DEVA Partisi İzmir İl Başkanı: AK Parti’nin düşüşünü sahada görüyoruz

DEVA Partisi İzmir İl Başkanı Seda Kaya Ösen, seçim çalışmaları için sahaya çıktıklarını, AK Parti’nin anketlerde düşüşünün yavaş olsa da sahadaki gözlemlerine göre durumun tam tersi olduğunu söyledi.

DEVA Partisi İzmir İl Başkanı Seda Kaya Ösen
Google Haberlere Abone ol

Özlem Kara

İZMİR - Türkiye'de 2023 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri için birçok parti hazırlıklara başladı. İzmir'de de siyasi partilerin pek çoğu sahaya indi. 

Siyasi partilerin İzmir temsilcileri ile 2023 seçimleri stratejilerine, projelerine ve seçim vaatlerine ilişkin görüşmelerin dördüncüsünü DEVA Partisi İzmir İl Başkanı Seda Kaya Ösen'le yaptık. Ösen İzmir’deki 6’lı masayı, İzmir için oy hedeflerini ve gündemdeki pek çok konuyu değerlendirdi. 

‘TÜRKİYE'DE DEVA PARTİSİ'Nİ VE ALİ BABACAN'I TANIMAYAN KİMSENİN KALMAMASI GEREKİYOR’

Partinizin İzmir İl Başkanlığı olarak 2023 seçimleriyle ilgili ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?

Biz ilk defa seçime girecek bir partiyiz. Bu nedenle seçime özel yapılmış bir teşkilat yapımız yok. Her şeyi sıfırdan kuruyoruz. İzmir teşkilatı olarak 20 Mart’ta birinci kongremizi yaptık. 20 Mart’tan sonraki dönemi, seçim hazırlığı dönemi olarak belirledik. Mahalle temsilcileri konusunda ciddi bir aşama kaydettik. İzmir’in yüzde 70’ini mahalle temsilcisi olarak kaplamış bulunmaktayız fakat bu oran yeterli değil. Bunun yüzde 100 olması gerekiyor. Haziran ayı itibari ile de sandık görevlilerimizi atamaya başladık. O açıdan da hızlı gidiyoruz. Bir ayda yaklaşık 600 sandık yöneticisi atadık. Yılbaşına kadar da İzmir’deki hemen hemen her sandıkta temsilcimiz olacak.

'DEVA'NIN BİR TEMSİLİ VE SÖZÜ VAR'

Seçim vaatleriniz neler?

DEVA Partisi olarak İzmir’de çok iddialı olduğumuzu düşünüyoruz. Hem bazı ilçelerde çok avantajlı durumdayız hem de genel olarak İzmir’de avantajlıyız. DEVA’nın artık bir temsili ve sözü var. Biz bunun için 9 Eylül’ü kendimize milat olarak aldık. Bu yıl, İzmir’in kurtuluşunun 100. yılı olacak. 9 Eylül’den sonra yerelde de vaatlerimizin öne çıktığı bir döneme gireceğiz. Şu an bununla ilgili mutfak çalışmalarımızı yapıyoruz. Kendimizi medyada yeterince temsil edemediğimiz ve anlatamadığımız için teşkilatların burada çok büyük önemi var. Teşkilatların kapı kapı dolaşıp DEVA Partisi’ni tanıtması gerekiyor. Aslında bizim birinci hedefimiz, partimizi tanıtmak. Hala DEVA Partisi’ni ve Ali Babacan’ı bilmeyen kitlelerle karşılaşıyoruz. Türkiye’de DEVA Partisi’ni ve Ali Babacan’ı tanımayan kimsenin kalmaması gerekiyor. 9 Eylül’den sonra İzmir’in kendi sorunlarına yönelik vaatlerimizle ön plana çıkmayı düşünüyoruz. Mesela hijyen sorunu, Körfez’in kokması… Sonbaharda yerel vaatlerimizi ve çalışmalarımızı kamuoyuna açıklayacağız.

‘TEŞKİLATIN YÜZDE 80’İ SİYASETE YENİ GİRMİŞ İNSANLARDAN OLUŞUYOR’

Anketlerin çoğu AK Parti oylarının düştüğünü gösteriyor. Bu durumun sahadaki yansımaları nasıl?

Açıkçası anketlerin çoğu AK Parti’nin yavaş düştüğünü gösteriyor. Bunun iki nedeni olabilir. Birincisi, ülkede bir korku iklimi bulunuyor. Aileden biri devletle bağlantılıysa, memursa kendisini temkinli konuşmak zorunda hissedebiliyor. İkinci olarak insanlar cevap vermek istemiyor olabilir. AK Parti’nin düşüşünü sahada daha çok görüyoruz.

