Demokratlar, Cumhuriyetçilerin 'etik' tuzağına düşmemeli

Demokratlar, Trumpizm ve diktatörlük hayallerinin etkisiyle yoldan çıkan Cumhuriyetçilerin etik kurallara uymasını beklemek yerine, normları yasalaştırarak demokrasiyi garanti altına almalı. Aksi halde, Cumhuriyetçilerden etik vaatleri yerine getirmelerini beklemek hata olacaktır.

Google Haberlere Abone ol

David Litt*

Doğruları dile getiren bir basın sekreteri. Hukukun üstünlüğüne saygı gösteren bağımsız bir adalet bakanlığı. Sabahın ilk saatlerinde komplo teorileriyle ilgili mesajlar paylaşmayacak bir başkan. Dört moral bozucu yıl ve Amerikan demokrasisi için neredeyse ölüme yakın bir deneyimin ardından, doğanın iyileştirici olduğu sonucuna varmak iç rahatlatıcı olacaktır. Politik korkuluklarımız buna dayandı. Trump dönemi, geçici bir aksaklıktan başka bir şey değildi...

Bununla birlikte, böyle bir umursamazlık korkunç bir hata olacaktır. Biden’ın başkanlığının başlangıcında gördüğümüz şey, normların yeniden düzenlenmesi değil, çifte standartların oluşturulmasıdır.

CUMHURİYETÇİ PARTİ’DEN ETİK DAVRANIŞ BEKLENMEMELİ

Evet, iktidara gelen Demokrat yönetimin sorumlu biçimde davranma vaadinde bulunması övgüyü hak ediyor ama gelecekteki Cumhuriyetçi yönetimlerin de aynısını yapacağının hiçbir garantisi yok. İşin aslı, şu anda olduğu gibi, pratikte böyle davranmayacakları kesin.

Yalnızca Beyaz Saray’ın kısa etik tarihine bir göz atmak yeterli olur. 2000 yılında, George W. Bush göreve geldiği sırada, Cumhuriyetçiler, lobicileri resmi biçimde muhafazakâr ya da karşıt bir siyaset oluşturma sürecine eklemleyen ‘The K Street Project’e dahil oldular. Cumhuriyetçi adaylara bağışta bulunan ve Cumhuriyetçi personeli istihdam eden şirketlere, parti liderlerine erişim hakkı sağlandı. Bağış yapmayanlara ise bu hak verilmedi.

Yönetimin, hükümete ilişkin ‘parayı veren düdüğü çalar’ tavrı ve peşinden patlak veren Jack Abramoff lobi skandalı, halkın hükümete duyduğu güveni sarstı. Buna karşılık, başkan Obama tarihteki en katı etik vaadini yerine getirdi. Kendi yönetiminde lobicilerin hizmet vermesini yasakladı, hükümetinin üyelerini lobicilik yapmaktan men etti ve genel olarak kamu hizmeti ile nüfuz ticareti arasındaki döner kapıyı engellemeye çabaladı. 

Yapılacak en doğru şey buydu. Bununla birlikte, başkan Obama doğru şeyi yaptığı için nadiren takdir edildi. Bunun aksine, bu vaadin hevesi kısa sürede Washington basını tarafından hafife alınsa da, kusurları -yani yönetimden dışlanamayacak kadar elzem görülen lobicilere verilen feragatnameler- haberlere konu oldu. 

TRUMP’IN VE BASININ İKİYÜZLÜLÜĞÜ

Donald Trump, başkanlık görevine 'bataklığı kurutma' vaadiyle aday olmuştu. Kazandıktan sonraysa, kendisine miras kalan gereksinimleri sulandırdı. Trump, görevdeki son gününde kendi etik vaadini çiğneyerek, yönetiminin eski üyelerini diledikleri gibi lobi yapma ve istedikleri herkese hizmet etme hususunda serbest bıraktı.

Bu arada, başkan Obama’nın görev süresinin yarısı kadar görev yapan başkan Trump, kendi iktidarı sırasında, hizmet almak için dört kat daha fazla lobiciyi istihdam etti. Ne var ki, Trump’ın düşük standartları haberlere konu edilmedi. Obama’nın yüksek standartları gibi, kısa süre sonra basın tarafından hafife alındılar.

Şimdi işler bir kez daha değişti. Biden yönetimi, sırtını başkan Obama’nın lobicilik yasaklarına dayayarak, yalnızca kayıtlı lobiciliği değil, aynı zamanda uzun zamandan beri bir etik boşluğu olarak hizmet eden sözde 'gölge lobiciliği' de kapsayan tarihteki en katı etik vaadini açıkladı. Bu, ileri doğru atılan bir başka büyük adım. Fakat aynı zamanda, Demokratların ve Cumhuriyetçilerin tamamen farklı yörüngeler üzerinde yol aldığına dair bir hatırlatma. 

Eğer geçmiş aynı zamanda bir prologsa, Biden yüksek standartlarını mükemmel bir şekilde uygulayamaması halinde, neredeyse hiçbir standardı olmayan Trump’tan daha fazla eleştiriyle yüz yüze gelecek. Ve bir sonraki Cumhuriyetçi yönetim, Biden’ı kendisine örnek almak için herhangi bir siyasi ya da ahlaki yükümlülük hissetmek yerine, partinin son başkanının bıraktığı yerden yoluna devam edecek.

