Demirtaş: Hesap 14 Mayıs'ta sandıkta görülecek
Kobanê davası 24’üncü tur duruşması Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülmeye başladı. Selahattin Demirtaş mahkeme heyetinin Ayhan Bilgen hakkında verilen takipsizlik kararını okumasına tepki gösterdi.
Serkan Alan- Ogün Akkaya
ANKARA - IŞİD'in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 24’üncü tur duruşmasının ilki Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görüldü.
Üç gün sürecek duruşmada, savcılığın esas hakkındaki mütalaasını sunması bekleniyor. İddia makamının bu tutumuna tepki gösteren HDP’li siyasetçiler eski Eş Başkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulduğu tutuklu siyasetçilerin savunmalarını yapmadıkları gerekçesiyle tepki gösteriyor.
‘ACELE EDİYORSUNUZ’ DİYE TEPKİ GÖSTERİLEN MAHKEME BAŞKANI: HAYAT KISA
Mahkeme başkanının yoklama yaptığı sırada HDP’li siyasetçilerin avukatları, “Acele ediyorsunuz. Bu davayı kapatmaya çalışıyorsunuz” ifadeleriyle mahkemeye tepki gösterdi. Bunun üzerine mahkeme başkanı, “Hayat kısa. Biz bir yararla bu işe girmedik bir yararla da bunu yapmayacağız. İddianameye bakarak karar vereceğiz” dedi.
Tutuklu HDP’li siyasetçilerden Sebahat Tuncel, salonda bulunanlara seslenerek seçimlerde iyi çalışılması yönünde çağrıda bulundu. Bunun üzerine izleyici sıralarından 14 Mayıs’taki seçimlerin sonrası işaret edilerek, “15 Mayıs’ta görüşürüz” denildi. Bunun üzerine Tuncel, “Hemen 15 Mayıs’ta görüşemeyiz de görüşeceğiz” yanıtını verdi.
Duruşma,Yaprak isimli gizli tanığın Eski Kars Belediye Eş Başkanı ve SES Partisi Genel Başkanı Ayhan Bilgen hakkındaki ifadeleri ve mahkemeye eklenen dosyaların okunmasıyla başladı.
DEMİRTAŞ: HERKESİN ACISINI PAYLAŞIYORUM
Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, mahkemeye sunulan belgelere ilişkin konuştu ve ilk sözleri, “Depremden sonra ilk defa duruşmaya çıkıyoruz. Deprem felaketinde hayatını kaybeden herkese Allah’tan rahmet diliyorum. Herkesin acısını paylaşıyorum” oldu.
Ayhan Bilgen hakkında yürütülen bir soruşturmada takipsizlik kararı verildiği halde bu takipsizlik kararı içerisinde yer alan gizli tanık ifadelerinin mahkemede okunduğunu ve kendilerine “suçlama” gibi sunulduğunu belirten Demirtaş, “Hukukla bağlı olmadığınızı gösteren bir örnek. Ayhan Bilgen hakkında takipsizlik kararı veren savcı kararını okumuyorsunuz ama bu takipsizlik kararında yer alan gizli tanık ifadelerini okuyorsunuz. Dava açıp mahkemenin birleştirilmesini talep etmiyor. Direkt takipsizlik kararı veriyor ve bu kararı dosyaya gönderiyor” diye konuştu.
Sorgusu yapılmayan kişilerin kaldığını belirten Demirtaş, “Dosyada delil olarak mı değerlendireceksiniz takipsizlik kararlarını? Gelen evraklar hakkında hiçbir şey kabul etmiyoruz. Detaylı beyanlarda bulunacağız. Sorgusu yapılmayan arkadaşlarımız var. Bizim kendi savunmamızı yapma talebimiz devam ediyor. Sorgu yapılmadan mütalaa sunulamaz. Bizim sorgu aşamasında ne söyleyeceğimizi bilmeden hazırlanmış bir mütalaa hukuka ve usule aykırıdır ve eksiktir. Ben sorguda bütün suçlarımı kabul ettim diyelim, savcı mütalaasını mı değiştirecek” ifadelerini kullandı.