Hem genelde hem de İzmir özelinde 6’lı masayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

6’lı masanın çok kıymetli oluğunu düşünüyorum. İstişare kültürüne çok inanan bir insanım. Bu açıdan olması gereken bir şey yapılıyor. Buradaki temel hedef, parlamenter sisteme geçiş. Bu tek partinin değiştirebileceği bir şey değil, anayasa değişikliğinden bahsediyoruz burada. Çok farklı geçmişlerden gelen partilerin, bir masa etrafında buluşmasının, ortak bir doğru çerçevesinde birleşmiş olmasının, Türkiye’nin geleceği ile ilgili bir vizyonda aynı noktada olmasının çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Altı 'benzemez'in bir masa etrafında, Türkiye için mutabakat sağlaması ihtiyaç duyduğumuz bir şey. Öbür türlüsünü 20 senedir yaşıyoruz zaten. Bu Türkiye’den memnunsak, memnun olanlar o şekilde oy verebilirler. Biz zaten memnun olmayanlarız, bir şeyleri değiştirmek isteyenleriz. İzmir teşkilatı, 5 bin 900 kişiden oluşuyor. Bizim teşkilatın yüzde 80’i siyasete yeni girmiş insanlardan oluşuyor. Bu da artık bir şeyleri değiştirmek için insanların elini taşın altına koyduğunu gösteriyor.

İzmir özelinde değerlendirecek olursam; bizim diğer il başkanlarıyla aramızda keyifli ve normal bir ilişki var. O açıdan aramızda hiçbir sıkıntı yok. Ama genel merkezde yapılan istişare toplantıları burada yapılmıyor. Şehirde onun bir yansıması yok. Herkes kendi aktiviteleriyle seçime hazırlanıyor. Genel merkezlerde seçim güvenliği konusunda ortak bir mutabakat imzalandı. Seçim tarihi netleştiğinde muhtemelen biraz daha farklı çalışma sistemi kurulacaktır diye düşünüyorum

6’lı masanın İzmir temsilcileri olarak bir araya geldiniz mi?

6'lı masa olarak bir araya gelmedik. Ama bayramlaşma, kongre gibi organizasyonlarda hepimiz birbirimizle görüşüyoruz. Ancak henüz genel başkanların görüştüğü gibi bir organizasyonumuz olmadı.

Partiler arasında belli bir koalisyon bulunuyor ve bu koalisyon sonucu bir cumhurbaşkanı adayı belirlenecek. Sizin gönlünüzde yatan aday kim?

Buradaki hedef, bir şahıstan çok cumhurbaşkanı değerlerinin temsil edilmesi. Değerler nedir? Ortak çalışma kültürüne sahip, liyakatı ve şeffaflığı benimseyen, siyasetteki etik değerlere saygı gösteren bir kimliğin olması. En önemlisi de parlamenter sisteme geçiş sürecinin bütün maddelerini uygulayacak bir kişi olması. Onun dışında ben şahsiyetin kim olacağıyla ilgilenmiyorum. Önemli olan, 6’lı masanın mutabakat maddelerin altına imza atabilecek yedinci kişinin olması…

‘ÖNCE ZİHNİYETİN DEĞİŞMESİ GEREKİYOR’

Eğer iktidar olursanız Türkiye’de değiştireceğiniz ilk şey nedir?

Türkiye’de sorduğunuz zaman en kötü şey ekonomi gibi anlatılıyor ama aslında en büyük sorun, Türkiye’deki adalet sorunu…  Adaletin olmadığı yerde ekonomiyi düzeltemezsiniz. Kimse adaletin olmadığı bir yere girip yatırım yapmaz. Önce zihniyetin değişmesi gerekiyor. Türkiye’de yapılması gereken ilk iş, fikir suçlularının, gazetecilerin, haksız yere hapiste tutulan herkesin dışarı çıkarılması. Bu, Türkiye’nin üzerindeki kara bulutlardan sıyrılıp demokrasi ortamını tekrar sağlamamıza yardımcı olur. Bundan sonrası ekonomik gelişmeler veya reformlar olabilir.

Türkiye’de halkın sorunlu gördüğü eğitim, sağlık gibi bazı alanlar bulunuyor. Bu alanlara dair bir eylem planınız var mı?

