Onur Gencer'e 'SADAT militanıyla tanıştın mı' sorusu: Belki
Deniz Poyraz’ın HDP İzmir İl Binasında katledilişine ilişkin açılan davanın dördüncü duruşması görüldü. Duruşmaya katılan Onur Gencer, "SADAT militanıyla tanıştın mı" sorusuna "Belki" cevabı verdi.
Özlem Kara
DUVAR - Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü'ne yönelik 17 Haziran 2021’de Onur Gencer tarafından düzenlenen silahlı saldırı sonucu parti üyesi Deniz Poyraz katledildi. Deniz Poyraz’ın, katledilmesine ilişkin açılan davanın dördüncü duruşması bugün görüldü. Bayraklı'da bulunan İzmir Adliyesi 7'nci Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşma öncesi HDP'nin çağrısıyla adliye önünde bir araya gelen siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları basın açıklaması düzenledi.
Açıklamada, üzerinde Deniz Poyraz'ın fotoğrafı bulunan "Deniz Poyraz isyanımızdır" yazılı dövizler ile "Katillerden hesap soracağız, faşizm yenilecek biz kazanacağız" yazılı pankart taşınarak, sık sık "Deniz Poyraz onurumuzdur" sloganları atıldı.
Açıklamaya HDP Van Milletvekili Sezai Temelli, HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Deniz Poyraz’ın annesi Fehime Poyraz, Deniz Poyraz’ın kardeşleri, siyasi parti temsilcileri, kadın örgütleri ve vatandaşlar katıldı.
'ONUR GENCER BİR OYUNCAKTAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR'
Açıklamada konuşan HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, Deniz Poyraz’ın katledilişinden bu yana bir yılı aşkın bir süre geçtiğini belirterek, “Geçen ay Deniz Poyraz yoldaşımızı yıldönümünde andık. Bugüne kadar üç duruşma görüldü. Deniz Poyraz için adalet arayışı tam bir adalet fiyaskosu ile kendini ortaya koydu. Bugün dördüncü duruşmada tekrar bir arada olacağız. Bu dava Türkiye’de, bugüne kadar olduğu gibi siyasi suikastların, katliamların aydınlatılması hakikatle yüzleşmesi, siyasi katliamın azmettiricileri başta olmak üzere tetikçinin ve azmettiricinin, bütün sorumluların, sorumluklarını yerine getirmeyen bütün kuruluşlarını yargılandığı, açığa çıkartıldığı, hesap sorulduğu bir dava halinde görülmesi gerekir. Ama bugün de adaletin sağlanmayacağına dair çok derin kuşkularımız var. Suruç katliamının da yıldönümüne giriyor. Türkiye’de siyasi katliamların ardı ardına gelmesinin arkasındaki en temel neden, bu katliamlarla yüzleşilmemesi ve katliamların arkasındaki hakikatle yüzleşilmemesidir. Biliyoruz ki Deniz Poyraz katliamını gerçekleştirenlerin ulaştırmak istedikleri hedef, Türkiye’de kaos yaratmak, kumpaslar kurmak, HDP şahsında demokrasi güçlerine karşı saldırıyı harekete geçirmek amaçlanmıştır. Bu amacın arkasında bulunanlar, bugün ortaya çıkarılmamıştır. Bu kısır döngüyü aşamadığımız sürece Türkiye’de birlikte yaşamı, demokrasiyi, barışı, refah içinde bir yaşamı kuracak bir yol çizemeyiz. Bugün buradaki arayışımız, sadece Deniz Poyraz yoldaşımızın katledilmesinin arkasındaki karanlığı aydınlatmak değil aynı zamanda Türkiye'nin demokratik bir cumhuriyete erişmesi, Türkiye’de barış içinde yaşamanın imkanlarının yaratılması, bu kirli iktidar odaklarıyla hesaplaşılması ve Türkiye’ye gerçek barışı ve demokrasinin sağlanması içindir. Bu davayı kendi davası olarak sahiplenen herkese teşekkür ediyoruz” dedi.
