Deniz Poyraz davasında ikinci duruşma: Sistemli bir cinayet hazırlanmıştı

HDP İzmir İl Örgütü'ne yönelik saldırı ve Deniz Poyraz'ın katledilmesine ilişkin davanın ikinci duruşması 3 saat gecikmeli olarak başladı. HDP'li Sancar, "Sistemli bir cinayet hazırlanmıştı" dedi.

Google Haberlere Abone ol

Cihan Başakçıoğlu

İZMİR - HDP İzmir İl Örgütü'ne 17 Haziran tarihinde Onur Gencer isimli saldırgan tarafından silahlı saldırı düzenlenmiş, Deniz Poyraz katledilmişti. Yaşanan olaya ilişkin açılan davanın ikinci duruşması İzmir Adliyesi 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Dava öncesi HDP'nin çağrısıyla adliye önünde bir araya gelen onlarca kişi, burada bir basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ile HDP'li vekillerin yanı sıra CHP'li vekiller ve çeşitli siyasi parti, sivil toplum kuruluşu temsilcileri de katıldı. "Katillerden hesap soracağız, faşizm yenilecek biz kazanacağız" yazılı pankart ile üzerinde Deniz Poyraz'ın fotoğrafları bulunan "Deniz Poyraz ölümsüzdür" yazılı dövizler taşınan açıklamada, sık sık "Katillerden hesabı kadınlar soracak" ve “Deniz Poyraz ölümsüzdür" sloganları atıldı.

'SİSTEMLİ BİR CİNAYET HAZIRLANMIŞTI'

Açıklamada konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Poyraz'ın 17 Haziran'da katledildiğini hatırlatarak, "Deniz Poyraz arkadaşımız 17 Haziran’da katledildi. O kurşunlar elbette onun o güzel, o diri, o mücadeleci bedenine yöneldi. Önce onun kanı akıtıldı ama saldırının tek hedefi Deniz Poyraz değildi. Saldırı aynı zamanda HDP’ye idi. Saldırı aynı zamanda demokratik siyaseteydi, Türkiye’deki kadın ve demokrasi mücadelesine, barış mücadelesine yönelikti. O kurşunlar barışı, demokrasiyi, kadın mücadelesini, emek mücadelesini hedef almıştı. Arkasında güçlü bir örgütlü plan vardı, sistemli bir cinayet hazırlanmıştı ve belki de onlarca kişinin katledilmesi hesaplanmıştı" dedi.

Arkadaşlarının katledilmesiyle bu mücadelenin durmayacağını vurgulayan Sancar, gözdağı vermek ve sindirmek için bu katliamın gerçekleştirildiğini ifade etti. Sancar "Gözdağı vermek, sindirmek istediler. Ama hiçbiri bu tür saldırılarla başaramadılar, başaramayacaklar. Adalet, hakikat ve barış için buradayız. Biliyoruz ki, karşımızda sistemli örgütlü bir kötülük düzeni, adaletsiz bir sistem var. Bu uygulamalara, bu sisteme, bu zihniyete ve iktidara karşı tek etkili yol sistemli ve örgütlü mücadeledir. Kötülüğe karşı iyiliği örgütlemek adaletsizliğe karşı adalet mücadelesini büyütmek tek çıkar yoldur" diye konuştu.

'SİSTEMLİ KÖTÜLÜĞE KARŞI EN GENİŞ DAYANIŞMA, ORTAK MÜCADELE'

'Bu sistemden, iktidardan, bu kanlı talancı düzenden kurtuluşun tek yolunun birlikte mücadeleden geçtiğinin' altını çizen Sancar, "Yargı iktidarın elinde, muhalefeti susturmak, bastırmak demokrasi güçlerini sindirmek için bir sopa olarak kullanılmaktadır. Elbette susarak beklersek adalet mahkeme salonlarında gerçekleşmeyecek. Susmuyoruz, örgütlü adaletsizliğe karşı örgütlü mücadeleyi, sistemli kötülüğe karşı en geniş dayanışmayı ve ortak mücadeleyi kurmaya devam ediyoruz. Bu sistem suçluları aklayan, hakikati karartan bütün mekanizmalarıyla demokrasi mücadelesinin önüne dikilmektedir. Biliyoruz ki adalet ancak herkes için talep edildiğinde bir hedefe amaca yönelik olur. Adalet mücadelesi herkes için verildiğinde anlam kazanır. Ya herkes için vardır ya da hiç kimse için yoktur" ifadelerini kullandı.

