Dört ilaçtan biri yok: Eczacılar gizli iflasta
Eczanelerde ilaçlara erişim sorunu atılan adımlara karşın devam ediyor. İlaçların ne zaman piyasaya çıkacağını bilemediklerini belirten TEB Başkanı Üney’e göre bazen reçetenin tamamına ‘yok’ deniyor.
ANKARA – Türkiye yeni yıla ilaç erişiminde yaşanan sorunlarla birlikte girdi. İlaç tedarik sıkıntısına çözüm için şubat ayındaki fiyat güncellemeleri erkene çekilse de hala eczanelere gidildiğinde birçok ilaca ulaşılamıyor. Hastalar uzun kuyrukların yanı sıra eczane eczane dolaşarak reçetelerindeki ilacı aramak durumunda kalıyor.
Türk Eczacıları Birliği (TEB) Başkanı Arman Üney’e göre atılan 'tek taraflı' adımlar söz konusu ve ilaç sorunu hala çözülmüş değil. İlaçların piyasaya ne zaman çıkacağını bilemediklerini, bu süreçte sorunları için Çalışma Bakanı Vedat Bilgin ile görüşme gerçekleştirdiklerini ifade eden Üney, ilaç sorununa dair, “Çocuğu bronşit olmuş bir anne kucağında bebeğiyle geldiği zaman ona, ‘İlaç yok’ dediğinizde bence o anne için dünyada hiç ilaç yok demektir. Kaç ilacın olup olmadığının onun için bir önemi yok. Çünkü onun yerine koyabileceği bir şey yok” diye konuştu.
‘İLAÇLARIN NE ZAMAN PİYASAYA ÇIKACAĞINI BİLEMİYORUZ’
Eczanelerin ekonomik dar boğazda olduğunu, yarıya yakınının gizli iflas konumunda bulunduğunu belirten TEB Başkanı Üney, ilaç sorunundan sağlık sistemindeki aksaklıklara kadar birçok başlıktaki sorularımızı şu şekilde yanıtladı:
İlaç tedarik sıkıntısına çözüm için şubattaki fiyat güncellemesi erkene çekildi. Döviz kuruna yüzde 36 zam yapılarak 7,86 TL’den 10,75 TL’ye çıkarıldı. Bu soruna çözüm oldu mu?
Bağlı bulunduğumuz ilaç fiyat kararnamesine göre her yıl şubat ayında ilaç fiyatlarının bağlı olduğu kurda güncelleme yapılır. Bu yıl da şubat ayında bir kur güncellemesi yapıldı. Ancak son yıllarda Euro kurunda yaşanan ciddi artışlar birden fazla düzenleme ihtiyacını açığa çıkarttı. Öyle ki bu yıl şubat ayında yapılan düzenlemeye ek olarak temmuz ayında ek bir güncelleme gerçekleştirildi. Ayrıca Şubat 2023’te yapılması planlanan kur güncellemesi de öne çekildi. Kur güncellemesine bağlı olarak ilaçlara yüzde 36,77 oranında bir zam geldi. İlaçlarda yaşanan bu fiyat artışı ilaç sanayinin ihtiyaç duyduğu bir konuydu. Onların da kendine ait sıkıntıları var. Esas alınan Euro kuru ile sahadaki gerçek Euro kuru arasındaki makasın açılması onların üretim süreçlerini etkiliyor. Etken madde temininden ilaçların ambalajlanmasında kullanılan malzemelere kadar farklı sıkıntıları olduğunu ifade ediyorlardı. Euro kurunda yapılan bu düzenleme ile ilaçların hemen piyasaya çıkacağı yönünde bir beklenti oluşmuştu. Farklı basın yayın organlarından ilgili dönemde bizlere de pek çok defa bu soru yöneltildi. “Sizce ne zaman ilaçlar piyasaya çıkar” şeklinde. “Bekleyip göreceğiz” yanıtı verdik. Eskiden zamdan birkaç gün sonra ilaçlar piyasaya çıkabiliyordu ama burada üst üste bir durum olduğu için ilaçların ne zaman piyasaya çıkacağını bilemiyoruz.
