Desteksiz kapanma başlıyor: 'Bu fakir 17 gün ne yiyecek?'
Günlük kazançla geçinenler desteksiz tam kapanmaya tepkili. Bağdat Caddesi'nde çiçek satan Filiz Hanım, “Bu fakir 17 gün ne yiyecek?” diye soruyor.
DUVAR - Türkiye artan korona virüsü vakaları nedeniyle 17 gün süreyle 'tam kapanma'ya gidiyor. Bu süreçte yaşanacak iş kayıpları içinse henüz bir mali destek paketi açıklanmadı. Kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayan, yevmiyeli ya da kayıt dışı çalışarak hayatlarını sürdürmek zorunda olanlar desteksiz kapanmaya tepkili.
‘700 LİRALIK ÇİÇEK ALDIM ÇÖPE GİDECEK’
25 yıldır çiçekçilik yapan Filiz Hanım’la, Bağdat Caddesi’ndeki çiçek tezgâhında konuşuyoruz. Pandeminin başından bu yana geçirdiği günleri “Şaşkınlık içindeyiz. Buraya geliyoruz iş güç yok, eve boş gidiyoruz” sözleriyle anlatıyor. Kirada oturan Filiz Hanım’ın eşi de işsiz. “Okul servisinde şofördü, uzaktan eğitim olunca o da çalışamadı” diyor.
Ekonomik daralma çiçek tezgâhına da yansıyor. Önceki yıllarla göre satışlarda büyük bir düşüş olduğunu söylüyor. Tezgâhtaki çiçekleri göstererek “İki gün önce 700 liralık çiçek aldım” diyor. Normalde 700 liralık çiçeği 8-10 gün içinde sattığını belirterek, şöyle konuşuyor:
“Yarın kapanma başlıyor, bu çiçekler çöpe gidecek. Benim çiçek almak için verdiğim 700-800 lira başkası için küçük olabilir ama benim için çok büyük bir para. 10 lira 20 lira bile büyük bir para. Biz küçük esnafız, sürecin yükünü çekiyoruz. İş olmayınca direkt batıyoruz. Tamam Allah razı olsun sağlığımızı düşünüyor, ama bizi niye düşünmüyor? 17 gün ne demek, 17 gün bu fakir ne yiyecek ne içecek? Kiramız var, elektriğimiz var. Bir tane faturayı ödemezsen kesiyorlar. Tencere nasıl kaynayacak?”
“Bir evimize gelsinler ne durumdayız görsünler. Geçen sene bir milyar -eski parayla ifade ediyor- para dağıttı, bir yıldır 1 milyarla mı idare edeceksin sen? Onun gündeliği kaç para bizim gündeliğimiz kaç para? Koca Ramazan geldi, ne erzak ne bir şey. Belediyeye gidiyorum, 10 gün 20 gün süründürüyorlar bir koli erzak için. Yani biz mecbur buraya gelmek zorundayız. Gelince de polis ceza kesecek. O cezayı kim ödeyecek? Anlayacağın önümüz boyuna kapalı, önümüzü açmıyorlar.”
ÇAY TEZGAHINA 17 GÜN ARA VERECEK
Eşi Saliha’yla beraber 9 yıldır Bostancı sahilde çay tezgâhı işleten Emre Bey, sahil şeridindeki kalabalığın yanıltıcı olduğu görüşünde. Normalleşmenin başladığı mart ayından bu yana kimsenin eskisi gibi çay kahve almadığını söylüyor. Uzun zamandır aynı muhitte çalıştığı için müdavimleri var. Onlar sayesinde bir miktar satış yapabiliyor. Çay tezgâhının 17 günlük kapanmadan olumsuz etkileneceğini ancak yaptığı ek işler sayesinde bu etkileri azaltabileceğini ifade ediyor.