Başkasına yapılan haksızlıklara karşı susanların son zamanlarda yaşananlardan ders çıkarması gerektiğini söyleyen Sancar, "Bekleyerek, başkalarına yapılan adaletsizliklere sessiz kalarak, onları görmezden gelerek devam edeceğini düşünen herkes son zamanlarda yaşadığımız örneklere bakarak mutlaka uyanmak zorundadır. Başkasına yapıldığında başını kenara çevirenler bu sistemden, adaletsizlikten, zulümden, baskıdan gün gelir nasibini alır. Yıllardır bağırıyoruz, adalet ancak herkes için varsa, herkes için talep ediliyorsa gerçekleşebilir" diye belirtti.

'YARGI CİNAYETİ MÜNFERİT GÖSTERMEK İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPIYOR'

Saldırının bu ülkenin barış umudunu kırmaya ve barış mücadelesinden vazgeçirmeye yönelik olduğunu söyleyen Sancar, "Kendisi için adalet isteyenler adaletsizliğin devamına ortak olmaktan başka bir şey yapmaz. İşte son örnekler ortada. Bu sistemi değiştirmek bu zalim baskıcı iktidarı göndermek için ortak mücadeleden demokratik mücadeleyi birlikte büyütmekten başka yol yok. Adaleti de ancak bu şekilde sağlayabiliriz. Deniz Poyraz’a, HDP’ye yönelik saldırı bu ülkede barış umudunadır. Bu ülkede barış mücadelesinden vazgeçirme çabalarının sistemli uygulamalarıdır. Oysa biz barışı getirmekte kararlıyız. Barışı da ancak adalet ve hakikat üzerine kurabiliriz. Adalet ve hakikatin olmadığı yerde barış da olmaz. Barışın olmadığı yerde demokrasi de olmaz. Demokrasinin olmadığı yerde eşitlik de olmaz, huzur da olmaz. Bunu hepimizin görmesi lazım" dedi.

Yargının bu cinayeti münferit göstermek için elinden geleni yaptığını vurgulayan Sancar, şöyle devam etti:

"Deniz Poyraz’a yönelik cinayet, sistemli bir cinayettir. Soruşturmanın başından beri hem emniyet hem savcılık bu cinayeti münferit, bireysel göstermek için ellerinden geleni yaptılar. Bundan önceki saldırılarda olduğu gibi. Hep bunları karartmak, hakikati, örgütlü kötülüğü örtmek için elindeki imkanları kullandılar. Biz de irademizi, örgütlü gücümüzü bu karanlığın arkasındaki gücü ortaya çıkarmak için kullanmaya devam edeceğiz. Bu sistemi değiştirene kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu ülkeyi aydınlığa çıkaracağız. Karanlığın üstüne halkların iradesini ve ışıklarını mutlaka yönelteceğiz. Bizlere yönelik saldırılarda bütün güçleriyle hakikati örtmek suçluları aklamak için uğraşan sistem bize yönelik yargılamalarda her türlü kumpası, hileyi, oyunu oynamakta beis görmüyor. Sıra bizlere, demokrasi güçlerine, sıra emekçiye, ezilene gelince hiçbir delile gerek kalmadan en ağır baskıları uygulayan sistem apaçık işlenen cinayetleri, soygunu, talanı gizlemek için seferber olmaktadır"

'BU ÜLKEYE DEMOKRASİYİ MUTLAKA GETİRECEĞİZ'

Yaşanan gidişatı değiştirmenin yolunun adalet mücadelesini büyütmekten ve demokrasi mücadelesini ortaklaştırmaktan geçtiğini vurgulayan Sancar, son olarak şunları kaydetti:

