'Depremden sonra sağlık çalışanları ASM'lerde kendi başlarına bırakıldı'

Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Veysi Ülgen, depremden etkilenen ASM'lere yönelik herhangi bir planlama yapılmadığını, aile hekimleri ve sağlık çalışanları kendi başlarına bırakıldığını söyledi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Diyarbakır Tabip Odası, Sağlık Emekçileri Sendikası Amed Şubesi, Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu, Birlik ve Dayanışma Sendikası ve Hekimsen Diyarbakır Şubesi, Aile Sağlığı Merkezlerinde görevli hekimlerin sorunlarına yönelik ortak basın açıklaması yapıldı.

21 Şubat'ta başlattıkları 'Aile Hekimliği Çalışanları Vergide Adalet İstiyor' eylemlerinin onuncu haftasında olduklarını belirten Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Veysi Ülgen, deprem üzerinden 15 ay geçmesine rağmen, depremden etkilenen ASM'lere yönelik herhangi bir planlama yapılmadığını, aile hekimleri ve sağlık çalışanlarının kendi başlarına bırakıldığını belirtti.

Ülgen'in okuduğu basın açıklaması şöyle:

"Aile Hekimliği Sistemi ile "dönüştürülen" birinci basamak sağlık hizmetleri, toplum sağlığı açısından sürekli olarak sorunların birikmesine neden olurken, Aile Sağlığı Merkezlerinde (ASM) çalışan sağlık emekçileri açısından da güvensiz iş ortamlarında zorunlu çalışmayı dayatmış, esnek, güvencesiz, performansa dayalı ücretlendirme sistemi ile de sömürüyü derinleştirmiştir.

ASM'ler adeta birer işletmeye dönüştürülmüştür. Apartmanların, camilerin altlarında kiralanmış sağlıksız ve güvenliksiz ortamlar, aile sağlığı merkezlerine dönüştürülmüştür. Bu sağlıksız binaların ve sağlık sisteminin pandemi ve sonrası deprem döneminde nasıl enkaz altında kaldığını hep birlikte gördük.

Hekimler bu binaların kira, elektrik, su, doğal gaz faturalarını ödemekte, temizlik malzemeleri, tamirat-tadilat işleri ile uğraşmakta, temizlik, kırtasiye, sekreterlik vb. işlerin yürütülmesi için adeta işveren gibi personel çalıştırmak zorunda kalmaktadır.

Deprem üzerinden 15 ay geçmesine rağmen, yetkililer tarafından depremden etkilenen ASM'lere yönelik herhangi bir planlama yapılmamış, aile hekimleri ve sağlık çalışanlarını kendi başlarına bırakmıştır.

Aile Sağlığı Merkezi yıkılmış olsa da, aile sağlık  emekçileri depremden kurtulabilmiş insanların sağlıklarını korumak, sağlık hizmetini aksatmamak, hastalarını yalnız bırakmamak için canla başla çalışmaya devam etmişlerdir. Ancak geçen bu 15 aylık süre zarfında, şu an bulunduğumuz yerde yıkılan ASM'nin yerine bir çivi bile çakmayan yetkililer, çalışma binası yıkılmış, düzgün bir altyapı sağlanamamış, suyu elektriği kesilen bir ortamda çalışan aile hekimlerinden performans kesintisi yapmış, ASM çalışanlarının ücretlerini kesmiştir.

Yetkililer, Diyarbakır'da depremden en fazla etkilenen Bağlar bölgesindeki yıkılan veya etkilenen ASM'lerin uygun yer teminini hekimlere yüklemeye çalışmaktadırlar. Ücret kesintileri, mobinge varan denetimlerle aile hekimleri ve ASM çalışanlarına baskı yapılmaktadır.

'TİCARETHANE BAKIŞ AÇISININ SONUCU'

Bilindiği üzere birinci basamak ve koruyucu sağlık hizmeti, sağlık hizmetlerinin temelini oluşturur. Ancak, bu sistemde görev yapan hekimler olarak karşılaştığımız sorunlar giderek artmaktadır. Aile sağlık merkezlerinde hekimlerin tüccar gibi görülmesi ve sağlık hizmetinin ticari bir meta olarak ele alınması endişe vericidir. Aile sağlık merkezleri, Sağlık Bakanlığının en temel parçası olmasına rağmen, yapım süreci ve sonrasındaki idame ettirilme biçimi çarpık bir döngünün içerisinde kalmış ve kimse düzeltmeye çalışmamaktadır. ASM yapım aşamasında hekimlere bir esnaf gözüyle bakılmakta ve bu yapım süreci maliyetleri hekimlere yıkılmaya çalışılmaktadır. Yıkılan ve etkilenen ASM'lerde yaşananlar, bu ticarethane bakış açısının bir sonucudur.

'DEPREME DAYANIKLI YENİ ASM'LER KAMU TARAFINDAN YAPILMALI'

Hekimler olarak amacımız, hastalarımıza en iyi sağlık hizmetini sunmak ve onların sağlığını korumaktır. Ancak, bu tür baskılar altında çalışmak, mesleki etik değerlerimize zarar vermektedir. Depremde yıkılan bir kamu kurumudur. Depreme dayanıklı yeni ASM'ler kamu tarafından yapılmalı, tüm tıbbi malzeme ve eşyalar temin edilmelidir.

Sonuç olarak, Türkiye'deki aile hekimliği sisteminde çalışan hekimler olarak yaşadığımız sorunları kamuoyuyla paylaşarak çözüm bulunmasını talep ediyoruz. Hekimler olarak, topluma nitelikli ve ulaşılabilir  birinci basamak sağlık hizmetlerini güvenceli  ortamlarda sunmaya hazırız. Ancak, bu amaca ulaşabilmemiz için  gerekli koşulların sağlanması talebimize karşılık ceza puanĺarı,birim sınıflarının düşürülmesi,  gibi mobbinge varan  uygulamalarla yaşanan sorunları görmezden gelen yetkilileri bir an önce bu yaklaşımlarından vazgeçerek sağlıklı ortamlarda ve koşullarda sağlık hizmeti sunmamızın koşullarını oluşturmaya davet ediyoruz.

Tarafımizca yapılan hizmetin  bir kamu hizmeti olması nedeniyle mevcut durumun kamuoyu ile paylaşılmasını uygun olacağı kanaatine varılmıştır."