Doğanın kırmızı çizgisi zeytin
Çevreye zararı konuşulan her projede genellikle adı geçen “kamu yararı” şimdi de zeytinliklerin maden sahasına dönüştürülmesinde karşımıza çıktı. Peki nedir bu “kamu yararı”?
“Devletin gereksinimlerine cevap veren ve bu ihtiyaçları karşılayan, topluma yarar sağlayan değerler bütünü, menafiiumumiye.”
Türk Dil Kurumu WEB sitesine “kamu yararı” yazınca bu tanım çıkıyor. Mahkeme kararlarında görüyoruz, bölge sakinlerinin konuşmalarında duyuyoruz ve çevreye zararı konuşulan her projede karşımıza çıkıyor “kamu yararı.” Gerçekten kamu yararı nedir ve kimin içindir? TDK’nin açıklamasına baktığımızda en vurucu kısım “topluma yarar sağlayan değerler bütünü” ifadesi...
KAMU YARARI MI DEDİNİZ?
“Kamu yararı” ifadesini birçok projede gördüm. Mesela Türkiye ve Bulgaristan’ı birleştiren Istranca Ormanları’nda da “kamu yararı” adı altında pek çok proje yapıldı. Ormanın Bulgaristan tarafından çadır kurmak bile yasakken Türkiye tarafından yıllardır taş ocakları işliyor. Kapatılan taş ocaklarının olduğu yerler ise meteor düşmüş gibi... Bölge sakinleri yıllardır mücadele ediyor. Kaç tanesi rehabilite edilerek eski haline getirildi?
BOTAŞ’ın Saros Körfezi’ne doğalgaz taşıyacak gemiler için inşa ettiği yaklaşık 270 metre uzunluğundaki iskele dolgu platformunun imar planlarının iptali talebiyle açılan dava da “üstün kamu yararı” gerekçesiyle reddedildi. Bilirkişi raporunda projenin doğal alanların korunmasıyla uyumluluk göstermediği sonucuna varılmasına karşın mahkeme projede "üstün kamu yararı" olduğunu söyledi. Hatta şu ifadeleri kullandı: “Dünya üzerinde özellikle pandemi süreci ile başlayan enerji güvenliği ile arzındaki düşüş ve fiyatlardaki aşırı artış nedeniyle sıvılaştırılmış doğalgazın, LNG gemileriyle taşınmasının, yüzer sistemlerle depolanmasının ve gazlaştırılmasının, Türkiye açısından büyük önem taşıdığı, bu nedenle söz konusu projenin uygulanmasında üstün kamu yararı bulunduğu...”
Bölge sakinleri “Saros Körfezi’ni kırıma uğratması, ormanların ve turizm bölgesinin acımasızca yok edilmesi nasıl olur da üstün kamu yararı olarak hüküm altına alınabilir? Bu kararı kabul etmiyoruz” diyerek tepki gösterdi.
‘ZEYTİNLİĞE MADEN’
Kamu yararı en son Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından 1 Mart’ta resmi gazete yayımlanan ve maden yönetmeliğine eklenen maddede karşımıza çıktı. İlgili maddede ülkenin elektrik ihtiyacının karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin zeytinlik alanlara denk gelmesi durumunda “kamu yararı” dikkate alınarak zeytin sahasında madencilik faaliyeti yürütülebileceği ve geçici tesisler inşa edilmesine izin verileceği belirtiliyor. Bir de ilgili maddede madencilik faaliyeti yürütecek kişinin faaliyetlerinin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski haline getireceğinin taahhüt etme şartından bahsedilerek şuna dikkat çekiliyor: “Bakanlıkça izin verilebilmesi için madencilik faaliyeti yürütecek kişinin madencilik faaliyetleri bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini ve Tarım ve Orman Bakanlığınca uygun görülecek alanda dikim normlarına uygun, faaliyet yürütülecek saha ile eşdeğer büyüklükte zeytin bahçesi tesis edeceğini taahhüt etmesi zorunludur. Bu fıkra kapsamında zeytin sahasının taşınmasına ilişkin tüm masraflardan ve zeytin sahasının taşınmasından kaynaklanan tüm taleplerden madencilik faaliyeti yürütmesi yönünde lehine karar verilen kişi sorumludur.”
