Deştin’de ‘Entel köy Efe köye karşı’: Filmin sonunda buranın çöl olmasına izin vermeyeceğiz
Yıllardır köylülerin çimento fabrikasına karşı mücadele ettiği Deştin’de, son bir haftada yaşananlar ‘Entel Köy Efe Köye Karşı’ filmini anımsattı. Tepkilere rağmen revize edilen proje bakanlıkta.
İZMİR- Senaryosunu yönetmen Yüksel Aksu’nun yazdığı 2011 yapımı “Entel Köy Efe Köye Karşı” filmi, Muğla’nın bir köyünde yapılmak istenen termik santral projesine karşı çıkan çevreciler ile termik santral isteyen köylülerin karşılıklı protestolarını konu alıyor. Bölgenin çöle dönüşmesi ile sonuçlanan filmin senaryosu, yıllardır çimento fabrikası projesi ile mücadele eden Deştin’de gerçek oldu. Ancak Deştin’deki filmde roller biraz değişti. Çimento fabrikasına karşı çıkan köylüler, fabrikayı isteyenler ise "çimentocular" oldu.
HUKUK MÜCADELESİ KAZANILDI AMA…
Muğla’nın Menteşe ilçesine bağlı Bayır Mahallesi ile Yatağan’ın Deştin Mahallesi arasındaki Tekağaç mevkiinde kurulmak istenen çimento fabrikasına karşı 31 yıldır süren direniş, 2023 yılının eylül ayında bölge halkının hukuk zaferi ile sonuçlandı. Projeye verilen “ÇED olumlu” kararı Muğla 2’nci İdare Mahkemesi tarafından iptal edilirken, 11 Ocak’ta bu karar Danıştay tarafından da onandı.
Kararın üzerinden geçen 11 ayın ardından şirket, bir kez daha girişimde bulunarak revize ettiği ÇED raporu ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na başvurdu. Revize edilen ÇED raporuna göre 4 bin 456 dönümlük orman ve tarım alanında entegre çimento fabrikası ve 6 hammadde ocağı yapılması planlanıyor. Şirketin ÇED başvurusu bugün yapılacak İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (İDK) toplantısında ele alınacak.
BİR GARİP ÇİMENTO EYLEMİ: ÇEVRECİLER ‘ALMAN AJANLIĞI’ İLE SUÇLANDI
Bu süreçte geçmiş yıllardan farklı olarak bir gelişme daha yaşandı. Uzun yıllardır bölgede mücadele yürüten Deştin Çevre Platformu’na karşı bir araya gelen bir grup, “Çimento fabrikası istiyoruz” yazılı pankart açarak, basın açıklaması yaptı. Ellerinde Türk bayrakları taşıyan grup, platform üyelerini yerli sermayeye karşı “Alman vakıflarına ajanlık” yapmakla suçladı. “Gavur ajanları köyümüzü terk et" sloganları atılan eylemde, Deştin Çevre Platformu’nun sözcülüğünü yapan ve geçtiğimiz aylarda yerel gazeteler tarafından benzer şekilde suçlanan Haluk Özsoy hedef alındı.
İşsizlikten dem vurulan eylemde, “Bu ekonomik ve işsizlik şartlarında bizim bu fabrikaya karşı çıkmamız akılla izah edilemez o yüzden biz Deştin köylüleri olarak bu yatırımın buraya yapılmasını destekliyoruz” denildi. Bu sözler filmde çevrecileri hedef alan “Siz burada casusluk, anarşistlik, bölücülük yapacaksanız diye biz köycek acımızdan ölelim mi?” repliğini hatırlattı.
KÖYLÜLERDEN DİLEKÇE: İSTEMİYORUZ
Şirketin son hamlesi tepkileri de beraberinde getirdi. Muğla Valiliği İl Tarım ve Orman Müdürlüğü önüne giden bölge halkı, projeye karşı topladıkları dilekçeleri köy muhtarları ile birlikte teslim etti. Ayrıca köylülerin bir kısmı İDK toplantısını yerinde takip etmek üzere Ankara’ya hareket etti. Köylüler adına açıklama yapan isim ise dikkat çekiciydi; Gamze Çetinkaya.
“Alman ajanlığı yapmakla” suçlanan Deştin Çevre Platformu’nda yer alan Gamze Çetinkaya, henüz 7 yaşındayken çimento fabrikasına karşı verilen mücadele ile tanışan çocuklardan biri. Üniversite eğitimini tamamlayarak köyüne dönen Çetinkaya, “Doğamızı ve tüm yaşam alanlarımızı korumaya çalışan çevreciler bir yandan çimentocular tarafından karalama kampanyası ile yıpratılmaya çalışılırken diğer yandan Çevre Bakanlığı tarafından yargı kararları yok sayılarak kanunlara aykırı bir şekilde yeni ÇED süreçleri başlatılıyor” ifadelerini kullandı.
‘YARGI KARARININ YÜRÜTME TARAFINDAN EZİLMESİ GİBİ BİR DURUM VAR’
Tepkilerin odağındaki isim Haluk Özsoy, Gazete Duvar’a konuştu. Yeni ÇED sürecine dikkat çeken Özsoy, “2009/7 genelgesi doğrultusunda ÇED başvurusunda bulunuyorlar. Bu genelge aslında özetle ‘ÇED’in aykırılığı yok ama eksikleri var’ anlamına geliyor. Buradan yürümeye çalışıyorlar. Bunların ÇED’i zaten mahkeme tarafından iptal edildi. Oradaki zeytinliklerden ve ormanlardan dolayı iptal edildi. Bu durum yargı kararının yürütme tarafından ezilmesi durumu. Bu yapılacak İDK toplantısının hukuksuz olduğunu düşünüyoruz” dedi.
‘PARA İLE EYLEM YAPTIRDILAR, SUÇ DUYURULARIMIZ SÜRÜYOR’
Şirketin ÇED sürecinin başlaması ile birlikte platforma yönelik saldırıların arttığını ifade eden Özsoy, “Son zamanlarda şirketin ÇED sürecine eğilmesi ile birlikte saldırılar da başladı. ‘Çimento fabrikası istiyoruz’ diye bir eylem yapıldı. Bozüyük diye bir köy var. Orada dizi ve filmler de çekilir. Orada figüran toplayan bir şahıs var. Ona gidilerek fabrika için 50-60 civarı insan toplaması isteniyor. Bir o kadar da kendi işçileri var. Bunlarla eylem yapmışlar. Köylülerin anlatımlarına göre 500’er lira para verilmiş” diye konuştu.
Alman ajanı iddialarına ilişkin ise Özsoy, “Menteşe Belediyesi bir etkinlik yaptı. Platform olarak oraya davet edildik. Aynı etkinliğe Alman Heinrich Böll Stiftung Vakfı da davet edilmiş. Oradan da bizim Alman vakfına çalıştığımızı söylüyorlar. Biz bu vakıfla orada tanıştık. Herkes de orada tanıştı. Asıl Almanlarla iş birliği yapanlar kendileri. Burada köylünün önünü kestiği çimento fabrikasına giden kazanlar da Almanlardan alındı. Almanya’dan eski, kapanan bir çimento fabrikasından alındı. Böyle bir iftira süreci tutturmaya çalışıyorlar. Davalarımızı açıyoruz, suç duyurusunda da bulunuyoruz. Bu kez köylüler de suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor. Köylülere ‘gavur ajanları’ diye hakaret ediyorlar. Böyle bir film dönüyor ama bu filmin sonunda buranın çöle dönmesine izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.