silahların neden olduğu iyileşmemiş yaralar taşıyan dağınık haldeki insan kemiklerinin bulunması, yaşananın son derece şiddetli bir olay olduğunu gösteriyor” diyor.

Ordoño Daubagna ve meslektaşları, antik La Hoya köyünde M.Ö. 365 ve 195 yılları arasında hayatını yitiren dokuz yetişkin, iki genç, bir küçük çocuk ve bir bebeğin kalıntılarını incelediler. Araştırma ekibi, yetişkinlerden birinin başının tek bir darbeyle kesildiğini keşfettiler. Ve yetişkinler arasındaki bir kadının da kolu kesilmişti. Araştırmacılar, kadının iskeletinden yaklaşık üç metre uzakta buldukları kol kemikleri üzerinde hâlâ beş bakır alaşımlı bileziğin takılı olduğunu tespit ettiler.

CESETLER OLDUĞU GİBİ BIRAKILMIŞ

Hazırlanan raporun aktardığı kadarıyla, bazı kemiklerin dış tabakalarında meydana gelen çatlaklar ve dökülmeler, kurbanların öldükten sonra gömülmek yerine olduğu gibi terk edildiklerini ortaya koyuyor. 

Diğer insanlar yanan binaların içinde sıkışıp kalmış olabilir; zira kemiklerdeki büzülme ve renk değişikliği, kalıntıların, sıcaklığı 350 ilâ 650 santigrat dereceye ulaşan bir yangına maruz kaldıklarını gösteriyor. Araştırmacılara göre, kemiklerin yalnızca kısmen yanmış olması, kemiklerin o dönemde yaygın bir ritüel olan ceset yakma sırasında yanmadığının bir göstergesi.

Oxford Üniversitesi’nde görevli bir arkeolog olan araştırma ortak yazarı Rick Schulting, “Yaralanmaların doğası, kurbanların kadınlardan ve küçük çocuklardan oluşması ve insan kalıntılarının bulunduğu yerin bağlamı, yaşananın birbirine denk güçler arasında gerçekleşmiş bir savaş olmadığını gösteriyor” diyor. “Bu, soylu savaşçılar arasında yaşanan bir savaş değildi.”

AMAÇ GÜÇ VE KAYNAK KAZANMAKTI

Araştırmacılar, yaptıkları araştırmanın, İber Yarımadası’nda yaşayan Demir Çağı toplumlarının anlaşmazlıkları çözmenin bir yolu olarak tam anlamıyla vahşi şiddete başvurabilme kapasitesine sahip oldukları fikrini desteklediğini savunuyorlar. 
Ordoño Daubagna, “Saldırganların amacının, belki de bölgedeki siyasi ve ekonomik egemenlik için rakip konumundaki bir başka merkez tarafından La Hoya’nın tamamen ortadan kaldırılması olduğu sonucuna varabiliriz” diyor.

Roma öncesi Demir Çağı’nda buna benzeyen saldırılarla ilgili ayrıntılı anlatılar ender görülür; fakat bu tür bir şiddet, bilim insanlarının fark ettiğinden daha yaygın gerçekleşmiş olabilir. 
İsveç’in Kalmar kentinde bulunan Linnaeus Üniversitesi’nde arkeolog olarak görev yapan ve araştırma ekibine dahil olmayan Ludvig Papmehl-Dufay, bu zaman zarfında 'gücün, şiddet ve kaynaklar üzerinde kontrol aracılığıyla elde edildiğini' belirtiyor. Şayet insanlar geçmişi barışçıl ve idealize edilmiş bir zaman dilimi olarak hayal ediyorsa, 'bunun gözden geçirilmesi gerektiğini' söylüyor.


Yazının orjinali Science News sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)