Division Palermo: Arjantin'den bir kolluk güldürüsü
'Palermo Division' tökezleyen bir anlatı. Ofansif mizaha yakın durma çabası çevrimiçi değerlerin parodisine dönüşünce dizi ivme kaybetmiş.
Arjantin yapımı "Palermo Birimi", ilk sezonuyla Netflix'te seyirciyle buluşuyor. Polise ve vatandaşlara yardımcı olmak amacıyla kurulmuş "şehir muhafızları" biriminin başından geçen gülünç maceraları işleyen dizi, parodi karakol dizilerinden esinler taşırken Kuzey Amerika laçkalığını da Güney'e taşıyor.
BİR BECERİKSİZ İLE ÇOKÇA ÖTEKİ SUÇA SÜRÜLÜRSE
Dizinin konusunu kısaca özetleyelim. Uyuşturucu ticaretinin ve hırsızlığın gemi azıya aldığı Palermo şehrinde polisin olumsuz imajını düzeltmek adına pr çalışması biçiminde tasarlanan; halka, medyaya ve emniyet teşkilatına aynı mesafede faaliyet yürütecek bir muhafız birimi kurulur. Üyelerinin silah taşıma yetkisi yoktur. Muhafızlar yaşlılara, trafiğe yardımcı olmak, gece kulüplerinde düzeni sağlamak ve uyuşturucunun zararlarına yönelik bilgi vermek gibi kamu yararına bir çalışma yürüteceklerdir.
Birimin kurulacağı sıra gerek iş gerek özel hayatında başarısız olan Felipe (Santiago Korovsky), babasının şirketinden tazminatıyla yollanır. Çantasını kaptıran genç şikayetçi olmak için gittiğinde kendini bir an muhafız olarak bulur. Suç duyurusunda bulunmaya girdiği odada mülakata girdiğinden habersizdir. Tekerlekli sandalyedeki muhafız adayından (Sofia-Pilar Gamboa) hoşlanan Felipe yeni görevini kısa sürede benimserken arkadaşı Diego (Jonatan Nugnes) ile çıktığı henüz ilk devriyede belaya karışmaktan geri kalmaz. Bir depoda uyuşturucu mafyasının infazına tanıklık eden ikiliden Diego vurulup komaya girer. Felipe ise hem tekerlekli muhafızın gönlünü çelecek hem de arkadaşını vuranların izini sürecektir. Soruşturma derinleştikçe olaylar karışır.
BU PALERMO BAŞKA!
Palermo denince akla ilkin İtalya Sicilya gelse de olaylar aynı adı taşıyan Arjantin şehrinde geçiyor. Başkent Buenos Aires'in zengin bir semti olan Palermo'ya bir çeşit Gangnam, Saint Germain yahut Nişantaşı diyebiliriz. Uyuşturucu eksenli infazlar ve mafyatik ilişkilerden kirlenmiş bir emniyet teşkilatı ise namlı(!) Avrupa beldesini aratmıyor. Tabii fark dizide uyuşturucu kullanımının serbestliği ve polislerin meseleye ortak olmadıklarında da anlayışla yaklaşmaları. Kullanımın paylaşımla gerçekleştiği, satışın rahatlıkla yapılabildiği bölge aynı zamanda orta üst sınıfların yaşam alanı. Bu durum şehirde esas sorunun geçim değil trafik olmasından anlaşılıyor. Şehir muhafızları da bu refah düzeyine katkı sunmak için kurulurken polisin aymazlığını örtmeye yarıyor. Kuranlar iyi niyet sergilese de günün sonunda uyuşturucu mafyasının oyuncağı haline geliyor.
Palermo, sınıfsal arka planından ve sosyal koşullarından ötürü "ihtiyaçlar sizin olsun, bize lüksleri verin" düzleminde bir şehir görüntüsü aktarırken gasp, uyuşturucu kaçakçılığı gibi kriminal olayların dahi komik polis anlatısını köpürtmek için kullanıldığını, kısacası ortada parodiye imkân sunan fake bir durum olduğunu kavrıyoruz. Bu rahatlık dizinin benzer bir özgürlük söylemini çağrıştıran ve ekonomik göstergeler bakımından örtüşen New York kolluk güldürüleriyle ilişkisini kuruyor. 'Brooklyn Nine Nine'ı hatırlayabiliriz. Ait olduğu şehrin adını geçirip polis birimine gönderme yapan 'Division Palermo' da "garip" tiplerin toplandığı bir karakol etrafında geliştiriyor olayları.
