‘Döviz şöyle bir anda 3’e, 5’e katlasa da bir rahatlasak!'

Ekonomist Alaattin Aktaş, seçimden sonra dövizin artacağı tahminlerinin tutmadığını ama toplumda bir artış beklentisi olduğunu belirtti "sonuçları itibariyle bu beklenti akıl tutulmasıdır" diye yazdı.

Fotoğraf: Pixabay
Google Haberlere Abone ol

DUVAR- Yerel seçimler öncesinde dövizin baskılandığı ve 31 Mart'tan sonra hızla artacağı yönündeki tahminler doğru çıkmadı. Ekonomim yazarı Alaattin Aktaş, döviz kurlarıyla ilgili tahminlerin dikkatli yapılması gerektiğine dikkat çekti, küçük yatırımcılarda bile "döviz artsın rahatlayalım" beklentisi oluştuğunu belirtti. Dövizdeki artışın ekonomiyi ve enflasyonu olumsuz etkileyeceğini ifade eden Aktaş, "Dünyada herhalde ulusal parasının değer yitirmesini böyle dört gözle bekleyen, beklemekten öte bu gerçekleştiği takdirde bundan memnuniyet duyacak olan bir toplum yoktur." diye yazdı. 

Alaattin Aktaş'ın "Döviz şöyle bir anda 3’e, 5’e katlasa da bir rahatlasak!" başlıklı yazısının bir bölümü şöyle: 

"Toplum olarak adeta akıl tutulması yaşıyoruz.

Enerjide, sanayi üretiminde ve hatta artık tarımsal üretimde bile dışa bağımlı hale gelmiş, dolayısıyla döviz kuru artışını anında fiyat artışı olarak yaşayan bir toplum hep birlikte ‘Döviz artsın’ diye tempo tutuyor.

Kimi çokbilmişler de sürekli olarak ‘Döviz şu tarihte şu olacak, fırladı fırlayacak’ diye vatandaşın beklentisini körüklemekten geri durmuyor.

Dünyada herhalde ulusal parasının değer yitirmesini böyle dört gözle bekleyen, beklemekten öte bu gerçekleştiği takdirde bundan memnuniyet duyacak olan bir toplum yoktur.

YA KUR ARTIŞININ YÜKÜ?

Hadi cebinizde bir miktar döviziniz ya da bankada binlerce dolarınız var... Sahip olduğunuz bu dövizin TL karşılığı arttı diye de memnun oluyor, o yüzden kur yükselsin istiyorsunuz.

İyi de döviz tek başına artıp gitmiyor ki, beraberinde tüm fiyatları da yukarı çekiyor.

Bunu hâlâ görmüyor olabilir miyiz?

En basit örnek; bu ay benzine zam gelmedi, motorinde de indirim yapıldı. Dolar bu ay neredeyse hiç artmadığı için oldu bu.

Dövizin doğrudan maliyet baskısı, bu ay olduğu gibi sıfır baskı, tabii ki diğer mal ve hizmetler için de geçerli.

Ama döviz artışını bahane ederek mal ve hizmetlerine zam yapanlar eksik değil. Bakın bahane ile bile zam yapılıyor; ya bir de dövizde şöyle yüklü artışlar olsaydı?

Cebinizdeki doların TL karşılığı artacaktı da, o TL ile alabileceğiniz mal ve hizmetin fiyatı sabit mi kalacaktı yani?

TL KİME GÖRE DEĞERLİ?

Yanılmaktan bıkmayan ama vatandaşı yanıltmaktan da hiç rahatsızlık duymayan bir kesim var. Dün de yazdığım gibi hiçbir gerekçe ortaya koymadan dövizin hızla artacağını söylemekten hiç geri durmuyorlar.

Bu kişilere göre TL çok değerli ve mutlaka değer yitirmesi gerekiyor.

Peki TL’nin reel olarak değerli olduğu nasıl ölçülüyor, kim ölçüyor bunu?

Türkiye’de TL’nin reel değerini ölçen tek bir çalışma var, o çalışmayı da Merkez Bankası yapıyor ve sonuçlar her ay açıklanıyor. 2003 yılı 100 kabul edilerek yapılan bu çalışmaya göre TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru endeksi bu yıl mart ayında 58 düzeyinde oluştu. Yani TL değerli değil, çok değersiz. Evet değersiz! Bu durum, bizim TÜFE artışını eksik ölçmemizden kaynaklanabilir. Varsayalım TÜFE artışını ancak yarı oranında ölçüyor ve açıklıyoruz; çarpalım 58’i iki ile, elde edeceğimiz düzey 116’dır. Yine de TL’de anormal bir değerlilik söz konusu değil.

Yİ-ÜFE’yi daha gerçekçi bir fiyat endeksi olarak görebiliriz. Ona göre yapılan hesaplama ise reel kur endeksinin mart ayında 88 düzeyinde bulunduğunu gösteriyor.

Peki TL’nin aşırı değerli olduğuna ilişkin görüşlerin dayanağı ne, yok!"

(EKONOMİ SERVİSİ)