Üstelik bu madde Zeytin Yasası olarak da bilinen “3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun”unda “Zeytinlik alanlar ve bu alana 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç tesis yapılamaz” denmesine karşın yönetmeliğe eklendi.
YETİŞMESİ YILLAR ALIYOR
Ya zeytin uğruna verilen ömürler, alın teriyle köylülerin evlatları gibi baktığı ve yetiştirdiği zeytin ağaçları? Ne uğruna, neden vazgeçiliyor, daha da önemlisi nasıl bu kadar kolay vazgeçiliyor? Kesilmesi ya da taşınması konuşulan bir zeytin ağacının yetişmesi yıllar alıyor ve meyve vermesi de 8 yılı buluyor.
Köylüler, çiftçiler, barolar, çevre platformları ve odalar yönetmeliğe eklenen maddeye karşı dava hazırlığına başladığını duyurdu. Türkiye’nin dört bir yanında insanlar günlerdir ilgili maddenin iptal edilmesi için sokaktalar. Greenpeace Akdeniz, Kuzey Ormanları Savunması, Türkiye Ormancılar Derneği, Yeşil Düşünce Derneği, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Yok Oluş İsyanı, 350 Türkiye, Youth for Climate, İklim Öncüleri ve TEMA dün “Zeytinime dokunma” diyerek eylem yaptı. Bir de ortak bildiri yayınladı.
‘TEHDİT ALTINDA’
“Ölmez ağaç zeytin bir kez daha tehdit altında. Türkiye’nin zeytinlikleri, bir kez daha madencilik faaliyetleri için yok edilmek isteniyor” sözleriyle bildiriye başlayan doğa kuruluşları Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na şöyle seslendi: “Yasaya aykırı bu maddeyi geri çekin ve zeytinlikleri, ormanları ve diğer doğal alanları yıkıcı madenciliğe kapatın. İklim krizinin sebebi olan bu tehlikeli kömür sevdasından vazgeçin!
Zeytininin yasal koruması, tam 20 yıldır çeşitli yasa ve yönetmelik değişiklikler aracılığıyla ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Oysa zeytinliklerimiz,
• Dünyadaki zeytinlik alanlarının yüzde 8,3’ünü oluşturuyor.
• Zeytin ve zeytinyağı üretiminde bizi dünyadaki ilk 5 ülkeden biri yapıyor
• 159,38 milyon meyve veren ağacı ile, geleceğimiz için gıda ve karbon yutağı anlamında iklim kriziyle önemli bir savunma mekanizması
• 320 bin aileye geçim kaynağı sağlıyor.
Böyle bir varlık iklim krizinin, orman tahribatının ve doğal yaşam varlığının en önemli sebeplerinden madenciliğe kurban edilebilir mi? Soruyoruz; maden ve enerji şirketleri ayrıcalıklı bir grup mu?
Türkiye, geçen ekim ayında Paris Anlaşması’nı onaylayarak gerek ülke ölçeğinde, gerekse uluslararası ölçekte iklim kriziyle mücadelede payına düşeni yapma sorumluluğunu ilan etti. Hal böyleyken, kömür için zeytinliklere kıymak, bir an önce dönülmesi gereken, derin bir çelişkidir.”
“Kamu yararı” denilince halktan bahsedilse de “kamu yararı”nın sonunda projelere ve şirketlere yaradığını görüyoruz. Enerji ve doğa seçilmesi gereken iki tercihten biri gibi davranılıyor. Halbuki doğa dostu başka bir enerji üretimi mümkün.
Zeytin bu topraklarda en kutsal, en değerli ağaçlardan biri. Bugün zeytin doğanın ve köylülerin kırmızı çizgisi oldu.
Bu çığlıkları duyun ve zeytinlere kıymayın efendiler!