YAZARLAR

Döviz kurundaki oynaklık yurtdışındaki genç müzisyenleri de vurdu

Yurtdışında müzik eğitimi alan gençler, döviz kurundaki artış nedeniyle eğitimlerine devam etmekte zorlanıyorlar. Genç müzisyen adaylarıyla yaşadıkları sorunlar üzerine konuştuk.

Son aylarda hızla artan döviz kuru, toplumdaki birçok kesimi etkilediği gibi halihazırda yurtdışında okuyan müzisyen adayı gençlerin de ciddi bir geçim sıkıntısı yaşamasına yol açtı.

İçlerinden bazıları, gerekli burs imkanlarını hızlı bir şekilde bulamazlarsa yakında eğitimlerini kesip Türkiye’ye geri dönme ihtimaliyle karşı karşıya. Birçoğu da eğitimlerini sürdürmek için müziğe ayırdıkları vakitten daha çoğunu ek iş yaparak geçiriyor.

Kemandan klarnete, flütten piyanoya, viyolonsele dek birçok enstrümanda eğitim alan ve çoğu yurtdışında okudukları ülkenin resmi kurumlarından burs alarak eğitimlerini sürdüren bu gençlerin en büyük talepleri ise barınma ve beslenme ihtiyaçlarını karşılayacak ilave burs imkanları. Zira bu dönemde ailelerinden destek olarak aldıkları para, bulundukları ülkenin para birimi karşısında adeta erimiş durumda.

Eczacıbaşı Holding, Borusan Holding, İKSV, Tekfen Holding gibi kuruluşlar kurdukları vakıflar aracılığıyla yurtdışında okuyan gençlere burs imkanı sağlasa da burslar yılın belirli dönemlerinde açılıyor ve sınırlı bir sayıda veriliyor. Birçoğu da yurtdışında yüksek lisans seviyesinde müzik eğitimi gören öğrencilere burs sağlıyor veya Almanya ya da çeşitli Avrupa ülkelerindeki yalnızca belirli müzik üniversitelerini kapsıyor.

Ece Nur Özer

Halihazırda yüksek lisans eğitimini Almanya'da Frankfurt Müzik ve Performans Sanatları Üniversitesi’nde yürüten 23 yaşındaki başarılı genç fagotçu Ece Nur Özer, yüksek lisans eğitimine Almanya'da devam etmek için burs ihtiyacı içerisinde. Temmuz ayında Erasmus Değişim Programı tarafından konaklama ihtiyacı için almış olduğu burs da Erasmus eğitimi bittiğinden dolayı sonlandı. Okulunun yıllık ücreti ise 700 Euro tutuyor.

“Kalacak yer ihtiyacımı karşılamak için 300 Euro’luk bir maddi desteğe ihtiyacım vardı ve bir türlü bu desteği bulamıyorum. Onlarca kuruma başvurdum, ama sonuçsuz kaldı. Orkestralara gidiyorum, iş kovalıyorum, ama bu ücreti karşılamam mümkün olmuyor. Ayrıca pandemi kaynaklı da birçok proje Avrupa’da iptal olmaya başladı. Emekli olan babamın bana gönderdiği harçlık da Euro kuru karşısında anlamını yitirdi” diyor.

“Eğitimime asla ara vermeden devam etmek istiyorum. Maddi sorunlardan dolayı hayallerimden vazgeçmek istemiyorum. Ailemin bana olan desteği master eğitimimi Almanya’da devam ettirebilmem için maalesef yeterli değil. Avrupa’da okuyan ve maddi destek alamayan öğrenciler olarak sıkıntıdayız. Gerçekleştirmek istediğim hayallerim var ve bu hayallerimin yarım kalmasını istemiyorum. Maalesef şunu da söylemek isterim ki, Türkiye’de burs veren kurumların imkanları eşit bir şekilde paylaştırılmadığı için pasta payı çok küçülüyor” diye ekliyor genç müzisyen.

Yurtiçi ve yurtdışında birçok ödül sahibi olan Ece Nur’un şu anda eğitimi çerçevesinde kullandığı ve “Tanrı’nın sesi” olarak anılan fagot kendisine ait değil. Babası emekli ikramiyesini bunun için ayırmış olsa da yapımı birkaç yıl alan bir fagot için 7 bin Euro kadar bir fona ihtiyacı var.  