'DENİZ POYRAZ’IN HESABINI SORMAK TOPLUMSAL BARIŞI VAR ETMEKTİR'
HDP Van Milletvekili Sezai Temelli, Deniz Poyraz’ın hesabını soracaklarını belirterek “Deniz’in katliamıyla bu acılarımıza yenisi eklendi. Bu acılarımız dinmez olduğu kadar öfkelerimiz de büyük! Bu öfkemizi buradan bir kez daha haykırıyoruz ki adalet ve barış mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz, bu mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. Katledilmiş her arkadaşımızın hesabını mutlaka ama mutlaka soracağız. 115 kez keşif yapan bir katile engel olmayan zihniyet cinayetin ortağıdır. Burada yargılamayı bir kez daha izleyeceğiz. Burada bir adalet arayışı yok, tam tersine olayın üstünün örtülmesi var. Çok büyük bir adaletsizlik var, bu topraklarda yüzyılı aşkın bir süredir Kürt düşmanlığını dayatan ayrımcılık, dayatan nefret söylemiyle toplumu adeta ayrımcılığa tabi kılan bu zihniyet burada yaratılan adaletsizliğin üstünü örtme çabasında. Elini kolunu sallayarak tam 115 kez keşif yapan bir katile engel olmayan zihniyet, aslında cinayetin ortağıdır. İltisak mı arıyorsunuz, onlarca iltisak var ortada. Sanki münferit olaymış gibi bu olayı önümüze getiriyorlar, büyük suçlarını gizlemeye çalışıyorlar. Bu suçlardan kaçamayacaksınız. Barış içinde bir arada yaşamak istiyorsak katliamcı zihniyetten hep birlikte hesap sormalıyız. Burada bir adalet nöbetini var ettik. Tıpkı Emine Şenyaşar’ın, barış annelerinin yaptığı gibi bütün adliye binalarının önünde adalet nöbetini var etmeye devam edeceğiz. Adalet ve barış mücadelesi bu ülkenin özlemini duyduğu bir arada yaşama iradesini, ortak vatanda demokratik cumhuriyet özlemini mutlaka bir gün var edecek. Bunu var etmenin yolu, burada adalet mücadelesini gerçekleştirmekten geçiyor. Buradan tüm Türkiye toplumuna ve kamuoyuna çağrı yapmak istiyorum. Bu adalet mücadelesi hepimizin mücadelesidir, Deniz’in hesabını sormak hepimizin boynunun borcudur. Deniz’in ve onlarca katledilen arkadaşımızın hesabını sormak, toplumsal barışı var etmektir. Barış içinde bir arada yaşamak istiyorsak bu katillerden ve katliamcı zihniyetten hep birlikte hesap sormalıyız. İşte o yüzden buradayız, yananayız. Suruç’un, Ankara Gar katliamının hesabını sormak için, Cizre’nin, Silopi’nin hesabını sormak için, Denizlerin hesabını sormak için öfkemizle, mücadele azmimizle yan yana geldik. Bundan kurtulamayacaksınız. İktidara ve küçük ortağına sesleniyoruz; büyük bir panikle bu cinayetin üstünü örtmeye çalıştınız ama bu örtüyü parçalayacağız bundan kurtulamayacaksınız” diye konuştu.