"İşte bu gidişatı bu döngüyü değiştirmenin yolu adalet mücadelesini büyütmekten, demokrasi mücadelesini ortaklaştırmaktan geçiyor. Ya en geniş demokratik mücadele ortaklığını kuracağız ya da bu kötülük düzeni devam edecek. Bu ülkede barışın ve demokrasinin, adaletin gerçekleşmesini önlemek için yoluna devam edecektir. Biz burada bu gidişe dur demek için varız. Adaletsizliğin olduğu her yerde, kime yönelirse yönelsin adaletsizliğe karşı birlikte mücadele etmek için varız, var olacağız. En büyük gücü kadın mücadelesinden aldığımızı hatırlatalım, Deniz Poyraz cinayeti kadın mücadelesine saldırının da sembolüdür. O nedenle en büyük direnci kadınlar göstermektedir. En etkili mücadeleyi kadın hareketi yürütmektedir. Birlikte hep birlikte barışa, demokrasiye, adalete yürüyüşümüz devam edecek. Hakikati ortaya çıkaracağız. Adaleti gerçekleştireceğiz, hakikatle adaletin üstüne barışı inşa edeceğiz. Bu ülkeye demokrasiyi mutlaka getireceğiz. Bütün dostları, dayanışma için mücadele için her an her şekilde yoluna devam eden güçleri selamlıyorum. Adalet, hakikat, barış ve demokrasi mücadelesinin başarıya ulaşacağına inanıyorum."

'FAŞİZME, ERKEK DEVLET ŞİDDETİNE KARŞI YAN YANAYIZ'

Sancar'ın ardından İzmir Kadın Platformu adliye önünde basın açıklaması düzenledi. "Deniz Poyraz isyanımızdır, davanın takipçisiyiz" yazılı pankart taşınan açıklamada kadınlar, yaşanan saldırının ardından binadan çıkan saldırgan Gencer'i, İzmir’de “Yaşamak istiyoruz” diyen kadınların karşısına dikilen, kadınları darp ederek gözaltına alan polislerin, “İsmin ne abicim” diyerek karşıladığını hatırlattı. Deniz’in 29 Aralık'ta görülen ilk duruşmasında Onur Gencer’in rahat tavırlarının Gencer’in kimden güç aldığını bir kez daha gözler önüne serdiğini söyleyen kadınlar, şunları kaydetti:

"Bugün İzmir Kadın Platformu olarak Deniz’in 2. duruşmasında bu davanın peşini bırakmayacağımızı bir kez daha ilan etmek için buradayız. Bu davada elbette katliamı gerçekleştiren Onur Gencer’in en ağır cezaya çarptırılmasını talep ediyoruz. Ama yetmez. Bu katliama yol verenin, hedef gösterenlerin, mahkeme salonunda ona bu gücü verenlerin yargılandığı güne dek mücadelemiz sürecek. Bilsinler ki ne yaparlarsa yapsınlar bizler mücadelemizden bir adım geri atmayacağız. Birbirimizi yaşatmak için, faşizme, erkek/devlet şiddetine karşı yan yana, omuz omuza olacağız."

DURUŞMA GECİKMELİ OLARAK BAŞLADI

Açıklamanın ardından başlaması beklenen davanın duruşması salonun küçük olması nedeniyle 3 saat gecikmeli olarak başladı. Mahkeme heyetiyle yapılan müzakere sonucunda salona 100 kişinin alınması kararlaştırıldı. Duruşmaya fail Gencer'in yanı sıra Deniz Poyraz’ın annesi Fehime Poyraz, babası Abdullah Poyraz ve kardeşleri ile avukatlar katıldı. Çeşitli siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri ile hukuk örgütleri de duruşmayı izledi.

Duruşmada mahkeme başkanı, geçen duruşmada çekilip sanal medyada yayımlanan görüntülere dair İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın resen soruşturma başlattığını belirtti. Mahkeme Başkanı’nın konuşmasının ardından kimlik tespiti yapılırken, duruşmada, davaya müdahil olmak isteyen kurumların talepleri alındı.