Aylık geliri kur bazında 350 Euro’yu geçmeyen ve kızının eğitimi için yeniden çalışmaya başlayan babasından şu anda aylık sadece 200 Euro destek alabilen Ece Nur, “Ailem yıllardır birikimlerini benim eğitimim için ayırdılar. Ben de bu emeklerin, bu fedakarlığın karşılığını vermek, iyi bir fagot sanatçısı olmak istiyorum” diyor.

Moskova Çaykovski Konservatuvarı piyano bölümünde eğitiminin altıncı yılına giren 25 yaşındaki piyanist Yener Gökbudak da ulusal ve uluslararası birçok piyano yarışmasında en yüksek dereceleri almış bir başka müzisyen.

Kendisi halihazırda Borusan Kocabıyık Vakfı tarafından desteklense de öğretim üyesi bir ailenin çocuğu olan Gökbudak’ın aldığı burs eğitim ve yaşam masrafının az bir kısmını karşılıyor ve eğitim hayatını tamamlayacağı önümüzdeki iki yıl için hayırsever çevrelerden toplamda 30 bin dolarlık bir desteğe ihtiyacı var.

Gazete Duvar’a konuşan Gökbudak, “Benim bu miktarda bir parayı şu an olan ekonomik krizde ödeyebilmem maalesef imkansız” diyor ve ekliyor:

“Moskova dünyanın en önde gelen metropollerinden birisi ve aylık cebimden çıkan minimum yaşam masrafı 500 dolar civarında. Doktoraya başladığım zaman yurttan da faydalanamayacağım için bu masraf aylık 1000 dolara çıkacak.”

Emekli bir öğretmen baba ve ev hanımı bir annenin 22 yaşındaki oğlu Utku Asan ise, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarı'ndan mezun olduktan sonra 2018 yılının sonbaharında Frankfurt Müzik ve Performans Sanatları Üniversitesi’nin sınavlarını kazanarak Almanya’ya geldi ve müzik eğitimini burada sürdürüyor. Şu anda üniversite eğitiminin son sınıfında ve yüksek lisansını da Almanya’da sürdürmeyi hedefliyor.

Utku Asan

Aynı üniversitede Utku ve Ece Nur’un yanı sıra Gülce Elif Şahin (obua), Kutay Elmalı (kontrabas), Irmak Ülke (keman), Sezen Karakaş (piyano), Beliz Ermiş (fagot) de eğitimlerini sürdüren Türk müzisyenler arasında.

Gazete Duvar’a konuşan Asan, “Ailesinin maddi durumu iyi olanlar dahil, Avrupa’da okuyan hemen her Türk öğrencinin Türkiye’den olan aile desteği kesilmiş durumda. Biz bu süreçte yurtdışında hayatımızı idame ettirebilmek için eğitimimizden fedakarlık yapıp, orkestralara takviye olarak çalarak, özel piyano dersleri vererek zamanımızı çoğunlukla maddi gelir elde etmeye harcıyoruz” diyor.

Bu durumdan şikayetçi olmadıklarını ve kendi emeğiyle elde ettikleri maddi gelirin yanı sıra bu dersler ile genç yaşta eğitimci olma tecrübesini edindiklerini belirten genç müzisyenler, bu sürecin adeta bir hayat-memat meselesine dönmüş olmasından endişeli.

Geçtiğimiz eğitim yılında Almanya’da DAAD (Alman Akademik Değişim Servisi) bursunu kazanan, ancak Türkiye’de burs veren kurumların başvuru koşulları arasında Frankfurt’ta okuduğu ve Almanya’nın köklü kurumlarından biri olan, hatta Güher-Süher Pekinel kardeşlerin yüksek lisanstan mezun oldukları üniversite olan kendi müzik üniversitesinin bulunmaması sebebiyle burstan yararlanamayan ödüllü genç piyanist Asan, duygularını şu şekilde ifade ediyor:

“Zamanımızın büyük bir çoğunluğunu gelir elde etmeye ayırmış durumdayız. Bizim öncelikli hedefimiz bu olmamalıydı. Avrupa’ya gelme amacımız müzik eğitimimizi uluslararası seviyeye taşımaktı. Bu hedefimizden de şaşmış değiliz ve bu yolda çıkacak olan bütün zorluklara göğüs gereceğiz ve onlarla sonuna kadar mücadele edeceğiz. Tıpkı bugüne kadar yaptığımız gibi. Ama şu süreçte bizim mücadele etmemiz gereken başlıca sorunun maddi olarak buradaki yaşantımızı sürdürmek olması zaten oldukça zorlu olan sanat-müzik eğitiminde hem zaman zaman şevkimizi kırıyor hem de buradaki geleceğimiz hakkında kara kara düşündürüyor. Biz eğitimimiz süresince yarışmalara, festivallere, ustalık sınıflarına katılmalıyız. Bütün bunları geçtim, bir konsere, bir operaya gidip dinlemek bile adeta bir lüks olmuş durumda bizim için.”