'BU HESABI SANDIKTA SORACAĞIZ'
Siyasi cinayetlerin beratla sonuçlanmasının sorumlusunun AK Parti olduğunu vurgulayan CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “Bu cinayet canı sıkılan birinin yaptığı bir cinayet değil. Katliamda 3 aşamaya bakmak lazım. Katliam öncesi aşama, cinayet sırasında güvenlik güçlerinin tutumu ve cinayetten sonra yargının tutumu. Bu 3 aşamaya baktığımızda bu cinayetin derin devletin, derin ilişkileriyle işlenmiş bir durum. 115 kez keşif yapılmış, binanın önünde karakol var, ama bu cinayet engellenmemiş. Cinayetten önce nefret söylemleri bu cinayetin zeminini hazırladı. Katliamdan sonra bu katile “görevini yerine getiren vatansever” muamelesi yapıldı. Hem müdahale edilmedi hem de müdahaleden sonra el bebek gül bebek ağırlandı. Bu ortamda bir sosyal medya paylaşımı yaparsanız 4-5 gün gözaltında kalırsınız, ama bu katil sadece 24 saat gözaltında kaldı. Hiçbir ilişkisi araştırılmadı, tutuklandı hızla. Savcılık tarafından bir soruşturma yapılmadı, ilişkileri değerlendirilmeden bir iddianame ile dava açıldı. Bu tablo bize şunu gösteriyor. Bu ilişkilerin sosyal ortağı ve sahibi AKP’dir. AKP işkenceden, ölümlerden uzak bir ortam yaratacağı iddiasıyla iktidara geldi. Ama derin devlet kendisini teslim aldı sonra derin devletin sahibi kendisi oldu. Bu cinayetlerden ve kendisinden önce işlenen cinayetlerin beratla sonuçlanmasından AKP sorumludur. Bu hesabı sandıkta soracağız sandıktan sonra da bu katliamların hesabını yeniden soracağız helalleşmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
'DENİZ’LER HİÇBİR ZAMAN ÖLMEZ'
Deniz Poyraz’ın annesi Fehime Poyraz ise “Deniz ölmedi, Deniz içimizde yaşıyor. Bütün halklar Deniz’dir. Onlar dediler; Deniz’i öldüreceğiz, Deniz ölmedi. Deniz, deniz gibi aktı. Deniz’ler hiçbir zaman ölmez. Hiçbir zaman şehitler ölmez, şehit aramızda yaşıyor. Katil kolunu sallaya sallaya binanın içine girdi. Deniz’i katletti. Demedi, ‘Bir kadındır, içeridedir. Ben dizine sıktım çıkıp gideyim’ Kadınları çok güçlü görüyorlar. Her zaman güçlü olacağız, her zaman anneyiz. Her zaman ayakta olacağız, mücadelemize devam edeceğiz” dedi.
Poyraz’ın ardından Kadınlar Birlikte Güçlü de bir açıklama yaptı. Deniz Poyraz’ı katledenlerin, kadınlara mesaj verdiğini belirten kadınlar, “Deniz'i katledenler Kürtlere ve onunla birlikte mücadeleyi büyütenlere bir mesaj vermeye çalıştı. Bu mesajı aldık ve buradayız! En gür sesimizle, tüm öfkemizle 'Yasta Değil İsyandayız!' demeye devam ediyoruz. Bugün burada görülecek davada sadece Onur Gencer yargılanıyor. Fakat, biz, bu katliamın önünü açanların da hesap verdiği, tek bir kadının katledilmediği, kadınların özgürce yaşayabildiği bir ülke için mücadele etmeye devam edeceğiz. Biliyoruz ki bu topraklara adaleti erkek devlet ve erkek yargının mahkeme salonları değil, bu erkek egemenliği karşısında mücadeleyi büyütenler, gerçek adalet için sokakları, meydanları, adliye önlerini gerçek adalet mücadelesi ile harlayanlar tarafından getirilecek” diye kaydetti.
DURUŞMA BAŞLADI
Adliye önündeki açıklamanın ardından Poyraz ailesi, HDP'li yöneticiler, avukatlar, duruşmayı takip eden çok sayıda baro yöneticisi ile STK temsilcisi ve kadın örgütleri duruşma salonuna alındı. Önceki celsede SEGBİS ile bağlanan sanık Onur Gencer, bu duruşmada mahkeme salonunda hazır bulundu.