'MAHKEMENİN SORUMLULUĞU TÜM İNSANLIĞA KARŞIDIR'

HDP adına talepte bulunan Sancar, "Bu davaya katılma talebimiz vardır. Bu acı öncelikle bizim acımızdır, bu öfke öncelikle bizim öfkemizdir. Bu dava bizim davamızdır” dedi. Sanığın suçu tasarlayarak işlediğine ilişkin soruşturmadaki beyanlarına değinen Sancar, saldırının sadece belli bir kişiyi hedef almadığını saldırının partiyi ve partinin temsil ettiği milyonlarca seçmenini hedef aldığını belirtti.

“Soruşturma savcısı katılma taleplerimizi iş yeri dokunulmazlığı ve mala zarar verme suçları ile sınırlandırmaktadır. Oysaki dava konusu ve zararımız bunlardan çok daha fazladır. Bu sebeple katılma taleplerimizin dikkate alınmasını talep ediyoruz” diyen Sancar, mahkemenin sorumluluğunun yalnızca HDP'ye karşı değil tüm insanlığa karşı olduğunu söyledi. Sancar, "Bu saldırı siyasi iktidarın HDP’yi hedef göstermesinin sonucudur" ifadelerini kullandı. Sancar'ın katılım taleplerini salonda bulunan Baro başkanları, hukuk örgütleri, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri mahkemeye sundu.

Öte yandan avukatlar, duruşma salonunda bulunan silahlı kolluk kuvvetlerinin dışarı çıkarılmasını talep ederken, mahkeme başkanı güvenlik gerekçesiyle avukatların talebini reddetti.

KADINLAR: DAVANIN TAKİPÇİSİYİZ

Öte yandan duruşma sürdüğü sırada Kadınlar Birlikte Güçlü'nün çağrısıyla adliye önünde bir araya gelen kadınlar açıklama yaptı. "Yasta değil isyandayız", "Deniz'in hesabını soracağız" ve "Deniz Poyraz mücadelemizde yaşıyor" yazılı dövizler taşınan açıklamada, sık sık "Koruma, aklama, yargıla", "AKP'den hesabı kadınlar soracak", "Deniz'e sözümüz barış olacak" sloganları atıldı. Kadınlar yaptıkları açıklamada şu ifadeleri kullandı:

"Mücadele yükselttiğimiz diğer talep de bu soruşturma kapsamına Onur Gencer'in ilişkili ve iltisaklı olduğu diğer kişi ve kurumların da bu soruşturma kapsamına alınmasıdır. Bir kişi üzerinden değil bir organize suç örgütü olduğunun farkındayız ve bu kirli ilişkilerin açığa çıkması için de çabalayacağız. Bizler aralık ayında gerçekleşen ilk duruşmada yine buradaydık. Katil Onur Gencer sanık kürsüsünde otururken yanındaki jandarmalarla gülüştüğü ve şakalaştığı bir pozisyonda. Sanık katil Onur Gencer, Deniz Poyraz kız kardeşimizin annesine ve kardeşine hakaret etmiş, saldırmıştır."

Kadınlar davanın takipçisi olacaklarını vurgulayarak, tüm kadınları adalet için mücadeleye çağırdı. Açıklama, atılan sloganlarla sona erdi.

'KATİLE BÜYÜK BİR KONFOR SAĞLANDI'

Duruşmada söz alan Poyraz ailesi avukatlarından Gurbet Uçar, Poyraz ailesinin 1990’lı yıllarda köylerinin yakıldığını ve bu nedenle İzmir'e göç ettiklerini söyleyerek, İzmir'e gelen ailenin yaşam mücadelesini anlattı. Katil Onur Gencer'in gözaltı sürecine değinen Uçar, gözaltına alma biçiminin dahi yargılamadaki cezasızlık politikasının göstergesi olduğunu söyledi. Uçar, “Dosyada görüntüleri var. Makam odasında oturtulmuş. Fotoğraflarını çekmişler. Büyük bir konfor sağlandı. Bu konforun cezaevinde devam edip etmediğini bilmiyoruz” dedi.