‘BİZİM DAVAMIZLA 14 MAYIS DİREKT BAĞLANTILANIYOR’
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin kürsüsünde Kobanê davası ve kendisi hakkında yapılan açıklamaları okuyan Demirtaş, “Erdoğan’ın Türkiye’deki yetkileri hem cumhurbaşkanlığı hem de fiili yetkileri açısından ne olduğu biliniyor. Attığı astık kestiği kestik, bir otoriter yönetici. Yargıya açıktan müdahaleler yapabiliyor ve bunu da sözde kalmıyor pratikte gösteriyor. Bu zat diyor ki, ’14 Mayıs bu bakımdan büyük önem arz ediyor’. Bizim davamızla 14 Mayıs direkt bağlantılanıyor. ‘Bize oy vereceksiniz’ diyor. Sayıştay ve Danıştay’a tek imza ile üye atayan bir kişi bunu söylüyor” dedi.
DEMİRTAŞ: PERVASIZ SİYASETÇİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi üyelerini HDP’ye yönelik kapatma davasına dair verdikleri kararın ardından aradığına dönük haberleri hatırlatan Demirtaş, “Anayasa Mahkemesi üyelerini doğrudan arayan bir pervasız bir siyasetçi Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ne neler yapmaz ki?” dedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un kendisi hakkında yaptığı sosyal medya paylaşımlarını okuyan Demirtaş, “İletişim Başkanı da seçimleri işaret ediyor ve bizi ‘katil, suçlu terörist’ ilan eden tweetler atıyor. Bu kamu görevlisi ve medya üzerinde de kontrolü yüzde 95 sağlamış devlet memuru. İletişim Başkanı sıfatıyla bu tweetleri atıyor” dedi ve tepki gösterdi.
Demirtaş’ın beyanları devam ederken araya giren mahkeme başkanı, söz konusu ifadelerin dosyaya gelen belgeler kapsamında olmadığını ifade ederek Demirtaş’ın sözünü kesti. Dosyayla ilişkili konuştuğunu belirten Demirtaş sözlerine devam etti:
“Sizin hakim gibi davranıyor olmanıza rağmen bu yargılamanın sürecini, hedefini belirleyen bir siyasi gelişme var. Siz de bunları duymadık, etkilenmeyiz deyip fiiliyatta Tayyip Erdoğan’ın talimatlarını yerine getiriyorsunuz. Sorgumuzu almadınız ya. Ne zamanki sıra bize geldi sorguyu iptal ettiniz. Tayyip Erdoğan ‘hiç değilse mütalaa verin’ dedi, meydanlarda anlatmak için. Amacı bu. Deprem sabahı ilk defa tahliye istedim sizden. Kaçmayacağımızı da biliyorsunuz. Canlarımız deprem altında, karar vermeye tenezzül etmediniz. Karşımızda bir hukuk insanı, hukuk hassasiyeti geçen heyeti geçtik insani hassasiyeti olan heyet yok.
‘HESAP 14 MAYIS’TA SANDIKTA GÖRÜLECEK’
“AKP seçim komisyonu heyeti olarak vereceğiniz hiçbir kararı tanımıyoruz. Bu bir mahkeme değil siz de yargıç değilsiniz. Cübbe giymiş olmanız durumu değiştirmez. AKP’nin siyasi heyetine karşı da verecek hesabımız yoktur. Hesap 14 Mayıs’ta sandıkta görülecektir. Bu bir siyasi çalışmadır. Sandıktan ne sonuç çıkarsa onun sonuçlarına herkes katlanacak. Biz de katlanacağız bu kumpas kararını verenler de katlanacak. Bize karşı ağır suç işlediniz. Sahte kumpas delillerin dosyaya girmesine izin verdiniz. Halkımız için 6,5 yıl değil 6,5 milyon yıl da yatarız ama bunun hesabını sorarız. Bir Recep Tayyip Erdoğan, iki Mehmet Uçum, üç Bekir Bozdağ, dört Süleyman Soylu; bunlar siyasi sorumlulardır kumpası kuranlardır. Diyelim 14 Mayıs’ta Tayyip Erdoğan kazandı diyelim. Dünya Sultan Süleyman’a mı kalmış. Bir gün mutlaka kaybedecek bir gün mutlaka devran dönecek. Siz de bir gün sanık sandalyesinde olacaksınız. Vasiyetimi, suç duyurumu tutanağa geçiyorum. Siz bizi burada tutarak ülkeyi felakete sürüklediniz. Diktatörlüğü inşa ettiniz. Soğanın otuz lira olmasına göz yumdunuz. Sizi ortak yaparak halkı perişan ettiler.”