İzmir Baro Başkanı ve katılan vekili avukat Özkan Yücel sanığa soru sormak için söz almak istemesinin ardından mahkeme başkanı, yetki belgesi ile katılan vekillerin doğrudan soru sorma haklarının olmadığını belirterek sadece vekaletnamede adı yazılı vekillerinin soru sorabileceğini ifade etti.
Muş Baro Başkanı ve müşteki vekili avukat Kadir Çelik söz olarak mahkemenin aldığı ara kararın CMK'ye açıkça aykırı olduğunu, asilin beyanın vekillik için yeterli olduğunu dile getirdi.
Müşteki vekilleri ile mahkeme heyeti arasında yetki belgesi verilen avukatların sanığa doğudan soru sorma hakkı üzerinden tartışma çıkmasının ardından duruşmaya 15 dakika ara verildi.
Duruşma verilen aranın ardından avukatlar, soru sorma haklarının ellerinden alınmaması yönündeki itirazlarını sürdürdü. İtirazlar üzerine talepleri kabul eden mahkeme başkanı, soruların yöneltilmesine karar verdi.
SORULAN SORULARA CEVAP VERMEDİ
Mahkemenin kararının ardından avukatlar tarafından çapraz sorguya başlandı. Avukatlar, Gencer’e “Bulunduğunuz yerde Türkiye’nin birlikte hareket ettiği silahlı milislerle tanıştınız mı” sorusunu yöneltti. Sorulan soruya “Evet” diyen Gencer, daha sonra sorulan soruların birçoğuna cevap vermedi.
Sanık Gencer, avukat Özkan Yücel’in “Sizinle birlikte Suriye’den dönen arkadaşlarını oldu mu, HDP ve Kürtler ile ilgili düşüncenizin ne kadarını Osman Tanrıverdi ile paylaştınız, Gamze Açar’ı tanır mısınız” sorularına da cevap vermedi.
Öte yandan sanık Gencer, “can güvenliği” nedeniyle bir kısım sorulara itiraz etti. Avukat Yücel, “Şehirlerarası ziyaretlerinde Suriye’de ilişkilendiğiniz kişilerle iletişime geçtiniz mi” diye de sorarken, katil Gencer, “Onu da siz bulun” diye cevap verdi.
MAHKEME BAŞKANI İTİRAZLARI REDDETTİ
Avukat Yücel’nin sormuş olduğu soruların, birçoğuna kesik cevaplar vermesi sonucu duruşma salonundaki avukatlar duruma itiraz etti.
Mahkeme başkanı ise Gencer’in “Belki, olabilir de olmayabilir de, yapmış da olabilirim, yapmamış da” cevaplarıyla ilgili avukatların itirazlarını reddetti.
'PAYLAŞIMLARI BEN SİLMEDİM'
Avukat Yücel, saldırı sonrası silinen görüntülere ilişkin soru yöneltti. Yücel'in “Saldırıdan sonra gözaltına alındığınızda kolluk telefonunuza ne zaman el koydu” ve “Olay gününde sosyal medya hesaplarınızdan kimi görüntüler silindi, paylaşımları kim sildi” sorularına yanıt veren sanık Gencer ise paylaşımları kendisinin silmediğini ileri sürdü.
Gencer, Yücel’in “Ülkücülerle bir ilişkiniz var mı” sorusuna ise “Herkesle var, bir tek sizinle yok” diye cevap verirken, “Ben kendimi anarşist olarak tanımlıyorum” dedi.
'TANIYORUM AMA SÖYLEMEM'
Avukat Yücel, saldırı talimatının MHP Genel Merkezi’nden geldiğine dair iddialar olduğunu belirterek durumun araştırıldığını ifade etti. Sonrasında avukat Yücel, Gencer’e bir toplantı fotoğrafı göstererek, fotoğraftakilerin kim olduğunu sordu. Gencer ise “Tanıyorum ama söylemem” diye cevap verdi. Ayrıca mahkeme başkanı Yücel’in, “MHP Genel Merkezi’nde tanıdıklarınız var mı” sorusuna itiraz etti.
