Diyarbakır’da Ali Çelik’in failleri soruldu
İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, 26 yıl önce katledilen Ali Çelik'in faillerini sordu.
DİYARBAKI - İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, faili meçhul cinayete kurban giden ve gözaltında kaybedilen kişiler için 678'inci kez Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" talebiyle bir araya gelen aileler, kaybedilen ve katledilen yakınlarının fotoğraflarını taşıdı. Bu haftaki eylemde, İH Diyarbakır Şubesi'ne yapılan polis baskını kınandı ve 11 Nisan 1994'te Mardin'de katledilen Ali Çelik'in hikayesi okundu.
Etkinlikte konuşan İHD Bölge Temsilcisi Mehmet Tahir Saçaklıdır, 3 Şubat'ta dernek binasına yapılan polis baskınına değindi. Saçaklıdır, İHD'nin 36 yılık süreç içerisinde ciddi baskılara maruz kaldığına işaret ederek, "Ancak mücadelemizden taviz vermedik. 2 gün önce de derneğimizin gayri hukuki bir şekilde basılmasını, kapısının kırılmasını ve hukuksuzca arama yapılmasını bir kez daha kınıyoruz. Bunun insan hakları mücadelesine yönelik olduğunu belirtmek istiyoruz. Çünkü söz konusu durumun İHD'yle ilgisi yoktur" dedi.
İHD'nin "suç örgütü" gibi yansıtılmak istendiğine dikkati çeken Saçaklıdır, söz konusu baskın günü gözaltına alınan yöneticilerinin de arkasında olduklarını vurguladı. Saçaklıdır, "İnsan hakları mücadelesi susturulamaz. Sivil toplum örgütlerinin bize destek ziyaretlerini önemsiyoruz. İnsan hakları mücadelesine destek veren STÖ'lere teşekkürü borç biliriz” ifadelerini kullandı.
'ÇELİK, KORUCULAR TARAFINDAN TEHDİT EDİLİYORDU'
Ardından İHD yöneticilerinden Derya Yıldırım, Çelik'in hikayesini okudu. Çelik'in Mardin’in Derik ilçesine bağlı Gire Sor (Bayraklı) köyü Susikeli (Değirmenler) mezrasında yaşadığını ve çiftçilik yaparak geçimini sağladığını ifade eden Yıldırım, Çelik'in 6 çocuk babası ve aynı zamanda köyün muhtarı olduğunu belirtti. Yıldırım, "Köylerine 90’lı yıllarda askerler tarafından sık sık baskın yapılıyordu. Ali Çelik, köyüne yapılan baskınların birinde gözaltına alınmış, işkence görmüş, 4 ay kadar da tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılmıştı. Bu olaydan yaklaşık bir yıl sonra köy çevresinde konaklayan göçerler askerler tarafından karakola götürülür. Ali Çelik de muhtar olduğu için konuyla ilgili olarak karakola çağrılır" dedi.
Bunun üzerine Çelik'in 11 Nisan 1994'te Kızıltepe’ye karakola gitmek için yola çıktığını belirten Yıldırım, şunları söyledi: “Görgü tanıkları onu en son Germik köyü yakınlarındaki yolda görür. Aynı gün karakoldan evi aranır ve yeniden karakola çağrılır. Bunun üzerine ailesi onun karakola ulaşmadığını düşünür ve aramaya başlar. Daha sonra ailesi karakola giderek, Ali Çelik’i sorar. Karakolda bulunan askerlerden 'böyle bir kişinin kendilerinde olmadığı' yanıtını alan aile köye geri döner. Kaybedilmesinden bir hafta kadar sonra Ali Çelik’in cansız bedeni Ceylanpınar Devlet Çiftliğinde zirai ilaçlama yapan uçağın pilotu tarafından bulunur. Kimliği tespit edilemediği için belediye tarafından kimsesizler mezarlığına defnedilir. Olayı duyan ailesi gidip cenazeyi teşhis eder ve cenazeyi köye getirerek yeniden defin eder.”
Ceylanpınar Savcılığı'nın olaya dair, "Ali Çelik’in cansız bedeni bulunduğunda elleri bağlı ve başına sıkılan tek kurşunla öldürülmüş" şeklinde rapor hazırladığını aktaran Yıldırım, “Çelik ailesinin, Gire Sor (Bayraklı) köyünde koruculuk yapan bazı kişilerle aralarında husumet bulunuyordu. Ali Çelik bu köydeki korucular tarafından sık sık ölümle tehdit ediliyordu. Dönemin koşullarından ve ailenin sürekli tehdit ve baskı altında olmasından dolayı Ali Çelik’in zorla kaybedilmesine ilişkin yakınları herhangi bir hukuki işlem başlatamaz” diye konuştu.
Açıklamanın ardından Ali Çelik ve diğer tüm kayıplar için 1 dakikalık oturma eylemi yapıldı. (DUVAR)