Asan ayrıca mevcut ekonomik koşullara rağmen Türkiye’deki burs veren kurumların, zaten çok fazla olanağa sahip ve başarılar elde etmiş, kendini kanıtlamış genç yetenekleri desteklerken, o bursa gerçekten ihtiyacı olan ancak onlar kadar tanınmayan gençleri ıskaladığını da özellikle vurguluyor.

Pelinnur Işıkcı

Benzer şekilde, Pelinnur Işıkcı piyano-oda müziği (yüksek lisans), kardeşi Pınar Işıkcı da (lisans) viyola dallarında Almanya / Leipzig’de Felix Mendelssohn Bartholdy Müzik ve Tiyatro Üniversitesi’nde eğitimlerini sürdürüyor.

2019 yılından beri Leipzig’de Almanya’nın en eski müzik okulunda okuyan Pelinnur daha önce Türk Eğitim Vakfı'ndan Üstün Başarı Sanat Bursu almış ve Türkiye ve yurtdışında birçok prestijli müzik sahnesinde yer almıştı.

“Buraya gelme sebebim öncelikle Türkiye'de oda müziği ana dal okuyabilmem için bir eğitim programı olmaması, ayrıca Almanya'da klasik müzik seviyesinin çok daha ileride olması ve geleceğim için bu yönde daha üst düzey bir eğitim alabileceğimi düşünmem oldu” diyor Pelinnur.

Emekli olan ailesi yıllık her ikisine de toplamda 21.000 Euro eğitim gideri göndermek durumunda. Ancak bu meblağ da ailenin kaynaklarını giderek daha fazla zorluyor.

Pelinnur da Euro kurunun gittikçe yükselmesi yüzünden birçok Türk öğrenci gibi müzikal becerilerini geliştirmek doğrultusunda kullanmaları beklenen enerjinin bir kısmını gündelik yaşamdaki ekonomik zorlukları yönetmeye harcadıklarını ifade ediyor.

“İdeallerimiz açısından da bu durum bizim için engel yaratıyor” diyor Pelinnur. “Mesela Almanya içinde veya başka bir ülkede ustalık sınıfları düzenleniyor, bunlara katılmak istesek de bu yüzden katılamadığımız durumlar oluyor. Avrupalı bir öğrenci kayıt cihazı veya kamera vs. almak istediğinde rahatlıkla alırken bizler almaya çekiniyoruz ama aslında bizim mesleğimizin gerekleri bunlar. Aldığımız küçük burslar veya özel ders gibi işler yardımcı olsa da maalesef çok az miktarlarda kısıtlı kalıyor, dolayısıyla biz sürekli stresli bir şekilde bu konulara kafa yormak zorunda kalıyoruz.”

Pelinnur, Eczacıbaşı Holding’den bir defaya mahsus olmak üzere 2500 dolar civarında bir burs sahibi olurken, okuduğu okuldan da ilgili odisyonda başarılı olduğu için 300 Euro’luk burs alıyor. Ancak bu kaynak, orada yaşam ve eğitim masraflarını karşılayacak düzeyde değil. Okul konserlerinde cüzi de olsa bir ücret alsalar da pandemi nedeniyle bu imkan da şu an için mevcut değil.

Tekfen Holding Kurumsal İletişim, Sürdürülebilirlik Grup Şirketler Direktörü Dori Kiss Kalafat, Gazete Duvar’a yaptığı açıklamada, Tekfen Vakfı’nın 2019 yılında, yani kuruluşunun 20.yılında müzik bursu programını başlattığını ve sanat eğitimine destek amacıyla bu zamana değin 8 öğrenciye katkı sağlandığını belirtiyor.