'CANI YANAN SİZSİNİZ CEVABINI SİZ BULUN'
Avukat Yücel’in, “Whatsapp konuşmalarınızda olaya ilişkin onay almaya çalıştığınız anlaşılıyor. Madem tek başınıza yaptınız buna neden gerek duydunuz” sorusuna da cevap vermeyen sanık Gencer, “Suriye’de SADAT militanlarından birisiyle tanıştınız mı” sorusuna da “Belki” dedi.
Gencer’in, Abdullatif Koçak’ın ismini duyunca duraklamasının ardından neden duraksadığını soran avukat Yücel’e Gencer’in, “Canı yanan sizsiniz cevabını siz bulun” cevabı salondan tepki topladı. Katil Gencer, daha önce sorulan ve “can güvenliği” diyerek cevaplamayı reddettiği “Gamze Açar’ı tanır mısınız” sorusuna daha sonrasında “Evet tanıyorum” dedi.
'CEVABINI BİLİYORSUNUZ, BİNANIZI KANA BULADIM'
Avukat Yücel’in sorularının ardından dava avukatlarından Türkan Aslan Ağaç, sanık Gencer’e soru sormaya başladı. Avukat Ağaç ile Gencer arasında geçen konuşumalar şu şekilde:
"Ağaç: İzmir poligona sizi kim yönlendirdi?
Gencer: Birisi tavsiye etti.
Ağaç: Hangi sohbet sırasında böyle bir önermede bulundu?
Gencer: Silahlar üzerinde konuşurken.
Ağaç: Bu kişiyi tanıyor musunuz?
Gencer: Hayır
Ağaç: 14 Haziran’da poligondan aldığın 15 merminin hepsini kullandın mı? Kullanmadıklarını ne yaptın?
Gencer: Cevabını biliyorsunuz. Binanızı kana buladım.”
Katil Gencer, sonrasında “Poligona hangi sıklıkla gidersiniz”, “Poligonda kayıt defteri var mıydı”, “Defteri siz mi görevli mi doldurdu”, “Poligonda eğitim aldığınız kişilerin ismi nedir”, “Umut Işık size mesleki bilgileri hakkında paylaşımda bulundu mu”, “Alican size Manisa Urganlı’da özel silah ders verdi mi”, “Oytun Yüksel bu eğitimler sırasında yanınızda mıydı”, “Silahlarla ilgili soruları neden İbrahim Akıl’a sordunuz” sorularına ise cevap vermedi.
ERDOĞAN STICKERINA 'ONU DA ÖLDÜRMEK GEREK' CEVABI
Bunun üzerine Ağaç, “Sorduğumuz sorulara ‘cevap yok’ şeklinde cevap vermeniz bir örgütle bağınız olduğunu ortaya çıkarıyor” dedi. Ağaç daha sonra asker olan İbrahim Akıl üzerine sorularına devam ederken aralarında şu konuşmalar geçti:
“Ağaç: İbrahim Akıl’ı siyasal olarak nereye koyarsınız?
Gencer: Baş köşeye koyarım.
Ağaç: İbrahim Akıl’la konuşmalarınızdan olayı beraber planladığınız anlaşılmakta. Bunu ne zaman planladınız?
Gencer: Kendisinin bir alakası yok.
Ağaç: İbrahim Akıl 3 ay Suriye'de kaldığınız söylüyor. Kaldınız mı?
Gencer: Hayır
Ağaç: İbrahim Akıl’ın ne zaman Suriye’ye gittiğini biliyor musunuz?
Gencer: Gidip gitmediğini bilmiyorum
Ağaç: Yazışmalarda İbrahim Akıl’ın size Recep Tayyip Erdoğan stickerı gönderdiği sizin de ‘Yobaz. Onu da öldürmek gerekiyor. Sen yap ben sana içeride bakarım’ yazdığımız görülüyor. Bunu açıklar mısınız?