Gencer'in hiçbir delil toplanmadan cezaevine gönderildiğini ve etkili bir soruşturma yürütülmediğini söyleyen Uçar, “Katil katliamı tek başına gerçekleştirdiğini söylüyor ama ona kapıları açanların, konfor sunanların tespit edilip yargı önünde hesap sorulmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı. 

HDP'NİN KATILMA TALEBİ KABUL EDİLDİ

Mahkeme heyeti Deniz Poyraz’ın ailesi ve HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ile HDP İl Örgütü yöneticilerinin katılma taleplerini kabul ederken, diğer katılma taleplerini ise dava konusu suçtan doğrudan zarar görmedikleri gerekçesiyle reddetti.

GENCER'İN '5 DAKİKA DAHA ERKEN GELSEYDİM BOL LEŞLİ BİR CİNAYET OLACAKTI' SÖZLERİNE TEPKİ  

Verilen kısa aranın ardından sanık Onur Gencer'in sorgusuna geçildi. Sanık ifadesinde “kanlı baskın” olarak ifade ettiği saldırının geçmişe dayandığını ifade ederek, 1998 yılında annesinin HDP’liler tarafından tehdit edildiğini ileri sürdü. Kobanê olaylarında önünün kesildiğini ve Suriye’de suikasta uğradığını iddia eden Gencer, saldırıyı 'PKK ile ilgili yaşadığı travmalardan kurtulmak için gerçekleştirdiğini' söyledi. Poyraz ailesinin araştırılmasını isteyen Gencer, Deniz Poyraz'ın 'bazı istihbaratçıların öldürülmesinden sorumlu olabileceğini düşündüğünü' belirtti.

Mahkeme başkanının atış eğitimi ve silah ruhsatı süreçleriyle ilgili sorduğu soruya ise Gencer, şu ifadelerle cevap verdi:

“İntikam planı 5 yaşından itibaren kafamda vardı. Şekillenmemişti. Biraz daha doğaçlama bir şekilde beklentim vardı. Av tüfeği almam atış zevkim sebebiyleydi. Atış eğitimi aldım, poligonlarda kendimi geliştirdim. Tüfek almam eğlence içindi ama tabanca intikam içindi. Ta ki 16 Haziran’a kadar. İntikam dayanılmaz bir noktaya gelmişti. 16 Haziran gecesi sinirden uyuyamamıştım, 10.30 civarı taksi ile binanın önüne geldim, 11.00’e doğru, tabanca ile içeri girdim. 5 dakika daha erken gelseydim, daha kanlı bol leşli bir cinayet olacaktı."

Gencer'in “Bol leşli cinayet" sözlerine salonda bulunanlar tepki gösterdi.

POYRAZ'IN KARDEŞİ: SADAT İLE İLİŞKİSİ OLUP OLMADIĞI ARAŞTIRILSIN

Duruşmada Poyraz'ın babası Abdülillah Poyraz, Kürtçe tercüman aracılığıyla ifade verdi. Sanığın IŞİD üyesi olup olmadığını bilmediğini, sanığın bir katil olduğunu ve hiçbir şekilde hiçbir kadına el uzatmaya hakkı olmadığını söyleyen baba Poyraz, kızının öldürüldüğü gün orada bulunan polislerin aileyi koruması gerekirken, sanığı koruduğunu söyledi. Poyraz, bu nedenle katliamın arkasında bulunan karanlık güçlerin açığa çıkarılmasını istediğini vurguladı.

Anne Fehime Poyraz ise hem Türkçe hem de Kürtçe ifade verdi. ''Ben bir anneyim hiçbir anne böyle bir acı yaşamasın, biz barış istiyoruz, anneler ağlamasın, babaların yürekleri yanmasın. İlaçlarla yaşıyorum, gece kabuslar görüyorum” diyen Poyraz, barıştan yana olduklarını ve barıştan vazgeçmeyeceklerini vurguladı. “Burada barışın temsilcisi olanlar bizleriz. Terörist ise bu katil ve zihniyetidir. Arkasındaki karanlık güçlerdir" diyen anne Poyraz, savunmasız bir kadını öldürüp ölü bedenine işkence yapan katil Gencer'in cezalandırılması istediğini vurguladı. Poyraz, “Benim kızım Deniz, karıncayı incitmeyen bir insandı. Ben davamı halkıma bırakıyorum. Buradaki herkes benim için Deniz’dir” ifadelerini kullandı. 