Bizim bugüne kadar 12 tane eylem planımız açıklandı. Bunlar en kısa zamanda 21’e tamamlanacak. Bu 21 madde, Türkiye’nin bütün sorunlarını ele alacak. Bu eylem planlarında bizim neyi değiştirebileceğimizi görebilirsiniz. Planların en arka kısmında da projeleri ne kadar sürede, kimin vasıtasıyla tamamlayacağımızın taahhüdünü veriyoruz. Mesela 360 gün içinde yerel yönetimleri, imar planı yapmaya esas yetkili hale getireceğiz. İller arası iş birliğin geliştirilmesine ve desteklenmesine önem vereceğiz. Adil Yargı Eylem Planımız doğrultusunda yapacağımız projelerimiz de var. Adli tatili kaldıracağız, Yüksek Seçim Kurulu’nda cinsiyet kotasına yer vereceğiz. Hukuk fakültelerinin sayısını azaltacağız. İlkokuldan itibaren insan hakları ve kadın-erkek eşitliği derslerini eğitim müfredatına koyacağız. Bunları daha da çoğaltabiliriz.

Eğitimden bahsettiniz. Gençlere yönelik projeleriniz var mı?

Gençlerin fikir özgürlüğünün olması gerekiyor. Teknoloji çok hızlı bir şekilde gelişiyor. Biz Türkiye olarak dünyanın en pahalı ve en yavaş internetini kullanıyoruz. Bizim en büyük vaatlerimizden biri, internetin ucuz, erişilebilir ve gençlere bedava olması. Böylece dünyadaki toplumlarla denk olarak gelişebilirler. Bir diğer projemiz ise gençlerin kendi fikirlerini hayata geçirebilmesi ve girişimcilik yapabilmesi için önlerini açmak. Bunun dışında Türkiye’deki ekonomik durum gençlerin belini büküyor. Birçok gencimiz üniversiteye gidiyor ama barınma sorunu yaşıyor. Aynı şekilde hayat pahalılığı nedeniyle olması gerektiği gibi beslenemiyor. Geçmişte sırtına çantasını alıp dünyayı gezebilen gençler vardı. Şu an bırakın bir genci, orta yaştaki beyaz yakalı biri için üç ya da dört günlük Avrupa seyahati çok masraflı.

‘KADIN CİNAYETLERİNDE İZMİR’DEKİ HEMEN HEMEN HER DAVAYA MÜDAHİLİZ’

Kadınlara yönelik projeleriniz var mı?

Biz İstanbul Sözleşmesi için Danıştay’a ilk dava açan partiyiz. İstanbul Sözleşmesi’nin tarafıyız. Kadın cinayetleri konusunda İzmir’deki hemen hemen her davaya müdahiliz. Bugün kadın cinayetleri ve şiddet konusundaki her davada DEVA Partisi kadın politikalarını bulabilirsiniz. Ne yazık ki, çok fazla dava ve şiddet olayı var. Yetişebildiğimiz kadarına yetişiyoruz. Ama bizim en büyük görevimiz, şiddet gören kadınlara destek olmak. Bunu da çok önemsiyoruz. Bunun dışında kadın meselesi bizim için çok önemli. Kadın sorunları ile ilgili çeşitli çalışmalarımız var. Mesela kültür sanata dair, hayata katılım ile ilgili çalışmalarımız ayrı, kadın sağlığı ile ilgili çalışmalarımız ayrı. HPV aşısının ulaşılabilir ve bedava olmasından tutun da kadın sağlığı ile ilgili çok farklı projelerimiz de var.

Çevre sorunlarıyla ilgili bir projeniz var mı?

Bizim Çevre Politikaları Başkanlığı’mız çok aktif çalışan bir başkanlık. Açıkçası diğer siyasi partilere baktığınızda da bu açıdan baya yol kat ettik. Bizim çevre eylem planımız geçtiğimiz haziran ayında açıklandı. Orada olaylara çok farklı bir bakış açımız var. Türkiye’de musluk suyunu içilebilir hale getireceğiz, hayvan yaşam alanlarını arttıracağız, sokak hayvanları için kısırlaştırma seferberliği başlatacağız. Kalıcı yaz saati uygulamasına son vereceğiz, iklim teknolojilerine teşvik edeceğiz, Paris İklim Anlaşması’nın hedefini ve gerekliliklerini yerine getireceğiz, tek kullanımlık plastiklerin kullanımını yasaklayacağız. 

Seçim sonrası sizce Türkiye’de nasıl bir ortam olacak?

6’lı masa adayının kazandığı, parlamenter sisteme geçiş sürecinin başladığı, bir rahatlamanın yaşandığı ve kara bulutların kalktığı aydınlık dönemin başlamasını umut ediyoruz. Bazen yöneticiler o kadar kötü olabiliyor ki, o kalktığı andaki boş koltuk bile bir rahatlama yaratabiliyor. Bunu Berat Albayrak örneğinde de görmüştük.