Gencer: Sadece şakaydı
Ağaç: Bu ülkenin cumhurbaşkanına suikast düzenlemenin suç olduğunu bilmiyor musunuz? Emniyet bu yazışmayı görmesine rağmen size neden bunu sormadı?
Gencer: Onu emniyete sorun
Ağaç: İbrahim Akıl'la yaptığınız yazışmalar gözaltına alındığınızda duruyor muydu? Konuşmaların bütünlük arz etmediği anlaşılmakta. Sizin dışınızda birisi bu yazışmaları silmiş olabilir mi?
Gencer: Bilmiyorum.”
Ağaç’ın sorularının ardından mahkeme heyeti duruşmaya ara verdi.
8 AY ÖNCESİNE YÖNELİK HTS KAYITLARI ÇIKTI
Duruşmaya tanık olarak katılan Metin Dönerer, sanık Gencer’i silah almaya geldiğinde tanıdığını dile getirerek, “Av bayisi sahibiyim. Onur geldiğinde silah alma belgesiyle geldi. Silahı sattım. Başka bir ilişkimiz yok. Olaydan 15-20 gün önce silah almaya geldi. Satın alma belgesi olmasaydı silah satmazdım hatta konuşmazdım bile” dedi.
Tanık Dönener’e soru soran avukat Gurbet Uçar, tanıkla göz göze konuşmak istediğini dile getirdi fakat mahkeme başkanı buna itiraz etti.
Duruma tepki gösteren Uçar, “Sorgulama yapmamızın önüne geçecek şekilde davranıyorsunuz. Bırakın biz soru soralım. Siz merak etmiyorsunuz ama biz merak ediyoruz” diye konuştu.
Avukat Uçar, tanık Dönener’in polis olarak hangi birimlerde çalıştığını sordu. Tanık Dönerer ise Olay Yeri İnceleme Birimi’nde çalıştığını söyledi. Daha sonra Uçar ve Dönerer arasında şu konuşmalar geçti:
"Uçar: Onur Gencer’i silah almaya gelmeden önce tanımadığınızı söylüyorsunuz. Fakat silah almadan 8 ay öncesine ait HTS kayıtlarınız var. Bunun içeriği nedir?
Dönerer: Doktor raporu alıp alamayacağını konuştuk.
Uçar: Emniyet ifadelerinizde neden Gencer ile gerçekleştirdiniz telefon görüşmelerini ayrıntılı anlatmanız?
Dönerer: Emniyette bu kadar ayrıntılı soru sorulmadı.
Uçar: Siz silahı haziran ayında paranın tamamını aldığınızda teslim ettiğinizi söylüyorsunuz. Ancak katilin babası silahın mayıs ayında eve getirildiğini söylüyor.
Dönerer: Silahı ne zaman sattığımı hatırlamıyorum.
Uçar: Emniyette net bir tarih vermişsiniz
Dönerer: Hayır hatırlamıyorum.”
DİL KURSU ÇALIŞANLARI DİNLENDİ
Daha sonra Gencer’in dil kursuna kaydını yapan Özkan Gökkaya ve Zuhal Mandacı tanık olarak dinlendi.
Tanıklar ön kayıt işlemlerinin Temmuz 2021 tarihinde gerçekleştiğini söyledi. Sonrasında avukat İmdat Ateş, tanıklara, dil kursunun önünde kurulan HDP çadırlarının ne kadar süre orada kaldığını sordu. Tanıklar hatırlamadıklarını ifade etti.
Tanık Mandacı, Gencer ile yapılan ilk görüşmenin Gökkaya tarafından gerçekleştirildiğini aktardı. Avukat Ataş, Mandacı’nın 1 Haziran 2021 tarihinde Gencer ile dil kursunda görüştüğü bilgisini verirken, o güne dair sorular sordu. Tanık Mandacı ise detayları hatırlamadığını söyledi.