‘EN BÜYÜK SIKINTIYI HASTA VE ECZACI ÇEKİYOR’
Özellikle çocuklarda kullanılan antibiyotiklerde, ağrı kesici, ateş düşürücü ilaçlarda, bazı göz ve kulak damlalarında, kemoterapi ilaçlarında piyasada ciddi bir erişim sıkıntısı yaşanıyor. Burada en büyük sıkıntıyı da hasta ve eczacı çekiyor. Eczacılık yeminimizin gereği hastalara bu ilaçları vermek, her koşulda, hiçbir ayrım gözetmeksizin hastaya ilacını temin etmek üzerinedir ama maalesef eczacılarda ilaca ulaşamıyor. Depolarda da yok. Bu süreçte eczacılar ellerinden geldiğince hastalarının sorunlarına çözüm olabilmek, ilaçları bulabilmek adına ciddi çabalar sarf ediyor. Hekimlerle iletişime geçiyorlar, kendi eczacı grupları arasında belki başka bir meslektaşında bu ilacın kalmış olması ihtimali ile ellerinde telefon sürekli bir ilaç arayışı içerisindeler. Hekimle iletişime geçerek bazen hasta için uygun olabilecek farklı bir tedavi alternatifi geliştirmeye çalışıyorlar. Bizler 27 Kasım’da Ankara’da ‘Büyük Eczacı Mitingimizi gerçekleştirdik, 20 bini aşkın meslektaşımızla. Orada ki ana temalarımızdan bir tanesi de yine bu “İlaç yokluklarına dur de” idi.
'İLAÇ SANAYİNE STENT TAKILDI’
İlaçların bulunamaması ile ilgili kalbe giden dört ana damarda tıkanıklık olduğundan bahsedebiliriz. Bu damarlar; İlaç sanayi, dağıtım kanalları ve depolar, eczacılar ve son olarak da hastalar yani geri ödeme süreci. Dediğimiz gibi bu damarlardan bir tanesi ilaç sanayiyle ilgiliydi. Sanayi ile ilgili damara şimdi stent takıldı. Ama sonuçlarını hemen görmedik. İlaçlar hemen piyasaya çıkmadı. Sayın Sağlık Bakanı ile yapılan toplantıda “Yurt dışına ihracı durduruyoruz” demişler. Açıkçası anlamakta zorlanıyoruz; madem yurt dışına ihracı durdurarak bu iş çözülüyordu, keşke daha önce çözülseydi de hastalar eczane eczane ilaç aramak zorunda kalmasaydı. Bunun da bir çözüm olmadığını şimdi gördük çünkü hala üretime bağlı bir ilaç yokluğu var gündemlerimizde.
‘HASTA ECZACI DİYALOGLARINDA ÇOK CİDDİ SIKINTILAR YAŞIYORUZ’
Tüm bunlar eczacılarla ilgili bir durum değil. Eczacının elinde ilaç var da hastaya vermiyor şeklinde bir durum söz konusu olamaz. Böyle bir şey mümkün değil, eczacılar ilaç temin edemiyorlar. Artık öyle bir duruma geldik ki, özellikle nöbetlerde ciddi sıkıntılar yaşıyoruz, hatta şunu diyebilirim nöbetçi olduğumuz zaman yakındaki o gün nöbetçi olmayan meslektaşlarımız anahtarlarını verip “Ne bulabilirsen al” deme durumuna geldiler, hastalara çözüm üretebilmek için. Çünkü gecenin bir saatinde bir hastaya “bu ilaç yok” demek kadar zor bir durum yok. Hasta ile siz karşı karşıya kalıyorsunuz. Gelen kişi hastalığı ile derdi ile geliyor size. Hele ki çocuğu hasta olan bir anneye bir babaya ilaç yok demek kadar zor bir durum yok. Her ne kadar tüm meslektaşlarım ellerinden geldiğince çözüm üretmeye çalışsa da hasta eczacı diyaloglarında çok ciddi sıkıntılar yaşıyoruz bazen.
‘BAZEN REÇETENİN YARISINA BAZEN TAMAMINA ‘YOK’ DİYORSUNUZ’
Bu dönem eczacıların en sık kullandığı kelime sanırım “yok”. Bunun bir ortalaması var mı? Günde kaç ilaç için bu kelimeyi kullanıyor eczacılar?