‘KÜÇÜK TÜP BİLE BİTTİ’
Kalay takımlarıyla beraber Maltepe’de bir ara sokakta karşılaştığım Kevser Teyze ise 64 yaşında. Bu işi yapabilmek için her gün 10 kilometre yol yürüyor. Cebinden çıkarıp ödeyemediği faturaları gösteriyor. Kalay takımlarının üzerinde bir litrelik ayçiçek yağı var: “Birinden istedim bana yağ aldı, çaresiz kaldık” diyor. Tam kapanmadan haberi var ama kaç gün olacağından emin değil: “Oğlumla yaşıyorum. Kalay çoktan bitti. Eve gel bak bir şeyim yok, küçük tüp bile bitti. Dışarı çıkmazsam ne yiyeceğim?”
Kadıköy’de Milli Piyango bileti satan Ali Sepetci de karardan etkilenenler arasında. “Kapanma 17’sinde bitiyor, çekiliş 19 Mayıs’ta. 2 günde bu biletleri nasıl satalım?” diye konuşuyor. Ali Bey’in gözü kulağı haberlerde: “Emekli ikramiyesini artırdılar. Bu kadar insan etkilenecek, bizim için de bir şey yapamazlar mı?”
HACER FOGGO: ‘ACİL ÖNLEM ALINMAZSA ÇOK TRAJİK DURUMLARLA KARŞILAŞABİLİRİZ’
Derin Yoksulluk Ağı’ndan Hacer Foggo, salgının başından bu yana güvencesiz ve günlük ücretle çalışanlar için adım atılmadığına dikkat çekiyor. “Salgının başından beri söylediğimiz gibi esas çözüm herkese temel gelir güvencesi sağlamak. Ama bu, bugüne kadar uygulanmadı” diyen Foggo, derin yoksullukla mücadele edenlerin şu anda büyük bir panik içinde olduğunu söylüyor.
“Sabit gelirleri olmadığı için hiç kimsenin bir hazırlığı yok. Kapanma kararını bir odalı evlerinde birikmiş elektrik ve su faturalarıyla karşıladılar. Bir taraftan birikmiş kiralar sebebiyle ev değiştiren insanlar var. Ayrıca insanlar borçlanmış durumda, her yere borçları var. Pandeminin başında bakkallardan veresiye alabiliyorlardı; ama şu anda bakkallar dahi vermiyor. Bırakın gıdayı temiz suya bile erişemiyorlar, çünkü su da paralı. Çocukların, evlerinde oynayabilecekleri bir metal oyuncakları bile yok. Bütün bunların ayrı ayrı düşünülmesi gerekiyor. Acil önlem alınmazsa bu 17 gün içinde çok trajik durumlarla karşılaşabiliriz.”
Foggo, tam kapanma boyunca yerel yönetimler ve kamu kurumları tarafından herkesin gıdaya erişebildiği acil müdahale merkezlerinin kurulması gerektiğini hatırlatıyor: “Aksi halde bu insanlar açlıkla baş başa kalacak. Açlık utanç verici bir şey, hiçbir çocuğun aç kalmaması gerekiyor. Anne babalar zor durumda. Sokağa çıkıp kazanamıyor, çocukları aç kaldığında depresyona giriyor.”
Kronik hastalık ya da yaşlılık gibi özel durumları olan kişilerin belirlenmesi ve takip edilmesi gerektiğinin altını çizen Foggo, şöyle devam ediyor: “Yoksul mahallelerde kronik hastalıklar çok fazla, ben buna yoksulluk hastalığı diyorum. Bu kişilerin ilaçlarına ve hastanelere çok hızlı bir şekilde ulaşabilmesi için Sağlık Bakanlığı’nın çalışma yapması gerekiyor. Mesela yetişkin bezine erişemeyen bir yatalak hasta ya da elektriği kesildiği için oksijen makinesinden destek alamayan bir KOAH hastası varsa bunlar acilen tespit edilmeli. Bebekli evlere mama, süt, bebek bezi gibi maddeler mutlaka ulaştırılmalı. Sabun, kolonya gibi hijyen ürünleri dağıtılmalı. Çünkü bunlar evlerde yok, alamıyorlar.”