'HDP’YE NEFRET BESLİYORDU'
Sanık Gencer’i 9 Eylül Üniversitesi’nden tanıdığını belirten tanık Görkem Ömer Aslan, olayla bir ilgisi olmadığını belirtirken sadece olaydan bir gün önce görüşmek için Gencer’e mesaj attığını söyledi. Görüşme sırasında, Gencer’in bilgi vermediğini de aktardı.
Daha sonra avukat İmdat Ataş tanığa, Gencer’de Suriye sonrası neler değiştiğini ve neler konuştuklarını sordu. Tanık Aslan bu sorulara “Günlük konulardan konuşuyorduk” cevabını vermesi üzerine salondan tepkiler geldi. Aslan, Ataş’ın “HDP üzerine konuştunuz mu” sorusuna “Asker, polis öldüğü için onlara nefret beslediğini anlatıyordu” cevabını verdi.
'POLİS, ÇELİK YELEĞİ YOK DİYE İÇERİYE GİRMEDİ'
Tanık Derya Özgen, olay günü saat 11.00 sularında binaya girmek istediğini fakat bir sivil polis tarafından durdurulduğunu dile getirdi. Özgen’in kapıcıya “Burada ne oluyor” sorusunu sorduğu sırada bina içerisinden silah seslerini duyduğunu aktardı.
Özgen, “Hemen kaçarak uzaklaştım. 15 dakika kadar uzaklarda kaldım. Polise niye müdahale etmiyorsunuz dediğimde çelik yeleğimiz yok dedi. Özel tim bekliyoruz dedi. Ancak 11.45 gibi özel tim gördüm ama vali ile birlikte gelmişlerdi. Onlar da müdahale etmedi" diye konuştu.
Avukat Özkan Yücel’in sorusu üzerine tanık Özgen, “İlk defa o gün bir polis tarafından durduruldum. Ancak beni polis durdurduğunda, binaya girmemi yasakladığında henüz olay olmamıştı, silahlar patlamamıştı. Sanki polis olay olacağını biliyor gibiydi” dedi.
'ÜNİVERSİTE YILLARINDA DA POLİGANA GİDERDİ'
Son tanık olarak Sanık Gencer’in Dokuz Eylül Üniversitesi’nden arkadaşı tanık Hüseyin Sarıcan, "Nadiren görüşürdük okul döneminde, dışarıda da 1-2 defa görüştük” ifadelerini kullandı.
Soru üzerine tanık, “Sanık yaşamaya değer veren biriydi, suç işleyeceğini düşünmezdim. Üniversite yıllarından itibaren (2018-2019) poligona giderdi. Parası hep vardı, paraya ihtiyacı olduğunu hiç görmedim. Olay günü olayı bir arkadaşımdan öğrendim, yanlışlık vardır Onur böyle bir şey yapmaz diye düşündüm, yanlışlık varsa düzeltsin diye Onur’u aradım ama ulaşamadım” şeklinde konuştu.
'GAZETECİ CEVHERİ GÜVEN TANIK OLARAK DİNLENSİN'
Son tanığın dinlenmesinin ardından söz alan Avukat Türkan Aslan Ağaç, “Olayın aydınlatılması için dinlenmesini istediğimiz, tensip zaptı ile dinlenmesine karar verilen ancak ara kararla dinlenmesinden vazgeçtiğiniz tanıkların dinlenmesi yönünde karar verilmesini talep ediyoruz. Talimatla dinlenilmesine karar verilen tanıklara doğrudan soru sorma hakkımızı kullanabilmemiz için SEGBİS ile dinletilmesini talep ediyoruz. Dijital materyaller ile ilgili celse arasında talep ettiklerimizin hiçbiri gerçekleştirilmedi. Sanığın babasının evinden elde edilen dijital materyaller dört gün sonra sanığın babasına iade edilmiştir. Materyaller üzerinde imaj alamadık, kopya alamadık, orijinalleri üzerinde inceleme yapamadık. Sanığın babası daha şüpheli konumundayken el konulan dijital materyaller kendisine iade edildi. Gazeteci Cevheri Güven tarafından yayımlanan bir videoda sanığın katliam talimatını MHP'li bir yöneticiden aldığını belirterek Cevheri Güven'in istinabe yoluyla tanık olarak dinlenilmesi gerekiyor” dedi.
