Diyarbakır’dan Altılı Masa’ya bakış
Altılı Masa’nın etrafında toplanan liderlerin HDP ile ilgili yaptıkları açıklamalar hiç kuşkunuz olmasın, ilk etapta öfkeyle karşılandı. Öfke, “Bunlar Kürt düşmanı” şeklinde tezahür etti ve bu söylem, bir davranış biçimi olmanın yanı sıra bir fikir olarak zihinlere yerleşti. Şimdi daha çok alay ediliyor, “Bunlar korkak” denilerek.
Eylül ayını yarıladık neredeyse ve Diyarbakır’da hava serinlemeye başladı. Gece sıcaktan bunalmadan uyumanın vakti geldi. Derken gazetede bir haber: Çöl sıcakları geliyor. Bu sıcak havadan Diyarbakır’ın nasibini almaması mümkün değil. Diyarbakırlılar bu sıcaklara “üzüm sıcağı” diyor. Pekmezdi, cevizli sucuktu bu aylarda yapılıyor. Köyde bağı bahçesi olanlar çoktan işbaşı yaptılar.
Kadınlar da çoktan başladılar patlıcan, biber kurutmaya. Apartmanların pencerelerini kurutmaya bırakılan yaz sebzeleri süslüyor.
Bütün bu hazırlıklar uzun süren yaz aylarının bitişini, kışa hazırlık sürecinin başladığını haber veriyor. Aynı zamanda hayatın devam ettiğini de gösteriyor.
*
Kışa hazırlık programıyla birlikte Diyarbakır’da da hayat kendi rutininde devam ediyor. Şu sıralar kriz nedeniyle ekonomi önceliği almış gibi görünse de Diyarbakırlıların öncelikli rutini, her zaman olduğu gibi, siyaset konuşmak.
Irak Kürdistan Bölgesi’ne yönelik harekât değişik kanallardan takip ediliyor. Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik SİHA saldırıları bölge kentlerine yönelik yeni bir operasyona evrilir mi sorusuna, ABD ve Rusya tarafından yapılan açıklamalardan yola çıkılarak cevaplar aranıyor. Çünkü biliniyor, bu iki ülkenin rızası olmadan, "Bir gece ansızın gelebilirim" söylemi bir tehditten öteye geçemez.
Elbette Altılı Masa mensupları tarafından yapılan açıklamalar da başta küçücük bir masanın etrafında dizilmiş kûrsî’lerde ve her yerde konuşulup tartışılıyor.
*
Altılı Masa’nın etrafında toplanan liderlerin HDP ile ilgili yaptıkları açıklamalar hiç kuşkunuz olmasın, ilk etapta öfkeyle karşılandı. Öfke, “Bunlar Kürt düşmanı” şeklinde tezahür etti ve bu söylem, bir davranış biçimi olmanın yanı sıra bir fikir olarak zihinlere yerleşti.
Şimdi daha çok alay ediliyor, “Bunlar korkak” denilerek.
Esasında her partinin seçim öncesi bir yol kazasına uğramamak için kimi tedbirler alması normal. Ancak tedbir alırken HDP’ye saldırmanın, HDP’yi saha (masa) dışına itmenin hangi partiye ne fayda sağlayacağı meçhul değilse de tartışma konusu. Çünkü bu altı partinin bölge illerinde aldıkları toplam oyla HDP’nin aldığı oylar ortada.
Son seçimlerden bugüne sahada sergiledikleri performans da bu partilerin bölgede hayal ettikleri oy oranına ulaşamayacaklarını, milletvekili çıkaramayacaklarını ve sonuçta ülke genelinde de ortak adaylarını cumhurbaşkanı koltuğuna getiremeyeceğini gösteriyor.
*
Diyarbakır, ezelden beri siyaset arenasında önemli bir şehir oldu. Bölgenin birçok şehri üzerinde etkisi olduğu da biliniyor. O halde Altılı Masa bileşenlerinin Diyarbakır’daki gücüne bakacak olursak:
Diyarbakır’da Demokrat Parti’nin esamesi okunmuyor.
