'Devletler işkenceyi sindirme aracı olarak kullanmaktan vazgeçmeli'

İşkence Görenlerle Dayanışma Günü'nde açıklama yapan insan hakları savunucuları ve hukukçular "Devletler, işkence suçlarını etkin şekilde soruşturmalı ve cezasızlıkla mücadele etmeli" dedi.

Google Haberlere Abone ol

İZMİR – İzmir'de bulunan insan hakları savunucuları ve hukuk örgütleri, “26 Haziran İşkence Görenlerle Dayanışma Günü” dolayısıyla basın açıklaması düzenledi. Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde düzenlenen açıklamada “İnsanlık onuruna sahip çıkıyor, işkenceye hayır diyoruz” yazılı pankart taşınarak, “Susma haykır işkenceye hayır”, “İşkence insanlık suçudur” ve “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek” sloganları atıldı. Açıklamaya çeşitli siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri de katıldı. Grup adına açıklama yapan TİHV Genel Sekreteri Coşkun Üsterci, İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezaya Karşı Sözleşme'nin 26 Haziran 1987 tarihinde yürürlüğe girdiğini ve 1997 yılında bugünün Birleşmiş Milletler tarafından "İşkence Görenlerle Dayanışma Günü” olarak ilan edildiğini hatırlattı.

TİHV'İN 32 YILLIK TARİHİNDE EN YÜKSEK İŞKENCE BAŞVURUSU 2022 YILINDA

Türkiye’nin de altına imza attığı bu sözleşmenin, insanın sahip olduğu onur ve değeri korumak için işkenceyi mutlak olarak yasakladığını vurgulayan Üsterci, bu açık ve net belirlemeye karşın işkencenin hâlen dünyanın pek çok ülkesinde devletler tarafından toplumlara karşı insanlık dışı bir cezalandırma ve yıldırma aracı olarak kullanıldığını söyledi. “Ekonomiden toplum sağlığına kadar ülkenin tüm meselelerini güvenlik sorunu haline getiren mevcut siyasal iktidarın, her geçen gün daha da artan baskı ve kontrole dayalı yönetme tarzı sonucu, günümüzde tüm ülke adeta işkence mekânı haline gelmiştir” diyen Üsterci, 2022 yılında TİHV’e 32 yıllık tarihinde görülen en yüksek sayıda işkence gören ve yakınının başvuruda bulunduğunu dile getirdi.

'İŞKENCEYİ ÖNLEME YÜKÜMLÜLÜĞÜ DEVLETE AİTTİR'

Onur Ayı kapsamında yapılmak istenen etkinliklere yönelik polis müdahalelerinden gözaltında kaybetmelere, OHAL uygulamalarına ve İmralı Hapishanesi'ndeki izolasyona kadar yaşanan birçok hak ihlaline dikkat çeken Üsterci, “İşkenceyi önleme yükümlülüğü öncelikle devletlere aittir. Bu nedenle de devletler, her şeyden önce işkenceyi bir sindirme aracı olarak kullanmaktan vazgeçmeli, işkence suçlarını etkin bir biçimde soruşturmalı ve cezasızlıkla mücadele etmelidirler. Dolayısıyla insan hakları savunuculuğunun bir gereği olarak yıllardır sabır ve ısrarla dile getirdiğimiz bu kapsamdaki asgari talepleri siyasal iktidara bir kez daha hatırlatıyor ve ivedilikle gerçekleştirilmesini istiyoruz” dedi. Mücadeleyi sürdüreceklerini vurgulayan Üsterci, son olarak şu talepleri dile getirdi:

-İşkencenin ülkemizde bu boyutta olmasının en temel nedeni, işkence yasağının mutlak niteliği ile bağdaşmayan çok ciddi bir cezasızlık kültürünün varlığıdır. Her şeyden önce, sıradan bir kural haline getirilmeye çalışılan cezasızlık politikalarına son verilmelidir.

-Her düzeyde yetkililer işkenceyi ve işkenceciyi öven, teşvik eden söylemlerden vazgeçmeli, uluslararası mekanizmaların tavsiyeleri doğrultusunda işkence uygulamaları kamuya açık bir şekilde kesin olarak kınanmalıdır.

-Gözaltı koşullarında usul güvenceleri eksiksiz olarak uygulanmalıdır.

-Gözaltı süreleri kısaltılmalıdır.

-Mevcut Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) kaldırılmalı, BM İşkenceye Karşı Sözleşmeye ek Protokol (OPCAT) ve BM Paris Prensiplerine uygun, tümüyle bağımsız yeni bir ulusal önleme mekanizması oluşturulmalıdır.

-Kolluk Gözetim Komisyonu tarafsız ve bağımsız hale getirilmelidir.

-İşkencenin belgelenmesi ve raporlandırılması bir BM belgesi olan ‘İstanbul Protokolü’ ilkelerine göre yapılmalıdır.

-İşkenceye ilişkin iddialar hızlı, etkin, tarafsız bir şekilde soruşturulmalı, bağımsız heyetlerce araştırılmalı, adli yargılama süreçlerinin her aşamasında uluslararası etik ve hukuk kurallarına uygun davranılmalıdır.

-Hapishaneler insan hakları ve hukuk örgütlerinin bağımsız denetimine açılmalıdır.

-CPT raporlarının tümü açıklanmalı ve tüm tavsiyelere uyulmalıdır.

İMZACILAR

Açıklamaya imza atan kurumlar ise şöyle:

ÇHD İzmir Şubesi
Hak İnisiyatifi Derneği
Halkların Köprüsü Derneği
İHD İzmir Şubesi
İmece Dostluk ve Dayanışma Derneği
İnsan Hakları Gündemi Derneği 
İzmir Tabip Odası
KESK İzmir Şubeler Platformu
ÖHD İzmir Şubesi
TİHV İzmir Temsilciliği.

(DUVAR)