Dışişleri Bakanlığı: AB’nin Türkiye’ye yükümlülüklerini hatırlatma hakkı yok
Türkiye'den AB raporuna tepki: "Gümrük Birliği'nin güncellenmesi sürecini de siyasileştirerek geciktiren AB’nin, Türkiye’ye yükümlülüklerini hatırlatma hakkı yoktur."
DUVAR - Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği'ne (AB) üye olmak isteyen ülkelerle ilgili Avrupa Komisyonu raporunda, Türkiye hakkındaki ifadelere tepki gösterdi.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, "AB ile olumlu bir siyasi gündem oluşturmaya çalıştığımız ve üst düzey diyaloğumuzu canlandırdığımız bir dönemde, ne yazık ki aday ülke Türkiye’ye karşı sorumlulukların göz ardı edildiği ve ülkemizle ilişkilerde yine çifte standartlı yaklaşımın sergilendiği bir Türkiye Raporu yayımlanmıştır" ifadeleri kullanıldı.
Raporun AB ve Türkiye karşıtı radikal kesimleri mutlu olduğu belirtilen açıklama şöyle devam etti:
TERÖRLE MÜCADELEMİZE YÖNELİK TESPİTLERİ REDDEDİYORUZ: Özellikle siyasi kriterler ile Yargı ve Temel Haklar faslındaki mesnetsiz iddiaları ve haksız eleştirileri kabul etmiyoruz. 23. Yargı ve Temel Haklar ile 24. Adalet, Özgürlük ve Güvenlik fasılları önündeki siyasi engelleri kaldırmayan AB’nin, üye devletler bakımından bile tartışmalı olan pek çok konuda, ülkemize özgü koşulları değerlendirmeden, yönetim ve siyasal sistemimize, temel haklara, bazı yargı/idari kararlar ile terörle mücadelemize yönelik haksız ve orantısız tespitlerini reddediyoruz. Türkiye’nin karşı karşıya olduğu sınamalar ile PKK/PYD/YPG, FETÖ ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin tehditlerini dikkate almayan bu yaklaşım, Avrupa’daki AB ve Türkiye karşıtı radikal kesimleri mutlu etmekten başka bir amaca hizmet etmemektedir.
AB'NİN TUTARSIZLIKLARINA YENİ BİR ÖRNEK: 18 Mart Mutabakatının tüm boyutlarıyla güncellenmesi çağrılarımıza rağmen, Rapor’da Mutabakatın sadece göç boyutuna yer veren ve Türkiye’nin yaptıklarını övmekle birlikte kendi yükümlülüklerinden bahsetmeyen AB’nin, yalnız kendi çıkarlarına hizmet eden alanlarda bizimle günlük al-ver ilişkisi yürütmek istemesi kabul edilemez. Bir yandan aday ülke Türkiye ile dış politika, bölgesel gelişmeler, güvenlik, savunma ve sektörel konularda mevcut üst düzey diyalog ve işbirliği mekanizmalarını engellerken, diğer yandan bu kritik alanlarda AB politikalarına uyumumuzun azaldığını ve çıkar çatışmaları doğduğunu belirtmek AB’nin tutarsızlıklarına yeni bir örnektir.
DOĞU AKDENİZ, EGE VE KIBRIS'TA ÜZERİMİZE DÜŞENİ YERİNE GETİRDİK: Raporda, Doğu Akdeniz, Ege ve Kıbrıs meselelerine ilişkin ve esasen AB’nin yetkisinde olmayan konularda, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi yine tutarsız ve yanlı Rum/Yunan tezlerine yer verilmesini de reddediyoruz. Gerginliğin düşürülmesi, diyalog ve işbirliğinin başlatılması bakımından üzerimize düşeni fazlasıyla yerine getirmemize rağmen, Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin hakkını, AB’nin ısrarla teslim etmemesini esefle karşılıyoruz. AB’nin bu taraflı ve haksız tutumu, sorunun çözümüne katkı sunmadığı gibi, gerginliklerin devamına neden olmakta; Birliğin her türlü bölgesel ve küresel güç olma iddiasını da zayıflatmaktadır.
AB’NİN, TÜRKİYE’YE YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ HATIRLATMA HAKKI YOK: Türkiye ekonomisinin gelişmişliğine vurgu yapılarak, Kovid-19 salgını ile mücadele kapsamında alınan önlemler sayesinde ekonomideki canlanmanın kriz öncesi seviyelere ulaştığı ve ekonomide kaydedilen toparlanmanın devam ettiğinin kayda geçirilmesi memnuniyet vericidir. Ancak, ülkemizin izlediği bazı politikaların işleyen piyasa ekonomisi açısından eleştirilmesini, Kovid-19 salgınının olumsuz ekonomik etkilerini bertaraf etmek için pek çok ülkenin para ve maliye politikası tedbirleri aldığı ve ekonomide devlet müdahalesinin arttığı bu olağanüstü dönemde anlamak zordur. Zamanın ve koşulların dayatmasına rağmen, Gümrük Birliğinin güncellenmesi sürecini de siyasileştirerek geciktiren AB’nin, Türkiye’ye yükümlülüklerini hatırlatma hakkı yoktur.
TÜRKİYE ÜYELİK TERCİHİNİ EN GÜÇLÜ ŞEKİLDE SÜRDÜRÜYOR: Türkiye, AB’ye üyelik yönündeki stratejik tercihini en güçlü şekilde sürdürmektedir. Bunun en somut örneği Yargı Reformu Stratejisi, İnsan Hakları Eylem Planı, AB’ye Katılım için Ulusal Eylem Planı ve başta Paris İklim Anlaşmasının onaylanması olmak üzere, Avrupa Yeşil Gündemi çerçevesinde attığımız kararlı adımlardır. AB’nin, ortak genel çıkarlarımızı dikkate alarak, Türkiye’yi günlük al-ver ilişkisi yapılacak bir ortak olarak değil, müzakere eden bir aday ülke olarak görmesi ve ahde vefa ilkesi doğrultusunda bunun gereklerini yerine getirmesi herkesin yararına olacaktır. (HABER MERKEZİ)