'MÜNFERİT BİR OLAY OLARAK DEĞERLENDİRİLEMEZ'
Muş Barosu Başkanı Kadir Karaçelik, söz alarak “Deniz Poyraz’ın katledilmesi münferit bir olay olarak değerlendirilemez, sanık belli bir siyasi grubun mensubu olan kişilere yönelik nefret ile hareket ederek bu cinayeti işlemiştir” ifadelerini kullandı.
'BU BASİT BİR CİNAYET DAVASI DEĞİL'
Van Barosu Başkanı ve katılanlar vekili avukat Zülküf Uçar ise “Bu basit bir cinayet davası değil. Bu katliamın arka perdesini, azmettirenleri açığa çıkarmak mahkemenizin görevidir. Bu anlamda gerçeği ortaya çıkarmak adına katılan vekillerinin talepleri kabul edilmelidir” dedi.
DURUŞMA ERTELENDİ
Duruşma savcısı, eksikliklerin giderilmesi ile sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilmesi yönünde mütalaa verdi.
Mahkeme, katılan vekillerinin İzmir dışında bulunan tanıkların mahkeme huzurunda dinlenmesi talebini reddederek tanıkların bulundukları illerdeki mahkemelerde dinlenilmesine karar verdi.
Mahkeme heyeti, tanık Sıla Yılmaz için talimat yazılmasına, tanıklar Nuri ve Nurgül Gencer'in adreslerinin tespiti için talimat yazılmasına, dinlenmeyen tanıkların talimatla ifadelerinin alınmasına, duruşma kayıtlarının çözümünün yapılarak duruşma sırasında suç teşkil eden konuşma ve davranışları yapanlar hakkında suç duyurusunda bulunulmasına hükmetti.
Avukatların bilirkişi raporu alınması talebini kabul etti. Fakat avukatların dijital materyaller ve kamera kayıtlarını yönelik taleplerinin reddine karar vererek duruşmayı 12 Ekim tarihine erteledi.
'SANIĞIN KONFORU DÜŞÜNÜLÜYOR'
Duruşmanın sona ermesinin ardından avukatların çağrısı ile adliye önünde açıklama yapıldı.
Duruşma hakkında değerlendirmelerde bulunan Muş Baro Bakanı Kadir Karaçevik, “Bizler bu süreci başından beri barolar olarak takip ediyoruz. Üzülerek ifade etmek istiyoruz, bu hunharca cinayet işlendikten hemen sonra mağdur tarafın avukatlığını üstlenmiş meslektaşlarımız, maddi hakikatin ortaya çıkması için çok önemli, maddi hakikati ortaya çıkaracak delilerin ortaya çıkması ve toplanmasını gerçekleştirecek bütün talepleri maalesef sonuçsuz kalmıştır" dedi.
"Bu eylemin öncesi, sırası, sonrasında ihmali olanlara titiz bir araştırma yapılması kaçınılmazdır" diyen Karaçevik, şunları söyledi:
"Ancak bu talepler soruşturma aşamasında karşılanmadığı gibi bugün yine aynı tutumla karşı karşıya kaldığımızı ifade etmek isterim. Her duruşmada olduğu gibi aymazca ve pişkince yargılama sürecini provoke etmek isteyen sanıktan bahsetmek istiyorum. Her durumda insanları bu acılı olay üzerinden insanları tahrik etmeye çalışan sanık üzerinden, mahkeme başkanının sadece ‘akıllı ol’ demesi bizim için sanığın konforunu düşünen bir faaliyetten başka bir anlam taşımaktadır.”