Deprem kalp hastalıklarını tetikledi: Kaygı, endişe, korku...
Prof. Dr. Cengiz Köksal, depremin yarattığı stresin kalp şikayetlerinin artmasına neden olduğunu söyledi.
DUVAR - Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cengiz Köksal, depremin yaşandığı bölgelerde kalp krizi vakalarında artış yaşandığını, deprem olacağına dair söylentilerin de bunu tetiklediğini ifade etti.
DHA'nın haberine göre Prof. Dr. Cengiz Köksal, deprem sonrası kalple ilgili şikayetlerin arttığını belirterek konuyla ilgili bilgi verdi.
Prof. Dr. Köksal, "Büyük afet yaklaşık 13 milyon kişiyi etkiledi. Bir sürü sağlık sorunları yaşıyoruz. Ama belki ihmal ettiğimiz en önemli sorun, kalp problemleri. Bu hastalar yüksek kaygı, yüksek endişe, ölüm korkusu ile birlikte yaşamaya başladı ve devam eden artçı sarsıntılar da bunu daha çok pekiştiriyor. Yüksek kaygı ve endişe, çarpıntı ve tansiyon yüksekliği yapıyor. Bu da hastalarda aşikar kalp problemlerinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Özellikle de 50 yaş ve üstü, depremi bölgede yaşayan insanlar, hele bir de sürekli kullandıkları ilaçları varsa ve alamadılarsa ciddi kalp problemleri yaşıyorlar. Şu anda belki tam sayı henüz belli değil ama, bölgedeki arkadaşlarımızdan duyduğumuz kadarıyla maalesef deprem bölgelerinde kalp krizi vakaları arttı" dedi.
Yüksek kaygı ve endişenin, kalp krizi ve inme riskini altı kat artırdığının bilimsel olarak da ispatlandığını belirten Prof. Dr. Köksal, şunları söyledi:
"Son hafta içinde yaklaşık 8 hastam geldi. 8 hastamın da şikayeti çarpıntı ve tansiyon yüksekliğiyle nefes darlığıydı. Bunlardan iki hastayı özellikle ayıkladım, bunlara ameliyat gerektiğini söyledim maalesef. Bir hastam çok tipikti, 1999 depremini yaşamış, hala o korkuyla yaşıyor ve son depremden sonra bu korkuları artmış ve maalesef şikayetsiz takip ettiğimiz bu hasta grubunu, kaygı ve endişelerin artması nedeniyle ameliyat grubuna almak zorunda kaldık."
Yaş ayırt etmeksizin herkesin etkilendiğini söyleyen Prof. Dr. Köksal, "Aslında bu büyük felaketten sonra bütün nüfus grubumuz, genci ve yaşlısı maalesef kalp hastalığı yönünden risk altında. Çünkü kaygı ve endişe sonucu salınan hormonlar çarpıntıyı arttırıyor, en önemlisi de tansiyonu yükseltiyor. Genç yaşlarda yüksek kontrolsüz, yüksek tansiyon ise kalp krizi riski kadar, ana (aort) damarda yırtılma riski de taşıyor. Özellikle gençlerin de bu kaygıyla yaşamaya devam ettikleri sürece kalp krizi ve ana damarda yüksek tansiyon, yüksek basınçla beraber yırtılma riski çok fazla" diye konuştu.