DEMİRTAŞ: HALKIMIZI SANDIKTA BU FAŞİST İKTİDARI GÖMMEYE ÇAĞIRIYORUZ
Mahkeme heyetine dönük eleştirilerine devam eden Demirtaş, “Sizin bizi suçlama hakkınız yok. Asıl siz suçlusunuz. Recep Tayyip Erdoğan’dan talimat aldığınız için suçlusunuz. Biz halkın huzurunda Allah’ın huzurunda vicdanen de ahlaken de suçsuzu. Bize sorgu hakkı tanır mısınız tanımaz mısınız keyfiniz bilir, umurumda değil. Vereceğiniz kararda minicik indirime gider misiniz umurumda değil. Ama sizinle yargı önünde, bağımsız mahkemeler önünde çatır çatır hesaplaşacağız. Halkımızı sandıkta bu faşist iktidarı gömmeye çağırıyoruz” ifadelerini kaydetti.
YÜKSEKDAĞ: SİZLER BİZİM DÜŞMANIMIZ BİLE DEĞİLSİNİZ
Demirtaş’ın ardından Kocaeli Cezaevi’nden SEGBİS’le duruşmaya katılan HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, deprem döneminde yaşananlara dair konuştu. Bu süreçte yaşananlar nedeniyle öfkelenme duygusunu dahi kaybettiğini belirten Yüksekdağ, “Bunlar benim düşmanımız bile olamaz. Düşman ahlakıyla bile olsa ağırlığınıza denk bir kuvvet yok. Bizim düşmanlarımız böyle düşmanlar değil. Depremin ikinci günü bizi duruşma salonuna sürüklemeye çalışan düşmanımız var. Düşman yerine konulmaması gereken bir düşmanımız var bizim. Hasımlarımız, siyasi rakiplerimiz artık bizim düşmanımız bile değil. Sizler bizim düşmanımız bile değilsiniz” ifadelerini kullandı.
Mahkeme heyetinin Cumhur İttifakı’nın seçim merkezi pozisyonunda olduğunu belirten HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ise mahkemenin alenen suç işlediğini söyledi.
“Sizin kararlarınız siyasetin merkezinde duruyor. Bu zamana kadar AKP, MHP iktidarı bizlerin esaretini, rehin olarak tutulmamızı bir fırsata dönüştürerek seçim kampanyası yürüttü. Bunların her birinde aşama aşama olarak kaybettiler. Bunların aklı da tutulmuş artık çalışmıyor. Bizim üzerimizden seçim kampanyası yürüttüklerinde, hedef tahtasına dönüştürdüklerinde kaybederek çıktılar. Bugün geldikleri nokta da son aşamadır. Mütalaa AKP ve MHP iktidarının bitiş fermanı olacaktır. Savcı bey yarın AKP ve MHP’nin fermanını okuyacaktır. Siyaset meşru zemini itibariyle zaten bitmiştir. Son noktayı halkımız sandıkta koyacaktır. Kendisini geliştiren ve büyüten artık muhalefettir. Yasakla, kumpasla, tutuklamalarla siyaset yaparsanız, sadece davalar ve mahkeme salonları üzerinden seçim kampanyası yürütürsünüz. Bizi altı buçuk yıldır hapiste tutuyorsunuz ama genişleyen bizleriz. Siyasi iktidarın istediği bir yönde de karar verdiğinizde bu karar değişmeyecek. Bu akış sürecek.”
Deprem bölgesinde yaşananlara ve ifadeye çağrılmalarına tepki gösteren Gültan Kışanak “Verecekseniz verin kararı, Allah kumpası kuranların da belasını versin. O gün bizim buraya SEGBİS ile çağrılmamız insanlık adına bir utançtı" diye konuştu.
