DEVA Partili Ergen: Belediyeler yapay zeka tsunamisine hazırlanmalı
DEVA Partili Mustafa Ergen, "Verinin toplanabilmesi belediyelerin karar verme konusunda yapay zekâyı kullanmalarının önünü açacak. Daha verimli bir yönetimi beraberinde getirecek" dedi.
DUVAR - DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Eğitim Politikaları Başkanı Mustafa Ergen, yapay zeka çalışmaları üzerine ekonomim.com’dan Didem Eryar Ünlü’ye konuştu.
“Yapay zeka daha verimli bir yönetimi beraberinde getirecek” diyen Ergen’in açıklaması şu şekilde:
“Belediyelerin yapay zekâyı nasıl kullanabilecekleri, teknoloji girişimciliğinin konusu olarak ilerliyor. Bu konuda verinin toplanabilmesi belediyelerin karar verme konusunda yapay zekâyı kullanmalarının önünü açacak, daha verimli bir yönetimi beraberinde getirecek. Bundan daha önemlisi yapay zekanın getireceği yıkım veya yapıma karşı belediyelerin şehirleri nasıl hazırlayacakları konusu. Normalde iş piyasasını değiştiren birkaç etken var. Nüfus problemi, ekonomi ve servis piyasasının aşınması ve dış faktörler bunların başında geliyor. Yapay zekâ dış faktörlere giren önemli bir etke. Örneğin yarın 5G ile kasiyerler ve raf diziciler marketlere uzaktan bağlanarak daha ucuza çalışacaklar, yarın doktorlar ile hastaları arasında kilometrelerce mesafe olacak. Bugün bile ChatGPT insan gibi metin yazabiliyor. Bilgisayar programı yazabiliyor, grafik oluşturabiliyor. Ve bu teknoloji ile sadece geçen yıl tanıştık. Teknoloji önceden daha çok mavi yaka işlerini otomatize ederek yok ederken veya yerini değiştirirken şimdi beyaz yaka işlerini de tedavülden kaldıracak.
Belediyelerin bu yaratıcı yıkım noktasında adımları önemli. Aksi halde bölgenin iş dokusu ve nüfüs yapısı değişecek. Her ne kadar ABD’de şehirlerin ifl ası ve terkedilmesi ekonominin bir süreci ise de, ülkemizde merkezi hükümetin desteği ile yaşayan ama fakirleşen veya zenginleşen şehirleri düşünebiliriz. Belediyeler yaklaşan yapay zekâ tsunamisi için iş gücü geliştirilmesine katkı verebilirler, hali hazırdaki iş gücü piyasasını dayanıklı hale getirebilirler, umudu yeşertebilir, korku ve kaygıları engelleyebilirler. Belediyelerin bu konuda bölgelerindeki üniversitelerin yapay zekâ merkezleri ile çalışması önemli. Geçen haftalarda Princeton Üniversitesinde kurulan Yapay Zekâ Merkezinin tanıtım haberini okudum. Bu merkez, bulunduğu bölge olan New Jersey’in yerel yöneticileri için önemli bir adım olarak görülüyor. Bölgenin ekonomik rekâbetçiliğini gelecek yıllar için artırmasını bekliyorlar. Bu merkezi, yapay zekâyı işleri yok etmek yerine yaratmak için kullanacakları bir adım olarak görüyorlar.
Belediyelerin sadece teknik, mali veya iş süreciyle ilgili olarak işletmelere destek vermesininin ötesinde aynı zamanda topluluğun temel kültürünü korku yerine iyimserlikle doldurulması gerekir. Belediyeler, topluluklarının karşı karşıya olduğu gerçeklikleri anlayabilir ve zor bir şimdiki zamandan ziyade istenen bir geleceğe odaklanabilirler. Gerçekten de, umut, fiziksel, zihinsel ve sosyal insan refahının temel bir bileşenidir ve sonuç olarak, bir ekonomi insanlardan oluşur. İnsanlar, umuda ihtiyaç duyarlar. Belediyeler sorumluluk kültürü ve pozitif düşünceyi geliştirebilir. Korkuları yatıştırabilen ve kent için başarıya yönelik ortak vizyonu teşvik edebilecek iletişimi bulabilirler. Kısaca bir realite ile karşı karşıyayız. Steve Jobs kişisel bilgisayarı 1981'de tanıtırken “Bu bir 21. yüzyıl bisikletidir” diyordu. İnsan gücünü güçlendirecek, olgunlaştıkça petrokimyanın getirisinden daha da öteye götürecek, diye anlatmıştı. Bugün yapay zekâyı neye benzetirdi? 21. yüzyılın motosikletine mi yoksa metrosuna mı? Türkiye için güçlü bir ilk adım, kapsamlı bir Yapay Zekâ Eylem Planı olmalıdır.
Bu süreçte öncelikle, belediye sınırlarındaki iş gücü piyasasının yapay zekâya ne kadar maruz kaldığının gerçekçi bir değerlendirmesinin hazırlanması önem taşıyor. Örneğin, perakende, veri girişi ve çağrı merkezi işlerinin yoğun olduğu bir hizmet sektörüne dayanan şehirler, imalat ve sağlık hizmetlerine dayananlara kıyasla daha fazla işgücü hazırlığına ihtiyaç duyacak. Bu maruziyet seviyesi belirlendikten sonra, daha fazla yapay zekâ için hazır bir işgücünü teşvik etmek için bir yol haritası geliştirilebilir. Belediyeler, üniversiteler ve iş kuruluşları ile yeniden beceri edinme ve eğitim çabalarına yardımcı olabilir. Aynı zamanda, yapay zekâ ile işletmelerin çalışanları tutmasına, iş kaybını önlemesine ve hatta iş kayıplarının yanı sıra yapay zekâ ile ilişkili yeniliklerden elde edilen iş sayısını maksimize etmesine yardımcı olmak gerekiyor.
Bu süreçte, ‘dayanıklılık’ terimi önemli, çünkü yapay zekânın getireceği uzun vadeli iş piyasası değişikliklerinin çoğu, kolayca tahmin edilemez. Gelecek fırtınayı atlatmaya hazır olmak gerekir. Ve doğrusu, sürekli teknolojik değişim oldukça yorucu olabilir. Bu nedenle, belediyelerin kısa vadeli aksaklıklarla başa çıkmak için güçlü bir stratejiye ve topluluklarını uzun vadeli canlılığa yönlendirmeye devam etme dayanıklılığına sahip olmaları gerekir. Buradaki yaklaşımlar değişebilir ve kesin bir doğru veya yanlış cevap olmayabilir. Daha küçük topluluklar, yapay zekâ uyumlu şirketler için işgücü geliştirme kaynakları sunabilir. Diğerleri ise rotalarını koruyabilir ve yapay zekâ ile ilişkili aksaklıklara direnen işletmeleri desteklemeye devam edebilir. Orta büyüklükteki şehirler yapay zekâ ile ilişkili işgücü eğitimine yoğun yatırım yapabilirler. Daha büyük şehirler, Ar-Ge yatırımları için inovasyon merkezleri oluşturmak için stratejik paydaş ortaklıkları kurabilirler.”