Depremlerle mücadelede AKP nerede?

AKP iktidarının depremlerle mücadele konusunda, gerek 1999 depreminden bu yana geçen 25 yıl içinde gerek 6 Şubat depremleri sonrasındaki kötü performansı yanlış politikasının en tipik kanıtıdır.

Google Haberlere Abone ol

Depremlerle mücadele, deprem öncesinde, deprem sırasında ve deprem sonrası olmak üzere üç aşamalı ve topyekûn yani başta hükümet olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin katılımını gerektiren bir mücadeledir. Bu mücadelede genelde uygulanan iki temel politikalardan biri “zarar azaltma” politikası; diğeri ise “yara sarma” politikasıdır.

Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya gibi depremlerle mücadelede başarılı olmuş gelişmiş ülkelerde uygulanan politika “zarar azaltma” politikası yani deprem olmadan önce alınacak önlemlerle olası bir depremin zararlarını, can ve mal kayıplarını önlemek ya da en aza indirgeme politikasıdır.

Türkiye’de özellikle AKP iktidarı döneminde, tüm uyarılarımıza karşın, ısrarla uygulanan popülist politika ise “yara sarma” yani deprem olduktan, büyük can ve mal kayıpları yaşandıktan sonra depremzedelerin mağduriyetini gidermeye yönelik, deprem bölgesine birkaç konteynır, çadır, battaniye, yiyecek-içecek göndermek gibi, yetersiz, anlamsız, yanlış ve çağ dışı bir politikadır. Nitekim AKP iktidarının depremlerle mücadele konusunda, gerek 17 Ağustos 1999 Doğu Marmara depreminden bu yana geçen 25 yıl içinde gerek 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri sonrasındaki beceriksizliği ve kötü performansı, bu yanlış ve çağ dışı “yara sarma” politikasının en tipik kanıtıdır.

'KENTSEL DÖNÜŞÜM'DEN 'RANTSAL DÖNÜŞÜM'E

17 Ağustos 1999’u depremlerle mücadelede “milat” olarak ilan eden AKP hükümeti, 22 yıllık iktidarı döneminde, depremlerle mücadele adına İstanbul’da yaptığı göstermelik birkaç deprem tatbikatı dışında hiçbir şey yapmamış; depremlerle mücadele ediyorum diye başlattığı “kentsel dönüşüm” projelerini de “rantsal dönüşüm”e çevirmiştir.

Ayrıca, özellikle AKP döneminde, orta büyüklükteki bir depremde bile büyük can ve mal kayıplarının yaşanmasının iki temel nedeninden biri, hemen her yıl çıkarılan “imar affı” yasaları; diğeri ise “yapı denetim sistemi” ile ilgili uygulamalarının yetersizliğidir.

6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinden sonra çıkardığı 6306 sayılı “rezerv yapı alanı” yasası ile de bu rant politikasını sürdürmüştür.

Sonuç olarak, 17 Ağustos 1999’dan bu yana geçen 25 yıl içinde, AKP depremlerle mücadelede bir arpa boyu bile yol alamamıştır. 6 Şubat Kahraman Maraş depremlerinden bu yana da bir buçuk yıl geçmiş olmasına karşın depremzedelerin büyük bir bölümünün hala çadırlarda ve sağlıksız koşullarda yaşamaya mahkum edilmiş olması; bazı depremzedelerin kayıp yakınlarının ve çocuklarının hala bulunamamış olması; depremzedelerin hak, hukuk ve adalet arayışlarının hala devam ediyor olması, AKP’nin depremlerle mücadele konusundaki beceriksizliğinin en açık ve net bir kanıtıdır.

Ne zaman olacağını bilemesek de, 6.5-7.2 büyüklüğünde olması beklenen olası İstanbul depremi hem hiç olmayacakmış gibi hem de hemen yarın olacakmış gibi; oluşturabileceği olası zararları önlemek ya da en aza indirgeyebilmek için yapılması gereken çalışmaların ve alınması gereken önlemlerin, hiç zaman yitirilmeden, bir an önce yapılması ve alınması gerekir.

*Prof. Dr. K. Erçin Kasapoğlu Jeoloji Yük. Müh. Hacettepe Üniversitesi emekli öğretim üyesi