ÇEVRİMİÇİ PLATFORM DEMOKRASİSİ VE KARAKOL PARODİLERİ
'Division Palermo’yu, bir fenomen hâline gelen 'Nine Nine'dan ve benzeri karakol parodilerinden ayıran unsur ise ofansif mizaha daha yakın durma çabası. 'Nine Nine' kısmen tabulara sataşıyor, geçtiği şehrin atmosferinden ve "çevrimiçi platform demokrasi"sinden hareketle özgürlükçü bir söylem geliştiriyordu. Burada anahtar kelimenin üsluptan ve tarzdan farklı olarak söylem olduğunu belirtmeli. 'Nine Nine' bu söylemine dayanarak öne çıkarken söylemden yoksun bırakılmış ofansif polis anlatılarının 'Paradise PD' çizgisine kayması kaçınılmaz duruyor. Dolayısıyla 'Division Palermo’nun 'Nine Nine'dan ziyade bir parodi animasyon olan 'Paradise PD'ye yakın olduğunu söyleyebiliriz. 'Paradise PD hayalî bir Amerikan kasabasında beceriksiz ve daha çok da "ilgisiz" bir grup polisin suçla verdiği "amansız" mücadeleyi konu alıyor. Narkotik köpeğinin arsız bir madde bağımlısı olması gibi ofansif mizahın perde indiren yönünü yansıtan dizide aile vb. kavramlar bir kültürel yozlaşma ekseninde aktarılıyor. Doğrusu bu kültürel yozlaşma eksenini yeni çevrimiçi demokrasiyle başarıyla örtüştüren dizi farklılığın öz eleştirisini de veriyor. Çevrimiçi platformlar "farklılık" söylemini çabuk tüketti ve hızla kendini eleştirmeye yöneldi. Bunu açıkça yapamadığından işi biraz mizaha vuruyor. Palermo da orantısız ofansif mizahıyla sulu bir işten ziyade çoğulluğa dönük ince mesajlar taşımakta. Bunun artık trend olduğunu ve kavramsallaştırdığımızda, ifadelendirdiğimizde dahi kulakları tırmalayan "çevrimiçi demokrasisi"nin bir çıktısına dönüştüğü ayırt ediliyor.
Şehir muhafızlarının kadrosuna göz attığımızda "çok renkliliği" görüyoruz. Bolivyalı, tekerlekli sandalyeli, âmâ, başarısız, transseksüel, şişman... Toplum tarafından dışlanan ne kadar kesim varsa bir araya toplanmış. Hiçbir karakterin boş bırakılmadığı bu durum "düz"ü, "boş"u vurgulamaya değil kendi kendinin güldürüsüne, karikatürüne dönüşmesine hizmet ediyor.
YÜKSELEMEYEN DİZİ, AÇILAMAYAN HİKÂYE
'Palermo Division' tökezleyen bir anlatı. Ofansif mizaha yakın durma çabası çevrimiçi değerlerin parodisine dönüşünce dizi ivme kaybetmiş. Tam "artık hızlanacak" diyorsunuz yine yalpalamaya başlıyor, hiç beklenmedik bir anda frene asılıyor. Bu parodi kargaşasının yanı sıra çatışma da zayıf kalmış. Dizi iyi başlasa da olayları geliştiremiyor. Elbette bunda tesadüfün iyi işlenmeyişinin payı büyük. İlk bölüm Felipe biraz daha tanıtılabilirmiş, uğradığı gaspı şikâyet etmeye gittiğinde ekibe katılması bir güldürüde sıkça rastlayacağımız bir durum fakat çok hızlı yol alınmış. Halbuki dizi güzel açılıyor. Felipe'nin korkak ve kararsız biri olduğunu henüz ilk sahneden anlıyoruz. Bu durumun pekişmesi gerekiyor. Ne ki tempoya dönüşmemiş, karakteri sermesine rağmen yerden kaldırmayan, ilişkileri toparlamayan bu hız esprilerin dahası ortamın özümsenmesini engelliyor. Mafya ile temas da zayıf. Mafya üyelerinin dünyası biraz detay kazanabilirmiş. Ailevi sorunlar yaşayan tetikçi renk katmış fakat genel çerçeve yüzeysel olduğundan havanda su dövülüyor.
* *
'Palermo Division' beyaz Arjantin'e çekilmiş bir yapım. Beyaz vurgusuyla etnik ayrımları kast etmiyorum kuşkusuz. Paralı, alaycı bir şehir Palermo ve sosyal yardım ekibi de bu rahatlıktan payını almış. Göçmenleri, mağdurları, ötekileri bir destek müfrezesinde toplayıp toplumdaki yozlaşmışlığın tam üzerine salan dizi temposuyla sınıfta kalsa ve birçok açıdan vasatı aşamasa da zengin bir Arjantin şehri görmek isteyenler için doğru tercih olabilir. Fazlasını arayanlar Brooklyn'e!