KIŞANAK: DAVAYI SEÇİME YETİŞTİREMEZSİNİZ
Mahkeme heyetini eleştiren Kışanak "Boşuna bu kadar paralanıyorsunuz. Bunu seçime yetiştiremezsiniz. Yetiştiremeyeceğinizi bildiğiniz halde, ‘en azından mütalaayı okuyalım, hüküm niyetine seçim meydanlarında kullanırlar’ diyorsunuz. Altında yatan neden bu, bir an önce mütalaayı siyasi iktidarın eline verelim, onlar da seçim meydanında kullansınlar. Kafanıza göre dosyayı doldurdunuz, paldır küldür bugüne getirdiniz. Üzerinize giydiğiniz cübbeyi hiçe sayıyorsanız, sizin umurunuzda değilse, bizim hiç umurumuzda değil. Sırf bu dosyada karşı hamle yapmak için takipsizlik çıkardılar ve burada gerekçe ürettiler. Hukuku böyle ayaklar altına alan sizsiniz. İşinize nasıl geliyorsa, öyle kullanın. Siyasi süreci yürütmek için hep beraber çalışıyorsunuz. Hepiniz suçlusunuz. Biz davacıyız, sanık değil. Biz belediyeleri ele geçirmek için kumpas dosyalar hazırlayanlara karşı davacıyız. Sanık olacak olanlar, bu kumpası kuranlar. Defalarca anlattık. 7 Haziran’da bu halk, demokrasi barış isteyen halk iradesi barajı gümbür gümbür yıkarak geldi. Baraj yıkılınca bu otoriter rejimin sahipleri önümüze yeni kumpas barajları kurdu. Yeşil Sol geliyor. Demokrasiye inanan, barışa kadın özgürlüğüne inanan tüm kesimler Yeşil Sol Parti çatısı altında kumpas barajlarını seçim sandıklarında yıkmak için geliyor.” dedi.
'HİÇBİR ARKADAŞIMIZ EK SAVUNMA HAKLARINI KULLANMADI'
Mahkeme heyetine “Sorgu alınmadan mütalaa okumak ne demek?” diyerek tepki gösteren Kışanak, “Biz hepimiz birbirimize bağlıyız. Bu halkın iradesini temsil ediyoruz. Hepimizi bağlayan bir iddianame yazmışsınız” dedi. Kışanak devamında "Bu yargılama mütalaa aşamasına gelmemiştir. Arkadaşlarımız savunmalarını hala yapmamıştır. Hiçbir arkadaşımız ek savunma hakkını da kullanmadı. Mütalaa aşamasına gelmiş bir dava yoktur. Biz sarayın emrini uyguluyoruz diyorsanız da o sizin sorununuz. Tarihte nasıl anılmak istiyorsanız, orada durun.”
'DAVANIN MEŞRUİYETİ KALMADI'
Siyasetçi Emine Beyza Üstün, gizli tanık ifadelerini kabul etmediklerini ve yargılama sürecine uygun bulmadıklarını ifade ederek "Belgelere karşı delil araştırılsın dedik, araştırmıyorsunuz. Arkadaşlarımızın savunmaları alınmadı. Adil yargılanma süreci yürütülmüyor. Aleyhte olan hiçbir delili kabul etmiyorum, etmiyoruz. Bu yargılamanın hukuki meşruiyeti kalmadı. Adil olmayan bu yargılanmayı bitirin. Tüm arkadaşlarımızın özgürlüğünden alınan bu süreç seçim sürecidir. Alanda demokrasinin yeniden örülmesi için çaba sarf ediyoruz. Bırakın sizin için de örelim. Tutsak olan tüm arkadaşlarımız da serbest bırakın” dedi.
‘CUMHURBAŞKANINI BELİRLEYECEK OLAN KÜRTLERDİR’
Kobane duruşması verilen aranın ardından devam etti. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel konuşmasında “Bu halk kendini örgütledi ve yeni öncüler çıkarttı. Cumhurbaşkanının kim olup olmayacağını belirleyecek olan Kürtlerdir. Biz insanlar ölmesin, Kürtler dillerini özgürce yaşayabilsin diye mücadele ediyoruz. Eşit yurttaşlar olarak yaşamak için mücadele ediyoruz. Kürt meselesi Türkiye’yi çürüme haline getirdi.” dedi. Tuncel ayrıca deprem döneminde AFAD ve Kızılay’ın yetersiz kaldığını ve çalışma şeklini eleştirdi.
Mahkeme başkanı “Kızılay’ın çadırından banane. Ben bu iddianamedeki yargılamaya bakıyorum” dedi. Tuncel ise karşılık olarak “Devlet kurumlarını çürüttüler. AİHM kararları uygulanmıyor. Beni görüşlerim nedeniyle burada tutuyorsunuz. Beni bıraksaydınız, deprem bölgesinde halkların yarasını saracaktım.” diye konuştu.