Poyraz'ın kardeşi Süleyman Poyraz Gencer'in eylemi tek başına gerçekleştirmiş olamayacağını ifade ederek, SADAT ile ilişkisi olup olmadığının araştırılmasını istedi. Poyraz'ın kardeşleri Rahşan Poyraz, Yıldız Poyraz, İbrahim Poyraz ve Kardelen Poyraz da sanıktan şikayetçi olduklarını, en ağır cezayla cezalandırılmasını talep ettiklerini belirtti.

HDP İL EŞBAŞKANI BAYDUR: O GÜN KASITLI BİR BİÇİMDE SEÇİLDİ

Poyraz ailesinin ardından konuşan HDP İzmir İl Eş Başkanı Kadir Baydur ise Mart 2021 tarihinden itibaren il binası önüne kurulan iki çadıra dikkat çekerek, birilerinin söz konusu çadırlardan motivasyon sağlayarak saldırabileceğini ilgililere aktardıklarını ifade etti. “Bu katliam göz göre göre organize bir şekilde geldi. Bu sanık HDP’yi yok edilmesi gereken haşere gibi gösteren zihniyetin tetikçisidir. Siyasi iktidar bundan bihaber değildir” diyen Baydur, katliamın yaşandığı gün kitap tanıtımını sebebiyle kalabalık bir toplantı yapılacağını ve katil tarafından o günün kasıtlı bir biçimde seçildiğini ifade etti.

HDP İzmir il yönetimi adına konuşan Ramazan Efendioğulları ise bu katliamın arkasındaki tüm güçleri açığa çıkaracak bir yargılama yapılmasını istediklerini vurguladı.

DAVA 29 NİSAN'A ERTELENDİ

Duruşma tanık ifadeleri ile devam etti. Sanık Gencer'i olay yerine getiren taksici, Gencer'in çalıştığı durağın müşterisi olduğunu ve son üç aydır duraktan taksiye bindiğini ifade ederek, saldırı günü İzmir Ticaret Okulu'ndan Gencer'i aldığını ve HDP il binasının olduğu caddeye bıraktığını dile getirdi. Gencer'in hiperaktif olduğunu iddia eden taksici, daha önce kendisine hız yaptırdığını ve müziğin sesini açtırdığını söyledi. Taksicinin ardından HDP binasında bulunan dört tanık daha dinlendi.

Duruşmada söz alan Avukat Türkan Arslan, sanık yakınlarının bugün dinlenmemesini talep ederken, mahkeme heyeti bu talebi reddederek sanığın yakını olan tanıkların dinlenmesini istedi. Heyetin kararına tepki gösteren Arslan, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına engel olunduğunu söyledi. Olay yerine dair görüntülerin ham hali, fotoğrafların tamamı, olay yerine kaçta geldiklerine dair İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasını talep eden Arslan, İzmir İl Emniyet Müdürlüğü’nde kaç kamera ve fotoğraf ile çekim yapıldığı, sanığın yakalanmasından sonra olay mahalli olan HDP il binasına giren ilk ekiplerin kim olduğu, olay yerinden kamera kaydı alınıp alınmadığı, alındıysa bunların istenmesi, ekiplerin sicil numaralarının istenmesini de talep etti.

Arslan, delillerin karartılması ve titizlikle toplanmaması konusunda ciddi şüpheleri olduğunu da belirtti.

Talepleri kabul eden mahkeme heyeti, bir sonraki duruşmada Poyraz’ın tutuklu kardeşleri Süleyman ve İbrahim Poyraz’ın mahkeme salonunda hazır edilmesine, tutuklu Kamuran Poyraz’ın da SEGBİS ile katılması için cezaevine müzekkere yazılmasına karar verdi. Sanık Gencer'in tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti davayı 29 Nisan tarihine erteledi.