Saadet Partisi'nin değişmeyen küçük bir oy oranı var ve halihazırda değişecek gibi de görünmüyor.
Gelecek Partisi Diyarbakır İl Başkanı avukat Halit Altaç da Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu gibi AK Parti’den istifa etmişti. Advan’ın azimli çalışmasının partisinin oy oranına ivme kazandırması zor. Çünkü partisinin oy alabilmesi için önce Genel Başkanı Davutoğlu’nun başbakanlığı dönemindeki olaylarla ilgili samimi itiraflarda bulunması ve özür dilemesi gerekiyor.
DEVA Partisi akıllıca bir hamle yaparak avukat, Mazlumder’de görev almış, insan hakları savunucusu ve şair Cihan Ülsen’i il başkanlığına getirdi. Ülsen’in sevilen ve takdir edilen bir isim olması önemli ama bunun da tek başına DEVA Partisi’ne beklenen oyları getirmesi güç. Çünkü vaktiyle AK Parti iktidarı içinde önemli görevler üstlenmiş Genel Başkan Ali Babacan da geçmişle hesaplaşmak konusunda oldukça ürkek davranıyor. Açıkçası, “Bizim zamanımızda ekonomi” diye başlayan cümleler Diyarbakır’da pek itibar görmüyor.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, geçtiğimiz günlerde, “HDP’nin olduğu masada biz olmayız. Bizim olduğumuz masada da HDP olmaz” dedi. Bu söyleminin Diyarbakır'daki yankısının "faşizmin sınırlarında dolanmak" olarak görüldüğünü, acı bir tebessümle karşılandığını bilmesi gerekir. Kürtler politik olarak bilinçli seçmendir ve Akşener bu ayrıntıyı görmek istemiyor olabilir. Ancak Kürtler, Akşener’in siyasi geçmişini ve bu geçmişle ilgili özeleştiri vermediğini gayet iyi hatırlıyor. Dolayısıyla seçimlerle ilgili bir iddiası varsa ve bu iddiaya Kürtleri de ortak etmek arzusundaysa, herhalde önce bu üslubunu değiştirerek işe başlamalı. Yoksa Diyarbakırlılar daha çok, “Hele bak yaw” diye başlayan cümleler kuracak!
Altılı Masa’nın en büyük bileşeni olan Cumhuriyet Halk Partisi'ne gelecek olursak: Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu bir süredir siyaset yapmaya başladı ve bu Diyarbakır’da ilgiyle izleniyor. Erdoğan’a her yüklenişi takdir görüyor. Ancak HDP ile Altılı Masa arasındaki sıkışmışlık hali en büyük dezavantajı. “Cesaret” diyor Diyarbakırlılar, “Biraz daha cesaret.” Ancak o cesur adım henüz ufukta görünmüyor ve Diyarbakırlılar HDP’li siyasetçilerin CHP’nin Meclis’te kullandığı oylarla cezaevine girdiğini unutmuş değil.
CHP Diyarbakır’da nihayet kongresini gerçekleştirdi ve AK Parti’den istifa ederek CHP’ye katılan Abdullah Atik İl Başkanı seçildi. Ancak bu değişimin de CHP’nin hedeflediği oylara ulaşmasına yetmesi kolay değil.
Altılı Masa'yı oluşturan partilerin Diyarbakır’daki mevcut durumu bu. Görünen o ki Kürt seçmenin oyları olmadan mevcut iktidar kolay kolay hiçbir yere gitmeyecek.
Dolayısıyla Altılı Masa bileşenlerinin siyasi bir güç olabilmek, çokça şikâyet ettikleri iktidarı devirmek ve seçmene verdikleri vaatleri yerine getirebilmek için öncelikle Kürtlerin taleplerine yaklaşımda herhalde kendilerine çeki düzen vermeleri gerekiyor.
Siyasi partiler seçim için sahaya inmişken, iktidar partisi ekonomiyi canlandırmak için hamleler gerçekleştirirken Diyarbakır’da siyasi ahval işte böyle...