Bu konuda net bir rakam vermek yanıltıcı olur. Genel itibari ile fiyat güncellemesi öncesinde yaptığımız araştırmalarda her 4 ilaçtan 1’inin olmadığını gördük. Bu ilaçlar aynı reçeteye denk gelirse bazen reçetenin yarısına yok diyorsunuz bazen tamamına yok diyorsunuz. Öte yandan mevsimsel grip süreci nedeni ile de belirli ilaçlara çok daha ihtiyaç oluyor ve o ilaçlarda olmayan ilaç grubunda. Dolayısı ile hastalarımız ilaç yokluğunu çok daha yoğun şekilde hissediyorlar.
‘GENEL BİR SORUN VAR’
Mevsimsel hastalıkların ilaçlarına arz talep dengesi nedeniyle mi erişilemiyor yoksa başka bir durum mu burada etkili oluyor?
Ben 30 yıllık eczacıyım. Her dönem, mevsimsel gribin olduğu zamanlarda bazı ilaçların daha az temin edilebildiği oluyordu. Diyelim 100 tane ağrı kesici şurup istiyorum, bana 10 tane gönderildiği oluyordu. Ama şimdi bu ilaç sayısı çok arttı. Biri olmayınca aynı işlevdeki muadilini sunardık hastaya. Ancak artık o grupların hiçbiri olmadığı için genel bir sorun var.
‘İLACIN FİYATI ARTINCA ECZACININ KAZANCI AZALIYOR’
İlaç kurundaki düzenlemenin “eczacıyı mutsuz ettiğine” dönük açıklamalar okuduk. Gelen zamdan eczacılar nasıl etkilendi?
Şunu net şekilde ifade edeyim. İlaç fiyatlarında yaşanan artış ilaç sanayi ile ilgili bir konu. Eczacılar açısından bilinmelidir ki, ilacın fiyatı artınca eczacının kazancı azalıyor. Biz eczacıların ekonomik koşullarının iyileştirilmesi adına ilaç fiyat kararnamesinde eczacılarla ilgili düzenlemenin bir standarda bağlanmasını talep ediyoruz.
‘ECZACILAR CİDDİ BİR EKONOMİK ÇIKMAZ İÇERİSİNDE’
Eczacılar olarak 27 Kasım’da gerçekleştirdiğimiz Büyük Eczacı Mitingimizde sorunlarımızı, çözüm önerilerimizi, taleplerimizi dile getirdik. Eczaneler ciddi bir ekonomik çıkmaz içerisinde. Kira giderlerini, personel giderlerini, depolara olan borçlarını, elektrik, su giderlerini karşılayamaz duruma geldiler. Eczaneler, herhangi bir ofis gibi düşünülemez. Kira artışı olduğunda, geliriniz masrafları karşılayamadığı bir noktada “Ben ikinci kattan dördüncü kata çıkıyorum ya da adresimi şuradan buraya değiştiriyorum” gibi bir düşünce de olmak mümkün değil. Çok farklı mevzuat düzenlemelerine tabiyiz. Bugün depolara borçlarını ödeyemeyen eczacılar kredi çekerek ayakta durmaya çalışıyorlar. Kredinin vadesi geliyor ve bunu kapatmak için bir kredi daha çekiyor. Bir sene önce yaptığımız çalışmaya göre eczacıların yüzde 57’si 1, yüzde 37’si iki kredi kullanıyordu. Şimdi bu oran en az yüzde 30 arttı. Ülkenin her yerinde eczacıların kesintisiz ilaç hizmeti verebilmesi için iyileştirmelerin sağlanması gerekiyor. Bu iyileştirme ilaç fiyat kararnamesinde yapılmalı, SGK protokolünde yapılmalı. Öte yandan ilaç eczacılık sektöründeki niteliğin korunabilmesi için bugün en önemli gündemlerimizden biri olan kontrolsüzce açılan eczacılık fakültelerine “bir dur” denilmeli, kamudaki meslektaşlarımızın ciddi sıkıntıları var. Bu sıkıntılara çözüm üretilmeli. Tüm bunlar mitingimizde dile getirdiğimiz ana başlıklardı. Aynı ilaç yoklukları ve ilaç fiyat farkları nedeni ile hastalarımızın sorunlarını dile getirdiğimiz gibi.
‘ECZANELERİN YARIYA YAKINI GİZLİ İFLASTA’
Bu süreçte kapanan eczaneler de var mı?