AMERİKAN SİYASETİ ART NİYETSİZ OLMAZ

Diğer bir deyişle, Demokratlar ve Cumhuriyetçiler farklı kurallara göre oynuyorlar. Ve bu, yalnızca etik vaatler ve lobi yasakları söz konusu olduğunda böyle değil. Artık, bir zamanlar hayal ettiğimiz ilkelerin büyük kısmının, yani demokratik toplumumuzun temel direkleri olan -gerçeğe saygı; özgür basının önemine duyulan inanç; tanıdıkları kayırmanın reddedilmesi; seçimlerin sonuçlarını yalnızca zaferde değil yenilgide de onurlandırma taahhüdü gibi- şeylerin neredeyse tamamen politikacıların iyi niyetiyle ayakta kaldığını biliyoruz. Ve son dört yıl boyunca öğrendiğimiz üzere, Amerikan siyasetinde art niyet hiçbir zaman eksik olmaz.

İşte bu yüzden iyi davranış örnekleri sergileyen bir yönetimin göreve başlaması yeterli değil. Herkes için geçerli olan yüksek standartlar yarattığımızdan emin olmamız gerekiyor.

Bu, günümüzde sorumlu davranmaya çalışan liderleri cezalandıran ve sorumsuz olanları ödüllendiren siyasi teşviklerin değişmesiyle başlar. Kimi basın mensupları, Obama’nın bronz rengi takım elbisesinin bir skandal ve Joe Biden’ın Peloton’unun (kondisyon bisikletinin/ç.n.) politik bir taahhüt gibi görüldüğü ve genel olarak Cumhuriyetçilerin kundakçı ve Demokratların yetişkin gibi davranacağı varsayılan kendi normallik versiyonlarına geri dönmeyi cazip bulacaktır. Evet, basın Biden idaresini sorumlu tutmalı. Buna karşın, basının son dört yıl hiç yaşanmamış gibi davranması veya Cumhuriyetçi politikacıların çoğunun kundakçı gibi ve Demokrat politikacıların çoğunun yetişkin gibi davranmaya çalışacağını varsayması, Amerikan halkına büyük zarar verir.

SÖZ UÇAR, YASA KALIR

Çifte standartların yaşanmasını önlemek için daha fazlasını yapması gerekenler yalnızca basın ve benzer şekilde taraf tutmayan diğer kurumlar değil. Demokratlar şu anda Kongre’nin her iki organını da (Senato ve Temsilciler Meclisi/ç.n.) kontrol ediyor. Bu kontrolü, normları yasalaştırmak için kullanmalılar. Mesela, geçmiş kongrelerde Senatör Elizabeth Warren, Obama ve Biden’ın etik vaatlerinde yer alan hükümleri içeren ve daha da genişleten bir yasa tasarısı hazırladı. Benzer tasarılar, adil ve özgür bir seçimin onaylanmasına karşı çıkmayı, Adalet Bakanlığı’nı siyasi bir silah olarak kullanmayı veya kampanyalara finansman sağlamak için rüşvet niteliğindeki kirli paraya sırtını dayamayı güçleştirebilir.

En mühim olanı, bunları yasalaştırmak, siyasetçilerin iyi niyetine güvenmenin başaramayacağı şeyleri başarabilir ve yalnızca Demokratların değil, Cumhuriyetçilerin de davranışlarını sınırlandırır.

Eğer bu fırsatı, siyasi sistemimizin işlemesini sağlayan normları eski haline döndürmek için değerlendirmezsek, bir şansımız daha olmayabilir. Belki de Trumpizm tarafından cesaretlendiren ve seçimlerde hile yapma ve seçmen bastırma yollarıyla güçlendirilmiş bir Cumhuriyetçi Parti, daha stratejik ve başarılı bir diktatörlük modeli geliştirecektir. Veya belki de yeni nesil Demokratlar, kurumlarımızın kendi temel ilkelerini korumak için harekete geçmeyeceğine inanarak, bu ilkelerden vazgeçmenin Trumpizm’in yeniden ortaya çıkmasını engellemenin tek yolu olduğuna karar verecektir.

Eğer Amerikan siyasetini böyle aşağı çeken bir rekabet belirlerse, bütün ülke kaybeder. Fakat, sonuçta, Biden döneminin başlangıcının bir rahatlama anı olmasının sebebi de budur. Ancak Amerikan tarihinin berbat olan bir bölümünden sayfayı henüz çevirmedik. Yine de, neticede hep birlikte bunu da yapabiliriz. Dört yıldır ilk defa, Amerika’nın en güçlü kurumları neredeyse tamamen demokrasimizi önemseyen ve onu hayatta tutmak isteyen insanlarca yönetiliyor. 

Yalnızca önceki yönetimin belirlediği düşük seviyeyi yok etmek için değil, aynı zamanda gelecektekiler için çok geç olmadan çıtayı yükseltmek amacıyla, içinde bulunduğumuz andan en iyi şekilde faydalanmalılar.


Yazının orijinali The Guardian sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)