Tuncel’in tepkisinin devam etmesi üzerine Mahkeme başkanı, “Ben banane’ derken ‘ölümler beni ilgilendirmiyor’ demedim. Onlar bu dosyanın konusu değil” dedi.
‘CUMHURBAŞKANI ‘BUNLAR KATİL’ DİYEREK ORTADA DOLAŞIYOR, NEREDE MASUMİYET KARİNESİ?’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi üyelerini HDP’ye yönelik kapatma davasına dair verdikleri kararın ardından aradığına dair de konuşan Tuncel, “Demokratik ülke olsa yüzüne kapatır, konuşmaz. Birlikte halay çektikleri, çay topladıkları bir görüntü ile karşı karşıyayız. Sizi kaç kişi aradı” dedi ve şunları kaydetti:
“Ortada yargılama ve hukuk yok, tam tersi bir durum var. Türkiye halklarının gerçeği öğrenmesini engelliyorsunuz. Hakkımızda bir şey kesinleşmeden ülkenin cumhurbaşkanı ‘Bunlar katil’ diyerek ortada dolaşıyor. Biriniz de demiyor. Nerede masumiyet karinesi? ‘Bu dava daha devam ediyor, böyle konuşamazsınız’ diyemiyor. Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarından bu kumpası birlikte yürüttüğünüz görünüyor. Dava için belki de birlikte toplantı alıyorsunuz. Nereden bilelim, bizim avukatlarımızla konuşmuyorsunuz. Bizim halklarımıza veremeyeceğimiz hiçbir hesabımız yok. Barış için, özgürlük için mücadele ettik. Ben bir yurttaş olarak savunma hakkımı kullanmak istiyorum. Bu benim hakkım. mütalaadan önce savunmamı yapmak istiyorum. Bu iddianamenin kendisi siyasi. Elle tutulur bir yanı yok. Kürt sorununu mahkeme masalarına taşımakla bu sorun çözülmez. 14 Mayıs yeni bir mücadelenin başlangıcı olacak. Halkların bu konuda sorumluluk alacağına inanıyorum. Mütalaa vermeden önce savunma yapma konusunda bir talebim olduğunu kayda geçin. Hakkımı kullanmak istiyorum. Bu kepazeliğe ortak olmayın. Bu sizi kurtaracak bir şey beni değil. Tarih bu iktidarı değiştirenleri yazacak. Onların Türkiye halklarına anlatacak sözü kalmadı. Ama bizim var.”
‘POLİTİK İHTİYAÇLARA GÖRE SÜREÇ YÖNETİYORSUNUZ’
HDP’li Nazmi Gür, ise “Siz duymazlıktan geliyorsunuz. Bizim şu ana kadar yaptığımız savunmalar sizi etkilemedi. Üçünüzün vicdanında bizim sözlerimizin iğnenin ucu kadar değeri olmadı. Siz bizi düşman görüyorsunuz. Bizim size karşı kinimiz yok. Cübbe giydiğiniz için sizi hakim biliyoruz. Burada hukuki bir süreç işletmiyorsunuz, politik ihtiyaçlara göre süreç yönetiyorsunuz. Partimizi kapatmak ve Demirtaş’ı içeride tutabilmek için bu davayı türettiler. AİHM kararlarını tanımıyorsunuz. Olur mu böyle bir şey?” şeklinde konuştu.
‘ÇÖZÜM MÜMKÜNDÜR’ DEMESEYDİK DIŞARIDA OLURDUK’
Eski milletvekili ve TJA aktivisti Ayla Akat Ata ise “Türkiye tarihine girecek bir dosyada yargılanıyoruz. İpin ucu kaçtı. Bu dosyada hukuka dair bir şey bulamıyorum. Hukuk bilgimi unuttum. Bu dosyada hukuk yok. Biz Kürt sorununun demokratik çözümünü savunanlar olarak yargılanıyoruz. ‘Çözüm mümkündür’ demeseydik dışarıda olurduk. Neden yargılandığımızı biliyoruz. Hukuki bir bağ yok” dedi.
Duruşmaya verilen aranın ardından Avukat Nuray Özdoğan ve Avukat Sevda Çelik Özbingöl konuştu. Özbingöl yaptığı konuşmasında müvekkili Sebahat Tuncel’in savunmasını yapmaya hazır olduğunu söyledi. Duruşma yarın devam edilmek üzere sonlandırıldı.