Dediğim gibi, eczaneler sıradan işletmeler değil. Çok farklı mevzuat düzenlemelerine tabiler. Eczane kapatmakta aynı şekilde o denli kolay bir durum değil. Eczanelerin yarıya yakını gizli iflasta. Bu ekonomik sıkıntıları aşamayan pek çok meslektaşımız eczanesini devretmek zorunda kalıyor.
‘DİYALOG KANALLARININ HEP AÇIK KALMASI İÇİN ÇABA SARFETTİK’
Yakın dönemde sorunlarınız için Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile görüştünüz mü?
Yakın zamanda değil ama haziran ayında bir görüşme gerçekleştirmiştik. Ankara’da eylem planımızla ilgili Bölge Eczacı Odaları Başkanlarımızın katılımı ile bir çalıştayımız vardı. Sayın Bakan’ın daveti ile katıldığımız o görüşmede tüm sorun ve taleplerimizi kendisine ilettik. “Yapabileceğimle ilgili olan kısmını yapmaya çalışıyorum ama sadece benimle bitmiyor. Farklı Bakanlık ve kurumlarla da ilişkili, her yerde taleplerinizi dile getirin” şeklinde bir yaklaşımı olmuştu. Biz de her kanaldan taleplerimizi sürekli olarak dile getirdik, her zaman olduğu gibi bugün de diyalog kanallarının hep açık kalması için çaba sarfettik.
ECZACILAR BAKAN BİLGİN İLE GÖRÜŞTÜ
Büyük mitingin ardından bu meslek grubunun başkanını birinci ağızdan dinleme ve görüşme adımı gelebilirdi değil mi?
Evet, Sayın Sağlık Bakanımızdan randevu talebimiz var. Sayın Çalışma Bakanımız Vedat Bilgin ile bir görüşme gerçekleştirdik.
Görüşmenin içeriği neydi?
Sayın Bakan kendi gündemlerinin çok yoğun olduğunu, asgari ücret zammı ve EYT ile ilgili yoğun bir çalışma süreçlerinin olduğunu, ancak bunu bitirir bitirmez ertesi günü randevu verdiğini ifade etti. Taleplerimizi tekrar dinledi. Bunlarla ilgili de kendi çalışma ekibine ivedilikle çalışılarak görüşmelerin hızlanması talimatını verdi. Bu konu ile alakalı olarak yarın da SGK Başkanı ile bir görüşmemiz olacak.
SGK ile eczacıların ilişkisi ne durumda?
Sosyal Güvenlik Kurumu ile Birliğimiz arasında bir ilaç alım protokolü mevcut. Bu protokolümüzde de eczanelerin içindeki bulundukları ekonomik çıkmaza çözüm üretecek iyileştirmeleri yapılması gerekiyor. Sayın Bakan ile de bu yöndeki ihtiyaçlarımızı görüştük.
‘O ANNE İÇİN DÜNYADA HİÇ İLAÇ YOK DEMEKTİR’
İlaç sorununa geri dönecek olursak, Bakan Koca son yaptığı açıklamasında, “Attığımız bu adımların öncesinde 950’ye yakın ilacın piyasada olmadığını veya çok az olduğunu belirlemiştik. Piyasada bulunan 7 bin kalem ilaç içinde az bulunan 950 ilacın, şu an 154’e kadar düştüğünü söyleyebilirim” dedi. Piyasada şu kadar ilaç yok diyebiliyor muyuz?
Duruma şöyle bakmak gerekir. Bazı ilaçlarda tam yokluk söz konusu olduğu gibi bazı ilaçlarda ise kısıtlı erişim söz konusu. Örneğin, bir ilaca ihtiyacı olan 100 hasta var, ancak o ilaçtan piyasada 10 tane var. Bu durumda bu ilacın varlığından söz edemeyiz. Bu ilacın piyasada olduğu anlamına gelmiyor. Bir bölgemizdeki eczanede o ilaca ulaşılabiliyorken, farklı bir bölgede hasta ulaşamıyor. Bu da bir ilaç yokluğu. Çocuğu bronşit olmuş bir anne kucağında bebeğiyle geldiği zaman ona, “İlaç yok” dediğinizde bence o anne için dünyada hiç ilaç yok demektir. Kaç ilacın olup olmadığının onun için bir önemi yok. Çünkü onun yerine koyabileceği bir şey yok. Konuyu bu şekilde ele almak doğru olur. Bulunmayan ilaçlarla ilgili sorun henüz çözülmüş değil. Sayın Bakan’ın ilaçların üç haftaya kadar geleceğine dönük açıklaması var. Umarım gelir çünkü gelmesi gerekiyor. Bu sorun çözülmeli.
