Diyarbakır'da Mehmet Salim Acar’ın akıbeti soruldu

Kayıp yakınları bu haftaki eylemlerinde Diyarbakır'ın Bismil ilçesinde 1994 yılında gözaltında kaybedilen Mehmet Salim Acar'ın akıbeti soruldu.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" eyleminin 812’nci haftasında bir kez daha Koşuyolu Parkı İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi.

Açıklamaya bu hafta Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Doğan Hatun da katıldı.

Bu haftaki eylemde Diyarbakır'ın Bismil ilçesine bağlı Ambar mahallesinde 20 Ağustos 1994’te gözaltında kaybedilen Mehmet Salim Acar’ın akıbeti soruldu ve hikayesi okundu.

'BARIŞIN SAĞLANMASI İÇİN GEÇMİŞLE YÜZLEŞMEK GEREK'

Açıklamada konuşan Diyarbakır İHD Şube Başkanı Ercan Yılmaz, yarın Diyarbakır'da yapılacak 1 Eylül Dünya Barış Günü mitingine katılım çağrısında bulundu. Yılmaz, “Barışın sağlanması, geçmişle yüzleşmekle mümkündür. Geçmişle yüzleşmenin olmadığı bir ortamda sağlıklı bir barıştan söz etmek mümkün değildir” dedi. 21 Ağustos’ta kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran’ın ailesine sabır dileyen Yılmaz, “Narin Güran nerede?” diye sordu.

'BABAMI GÖZÜMÜN ÖNÜNDE ALDILAR'

Babası 30 yıl önce gözaltında kaybettirilen İhsan Acar ise şunları söyledi: “Kimse bu hakikati görmemezlikten gelmesin. Gerçeklerin gün yüzüne çıkması gerekiyor. Bu vahşete tanıklık edenlere sesleniyorum: Kayıplarımızı nereye götürdünüz? Nerede kaybettirdiniz? Babamın 6 çocuğu vardı. Gözümün önünde aldılar babamı. Bu mücadelemiz kuşaktan kuşağa devam edecektir ve bundan kimsenin şüphesi olmasın."

'ACAR'I TARLADAN ALDILAR'

Konuşmaların ardından İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu üyesi Fırat Akdeniz, Mehmet Salim Acar’ın hikayesini okudu:

"31 yaşındaki Mehmet Salim Acar, Bismil'in Ambar köyünde yaşayan bir çiftçiydi. 20 Ağustos 1994 tarihinde on üç yaşındaki oğlu ve bir çiftçi ile birlikte köy civarındaki tarlada çalışıyorlardı. Öğlen saatlerinde plakasız gri bir Toros ile gelen ve kendilerini polis olarak tanıtan silahlı kişiler Acar ve diğer çiftçinin kimliklerini istedi. Ardından Acar'ı zorla otomobile bindirerek götürdü.

Nehir kenarında çamaşır yıkayan Acar'ın kızı ve komşuları, nehre doğru yaklaşan Toros'un içinde Acar'ı elleri, gözleri ve ağzı bağlı bir biçimde gördüler. Ayrıca Toros'a nehir kenarında bekleyen ve içinde beş kişi bulunan diğer bir otomobilin eşlik ettiğine ve araçların Bismil'e doğru uzaklaştığına tanık oldular.

Söz konusu araçların Bismil Jandarma Tabur'una girdiği bilgisini alan aile, Mehmet Salim Acar'ın nerede olduğunu ve neden gözaltına alındığını öğrenmek amacıyla askeri, adli ve idari makamlara başvurdu. Ardından Acar ailesi Cumhurbaşkanlığı, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı başta olmak üzere ilgili ulusal makamlara başvurdu ve acilen harekete geçilerek Acar'ın can güvenliğinin sağlanmasını talep etti.

Silvan Cumhuriyet Savcılığı'na başvuran aile, Mehmet Salim Acar'ın kaçırılmasından sorumlu oldukları gerekçesiyle Bismil İlçe Komando Tabur Komutanı İzzet Cural ve jandarma görevlisi Ahmet Babayiğit hakkında suç duyurusunda bulundu.

Ancak İl İdare Kurulu 23 Ocak 1997 tarihinde bu kişilere karşı yeterli delil olmadığı iddiasıyla, yargılama yapılmaması yönünde karar verdi. Tüm baskı ve tehditlere rağmen yıllarca Mehmet Salim Acar’ın bulunması için mücadele yürüten aile, iç hukuktan sonuç alamadı.

Dava AİHM'e taşındı. Türkiye, AİHM'e: 'hükümetimiz M. Salim Acar'ın ortadan kaybolmasının ailesinde sebep olduğu ızdırap nedeniyle üzüntü duymaktadır. Kaybolma iddialarında etkin soruşturmalar yürütmemenin Sözleşmenin 2, 5, 13. maddelerinin ihlalini oluşturduğunu kabul etmekteyiz' dedi. Başvurucuya dostane çözüm teklif etti.

Acar ailesi dostane çözüm teklifini reddetti ve maruz kaldığı ihlalin mahkemenin kararıyla belirlenmesini istedi. Bunun üzerine davayı esastan inceleyen Mahkeme 8 Nisan 2004 tarihli kararı ile Mehmet Salim Acar'ın kaybolmasına ilişkin yeterli ve etkili bir soruşturma yürütülmediği gerekçesiyle yaşam hakkının ihlal edildiğine karar vererek Türkiye'yi oybirliği ile mahkum etti.

AİHM'in kararları devlet açısından bağlayıcıdır. AİHM içtihatlarına göre devlet gözaltında kaybetme olayı karşısında, kayıp vakasının tam olarak nasıl gerçekleştiğine ilişkin maddi gerçeği açığa çıkarmak, kaybedilenin na'şının bulunduğu yeri tespit etmek, failleri yargılamak ve cezalandırmak amacıyla etkili bir soruşturma yürütmek zorundadır.

Gözaltında kaybedilişinin 30. yılında siyasi ve adli makamları Mehmet Salim Acar dosyasında etkili bir soruşturma yürütme yükümlülüğünü yerine getirmeye çağırıyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin Mehmet Salim Acar için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz."

Konuşmaların ardından gözaltında zorla kaybettirilen Mehmet Salim Acar ve diğer kayıp ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban gidenler için 1 dakikalık oturma eylemi yapıldı.