“Müzik Bursu, öğrencinin bursa layık görüldüğü yıldan itibaren, devam koşullarını sağladığı takdirde, ilgili okuldan mezuniyetine kadar devam eder. Burs tutarı, Eylül-Haziran ayları arasında 10 ay süreyle, aylık 750 Euro şeklinde ödenmekte. Burs lisans düzeyinde verilmekte olup yüksek lisansı, doktorayı kapsamıyor,” diyor Kalafat.

Döviz kurlarının mevcut seyri ışığında burs ihtiyaçlarının artacağını belirten Kalafat, geçen sene 44, bu sene 49 burs başvurusu olduğunu kaydediyor. Burslar, bursiyerin akademik başarısı ve gelişimlerini gösteren müzik kaydı temelinde devam ediyor.

 Genco Gezgöç

22 yaşındaki klarnet sanatçısı Genco Gezgöç, 2018 yılından beri Hamburg Devlet Konservatuarı’nda klarnet eğitimi görüyor. Bu sene üniversite son sınıfta olan Genco, eğer destek bulursa yüksek lisans eğitimine devam edecek.

“Buraya ilk geldiğim sene döviz kuru 6,70 idi. Annem, İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda sanatçı. Babam ise emekli. Ben zaman bulabildikçe çalışıyorum. Öğretmenlik yapıyorum bazı okullarda ve özel ders veriyorum. Okul meblağım yıllık 660 Euro. Aylık kiram ve enstrüman ödemem ise 850 Euro. Ev kiram maalesef çok pahalı çünkü Hamburg genel olarak pahalı bir şehir,” diyor.

Benzer şekilde genç gitarist Mert Şanal da Hochschule für Musik Franz Liszt Weimar’da bu alandaki eğitim seviyesinin gelişmişliği ve çalışmak istediği öğretmenin bu müzik okulunda bulunması sebebiyle bir buçuk yıldır eğitimine devam ediyor.

Ev hanımı annesinin bankadan çektiği krediyle Almanya’ya gelen Şanal, ilk sene öğrenci çalışma izni ile bir kaç küçük işte çalışarak annesinin bu borcu ödemesine yardım etmiş. Türkiye’den ise herhangi bir burs almayan Mert, okulunun verdiği cüzi bir miktar yardım bursu ile kirasını ödeyebiliyor.

Gazete Duvar’a konuşan Mert, “Almanya’ya ilk geldiğimde dahi Euro/TL kuru yaklaşık 7 lira civarındaydı. Biz düşünüyorduk ki daha fazla artamaz. Fakat yanılmışız... Alman hükümeti daha öğrenci vizesi alırken 10.000 Euro’dan fazla bir miktarı bankada göstermenizi istiyor ve kurallara göre bir öğrencinin Almanya’da yaşaması için şu anda aylık 947 Euro’ya ihtiyaç duyduğunu Alman hükümeti beyan etmiş durumda” diyor.

Mert Şanal

Mert’in müzik çalışmalarını yurtdışında devam ettirmek için ekstra para kazanması gerekiyor, zira babasının ölümünden sonra annesinin de artık kur farkından dolayı kendisine yardım edecek durumda olmadığının farkında.

“Fakat her şeye rağmen halen insanın hayallerinin peşinden koşması gerektiğine de inanmaktayım” diye ekliyor Mert.

Hayallerinin peşinden koşmaya devam eden bu müzisyen gençlerimizin seslerini, zaman zaman da yardım çığlıklarını hep duymak ve çözüm üretmek hepimizin sorumluluğu. 

 


Menekşe Tokyay Kimdir?

Uluslararası ilişkiler alanında Galatasaray Üniversitesi'nde lisans, Avrupa Birliği bölgesel politikaları alanında Belçika Katolik Louvain Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimini tamamlayan ve Avrupa Birliği siyaseti alanında Marmara Üniversitesi Avrupa Birliği Enstitüsü'nden doktora derecesi olan Tokyay, 2010 yılından beri ulusal ve uluslararası haber ajansları için röportaj ve analizler yaptı. Uzmanlık alanları arasında AB siyaseti, Orta Doğu, çocuk hakları ve sosyal politikalar yer almaktadır. Kendisi Fransızca ve İngilizceden birçok kitabı Türkçeye kazandırdı. Aynı zamanda aylık klasik müzik dergisi Andante’de köşe yazarı olan Tokyay, bir yandan da sanat alanında önde gelen isimlerle ve müzik alanında üstün yetenekli çocuk ve gençlerle ses getiren söyleşi dizileri gerçekleştirdi.