‘ÜÇ DAKİKADA İŞLEME ALACAĞINIZ BİR REÇETE 20 DAKİKA ZAMAN ALIYOR’
Bu sayıları konuşuyor olmak da bize başka bir şey anlatıyor değil mi? Bazı eczanelerin önünde de uzun kuyruklar oluşuyor. Sağlık sisteminin neresindeki sorun eczacılara yansıyor?
Ben eczanelerdeki kuyrukları son bir iki yılda gördüm. Bunun sebebi de ilaç yokluklarının artmış olması. Hasta reçeteli ilaçla geliyor. Normalde “hoş geldiniz” deyip reçeteyi sisteme girersiniz, ilaçlarını hazırlayarak hastaya verirsiniz. Bugün reçete geliyor, ilaçların yarısı var, yarısı yok. Üçü var biri yok. Olmayınca da depodan, diğer eczacı meslektaşlarımızdan bu ilacı bulmaya çalışıyoruz. Hastanın hekimine ulaşıp farklı bir ilaç tedavisi uygulanmasının mümkün olup olmadığını sorguluyoruz. Böyle durumlarda hastayı tekrar hekimine yönlendiriyoruz. Hastalara tüm bu sorunları anlatmaya çalışıyorsunuz. Tüm bu nedenlerle üç dakikada işleme alacağınız bir reçete 15-20 dakika zaman alıyor. Tüm bu süreçte sağlık sisteminin hizmet sunum noktası olan eczaneler ve eczacılar hastalarla karşı karşıya kalıyor.
‘TEK TARAFLI ÜRETİLEN ÇÖZÜM ARAYIŞLARI SÜRECİ DAHA ÇIKMAZ BİR NOKTAYA SÜRÜKLÜYOR’
Yani ilaç sorununda şuna mı geliyoruz; İlaç sorunu bugünün bir gerçeği ama bu sorunun yaşanmaması için atılması gereken adımların çok daha önceden hayata geçmesi gerekiyordu. Gelecek yıl yeni bir ilaç sorununun yaşanmaması için kimin ne yapması gerekiyor?
Mutlaka konunun bütünsel bir yaklaşımla ele alınması gerekiyor. Üreticiden, dağıtıcıya, eczacıdan geri ödeme politikası düzenleyicilerine bir masada oturup bu süreci değerlendirmemiz ve buna göre bir yol haritası çizmemiz lazım. Parça parça yapılan düzenlemeler yani tek taraflı üretilen çözüm arayışları süreci daha çıkmaz bir noktaya sürüklüyor, kalıcı çözümlerin geliştirilmesini engelliyor. Bütüncül bir yaklaşımla ilaç fiyat kararnamesinin yeniden yapılandırılması söz konusu sorunların ortaya çıkmadan engellenmesi sağlanmalı.
‘SÜRECİ DEĞERLENDİRİP GEREĞİNİ YAPACAĞIZ’
27 Kasım’daki büyük mitingin ardından taleplerinizin karşılanmadığını ifade ettiniz. Eczanelerin kepenk kapatma ihtimalinden de geçmişte bahsetmiştiniz. Bundan sonraki süreçte ne olacak?
Bizim hazırlamış olduğumuz eylem planı eczane kapatmaya kadar gidebilecek süreci belirliyor. Biz bu süreçlerde kararlarımızın hepsini tüm eczacı odası başkanlarımızla birlikte aldık. Tüm kararlarımızda halkımızın mağdur olmaması adına da gereken hassasiyeti göstermeye çalıştık. Bunda sonraki süreçte de aynı şekilde yol yürüyeceğiz. Eczanelerimizdeki ekonomik çıkmaz, Sosyal Güvenlik Kurumu ile olan protokol revizyon sürecimiz, kamudaki meslektaşlarımızın özlük hakları, kontrolsüzce açılan eczacılık fakülteleri gibi acil çözüm bekleyen konular var. Biz bu süreçleri takip edeceğiz ama almış olduğumuz karar çok net. Diyalog sürecine devam ediyoruz ama tüm oda başkanlarımızla süreci değerlendirip gereğini yapacağız.